Zarar Mahsubunda Dikkat Edilecek Konular
Zarar mahsup koşulları
Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla, geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan mali zararlar indirim konusu yapılabilir.
Bu hükme göre, geçmiş yıl zararlarının cari dönem kazancından mahsubu için;
– Zararın beş yıldan fazla nakledilmemiş olması,
– Mahsubun yapılacağı beyannamede her yılın zarar tutarının ayrı ayrı gösterilmiş olması,
– Mahsup edilecek geçmiş yıl zararının ilgili olduğu dönemin beyannamesinde yer alması,
gerekiyor.
Zarar mahsubu yapılmayan yıllarda, geçmiş yıllar zararlarının gösterilmemesi mahsup hakkını ortadan kaldırır mı?
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun yukarıda özetlenen 9. maddesinde yer alan düzenlemeye bakıldığında, mahsubun yapılacağı beyannamede her yılın zararının ayrı ayrı gösterilmesi zorunlu. Bu gerekli ve gerekçesi anlaşılabilir.
Düzenlemeye bakıldığında, zarar mahsubu yapılmayan hesap dönemine ilişkin beyannamede, izleyen yıllarda mahsup edilecek geçmiş yıllar zararlarının ayrı ayrı gösterilmesi yasal olarak gerekli değil gibi gözüküyor. Mahsup işleminin yapılmadığı bir beyannamede, geçmiş yıl zararlarının ayrı ayrı yazılmasını istemenin görünürde bir gerekçesi de yok. Böyle bir bilgi kimsenin de işine yaramaz.
Ancak Gelir İdaresi’nin bu düşüncede olmadığı anlaşılıyor. İdarenin internet sitesinde yer alan 11.05.2011 tarihli bir özelgede;
– 2004 ve 2005 yıllarında zarar edip 2006 yılında kâr eden, ancak 2005 yılı beyannamesinde 2004 yılı zararını göstermeyen bir kuruma verilen yanıtta,
– 2005 dönemi beyannamesinde kazanç beyan edilmemiş olmak koşuluyla, 2005 dönemi için düzeltme beyannamesi verilip, 2004 dönemi zararının 2005 beyannamesinde ayrıca gösterilerek 2006 kazancından mahsubunun olanaklı olduğu söyleniyor.
Bu açıklamadan idarenin, zarar mahsubu yapılmayan dönem beyannamesinde de geçmiş yıllar zararlarının ayrı ayrı gösterilmesi görüşünde olduğu anlaşılıyor. Neyse ki özelge konusu olayda hatanın telafisi mümkün, düzeltme kabul ediliyor.
Zararın yasal defterlerde ve mali tablolarda gösterilmemesi
Yukarıda özetlenen yasal düzenleme, zarar mahsubu için, geçmiş yıllar zararlarının yasal defterlerde veya mali tablolarda gösterilmesini zorunlu kılmıyor. Buna göre, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde, sermaye azaltımı veya başka şekilde, geçmiş yıl zararlarının kapatılması halinde, zarar mahsup olanağı son bulmuyor.
Zarar mahsup hakkı kullanılmayan beyanname düzeltilebilir mi?
Gelir İdaresi’nin internet sitesinde yer alan 11.05.2011 tarih ve 493 sayılı özelgede, bu soru olumsuz yanıtlanmış. Özelgede yer alan açıklamadan, Gelir İdaresi’nin zarar mahsubunu, gider indiriminden farklı olarak bir hak olarak gördüğü anlaşılıyor. Dolayısıyla özelgede, kazanç beyan edilen dönemde geçmiş yıllar zararlarını mahsup etmeyerek bu hakkından vazgeçen mükelleflerin, kazanç beyan edilen dönem beyannamesini düzeltmelerinin ve geçmiş yıl zararlarını indirim konusu yapmalarının mümkün olmadığı belirtiliyor.
Zarar mahsup hakkı sonraki yıllarda kullanılabilir mi?
Bir önceki soruya verilen yanıt bu sorunun da yanıtı konusunda da bir ipucu veriyor. Özelgelerde, kazanç olmasına rağmen geçmiş yıl zararını mahsup etmeyen mükellefin, söz konusu zararı izleyen yıllarda mahsup olanağının bulunmadığı açıkça belirtiliyor.
Mahsup olanağı ortaya çıkmadan, geçmiş yıl beyannamesi değiştirilebilir mi?
Gelir İdaresi’nce verilen 03.06.2011 tarihli özelgede, ilgili dönem beyannamesinde zarar tutarı gösterilmemişse, söz konusu zararın sonraki yıllarda mahsup edilemeyeceği açıklanıyor.
Özelgede açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte, yapılan açıklamadan, zarar edilen dönem beyannamesinin düzeltilerek zarar tutarının gösterilmesinin de izleyen yıllarda zarar mahsubuna olanak sağlamayacağı anlaşılıyor.
Yukarıda açıklanan bir başka özelgede, özü itibariyle çok da farklı olmayan bir durumda, önceki döneme ilişkin olarak verilen beyannamenin değiştirilmesi ve zarar mahsubu yapılması kabul edilmişken, 03.06.2011 tarihli özelgede neden farklı bir yorum yapıldığı özelge metinlerinden anlaşılamıyor. Konunun, özelge metnine yansımamış bir özelliğinin olması muhtemel.
Zarar mahsubuyla ilgili kişisel düşüncemiz
Geçmiş yıl zararları nitelik itibariyle istisnalara değil giderlere benziyor. Benzemekten de öte aslında giderlerle aynı niteliktedir. Sadece dönemsel farklılık söz konusu. Başta bu niteliği nedeniyle, ticaret hukuku açısından da geçmiş yıl zararları mahsup edilmeden kar dağıtımı yapılamıyor.
Bu niteliği nedeniyle, zarar mahsubunu istisnalardan farklı olarak seçimlik bir hak olarak görmemek gerek. Giderin hâsılattan indirilmesi gibi, gerçek kazancın tespiti için geçmiş yıllara ilişkin zararların da mahsubu kaçınılmaz. Dolayısıyla, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun yukarıda özetlenen üç koşuluna uyulması durumunda, zarar mahsubu her zaman yapılmalıdır.
Üç koşuldan, zarar tutarının ileriye doğru taşınma süresi yoruma açık değildir. Diğer iki koşul şekille ilgili olup, zarar tutarlarının izlenmesiyle ilgilidir. Şekille ilgili yapılan hataların ise her zaman düzeltilmesi ve gerçek kazanç üzerinden verginin ödenmesi esastır.
Sonuç olarak, geçmiş dönem beyannamelerinin düzeltilmesinin her zaman mümkün olduğunu, düzeltilmiş beyannamelere göre zarar mahsup olanağının kullanılabileceğini ve varsa fazla ve yersiz ödenen vergilerin de iadesinin istenebileceğini düşünüyorum.
Ancak, yukarıda bahsedilen özelgeleri de dikkate alarak, sonradan telafi edilemez zararlarla karşılaşmamak için, şekli koşullara tam uyuma dikkat etmekte yarar var.
Kaynak : Dünya Gazetesi / Recep Bıyık