YOLSUZLUK VE TÜRKİYE’ DE YOLSUZLUKLA MÜCADELE
I-GİRİŞ:
Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin başlıca sorunlarından biri, şüphesiz yolsuzluktur. Adeta amansız bir hastalık gibi ülkeleri saran yolsuzluk, ülke ekonomilerine ve toplumsal düzene önemli zararlar verir.
Bu hastalıktan bizim ülkemizde nasibini almaya devam etmektedir. Öyle ki, yolsuzluk operasyonları için seçilen isimlerle, olaylara karışan kişilerle, akılları şaşırtan olaylarla sosyal yaşantımızda her zaman önemli bir gündem oluşturmuştur.
Yolsuzluk, yetki, etki, ya da “gücün” özel çıkarlar için kullanılmasıdır. Bu kavram genellikle kamu sektörü ve siyasetle özdeşleşmiş gibi görünse de, özel sektörün de gerek kamuyla, gerek müşterilerle (vatandaşlar) gerekse de işletmeler arası işlerde çeşitli yolsuzluk olayları görülmektedir. Bu nedenle yolsuzluğu sadece kamu yönetimi ve siyasetle sınırlı olarak değerlendirmemek gerekir.
Bu yazıda genel olarak ülkemizin yolsuzluk durumu irdelenmekle beraber, bu konudaki yapılan çalışmalar, ortaya konulan normlar ile önerilere değinilecektir.
II-ÜLKEMİZİN YOLSUZLUK DURUMU:
Ülkemizde, devletin ekonomideki payı hala yüksek oranlarda seyretmektedir. Bu çerçevede kamu kurumları ve burada çalışan kamu görevlileri çeşitli şekillerde özel maddi menfaatler içerecek işlemlere konu olabilirler.
Kamu yetkisi sadece özel çıkarlar için kullanılmaz. Bir kişi, partisi, sınıfı, grubu, dostları ve ailesinin çıkarı için de yolsuzluk yapabilmektedir.
A-TÜRKİYE’DE YOLSUZLUK DÜZEYİNİN GELİŞİMİ ve ETKİLENEN SEKTÖRLER:
1- Yolsuzluk Düzeyinin Gelişimi:
Yolsuzluk Algılamaları Endeksine göre Türkiye’deki yolsuzluk düzeyinin yıllara göre gelişimi şöyledir.
Yıllar Yolsuzluk Düzeyi*
2006 3,8
2005 3,5
2004 3,2
2003 3,1
2002 3,2
2001 3,6
2000 3,8
1999 3,6
1998 3,4
1997 3,2
1996 3,5
1995 4,1
1988-1992 4,1
1980-1992 4,9
* Endeks değerinin “0” olması ülkenin tamamen yolsuzluk içinde olduğunu, “10 ” olması yolsuzluğa rastlanmadığını göstermektedir.
3,8 lik oranla, ülkemiz 2006 yılında 160 ülke arasında 60’ ıncı sırada yer almıştır. Söz konusu oran, yolsuzluk oranı olmamakla beraber, ülkenin yolsuzluk durumu konusunda fikir verebilecek şeffaflık gibi çeşitli kıstaslara ilişkin değerlerin hesaplanmasıyla tespit edilen bir orandır.
2-Yolsuzluktan Etkilenen Sektörler ve Yolsuzluğun Boyutları:
Kamu sektörünün çeşitli alanları yolsuzluktan etkilenmektedir.
-Son 20 yılda yolsuzluk, rüşvet, kara para ve diğer yasa dışı yollarla ülkenin kayıp ettiği paranın miktarı bu günkü GSMH’ya yani 200 milyar dolara civarında olduğunda tahmin edilmektedir.
-Yolsuzluk sıralamasında 60’ ıncı sırada olmamız, ülkemize yapılacak yatırımları da etkilemekte, yabancı yatırımcıların ülkemize yatırım yapmaları konusunda çekimser davranmasına yol açmaktadır.
-Ülkemizde yaşanan yolsuzluklar gelir dağılımındaki dengeyi bozmaktadır. OECD Ülkeleri arasında gelir dağılımı en dengesiz ve milli gelirin en düşük olduğu ülkelerden birisi olma durumumuz devam etmektedir.
-Çeşitli sektörlerde yaşanan yolsuzluklar nedeniyle örneğin bankacılık sektöründe önemli daralmalar yaşanmıştır.
-Yine bu yolsuzluklar neticesinde, ülke ekonomisinden önemli miktarda para çıkışları olmakta ve önemli ekonomik krizler yaşanmaktadır.
-Ekonomide yaşanan güvensizlik ortamı neticesinde, yurt dışındaki Türk işçilerin ülkeye getirdikleri para miktarında önemli azalmalar olmaktadır.
-Halkın güvensizlik nedeniyle ekonomiye aktarmadığı ve yastık altında tuttuğu para miktarı da sürekli artmaktadır.
-Yolsuzluklar yatırımları olumsuz etkilemekte, bütçeden yatırım harcamalarına %15 gibi düşük bir pay ayrılabilmektedir.
-TMSF’na devir edilen bankalardan çoğu yabancı kaynaklı bankacılık şirketlerine satılmıştır.
-Yolsuzluklardan kaynaklanan kamu açığını kapatmak için IMF ve Dünya Bankasından önemli miktarlarda borç alınmıştır.
-Yolsuzluklar neticesinde oluşan kamu açığı yüksek oranlı vergilerle kapatılmaya çalışılmıştır. Özellikle dolaylı vergilere ağırlık verilmesi neticesinde gelir dağılımında önemli bozulmalar yaşanmaktadır.
B-YOLSUZLUĞUN ÖNLENMESİ İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR:
-19 Nisan 1990 tarihinde, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu yürürlüğe girmiş,
-1 Şubat 2000 – OECD Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi 4518 sayılı Kanunla onaylanmış,
-24 Mart 2001 – İçeriğinde yolsuzlukla mücadeleyle ilgili öncelikli hedeflerinde yer aldığı Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar kabul edilmiş,
-16 Mayıs 2001 – Etkin Yönetim ve Yolsuzlukla Mücadele Yönlendirme Komitesi ve bu Komiteye yardımcı olmak üzere bir çalışma grubu oluşturulmuş,
-12 Ocak 2002 – Türkiye’de Saydamlığın Artırılması ve Kamuda Etkin Yönetimin Geliştirilmesi Eylem Planı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilmiş,
-16 Kasım 2002 – Yolsuzlukla mücadeleye ilişkin hususların da yer aldığı 58. T.C. Hükümeti Acil Eylem Planı açıklanmış,
-2 Ocak 2003 – Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet Verilmesinin Önlenmesi İçin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında 4782 sayılı Kanun kabul edilmiş,
-17 Nisan 2003 – Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Avrupa Konseyi Sözleşmesi 4852 sayılı Kanunla onaylanmış,
-10 Aralık 2003 – Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Türkiye tarafından imzalanmış,
-25.05.2004 tarihinde 5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun yayımlanmış,
-14 Ocak 2004 tarihinde Yolsuzluğa Dair Ceza Hukuku Avrupa Konseyi Sözleşmesi 5065 sayılı Kanunla onaylanmış,
-13 Nisan 2005 tarihinde Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Yönetmeliği yayınlanmış,
-18/5/2006 tarihli ve 5506 sayılı Kanunla “Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi”nin onaylanması uygun bulunmuş ve Sözleşmenin onaylanması Bakanlar Kurulu’nca 11/8/2006 tarihinde kararlaştırılmış ve karar 2.10.2006 tarih ve 26307 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.
III-YOLSUZLUK TÜRLERİ:
A-Rant Kollama:
Rant kollama, “çıkar ve baskı gruplarının, devlet tarafından suni olarak yaratılmış bir ekonomik transferi elde etmek için giriştikleri faaliyetlerdir.”
Rant kollamanın bazı türleri ise şunlardır:
a)Monopol Kollama: Devlet tarafından imtiyaz hakkı verilen bir monopolün elde edilmesi için baskı ve çıkar gruplarının girişmiş oldukları faaliyetlerdir.
- b) Tarife Kollama: Çıkar ve baskı gruplarının yurtiçi piyasada karlarını maksimum düzeye çıkarmak için mal ve hizmetlerin ithalinde yasaklamalar ya da ithalat vergisi konulması için giriştikleri lobicilik faaliyetleridir.
- c) Lisans Kollama: İthalatta tahsisli kotalardan lisans belgesi almak için yapılan lobicilik faaliyetleridir.
- d) Kota Kollama: İthalatın kota veya kontenjan sistemine tabi olması durumunda bazı kişi ve kurumların global kota ve tahsisli kotaların artırılması girişimleridir.
- e) Teşvik kollama: Çıkar ve baskı gruplarının, faizsiz veya düşük faizli krediler, tarımsal ürünler için destekleme alımları, vergi istisna ve muafiyetleri gibi devletten mali yardım elde etmek için yaptıkları faaliyetlerdir.
- f) Sosyal Yardım Kollama: Ekonomide kişi ve kurumların lobicilik yaparak devletten sosyal gayeli mali yardım (ör. işsizlik yardımı, fakirlik yardımı vb..) elde etme faaliyetleridir.
B-LOBİCİLİK
Lobicilik, çıkar ve baskı gruplarının siyasal karar alma sürecinde, iktidar partilerini, muhalefet partilerini, bürokratları etkileyerek, kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmeleridir. Bu tür faaliyetlerle, kamu sektöründe en uygun kararın alınması engellenmektedir. Lobicilik faaliyetleri; seçimler aşamasında bir siyasal partiye maddi ya da diğer şekillerde yardımda bulunan , seçimlerden sonra milletvekillerini çeşitli şekillerde etkileyerek, parlamentoda kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelerini sağlama, biçimlerinde ortaya çıkabilmektedir.
C-OY TİCARETİ
Oy ticareti, yasama faaliyetlerinin yürütüldüğü aşamada ortaya çıkan siyasal bir yozlaşma türüdür.
D-KAYIRMACILIK
Kayırmacılık, kamu işlemlerini yerine getiren görevlinin, yakınlarını haksız yere ve yasalara aykırı olarak kayırması, arka çıkmasıdır. Türkçe’de kullanılan “iltimas” kavramı da kayırmacılık ile eş anlamlıdır. Halk dilinde kullanılan “torpil” kavramı da iltimas ve kayırmacılık kavramlarına karşılık gelmektedir. Kayırmacılığın değişik türleri bulunmaktadır:
Beceri, yetenek, başarı ve eğitim düzeyi vb. unsurlar dikkate alınmaksızın sadece politikacı, bürokrat ve diğer kamu görevlileri ile olan akrabalık ilişkileri esas alınarak bir kimsenin bir devlet görevinde istihdam edilmesi atanması ya da terfien yükseltilmesidir.
Kamu görevlilerinin işe alınmasında liyakat (yeterlik) ve eşitlik ilkeleri yerine eş-dost İlişkileri esas alınması suretiyle yapılan kayırmacılıktır.
Siyasal partilerin, iktidara geldikten sonra kendilerini destekleyen seçmen gruplarına çeşitli şekillerde ayrıcalıklı işlem yaparak, bu kimselere haksız menfaat sağlamaları olarak tanımlanmaktadır.
Siyasal kayırmacılığın bir başka biçimi de, üst düzey bürokratların siyasi iktidarların değişmesiyle birlikte, ideoloji, nepotizm-kronizm gibi faktörler esas alınarak, görevden alınmalarıdır ki literatürde bu duruma “patronaj” adı verilmektedir.
Siyasal iktidarın gelecek seçimlerde yeniden iktidarda kalabilmek amacıyla bütçe tahsisatlarını, oylarını maksimize edecek şekilde kendi seçim bölgelerine tahsis etmesi ve böylece bütçe kaynaklarını yağmalamasıdır.
Yukarıda belirtilen hususlar dışında; kurumsal bilginin kötüye kullanılması, anayasa ihlalleri, politik faaliyetlerde harcanan paranın kaynağının gizli tutulması, mal beyanında bulunmama veya eksik mal beyanı verme, hediye alma, hukuka aykırı dinlemeler (wiretapping),politik bilgi sızdırma (political espionage), özellikle yerel kamu hizmetlerini yürütmekle görevli hizmet birimlerinde yaygın olarak görülen aşırı partizanlık (zealotry),
Yolsuzluk ülkemiz için önemli sorunlardan biridir. Bu konuda uluslar arası yapılan sıralamalarda yolsuzluk konusunda pek parlak bir durumda olmadığımız görülmektedir.
Yolsuzluk ülke ekonomisi açısından olumsuz birçok sonuç doğurmakta, ülke ekonomisi ve vatandaşın gelir durumu olması gereken noktanın çok gerisinde yer almaktadır.
Bu çerçevede yasama ve yürütme organınca yolsuzluğun önlenmesi konusunda çeşitli normlar oluşturulmuştur.
3628 sayılı Mal Bildirimi Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunun yürürlüğe girmesi, Etik Kurulunun oluşturulması ve etik yönetmeliğinin yayınlanması bu çalışmalar arasında gösterilebilir.
Bu çerçevede 5018 sayılı Kanun, Taşınır Mal Yönetmeliği ve Tahakkuk Esaslı Muhasebenin kamu sektöründe uygulamaya koyulması da bu çalışmalar içerinde önemli bir yere sahiptir.
Bunlarla beraber yolsuzlukların tam olarak önüne geçilebildiği söylenemez.
3628 sayılı Kanunun maddi artış ve azalışları tam olarak kontrol altına aldığını söylemek zordur.
Kişilerin özel hayatlarının gizliliği ve benzeri yaklaşımların uygulanması gereği kaçınılmaz olmakla beraber, Kamu Yararı gereğinin de yerine getirilmesi konusunda hassasiyet gösterilmeli, kamu yararı tüm fayda ve yararların önünde tutulmalıdır.
Aksi takdirde ilgili şahıslarda dahil, tüm ülke vatandaşlarına yolsuzluğun faturası çok ağır bir şekilde çıkmaktadır.