Vergilerin devlet açısından taşıdığı önem, vergi ödememe yönündeki çabalara karşı çeşitli önlemler alınmasını gerektiriyor. Bunlardan birisi de vergi kaçakçılığını haber verene ikramiye ödenmesi. “İhbar” sözcük olarak sevimsiz gelse de ihbarın giderek yaygınlaştığını gözlemliyoruz.
Vergi kaçakçılığını ihbar edene ikramiye verilmesi yeni bir uygulama değil. Konu 1931 yılında çıkarılan 1905 sayılı “Menkul ve Gayrimenkul Emval İle Bunların İntifa Haklarının ve Daimi Vergilerin Mektumlarını Haber Verenlere Verilecek İkramiye Hakkında Kanun”la düzenlenmiş.
Şartlar nedir?
İhbar, Maliye Bakanlığı veya bağlı herhangi bir birime yapılabiliyor. Yapılan her ihbara ikramiye ödenmesi söz konusu değil. Öncelikle muhbirin kendisini gizlememesi gerekiyor. Adı soyadı, imzası ile iş veya ikametgâh adresi bulunmayan veya yanlış isim ve adres bulunan ihbar dilekçeleri işleme konulmuyor.
İhbar dilekçesinde somut bilgilerin olması gerekiyor. Somut olmayan; “Vergi kaçırmaktadır”, “Sahte fatura kullanmaktadır”, “Eksik kazanç beyan etmektedir” gibi genel, yeterli bilgi ve belge içermeyen ihbar dilekçeleri işleme konulmuyor.
İkramiye ödenmesi için ihbar konuları ile vergi incelemesi sonunda bulunan matrah farkları arasında açık bir ilişki olması gerekiyor. Aksi halde ikramiye ödenmiyor. İhbarın asılsız çıkması durumunda, ihbar edilen talep ederse muhbirin kimliği açıklanabiliyor. İhbarın doğru çıkması durumundaysa muhbirin kimliği açıklanmıyor.
Vergi kaçakçılığını ihbar edenlere verilecek ikramiye için kanunda bir tarife yer alıyor. Kaçırılan vergi ve kesilen cezanın toplamı üzerinden hesaplama yapılıyor. Oranlar yüzde 30’dan başlıyor ve miktar arttıkça oran azalıyor. Ancak kanunda yer alan parasal değerler son derece sembolik. Bu nedenle ikramiye oranı pratikte yüzde 10 olarak uygulanıyor.
Bazı kamu görevlileri yaptıkları ihbar doğru çıksa bile ikramiye alamıyor. Bu durumdakiler kısaca “vergi işleriyle görevli bütün memurlar” olarak ifade edilebilir.
Vergi ile ilgisi olmayan diğer kamu görevlilerinin ihbar ikramiyesi almasının önünde bir engel yok.
3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 43. maddesine göre; “Meslek mensupları (Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirler) ve bunların yanlarında çalışanlar, işleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları ifşa edemezler. Çeşitli kanunlarda muhbire tanınan hak ve menfaatlerden faydalanamazlar.”
Yani SMMM ve YMM görevini yapanlar da ikramiye alamıyor.
SORU-CEVAP
Metin Bey merhaba, Milliyet gazetesinde 14.01.2017 tarihinde yayımlanan yazınızda, MTV ödeme miktarının, aracımızın kasko değerinin %5’inin üstünde olması halinde, bir alt yaş grubundan ödeyebileceğimizi ve fakat bunun resen yapılmayıp başvuruda bulunmamız gerektiğini belirtmişsiniz. Başvuru sırasında dilekçemizde yasal dayanağından bahsetmemizde fayda olduğu için sizden bu yasal dayanağı (neye istinaden talep ettiğimizi) paylaşmanızı da rica edebilir miyim? (Tülay Parlak)
Konu, 197 numaralı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun “Vergileme Ölçü ve Hadleri” başlıklı İkinci Bölümü’nde düzenlenmiş durumda. Buna ilişkin hüküm, belirtilen bölümde 5. maddenin ikinci fıkrasında yer alıyor.
Merhaba, küçük bir firmam var. İşlerim iyi gitmiyor, masrafımız gelirden fazla olduğu için yıllardır KDV devrediyor. Bazı arkadaşlar KDV iadesi alıyormuş. Biz de almak istiyoruz. Muhasebecim alamayız diyor. Bu işin doğrusunu açıklamanızı istirham ediyorum. (Hüsamettin B.)
KDV’si devreden işletmelere iade verilmesi yönünde bir uygulama vergi sistemimizde yok. Yani muhasebeciniz size doğru söylemiş. KDV iadesi alınabilmesi için alımda veya üretimde yüklendiğiniz KDV’yi satışta hiç alamamanız (veya daha düşük oranda almanız) gerekiyor. Diğer bir iade şekli ise satıştaki KDV için alıcının tevkifat uygulaması ve aynı zamanda KDV’nin devretmesi… Bu konuyu izleyen yazılarımızda ayrıca ele alacağız. Özetle, sizin durumunuzda KDV iadesi söz konusu değil.