Üniversitelere Yapılan Ayni Bağışların Mali Mevzuat Karşısındaki Durumu
GİRİŞ
Ülkemizde, üniversiteler aracılığıyla sunulmakta olan yükseköğretim hizmeti, Cumhuriyetin başlangıcından bu yana devlet (kamu) üniversiteleri aracılığıyla gerçekleştirilen bir kamusal hizmet olarak görülmüştür. Son yıllarda, gerek genç nüfusun artışı, gerek değişen ekonomik şartların ortaya çıkardığı gereksinimlerden dolayı, yükseköğrenime olan talep artmıştır. Artan yükseköğrenim talebinin karşılanmasında özel üniversiteler olarak da anılan vakıf üniversiteleri önemli rol oynamaktadırlar.
Gelir veya Kurumlar Vergisi mükellefleri tarafından eğitime destek amacıyla üniversitelere ve ileri teknoloji enstitülerine yapılan bağışlar, genelde nakdi maddi yardımlar şeklinde yapılmakla beraber ayni bağış şeklinde de yapılabilmektedir. Bunun yanında, bilgisayar vb. eğitimle ilgili demirbaşların bağışlanması da ayni bağış kapsamında değerlendirilmektedir.
Bu yazıda, üniversitelere yapılan ayni bağışların Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi, Harçlar ve Veraset ve İntikal Vergisi karşısındaki durumu incelenecektir.
KURUMLAR VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMU
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun ekinde yer alan (II) sayılı cetvelde görüleceği üzere üni versiteler özel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasında yer almaktadır.
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Diğer İndirimler” başlıklı 10/c maddesinde;
“Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5’ine kadar olan kısmı”nın kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı maddenin “ç” bendinde ise; kamu kurum ve kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi, 100 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 50 yatak) kapasitesinden az olmamak kaydıyla öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamının kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınacağına hükmedilmiştir.
Bunun yanında, “1 seri no’lu Kurumlar Vergisi Tebliği 10.3.2.2.1 bölümünde” okul, sağlık tesisi, öğrenci yurdu, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi yapımı veya bu tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan bağış ve yardımların (harcamaların) herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın kurum kazancından indirilebilmesi, bu bağış ve yardımların genel bütçeli idarelere, özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere yapılması halinde mümkün olacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun Ek 7. maddesi uyarınca vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları, devlet üniversitelerinin yararlandığı mali kolaylıklardan, muafiyetlerden ve istisnalardan aynen istifade etmektedirler. Yani Kurumlar Vergisi Kanunu özel bütçeli idare olarak bahsedilen devlet üniversiteleri ile vakıflar tarafından kurulan özel üniversiteler arasında bağış ve yardımlar konusunda bir ayırım gözetmemektedir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, özel üniversitelerin kurucularının vakıflar olduğu ve bağış toplama yetkisinin de esas olarak vakıflarda olduğundan yola çıkarak bağışların vakıflara yapılması ve vakıflar aracılığı ile üniversitelere aktarılması gerektiği görüşünü savunmaktadır.
Bu durumda, 25/06/2007 tarih ve B.07.1.GİB.0.03.51/5109 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı muktezasında da dile getirildiği üzere eğer bağış vakfa yapılırsa, bağışın yapıldığı yıla ait gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesaplanması sırasında gerçek kişi gelirlerinin veya kurum kazancının %5’i ile sınırlı olmak üzere indirim konusu yapılabilir.
Oysa Kurumlar Vergisi mükelleflerince bağışların üniversitelerin tüzel kişiliklerine yapılarak bağış miktarının tamamının kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Aynı zamanda ayni veya nakdi olarak yapılan tüm bağış ve yardımların kurumlar vergisi mükelleflerince indirim olarak dikkate alınabilmesi için makbuz karşılığı yapılmış olması da gereklidir.
Bağışın belgelendirilmesi prosedürü, Kurumlar Vergisi 1 Nolu Genel Tebliği’nin “10.3.2.2.4.Bağış ve yardımın belgelendirilmesi” bölümünde açıklanmış ve ayni bağış ve yardımların iki şekilde yapılacağı belirtilmiştir;
Eğer ayni bağış ve yardım, işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek bağışlanmışsa mükelleflerin işletmeden çekip bağışladıkları değerler için fatura düzenlemesi; düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili kurum ve kuruluş tarafından bağış veya yardım olarak alındığına ilişkin şerh konularak yetkili kimseler tarafından imzalanmış olması gerekmektedir.
Ayni değerlerin, mükelleflerce dışarıdan alınarak ilgili kurum ve kuruluşa bağışlanması da ikinci yoldur. Bu durumda ise bağış veya yardım yapılan kurum ve kuruluş tarafından teslim alınacak değerler için teslime ilişkin tesellüm makbuzu gibi bir belge düzenlenmiş olması yeterli olup, düzenlenen belgede bağışlanan kıymetin değerinin, cinsinin ve miktarının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirtilmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, bağışlanan değerlere ilişkin olarak düzenlenmiş olan faturaların arka yüzünde yukarıda belirtilen açıklamalar dahilinde ilgili kurum ve kuruluşlarının yetkilerinin imzası bulunmalıdır.
Fatura bedeline ilişkin hükümler ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/2 maddesinde yer almaktadır. Buna göre, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değeri esas alınması gerekmektedir.
III. KATMA DEĞER VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMU
Katma Değer Vergisi yönünden ise, üniversitelere yapılan ayni bağış ve yardımlar 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 3. maddesi gereğince, malların vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi hükmü gereğince Katma Değer Vergisi’nin konusuna girmektedir.
Ancak aynı kanunun 17/2-b maddesi hükmü gereğince üniversitelerin de içinde yer aldığı özel bütçeli kamu idarelerine bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifaları katma değer vergisinden istisnadır. Daha önce de belirtildiği üzere vakıf üniversiteleri devlet üniversitelerinin yararlandığı istisnalardan yararlanabildiği için vakıf üniversitelerine bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifaları üzerinden de katma değer vergisi hesaplanmaz.
Yine aynı kanunun 30/a maddesinde vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği belirtilmiştir. Ancak, indirim konusu yapılamayan bu verginin, Gelir veya Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerekmektedir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 59 ncu maddesinin (a) fıkrasında; genel ve katma bütçeli dairelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köylerin iktisap edecekleri gayrimenkullerin vesaire aynı hakların tescili, şerhi gerektiren işlemleri ve bunların terkinlerinin harçtan müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 123’üncü maddesinde ise, “Özel Kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle istisna edilen işlemlerden harç alınmaz” denilmektedir.
Ayrıca 2547 sayılı Kanunun 56’ncı maddesinin (a) ve (b) fıkralarında; Yükseköğretim üst kuruluşları, yükseköğretim kurumları ve bunlara bağlı kuruluşlara yapılacak her türlü bağış ve vasiyetler, vergi resim, damga resmi, damga ve harçlardan muaftır.
Bu hükümlere göre üniversitelere yapılan ayni bağışlar her türlü harçtan muaftır.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 nci maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset tarikiyle veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer bir şahsa intikalinin Veraset ve İntikal Vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Kanunun 3 ncü maddesinin (a) bendinde ise, amme idareleri, emekli ve yardım sandıkları, sosyal sigorta kurumları, umumi menfaate hadim cemiyetler, siyasi partiler ve bunlara ait olan veya bunların aralarında kurdukları teşekküllerden kurumlar vergisine tabi olmayanların, aynı Kanun’un (b) bendinde de, yukarıdaki bentte sayılanlar dışında kalan hükmi şahıslara ait olup umumun istifadesi için ilim, araştırma, kültür, sanat, sıhhat, eğitim, din, hayır, imar, spor gibi maksatlarla kurulan teşekküllerin, Veraset ve intikal Vergisinden muaf tutulacağı belirtilmiştir.
Dolayısıyla, üniversiteye yapılan ayni bağışlarda 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 3/a maddesi uyarınca Veraset ve İntikal Vergisinin aranılmaması gerekmektedir.
VI. SONUÇ
Sosyal hayatımızın bir parçası olan üniversitelere (Kamu ve özel üniversite ayırımı olmaksızın) yapılan ayni bağışlar, Kurumlar Vergisi matrahından indirilebilir, Katma Değer Vergisi’ne tabi değildir. Bu bağışlar herhangi bir harca tabi olmadığı gibi Veraset ve İntikal Vergisi’nin de konusuna girmemektedirler.