1-Üç Aylar Tespihi Abdestsiz Çekilir mi?
2-Adetliyken üç aylar tespihi çekilir mi?
Tüm islam alemi üç aylarda yapılması gereken ibadetler üzerinde yoğunlaşmış durumda….
Peki üç aylar tespihleri abdestsiz çekilebilir mi?
Yada adetli bayanlar üç aylar tespihini çekebilir mi?
Tüm bu soruların cevabını bu makalemizde bulacaksınız….
Recep, Şaban, Ramazan aylarına üç aylar denir.
Recep çok anmak demektir. Kurtuluşun habercisi, uyanıp ibadetlere sarılmanın başlangıcıdır.
Recep ayı Regaip, miraç gecelerini barındırır. Kıble bu ayda değişmiştir.
Recep ayı Allah’ın ayıdır Şaban ayı Peygamberimizin, Ramazan ayıda Müslümanların ayıdır. Müslüman Recep ayında ki ibadetleri ile Cenab-ı Allah’a Şaban ayında ki davranışlarıyla Peygamber(as) a yaklaşacak Ramazan ayında ki oruç, teravih, zekat, sadaka ile de kurtulacaktır. Yani Ramazan hasat ayıdır.
Peygamberimiz: Recebin mağfirete Şaban’ın şefaate Ramazanın sevaba nail olunacağını bildirmiştir.
Peygamber (as) Recep ayına ulaşınca şöyle dua ederdi” Ya Rabbi! Bize Recep ve Şaban’ı mübarek eyle ve bizi Ramazana eriştir.”
Bir hadislerinde kim Recep ayında bir gün oruç tutarsa bir yıl oruç tutmuş gibi sevap kazanır, yedi gün oruç tutan cehennemden uzaklaşır”. Buyurmuştur.(Tac : 2/92)
Bunun üzerine bir ihtiyar:
-Ben oruç tutmaya muktedir değilim; deyince de
-Ayın başında orasında sonunda oruçlu olursan, bir ayı oruçlu geçiriş olursun; buyurdu
İyiliklere 1’e 10 dan 1’e 700 misli sevap vardır.
Üç ayları umursamayan birinin halini Hüseyin (ra) şöyle anlatır.
-“Biri Kabe de yanık yanık dua ediyordu. Bir tarafı felç olmuştu ona bu halinin nedenini sordum. Dedi ki:
Çalgı çalar şarkı söylerdim üç aylarda böyle gelir geçerdi. Babam beni çok uyardı. Nasihat etti. Nasihata tahammülüm yoktu üzerine yürüdüm. Vurdum. Benim ona vuran elim için Kabe de bana beddua etti. Sağ yanım felç oldu.
Şaban ayı bereket ayıdır. Af ayıdır. Kurtuluş gecesi olan Berat bu ay içindedir. Bu ay Peygamber ayıdır. Peygamberimize şefaat etme ayı bu ayda verilmiştir.
Ramazan ayı ise Müslümanların kurtuluş ayıdır. Peygamberimizin “ Eğer insanlar Ramazanın değerini bilselerdi Bütün senenin Ramazan olmasını isterlerdi” dediği aydır.
Ramazan en mübarek aydır. 83 yıllık ibadete bedel olan Kadir gecesi bu aydadır. Ramazan af ayı kurtuluş ayıdır. Şeytanların bağlandığı aydır. Bu aylarda Araplar kavga etmezlerdi. Silahlarını bırakırlardı. Bu aylar Müslümanlar için değişim aylarıdır. Kuruluş aylarıdır. Kıymetini bilen affa uğrayacaktır.
BİZİM İÇİN FARKLI ZAMANLAR VARDIR
Mekanlar içinde farklı mekanlar olduğu gibi zamanlar içinde farklı zamanlar yaratılmıştır.
Mesela Cuma günü diğer günlerden farklıdır. Cuma günü diğerlerinden farklı bir saat vardır. Kadir gecesi diğer gecelerden çok farklıdır. Aylar içinde Ramazan diğer aylardan üstün ve faziletlidir.
Bu farklılık bizim farklı insan olabilmemiz için fırsattır. Çünkü bu zamanlarda yapılan ibadetlerde farklıdır.
Bu zamanlar, arınma, kurtulma zamanlarıdır. Bu zamanlarda yapılan ibadetlerin sevabı da farklıdır, ilgisiz kalıp işlenen günahların cezası da farklıdır.
Üç aylarda bizim için diğer aylardan farklı ve fırsattır. Recep, Şaban da güzel ameller işlenecek Ramazan da kurtuluş gerçekleşecektir.
Eğer fırsatlar kaçırılacak olursa akıp giden suyun geri gelmediği gibi kaçırılan zaman ve fırsatlarda geri gelmez.
Bizim için zaman üçtür. Geçmiş zaman geçmiştir artık geri gelmez. Gelecek zaman ulaşıp ulaşamayacağımız belli değildir. Şimdi ki zaman ise ki bizim için önemli olan zaman budur. Yaşadığımız zamanı çok iyi değerlendirmeliyiz.
“Daha gencim, emekli olunca yaparım” bunlar şeytanın oyunudur. “Emekli olunca örtüneceğim“ diyen bir öğretmen vardı emekli olmadan kefenle örtündü. “Emekli olunca bende namaz kılacağım” diyen bir öğretmen emekli oldu ama namaza başlayamadan musalla taşında namazı kılındı. Fırsat kaçırılmamalı kurtuluş geciktirilmemelidir.
Bakın geçen yıl aramızda olanlardan şimdi olmayanlar var. Çeşitli bahanelerle hazırlıklı veya hazırlıksız Allah’a yürüdüler. Gelecek yıl kim kalır, kim gider bilinmez.
Unutmayalım ömür, ibadetle de geçer gafletle de geçer. Musalla taşında yatanlar aynı görünür. Ama amelleri farklıdır.
Kış hazırlıkları veya yaz hazırlıkları yapan insanın, kısa bir yere gidecek kimsenin yaptığı hazırlıklar gibi ebedi yolculuk için yapılmıyor.
Bir hocam “Allah ı seviyor musunuz? Peygamberi seviyor musunuz? Dedi. Hepimiz” evet” dedik. Öyleyse haydin yanlarına gidelim, var mısınız? Dedi. Hiçbir arkadaşımdan ses çıkmadı. “Hazır değiliz” dediler.
Üç aylar iyi kul olma. Allah a ve Peygambere yaklaşama ayıdır.
MÜBAREK AYDA MÜBAREK OLUNUR
Hayat hep, mal, mülk, para, pul ve menfaat değildir. Malda mülkte Allah’ın hakkı vardır insanın hakkı vardır. Nereden kazandın? Nereye harcadın? Diye sorulacaktır. Günahların terki insanın hesaptan kolay kurtarır.
Üç ayların, kandilin, cumanın, mübarek olsun derken insan mübarek olmazsa üç aylar, kandiller fayda vermez. Recep, Şaban’ı değerlendiremezsek Ramazan kurtuluşumuz için yeterli olmaz.
Hayırlılardan olmak için gayret göstermezsek Hüsn-ü Halime (güzel ölüm) ile ölemeyiz. Hayatta bütün mesele, imanı muhafaza etmek ve kulluk defterinden silinmemektir.
Peygamberimiz(as) Allah’ın kulunu terk ettiğinin alameti, o kulun boş şeylerle uğraşmasıdır “ der. Kul Allah’ı terk ederse Allah da o kulunu kulluk defterinden siler, zalimler defterine yazar.
İBADETİN MAKBUL OLANI DEVAMLI OLANIDIR
İslam da ucuz kurtuluş yok. Cennet ucuz değil. Bazen şunu şu kadar yapan, eden cennete gider, cehennemden kurtulur gibi ifadeler kullanılıyor.
Farz, vacip, sünnet olan ibadetler, ömür boyu yapılır. Belirli zamanda belirli miktarda yapılan ibadetler insanın kurtuluşu için yeterli değildir.
İbadetin devamlı olanı makbuldür. Günahlar her gün ibadetler, cumadan cumaya, Ramazan’dan Ramazan’a olmaz.
Cenab-ı Allah “Ölünceye kadar ibadet et” (Hıcr 99)
Peygamberimizde “Azda olsa amelin devamlı olanı makbuldür” buyurur.
Ömrün bir kısmında değil tamamından sorumluyuz. İbadet nasip işi hidayet işidir. İbadet edememek cezadır. Musa Peygambere biri
- Ben ibadet ve itaat etmiyorum, hani benim cezam der.
O sırada vahiy gelir.” Söyle o kuluma biz ondan ibadet etmenin zevkini almadık mı? Bundan daha büyük ceza mı olur?” denir.
İbadetin her çeşidi yapılmalıdır. İbadeti azaltmak veya terk etmek şeytan oyunudur.
Namaz kılıp zekat vermemek olmaz. Ameller birbirini beşler. Hacca gidip namaz kılmamak olmaz. Her ibadetin yansıması, defettiği bela ve sevabı farklıdır.
Farz, vacip ve sünnet ibadetler bizim borcumuzdur. Bunların yanında nafile olan ibadetleri de yapmak durumundayız. Çünkü Allah’ın hangi ibadetimizden razı olacağı, hangisini kabul edeceğini bilemeyiz.
ÜÇ AYLARDA NELER YAPABİLİRİZ?
- Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderenin Allah ta kıyamet günü ihtiyacını giderecektir.
İnancımıza göre, komşusu aç iken tok yatan Müslüman sayılmaz.
Kur’an da “ Sen ver bende sana vereyim” (Sebe: 39) buyruluyor.
-Sadakalar, ihsan, ikram ve de en önemlisi zekatımız verilmelidir. Veren Allah’a ver.
Bir kutsi hadiste Peygamberimiz: “ İhtiyaç sahiplerine veren bana vermiş olur” buyuruyor.
-Kaza namaz borcu olan, borcunu ödemelidir. Bu ondan mutlak istenecektir. Namaz fidyesi olmayan tek ibadettir. Nafile namazlar aksatılmamalıdır. Kuşluk, Evvabin, tehetcüt ve tesbih namazları bizi Allah’a yaklaştıracaktır. Allah “ kulum en çok bana nafilelerle yaklaşsın” buyurur.
Kafire münafığa benzemekten, kafir işi ,münafık işi işlemekten kaçınılmalıdır. Bir İslam büyüğüne sormuşlar:
- Namaz kılmayan kafir olur mu?
- Olmaz, olmaz ama kafirde namaz kılmaz demiş.
- Oruç borcu olanlar, oruçlarını tutmalıdır. Olmayanlar nafile oruç tutmalıdır.
- Bol bol Allah’ın kelamı Kur’an’ı okumalıyız. Bilmiyorsak öğrenmeliyiz öğretmeliyiz.
Peygamberimiz “En hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir” buyuruyor.
Kıyamet gününde Kur’an , öğrenene, öğretene şefaatte bulunacaktır.
Meal okumak ihmal edilmemelidir.
Bu arada ölmüşler unutulmamalıdır. Okunan hatimler, yasinler onların ruhlarına bağışlanmalıdır. Onlar yakınlarından bir şeyler bekler, gönderilirse sevinirler, azapları azalır, günahları bağışlanır.
- Günahlarımıza bol bol tevbe etmeliyiz.
Tevbe her kula vaciptir. Her günahtan sonra tevbe edilmelidir. İyilik yapılmalıdır. Kur’an da “ iyilikler, kötülükleri götürür” (Hud:114) buyruluyor.
Günah, tevbe edilmezse kalbi karartır.
Allah “ yok mu tevbe eden günahlarını affedeyim “ diyor. Günah kula karşı işlendiyse; hakkın iadesinden sonra helalleşmek gerekir. Hak, musalla taşına bırakılmamalıdır. Ahirete bırakılmamalıdır.
- Bol bol dua edilmelidir. Allah “ dua edin, kabul edeyim” diyor. Hiçbir dua karşılıksız kalmaz. Ancak;
- Duaya inanmayanın,
- İnancı yaşamayanın,
- Allah’ın rahmetinden ümit kesenin,
- Haram lokma yiyenin,
- Günahta ısrar edenin duası kabul olmaz.
Dua belayı defeder, dua müminin silahıdır, dua ibadettir.
– Sürekli Cenab-ı Allah a şükretmeliyiz, hamd etmeliyiz. Bir tek nimetin, bir organın şükrü eda edilemez. Allah şükredenin şükrünü arttırır. Şükretmeyenin derdini arttırır.
– Her zaman zikretmeliyiz. Allah’ı ananı Allah da daha çok daha güzel anar.
– Kur’an da “ Allah ı sabah akşam zikret, gafillerden olma” (A’raf:205)
– “ Kalpler Allah ı anmakla huzura erişir”( Rad:28) buyrulur.
– Peygamberimiz(sa) “Allah’ı zikredenle zikretmeyenin hali, ölü ve diri gibidir” (Risalihın:1463) demiştir.
– Bu aylarda çocuklarımızla da daha fazla ilgilenmeliyiz. üç aylar, manevi değerlerimizi kazanmak için çok güzel bir fırsattır. Yaşayıp göstermek, örnek olmak en etkili eğitim metodudur.
– Üç aylarda ölülerimizin de unutulmaması lazımdır. Ölenlerin ardından iyilik ulaşır. Ölenlerin borcu varsa, ödenirse, azaptan kurtulur.
– Ölenin ardından yapılan hayır, okunan Fatiha, Yasin onu sevindirir, rahatlatır.
Yemin kefareti, oruç kefareti varsa, zekat borcu varsa ödenirse borçtan kurtulur.
Bizim üzerimizde hakkı olanlar için hatim indirilebilir. Sevabı ona bağışlanır.
Peygamberimiz (as) şöyle buyurur:
“Ölenlerimiz için Yasin okuyun, azabı hafifler” (Ramuz el ehadis:79/4)
“Kabirde ki boğulmak üzeredir dua bekler. Dua edilirse, sevinir.”(Age:368/10)
– Üç aylar değişeceğimiz birçok şeyi de değiştireceğimiz aylardır. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz.
Birçok insanın üç aylardan kandillerden haberi olmuyor.
Peygamberimiz haber veriyor:
– “Kıyamet gününde öncelikle beş şeyin sorusu sorulacaktır”
1- Hayatını nerede ne şekilde geçirdin?
2- Bilgini nerede kullandın?
3- Malını nereden kazandın?
4- Malını nerelere harcadın?
5- Gençliğini sağlığını ne şekilde yıprattın? (Tirmizi kıyamet:2532)
– “Allah azabı en hafif olana soracak:
– Eğer dünya senin olsaydı, bu azaptan kurtulmak için onu verir miydin?
– Evet der. Tekrar ona:
– Senden dünya da daha azı istenmişti, denir” (Hadis Ans:14/223)
Az ateşle yemek pişmez. Cennet isteyen, cennet için çalışmazsa cennetlik olur mu?
Kabir soracak “bana ne getirdin?”
Sırattan kolay geçilmeyecek.
Pişman olunca bir fırsat daha istenince “El’en” şimdi mi aklın başına geldi” denilecek!
Bu yolun dönüşü yok. Allah şimdiden uyarıyor.
– Fe eyne teznebun”: Yolculuk nereye? Diyor. Eğer kurtulanlardan olmak istiyorsak
Yolumuzu şimdiden doğrultmalıyız.
BAŞIBOŞ DEĞİLİZ
Allah kullarını yaratmış, onları sorumlu tutmuştur. Emirler vermiş, yasaklar koymuştur. Yapana mükafat, yapmayana ceza vadetmiştir.
Bizi de şöyle uyarmıştır:
– İyi bilin ki sizi her an gözetleyen yazıcılar vardır. Ne yaparsanız onu yazarlar. (İnfitar:10-12)
“Kıyamet gününde önünüze konmuş göreceksiniz. O kitapta her şeyin yazıldığını göreceksiniz.”( Kehf:49)
Gözetleniyoruz, fişleniyoruz, kameraya alınıyoruz. Yaptığımız her şeyden sorulacağız. Kimse sorumsuz değil. (Sorumsuz olanlar, çocuklar, deliler ve bunaklar)
Cehennemde ateş yok. Herkes kendini yakacak ateşi bu dünyadan götürecek. Zerre kadar da olsa iyiliğin zerre kadar da kötülüğün karşılığını herkes görecek.
İyiler için güzel bir ölümün ardından kabir cennet bahçelerinden bir bahçe olacak. Kötüler için sıkıntılı bir ölümden sonra kabir cehennem çukurlarından bir çukur olacak.
Kıyamet gününde amel defteri, çocuklara karne verilir gibi verilecek. İyiler sağ tarafından, kötüler sol tarafından karnelerini alacaklar.
Sol tarafından kitabını alanlar “Keşke Peygambere uysaydım beni saptıranları dost edindim” deyip ellerini ısınacak (Furkan:26-27)
Bazıları amel defterine bakıp “ Keşke toprak olsaydım” diyecek ( Nebe:40)
Bazıları geri dönmek isteyecek. Fakat bu fırsat ona verilmeyecek.
İNSANIN KENDİSİNİN İYİ OLMASI YETMEZ:
İnsan sadece kendisinden sorumlu değildir. Kendisiyle beraber elinin altındakilerden de sorumludur.
Çoban sürüsünden sorumludur. Ana baba evlatlarından sorumludur. İşveren işçilerinden sorumludur. Devlet adamı milletinden sorumludur.
Allah ne diyor: “ Kendinizi ve aile ferlerini yakacağı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.”(Tahrim:6)
- Bana ne?
- Neme lazım?
- Gemisini kurtaran kaptan !”
- Her koyun kendi bacağından asılıdır!” yok öyle şey.
Ön safta bağdaş kuran dede, torunundan sorulacak.
Baba Allah’ın emaneti olan çocuklarından sorulacak. Çocuk her şeyi biliyor. Kelime-i Şaadeti bilmiyor. Kıbleyi bilmiyor. Sübhanekeyi bilmiyor.
Soruyorum bu çocuk yüz akımız mı olur? Yüz karamız mı? Bu çocuk cenaze namazımızı kılar mı? Bu çocuk ahrette ana babasının yakasına yapışmaz mı? Bu çocuk lanet mi okur? Rahmet mi okur?
Soruyorum “Allah bana evlatlarımdan sormaz, ben görevimi yaptım” diyen kaç tane ana baba çıkar?
Kim bugün; benim ardımdan benim evladım namazımı kılar bana dua eder, zaman zaman benim için sadaka verir, diyebilir?
Kim “benim evlatlarım benim kemiklerimi sızlatmaz diyebilir?”
Gelin fırsat varken tebliğ hareketini hızlandıralım, sonra pişman olmayalım. ”Keşke” demeyelim. Beddua etmeyelim.
Dünya ya, dünya hayatına, dünya malına bakışımızı değiştirmeliyiz.
Bu hayatı zevk, eğlence, mal toplama ve miras bırakma olarak görenler bu dünyanın imtihan yeri olduğunu unutmamalıdır. Bir yere bomboş gitmeyenler, ebedi yolculuğa bomboş gitmeyi nasıl düşünürler?
Allah “Allah’ın yasaklarından sakının. Herkes ahiret için ne hazırladığına baksın” (Haşr:19) diyor.
Allah’ın verdiklerinin hesabını vermek kolay bir iş değil.
İman yönünden insanlar; Müslüman. Münafık, kafir diye üçe ayrılır. Herkes kendine bakmalı ve ne olduğuna karar vermelidir.
“ Müslümanım elhamdülillah “ diyen, ne kadar ve neyimle Müslümanım? Diye kendisini sorgulamalıdır.
Üç aylar bizim için insanlık için hayırlara vesile olur inşallah.
REGAİP GECESİ
Regaip gecesi:
Arınmamız kurtulmamız için fırsat olan gecelerden birisidir.
Recep ayını ve Regaip gecesini değerlendirenler için Cenab-ı Allah üç şey ikram eder.
- Günahlarını bağışlar.
- Kalan ömründe onu kötü iş işlemekten, şerden ve şerliden korur.
- Kıyamet günü susuzluk çektirmez.
Bir yaşlı “ Ben ihtiyarım Recep ayını hep oruçlu geçiremem ya Rasulallah deyince;
Peygamber(as): Bir başta bir sonda birde ortasın da oruç tutarsan, bütün Recep ayını oruçlu geçirmiş olursun der”
Regaip rağbet edilen demektir. Bu gecede ihsan, ikram bol olur.
Regaip gecesi, oruçlu karşılanıp oruçlu uğurlanırsa, çok sevap olur.
- Bu gece için tebrikleşip dualaşmalıyız.
- Bu gece vesilesiyle hediyeleşmeliyiz. Bilhassa çocuklarımıza bu gecenin maneviyatını yaşatmalıyız.
- Kabir güzel şeylerle gelmeyene “ sen hiç üç aylara, kandillere rastladın mı? Diyecek onun için bize verilen fırsatları iyi değerlendirmeliyiz.
Ne kadar ömrümüz var bilmiyoruz. Gelecek üç aylara, kandillere yetişip yetişemeyeceğimizi de bilmiyoruz. Yarın pişmanlık fayda vermez. ”Keşke toprak olsaydım” demek fayda vermez.
Ömrün her anını iyi değerlendirmeliyiz. Çünkü her anının hesabını vereceğiz.
Devletin af çıkarması gibi, öğretmenin kurtarma yazılısı yapması gibi, bu geceler kurtuluş için bir fırsattır.
İslam da ümit kesme yoktur. “ Allah beni affetmez” denmez. Allah’ın rahmeti, kulunun günahlarından çoktur.
Peygamberimiz “Şu beş gecede yapılan duaları Allah kabul eder buyurur.”
- Regaip gecesi
- Beraat gecesi
- Kadir gecesi
- Cuma gecesi
- Bayram geceleri
BU GECEYİ NASIL GEÇİRELİM
- Önce kendimizi eşimizi çocuklarımızı hazırlamalıyız.
- Oruçla karşılayıp oruçla uğurlama imkanı olan bunu yapmalıdır.
- Tebrikleşme geleneği yaşatılmalıdır.
Göndereceğimiz gecedir.
Hayat hep mal, mülk, para, menfaat değildir. Bizden öncekiler bunlardan hangisini götürebilmiştir. Ancak dünya malı ile ne gibi sevaplı iş işlediyse onunla gitmiştir.
Bu gece dünya da zulüm gören Müslümanlar için dua etmeyi unutmayalım. İsyankar, ahlaksız, etrafına korku salan insanların hidayeti için dua edelim.
Bu güne kadar biz Allah ı çok unuttuk. Ama o bizi hiçbir zaman unutmadı. Her an rızık verdi, nefes aldırdı, Her şeyi emrimize verdi.
Birazda mezarlıkta yatanlara bakalım. Onları düşünelim. Onlar da bizim gibi düşünüyor, bizim gibi yaşıyordu. Ne oldu? Ne haldeler?
Bir meslektaşım emekli olunca örtüneceğim diyordu. Ama emekli olamadı. Kefenle örtündü. Sende geç kalmayasın.
Bu gece değişelim, değiştirelim. Neleri?
-Unuttuğumuz çocukların hesabını vereceğimizi unutmayalım.
Allah yar ve yardımcınız olsun.
Cenab-ı Allah bu gecenin feyzinden bereketinden istifade edenlerden etsin.
Milletimize, bütün Müslüman kardeşlerimize ve insanlık alemine hayırlara vesile kılsın
İnşallah. Peygamberimizin duasını yapalım.