Bayram nedeniyle istanbuldan Mersin’e gidiyordum. Gelirken yol kenarlarında özellikle tarlaları ve çiftçileri gözlemlemeye çalıştım.
Bazen de yol kenarında ürünlerini satanlarla durup hem alışveriş yaptım hemde küçük de olsa sohbet imkanı buldum.
İlk dikkatimi çeken toprakla uğraşanların çoğunun yaş ortalamasının yüksek olduğuydu.
Sorduğumda cocukları olduklarını ama şehirde ya da başka şehirde maaşla çalıştıklarını söylediler. Kimisi de gençlerin artık köylerde kasabalarda durup toprakla uğraşmadığını söylediler.
Haklı gerekçeleri var tabiki. Girdi fiyatlarının çok yüksek olduğunu aldıkları ürünün ekonomik değerinin olmadığını söylüyorlardı.
Böyle oluncada tarımla uğraşanların giderek azaldığını ve daha çok belli yaşın üzerindekilerin kaldığını söylediler.
Yine araçla giderken çok büyük arazilerin uzun zamandır ekilmediği için adete diken tarlasına döndüğünü üzülerek gördüm.
Aslında bizim gibi çok geniş tarım arazilerine sahip olupta bu kadar içler acısı durumda olmak çok üzücü. Geçen gün haberlerde okuduğumuz konya ilimiz kadar büyüklüğe sahip Hollanda’ nın Amerika Birleşik Devletleri nden sonra dünyada en çok tarım ürünü ihraç eden ülke olduğu haberini hatırladım.
Tabi ülkem adına çok üzüldüm. İnsanın içi burkuluyor. Haberlerde okuyunca biraz detayına baktım. Üretim metodlarında teknolojinin ne kadar yoğun kullanıldığı hayta bazı ürünlerde topraksız tarım dahi yapıldığını seyrettim.
Neden bizim ülkemizde tarıma ve çiftçimize yeteri kadar önem verilmiyor.
Neden teknoloji ve maliyetler konusunda sübvanse edilmiyor. Bir ilimiz büyüklüğündeki ülke nasıl olıyorda tarım ihracında dünyada 2. Ülke olurken bu kadar geniş arazi ve insan gücüne sahip ülkemizde bu kadar göz ardı ediliyor.