Nisan ayının başlamasıyla Kurumlar Vergisi beyannamelerini verme süreci de başlamış oldu.
Nisan’ın 27’nci günü akşamına kadar verilmesi gereken bu beyannamelerde dikkat edilmesi gereken ve daha az vergi ödemek için başvurulacak yollarla ilgili bilgilendirme yapmak istiyorum.
Gayrimenkul ve iştirak kazancı istisnası
Şirketlerin, aktiflerinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazanç bazı durumlarda vergi dışı bırakılabiliyor. Bu avantajdan faydalanabilmek için satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte “özel bir fon” hesabında tutulmalı. Ayrıca, satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi gerekiyor.
Özellikle gayrimenkul ticareti ile uğraşmayan ve ellerinde arsa, daire, dükkan, ofis gibi gayrimenkul, hisse senedi, intifa senedi gibi menkul mallar bulunduran şirketler bu imkandan faydalanabilir. Düzenlemeye göre kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75’lik kısmı Kurumlar Vergisi’nden istisna. Yani bir firma yıllar önce 300 bin TL’ye aktiflerine aldığı bir gayrimenkulü 3 milyon TL’ye satsa ve bu arada enflasyon düzeltmesi yapmamış olsa bile elde ettiği 2 milyon 700 bin TL’nin, 2 milyon 25 bin TL’sini vergi dışı bırakacak. Sadece 675 bin lirası üzerinden yüzde 20 oranında vergi ödeyecek.
Aynı şekilde en az iki tam yıl süreyle kurumların aktifinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin, satışı KDV’den de müstesna. İştirak hissesi, bir anonim şirketin hissesi ise ve “hisse senedi” ya da “ilmühaber” bastırılmışsa, iki yıllık süre aranmaksızın, hisse senetlerinin veya ilmühaberlerin teslimi, KDV’den müstesna.
Şirketler yıl içerisinde elde ettikleri kâr üzerinden vergi öder. Ancak bu ticari kârdan yapılan bazı harcamalar kârdan indirim olarak dikkate alınır. Özellikle sosyal amaçlı bazı harcamaların teşviki için bağış ve yardımlara indirim imkânı tanınmış. Bu anlamda şirketlerin yaptıkları bağış ve yardımları kurum kazancından indirmeleri mümkün. Buna göre dönem içerisinde yapılan bağışlar önce defterlere gider olarak yazılacak. Sene sonunda bu giderler, beyannamede kanunen kabul edilmeyen gider olarak ticari kâra eklenecek. Bulunan kazanç üzerinden; yapılan bağış ve yardımlar beyannamenin ilgili bölümünde indirim konusu yapılacak. Bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri esas alınmalı. Bağış ve yardım karşılıksız olmalı, yani yardım maksatlı konser bileti, kermes davetiyesi veya dergi aboneliği bağış ve yardım olarak dikkate alınmaz. Ayrıca yardım ve bağışlar makbuz karşılığı yapılmalıdır. Öte yandan indirilebilecek bağış ve yardım miktarı en fazla o yılki kurum kazancı ile sınırlıdır. Bağış ve yardım edilen yere göre bağışın tamamı veya bir kısmı indirim konusu yapılabilir.
Ticari hayatta her zaman işler yolunda gitmediği için şirketlerin bazı dönemlerde zarar etmeleri söz konusu olabiliyor. Zarar eden şirketler tabii olarak o yıl vergi ödemezler. Sonraki yıllarda kazancın olması ve vergi matrahının ortaya çıkması halinde de önceki yıl zararları bu kazançtan mahsup edilebiliyor. Söz konusu mahsup işleminin yapılması bazı şartlara bağlanmış durumda. Vergi kanunlarında getirilen bu şekli unsurlar, zarar mahsup imkânının kısıtlanmasına veya tamamen ortadan kalkmasına yol açabiliyor. Zarar mahsup imkânını kaybetmemek veya gereksiz risklerle karşılaşmamak için bu şekli şartlara uyulmasında fayda var. Bu şartlardan ilki verilecek Kurumlar Vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarların ayrı ayrı gösterilmesi. Bu zararların geçmiş yılların beyannamelerinde yer almış olması lazım. Diğer bir sınırlama bu zarar mahsubunun en çok beş yıl taşınmasıdır. Yani 2014 beyannamesinde 2009–2013 yılları zararları mahsup edilebilecek. Bir faaliyet yılında kâr çıkmasına rağmen geçmiş yıl zararını mahsup etmeyerek mahsup hakkından vazgeçen mükellefin, söz konusu zararı izleyen yıllarda mahsup etme imkânından faydalanamaz. Bu yüzden geçmiş yıl zararlarının mahsup edilme imkânı çıkması halinde bu mahsubun ertelenmemesi gerekir.