Osmanlı Devletinde Arazi Rejimi
Osmanlı Devletinin kuruluş bünyesine egemen olan asker devlet anlayışı ve bu anlayış üzerine oturtulmuş merkezi ve mahalli yönetimler arazi rejiminin düzenlenmesinde etkili olmuştur. Devlet arazisinin “Miri Arazi”nin idare ve tasarrufunda Padişah 1. Murat devrinde başlayan Timar, Zeamet ve Has usulü düzenlemenin özelliğini oluşturmuştur. Böylece ülkenin idari ve mülki taksimatının gereği olarak beylerbeyi ile sancakbeylerine mülki ve askeri görevler verilmiştir. Bunlar yüklendikleri görevleri yaparlarken Timar, Zeamet ve Has müessesisinden yararlanılmış ve böylece bu müessese arazi rejimimize idari yönden adeta özerklik kazandırıştır.
Geçmişte Devletin yapısına egemen olan bu görüşün sonucu olarak Miri Arazinin kullanma ve yararlanma hakkını eski ve alışılmış deyimiyle mülkiyet menfaatını kişilere vermek timar ve zeamet sahiplerine tanınan yetkidir. Yani Miri Arazinin kuru çıplak mülkiyetine eski adıyla rakabesine sahip olan Devlet, bunlardan yararlanıp kullanma hakkı ise menfaat mülkiyeti kapsamında timar ve zeamet sahiplerine aittir. Timar, Zeamet ve Has sahiplerine Devlet Hazinesinden ödeme yapılmadığı gibi öşür adı altında vergi ve intikal harçları alınmaktadır.
Gerektiği zaman savaşa giderek askeri hizmet görmek üzere bir kimseye verilen arazidir. Hasılatı 3000 akçeden 20000 akçeye kadar olanlara Timar sahibi denmiştir.
Askeri göreve karşılık aşari şeriyesi vergisi bir kimseye verilen arazidir.Bu kimseye de zeamet sahibi denir. Geliri 20000 akçeden 100000 akçeye kadar olanlar Zeamettir.
İlke olarak padişaha ve saltanat hanedanına ve bunların dışında görevlerinin devamı süresince vezirlere, beylerbeyi ve sancakbeyleri gibi üst düzey görevlilere yapılan tahsisdir. Hasılatı 100000 akçeden fazla olana Has denilmiştir
Timar ve Zeamet sahiplerinin Miri Arazi üzerindeki tasarruf yetkileri onlar için şahsi bir hak olmaktan öte yerine getirdikleri hizmetin karşılığı sayılırdı. Timar ve Zeamet sahiplerine Devlet tarafından tanınmış olan bu hak ve yetkilerin karşılığı, memleket savunması ve yeni savaşlar halinde asker yetiştirmek ve techizatını sağlamak yükümlülüğü olmuştur.
Timar ve Zeamet sahiplerinin kendi dirlikleri içindeki miri araziyi kişilere öşür adı altında alınan para karşılığında tefviz etmek ve tefviz edilen kimseye sipahi senedi veya temessük denilen tasarruf belgesi vermek yetkileri 1839 tarihine kadar devam etmiştir. Zamanla gerileyen ve bozulan bu idare biçimi faydalı olmaktan çıktığı için Osmanlı İmparatorluğunun görkemli döneminin bu uygulaması tanzimatın ilanıyla ortadan kaldırılmıştır.
Tanzimat İlanını müteakip kaldırılan timar sisteminin ve ona sahip olanların Miri arazi üzerindeki yetkileri mültezim ve muhasıllara verilmiştir. Ancak mültezim ve muhasıllar bu yetkiyi 1847 tarihine kadar timar ve zeamet sahipleriyle birlikte kullanmışlardır. Mültezim ve muhassıllar bu tarihten sonradır ki görevlerini 1858 tarihli Arazi Kanunu çıkana kadar tek başlarına devam ettirmişlerdir.