Mülkiyet Hakkının Tanımı
Mülkiyet kavramının tanımına Medeni Kanunda yer verilmediği gibi, Anayasada da mülkiyetin tanımı yapılmamıştır. Ancak, 4721 sayılı Kanunun 683. maddesinin ilk fıkrasına göre bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma
bulunma yetkisine sahiptir.
Medeni Kanundaki mülkiyet kavramına ilişkin düzenlemeler ve genel hükümlerden hareketle mülkiyet, maddi varlığı olan şeyler üzerinde tam egemenlik sağlayan bir hak olarak tanımlanabilir. Mülkiyet hakkının verdiği yetkileri, o şeyin malikinin rızası olmadan başkaları kullanamaz. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası[1] açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir (MK. md. 683/2). Ancak, mülkiyet hakkının kullanımının da sınırları vardır. Bu sınırlar anayasa ve yasalar ile çizilmiştir.
Görüldüğü üzere mülkiyet hakkı, bütün yetkileri bünyesine alan egemenlik hakkıdır. Oysa, sınırlı ayni haklarda hak sahibinin yetkileri gerek kapsam gerekse süre bakımından sınırlandırılmıştır. Diğer bir ifade ile sınırlı ayni haklar, hak sahibine eşya üzeninde yalnızca belirli ve sınırlı yetkiler tanırlar, sınırlı bir egemenlik sağlarlar.