Çeklerle ilgili uygulamada yaşanan sorunları iyi açıklaması nedeniyle yazının başlığında ‘bilmece’ sözcüğünü kullandık. Gerçekten, karşılıksız çek keşide edilmesi halinde hapis cezası verilip verilemeyeceği konusu tam bir bilmece haline gelmiş durumda.Önce, karşılıksız çeke hapis cezası öngören düzenlemenin, Anayasa’ya aykırı olup olmadığı ilgili çevrelerde tartışma konusu yapıldı. Aykırılık iddiasının temel dayanağı, Anayasa’nın 38. maddesinin yedinci fıkrasında yer alan; ‘hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz’ hükmüydü. Anayasa Mahkemesi’nin, karşılıksız çeke hapis cezasının Anayasa’ya aykırı olmadığına oyçokluğuyla karar vermesiyle tartışmalar sona erdi.
Ardından, Türk Ceza Kanunu’na uyumlaştırma ile ilgili yasal düzenlemelerin süresinde yapılmaması nedeniyle, karşılıksız çeklere verilecek cezalar konusunda yasal boşluk oluştu.
CEZA KANUNU HÜKÜMLERİ
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘Özel kanunlarla ilişki’ başlığını taşıyan 5. maddesine göre; TCK’nın genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacak.
TCK’ya göre; bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, kasıtlı olduğunun ispatı gereklidir. Yani, çeki keşide edenin çekin karşılıksız kalacağını bilmesi ve istemesi gerekmektedir.
Ceza içeren özel kanunlarda gerekli değişikliklerin yapılabilmesi için 5. maddenin uygulanması 31.12.2008 tarihine ertelenmişti. Yani, özel kanunlarda yer alan düzenlemeler TCK’ya aykırı olsa bile 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabiliyordu.
BOŞLUK NEDEN ÇIKTI?
5237 sayılı TCK’ya uyum amacıyla birçok özel kanunda değişiklik yapılmış olmasına karşın, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’da gerekli değişiklikler yapılmadı.
Gerekli değişiklikler yapılmayınca da, 01.01.2009 tarihi itibarıyla 3167 sayılı Kanun’un ceza içeren ve TCK’nın genel hükümlerine aykırı olan maddeleri ‘zımni olarak’ yürürlükten kalkmış oldu. Dolayısıyla bu tarihten sonra karşılıksız çek keşide edilmesi olayında, suçun manevi unsuru olarak ‘kast’ aranması gerekiyor.
PARA CEZASINDAKİ DURUM
Çekin karşılıksız kalması halinde 80 bin TL’yi aşmamak üzere karşılıksız kalan çek bedeli kadar para cezası verilmekteydi. TCK’da yer alan adli para cezası ile ilgili hükümlere aykırılık oluşturan bu hükmün de artık uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bundan böyle adli para cezası miktarının tespiti, hakimin takdiri ile belirlenen gün/para esasına göre yapılabilecektir.
TÜZEL KİŞİLERE PARA CEZASI VERİLEMİYOR
Karşılıksız çek keşide etmek suçunun tüzel kişi yararına işlenmesi durumunda tüzel kişi adına para cezası kesilmekteydi. TCK’nın 20. maddesinin 2 numaralı fıkrasında; ‘Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır’ hükmü yer almaktadır.
Dolayısıyla, 01.01.2009 tarihi itibariyle artık tüzel kişilere para cezası verilmesi de mümkün değil. Yargıtay’ın görüşü de aynı yönde (Yargıtay 10. H.D., E:2007/11212, K:2009/2458).
YASAL DÜZENLEME YAPILMASI GEREKİYOR
Karşılıksız çek keşide edilmesi konusunda ceza mahkemeleri tarafından farklı kararlar veriliyor. Yargıtay’ın konu ile ilgili açıklanmış bir kararı olmaması da konuyu çözülmesi güç bir ‘bilmece’ haline dönüştürüyor. Dolayısıyla, konunun bir an önce yasal olarak çözüme kavuşturulması kaçınılmaz hale gelmiş durumda. İçinde bulunduğumuz kriz ortamında bu konunun bir an önce çözümlenmesi, en az ‘paketler’ kadar önem taşıyor.
HAPİSTE OLANLARIN DURUMU
3167 sayılı Kanun’un hapis cezası öngören hükümlerinin yürürlükte olduğu dönemde verilmiş hapis cezaları, konunun başka bir yönünü oluşturuyor. 5237 sayılı TCK’nın 7. Maddesi’nin 2 numaralı fıkrası hükmüne göre; ‘suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur’.
Bu hüküm dikkate alındığında, karşılıksız çek nedeniyle hapse mahkum olanların hapis cezalarının infazlarının durdurulması gerektiği anlaşılıyor.
AKLINIZDA BULUNSUN
İzinsiz öğretim kurumu açılması
Türk Ceza Kanunu’na göre, izinsiz olarak eğitim kurumu açan veya işletenlere üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası veriliyor. Ancak, izinsiz olan eğitim kurumlarında ‘çalışanlar için’ herhangi yaptırım söz konusu değil.
Eve ipotek konulması halinde meskeniyet
Geçenlerde, tek bir evi olan kişilerin evi haczedilemez diye bir yazınız vardı. Ona istinaden birkaç soru oluştu aklımda. Çalışmış olduğum şirketin patronu kendisine yardımcı olmam için benden dairem üzerinden teminat mektubu çıkartıp kumaş getirmek istedi. Ben de onu kırmamak için teklifini kabul ettim. Eşimi de ikna ederek dairemize ipotek koydurduk. Benden banka ipotek yazısını aldıktan sonra patronum para çekmiş. Şimdi şirket battı, banka ipoteği paraya çeviriyor. Ben ne gibi dava açıp tedbir alabilirim? l İ.D.
Borçlunun haline münasip tek evinin haczedilememesi kuralı, ev üzerine ipotek konulması durumunda geçersiz. Evini ipotek ettirmiş kişinin ipotek alacaklısına karşı meskeniyet iddiasından peşinen vazgeçtiği kabul ediliyor. Hatta, sadece ipotek alacaklısına karşı değil; diğer alacaklılara karşı da bu iddianın ileri sürülemeyeceği görüşü hakim. Siz ipoteği kendi hür iradenizle vermişsiniz. Bu durumda, bankanın ipoteği paraya çevirmesi tamamen yasal bir işlem. Sonuç olarak, dava açarak lehinize sonuç alma ihtimalinizin çok zayıf olduğu görüşündeyiz.
100 TL harç ödenecek
Ben bir apartmanda yöneticiyim. Dairelerde kat irtifaklı tapularımız mevcut. Binamızın imar ruhsatı var fakat bu ruhsat 5 sene geçtiği için yenilenmesi gerekiyor. Henüz iskan alınmamış durumda. Benim sorum kat mülkiyetine çevirme sırasında ödeyeceğimiz cins tashihi harcıyla ilgili. Anladığım kadarıyla imar ruhsatı son 5 sene içinde alınmış, iskanı 28.11.2007 sonrası çıkarılmış ve kat mülkiyetine geçiş için 28.02.2009’dan sonra başvurulmuş binalarda bu harç daire başına 100 TL olacak. Fakat bizim iskan çıkarmamız için önce imar ruhsatımız yenilememiz gerekiyor. Bu durumda biz de bu 100 TL’lik harçtan yararlanabilecek miyiz? Yoksa eskisi gibi binde 15’ten mi harç ödeyeceğiz? l Hakan Civelek
Kat irtifaklı tapuların kat mülkiyetine dönüştürülmesinde uygulanan nispi harç, 5838 sayılı Kanun’la değiştirilerek 28.02.2009 tarihinden geçerli olmak üzere 100 TL olarak belirlendi. İmar ruhsatınızı yenilemek zorunda olmanızın bu harç miktarı açısından herhangi bir etkisi yok. İmar ruhsatınızı yenileyip yapı kullanma izin belgesi (iskanı) aldıktan sonra gerekli belgelerle birlikte başvurunuzu yapacaksınız. Kat mülkiyetine geçiş için bağımsız bölüm başına 100 TL ödeyeceksiniz.
Sİze danışmak istediğim bir konu var. Sahip olduğumuz iki ev, 15 yılı aşkın süre önce alınırken kat irtifaklı tapu olarak alınmış. Bunun kat mülkiyetine çevrilmesi gerekir mi? Yapılması ve yapılmaması durumunda yapmamız gerekenler nelerdir? İlgilendiğiniz için şimdiden çok teşekkür ederim. Fatih Tetik
İster 15, ister 5 yıl önce alınmış olsun, kat irtifaklı tapuların kat mülkiyetine dönüştürülmesi gerekiyor. Kat mülkiyetine geçiş süresi, yapı kullanma izin belgesinin (iskanın) alınıp alınmamasına göre değişiyor. Henüz iskan alınmamış ise kat mülkiyetine geçiş için iskanın alındığı tarihten itibaren bir yıllık süre var. İskanı 28.11.2007 tarihinden önce alınmış ise 28.11.2009 tarihine kadar kat mülkiyetine geçilmiş olması gerekiyor. Konu ile ilgili ayrıntılı açıklama için 2 Nisan 2009 ve 5 Nisan 2009 tarihli yazılarımızı okuyabilirsiniz.
‘Herkesin yenileceği bir yer vardır. Kimilerini yenilgi yıkar; kimileri zaferle küçülür, bayağılaşırlar. Büyüklük, hem yenilgiyi hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar.’ John Steinbeck