Asıl adı Abdurrahman’dır. Merzifonda dünyaya geldi.babası mevalidendir. İlk eğitimin babasından aldı. şeyhülislâm Muhammet Efendi’den mülâzım oldu. Kadılık görevinde başarılı olamayıvca bu görevinden ayrıldı. Yüz elli kadar eseri vardır. Bunlardan biri bütün bilimleri içeren Uyûnu’l-Ulûm adlı telifi ve Mir’ât-ı Safâ adlı kitabı ve Molla Câmî’nin Risale-i Sugra’sını şerh edip ve bir kaç hihâye tefsirini içeren bir risalesi bulunmaktadır. öğrencilerin elinde bulunan nüshalarda da yazdıkları vardır. Türkçe ve Frasça şiirler de kaleme almıştır. Vefatı tarihi bulunamamıştır.
Damat İbrahim Paşa’ya “zerrîn” redifli bir kaside kaleme aldı. Mustafa Safayî bu kasideden 24 beyti tezkiresine almıştır.
Merzifonlu Şerefeddin Ali’nin oğludur. Medrese tahsilini tamamladıktan sonra kadılık mesleğine girdi. Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan Abdurrahman Eşref Efendi’nin önemi, yazdığı eserlerden gelmektedir. 1728’de Türkçe olarak kaleme aldığı Tezkiretü’l-hikem fî tabakati’l-ümem, bir mukaddime ile otuz altı tezkire ve bir hâtimeden meydana gelir. Eserde çeşitli kavim ve milletlerden, ilk devir İslâm şairlerinden, Kur’an dili olan Arapça’nın nükte ve meziyetlerinden, meşhur kıraat imamlarından ve kırâat-i seb‘adan, Arap lugatçıları ve eserlerinden, nahiv ilminden ve bu sahada yazılmış eserlerden, ünlü müfessirler ve muhaddislerden, fukaha ve kelâmcılardan bahsedilir. Ansiklopedik mahiyetteki bu eser, 1252’de tek cilt halinde Mısır’da, 1291’de de Şemseddin Sivâsî’nin manzum Menâkıb-ı İmâm-ı A‘zam adlı eserinin kenarında İstanbul’da basılmıştır.
Abdurrahman Eşref Efendi’nin diğer bir eseri, dört bab ile bir hâtimeden meydana gelen Mir’âtü’s-safâ’dır; 1710 yılında yazılmış ve devrin sadrazamı Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’ya sunulmuştur. Eserde Mekke, Medine, Kudüs ve Halîlürrahman’ın faziletlerinden; hâtime kısmında ise peygamber, evliya ve sahâbî kabirlerinden bahsedilir. Uyûnü’l-ulûm ve Şerh-i Muammâ-yı sagīr li-Mevlânâ Câmî adlı kitapları, yukarıda adı geçen Tezkiretü’l-hikem tarzında yazılmış ansiklopedik mahiyette eserlerdir. Ayrıca bir divanı ve ahlâkî hikâyeler ihtiva eden bir risâlesi vardır.
Bazı kaynaklarda yanlışlıkla şair Nedîm’in amcası olarak gösterilen Abdurrahman Eşref’in, aslında Nedîm’le herhangi bir akrabalığı yoktur.
Eserlerinden Örnekler
Sûziş-i derd-i derûnu nice tabîe edelimKaleme gelmez o kim safhaya tahrîr edelim
Bulmada neşv ü nemâ şiddeti hummâ-yı gamun
Habb-ı sabr ile gel ey dil ana tedbîr edelim
Fehmi güç sûre-i ebrûları ince ma’nâ
Müteşâbihdir ol âyet nice tefsîr edelim
***
Ne dest-âvîzini gördük bu dehrün bâgbânından
Bahârından ne memnûnuz ne efsürde hazânından
Hadeng-i nâvek-i âzârı lutf it der-kemân itme
Meded dil murgunu eyler remîde âşyânından
***
Muammâ Be-nâm-ı Hasan
Zülf-i sünbül bize hattın dişlerin dürr-i Aden
Hoş yaraşmış rûy-ı hûb sünbül ü tarf-ı çemen
***
Makdemün şâh-ı rebîn edip i’lân zerrîn
Gülşene müjde-resân geldi şitâbân zerrîn
Eşref-i feyz-i Hudâ-dâd-ı nesîm-i kudsî
İtdi mir’ât-ı zamîrinde nümâyân zerrîn
Felek-i ahdâr olup arsa-i gülşen anda
Oldı çün necm-i Süreyyâ-yı fürûzân zerrîn
Zühredür çarh-ı çemende ya Süheyl-i Yemenî
Gîsûdâr-ı necm gibi oldu dırahşân zerrîn
Nâmına dinse sezâ tufesi ezhâr zîrâ
Oldu arâyis-i tâc-ı ser-i şâhân zerrîn
Özbekî dervîş olup Edhemî sikkeyle velî
Sîne-i sîm ile bir dilber-i fettân zerrîn
Mâlik-i hâtem olup oldu cihândâr-ı çemen
Oturur taht-ı zümürrüdde Süleymân zerrîn
Bezm-i gülşende sunar sâkî olup ezhâra
Tolu yügürdi kadehle mey-i irfân zerrîn
Oldu mahbûba semensâ gibi mergûb u latîf
Dil-i dânâyı ider hüsnüne hayrân zerrîn
Eser-i sun-ı ilâhîye olupdur mir’ât
İrdürür nâzırına kudreti seyrân zerrîn
Oldu hûbân-ı çemen içre ferîd ü nâzük
Hüsn ile olsa nola fâyık-ı akrân zerrîn
Oldu çün cümle-i ezhâraser-âmed ki sezâ
Eylese cümlesine da’vî-i rüchân zerrîn
Ravza-i hazret-i Âsaf’d güşâde olalı
Oldu magbût-ı gül ü sünbül ü reyhân zerrîn
Nice Âsaf o keremkâr-ı dil-ârâ ki ider
Nüsha-i madeletin hırz-ı girîbân zerrîn
Midhat-i rey-i münîri ki olup gülşene zîb
Tâb-ı şevkiyle olur şem-i fürûzân zerrîn
Sâyesi düşse eger Gülşen olur heşt behişt
Neşve-i bûyunu eder koynuna pinhân zerrîn
Neyyir-i adli cihân bâgına pertev vereli
Oldu mehtâb-ı cihân-tâb ile yeksân zerrîn
Hak şuma (?) tâze zemîn üzre bu tarh-ı tâze
Oldu revnak-dih-i ser-ilevha-i bostân zerrîn
Ger pesend eyler ise şi’rine Âsaf Eşref
Kalemün gülbün olup nazmına erzân zerrîn
Mir Ali kıt’ası oludu sözün katreleri
Surhı gül harfleri sünbül cedveli rahşân zerrîn
Sözünü eyle duâ ile müzeyyen nite kim
Oldu ârâyiş-i hâk-i çemenistân zerrîn
Tâ ola nükhet-i ezhârına sahn-ı çemenün
Mâye-i bûy u neşât-ı bahârân zerrîn
Feyz-i Hak gülşen-i ikbâlin ide nâz-perver
Tâ o feyz ile ola gül gibi handân zerrîn
Ömrü efzûn ola hem zâtı da âlem-ârâ
Tâ k gülşende ola mazhar-ı ihsân zerrîn
Çapan, Pervin (2005). Mustafa Safayi Tezkire-i Safayi. Ankara AKM Yay. 90.