MARKA GELİŞTİRME
Ben dahil Her Türk insanının, hayatının bir döneminde bir şirket kurmak, büyümek, tanınmak, marka olmak vardır. Hayaller kurarız. Kimimiz bunu deneriz. Kimimizin sadece kalbinde bir yer de kalır…
Şirket kurmak, büyümek, zenginleşmek, dünya markası olmak hayallerimizden midir bilinmez, Bir çok markanın başında grand… Büyük… swiss vb… abartı ifadelerini görürüz. Bence bunun nedeni markalaşmayı, marka olmayı bilmediğimizden, ama bir taraftan da bunu çok istememizden kaynaklanıyor. Sanki “grand” kelimesi ile gerçekten büyümüş oluyor markamız.. )
Peki aslında marka nasıl geliştirilir. Kendimizi kandırmadan, abartı ifadelerine, taklide girmeden nasıl marka oluruz?
* Marka Geliştirme süreci marka planlama, marka analizi, marka stratejisi, marka geliştirme ve marka denetiminden oluşur.
* Marka geliştirmek, hem ürün ve hizmetlerinizin kilit özelliklerini hem de müşterilerinizin ihtiyaçlarını belirleyip anlamakla başlar.
* Kendi markanızı geliştirmeden önce yapmanız gereken ilk şey, onunla ne başarmak istediğinizi yansıtan marka misyonunu ortaya koymaktır. İkinci olarak, bir dizi tutarlı marka değeri ve marka kimliği de eklemelisiniz. Markanın, marka isminin, logo ve sloganın tüm görsel öğeleri şirketin varoluş sebebini sergilemekle birilikte şirketin tüm tavırlarını ve kültürünü de yansıtan özel bir görsel kimliği beraberinde getirmelidir.
* Markanın gücü, müşterinin kafa yapısında yatar. Bu sebeple marka özvarlığı, geçmişten geleceğe uzanan hayati bir stratejik köprü ve müşterilerin ürün ya da hizmetlerle ilişkilendirdiği kayıtlı değerlerin bir bütünüdür.
* Bir Marka stratejisi, sırf değişim yapmak için değiştirilmemelidir. Tekrar markalama ya da marka yenileme çalışmaları, ihtiyaçlar ve başarı ihtimalleri açısından dikkatle değerlendirilmelidir. Yapılanmamış ve tam oturmamış markalara sahip olan şirketlerin ise , adeta sıfırdan marka geliştirir gibi, markalarına tekrar odaklanmaları gerekir.
* Marka stratejisi, güçlü bir misyon, konumlandırma, marka vaadi ve değer sunumu geliştirmekten ibarettir.
* Başarılı markalar sadece ürün satmazlar! ürüne bağlı net değerlerin iletişimini de yaparlar.
* Zaman içinde her marka tekrar değerlendirmeye, ince ayara ve tekrar – markalamaya ihtiyaç duyar.
* Ve son olarak Başarılı bir Marka yaratıcısı, Ülker Grubu’nun da içinde olduğu Yıldız Holding kurucusu Rahmetli Sabri Ülker’in biyografisinden;
Sabri Ülker başarısının sırrını şöyle anlatıyordu: “Başarının temelinde önce, bıkmadan, usanmadan çalışma gelir. İkincisi dürüst çalışma , üçüncüsü ise kaliteli çalışmadır. Üretilen bir malın iyi olması, müşteriye cevap vermesi, yani aldığı paranın karşılığını vermesi gerekir. Dört; tanıtmaya çok önem verilmeli. Bunun üzerinde geniş bir şekilde durmak istiyorum… Reklama ilk günden itibaren önem verdik, şimdi de veriyoruz, daima vereceğiz…1950´den beri Ülker´in reklamını yapmaktayız. Özellikle, kaliteli bir malın reklamı yapıldığı zaman, elde edilen netice büyük oluyor.”
“Akşama babacığım, unutma Ülker getir”
Türkiye’de reklamın öneminin çok da bilinmediği yıllarda “Akşama babacığım unutma Ülker getir” klasiği, Sabri Ülker’in çocuklar için, Türkiye için Ülker için istediği her şeyi anlatan bir cümleydi. Her eve, her çocuğa ulaşmak ve bunu lezzetli, sağlıklı, hijyenik, kaliteli ürünlerle yapmak.
Sabri Ülker bugün vizyon diye tanımlanan onun zamanındakilerin “ileri görüşlülük” diye tanımladığı bir haslete sahipti. Türkiye’nin 1990′larda tanıştığı “iş fikirlerini”, o çok daha önceden keşfetmiş ve Ülker’de hayata geçirmişti. Bu özellikleri ile Türk sanayinin ve gıda sektörünün öncü girişimcilerindendi.
Uluslararası firmalarla rekabet edebilmek için büyük bir öngörüyle 1974 yılında Ülker’de Araştırma ve Geliştirme departmanını kurdurdu. 1980′lerden itibaren Ülker’in üretim çeşitliliği de zenginleşti. 1980′lerde, ithal ürünlerle başarılı bir rekabet sınavı verildi.
Dünyaya entegre olma fikrini de Sabri Ülker küreselleşme akımından çok önce geliştirdi. 1980′lerden 2000′lere uzanan süreç, Ülker’in dünyaya da entegre olduğu yıllardı. Sabri Ülker o dönemdeki öncü yaklaşımlarını şöyle anlatıyordu:
“Türkiye’de dışardan uzman getiren ilk bisküvi şirketiyiz. En iyi uluslararası uzmanlarla çalıştık. Birçok yabancı şirketle ortaklık kurup onların ustalık ve deneyimlerinden faydalandık. Bazı şirketlerimizi halka açtık. Önceliğimiz her zaman müşterilerimizin sağlığı oldu. Bu nedenle ilk olarak biz bir hijyen departmanı kurduk. Tüm küresel gelişmeleri takip edip, dünyanın hızına yetiştik. Kapasitemizi artırmak için yatırım yaptık, yeni fabrikalar kurduk, iş olanakları sağladık. Böylece müşterilerimizin kalbini kazanan yeni ürünler üretmeye başladık.”
Marka Uzmanının Notu : Unutmayın; Hepimiz bir dünya markası yaratmak zorunda değiliz. Ancak her şirket sahibi isterse kendi alanında çok başarılı markalar yaratabilir. Yeter ki yukarıda yazanları atlamadan dikkatle uygulasın. Denemeden ve çalışmadan Başaramazsınız! Eğer sizinde paylaşmak istediğiniz marka başarı hikayeleriniz varsa bize yazın.Denemek isteyenlere sizinde bir cesaret adımı katkınız olsun..