Son günlerde 3568 sayılı yasaya göre unvan almış meslek mensuplarına mali müşavirliğini yaptığı müşterilerinin sahte fatura kullanımı veya düzenlenmesi ile ilgili olarak cezalı tarhiyatlar yapıldığı görülmektedir. Hatta, bazı meslek mensuplarına ise, iştirak fiili gerekçesi ile meslek mensuplarına “görüş ve öneri raporu” düzenlenmektedir.
Uygulamada, 3568 sayılı yasaya göre unvan almış meslek mensuplarına müşterilerinin cezai gerektirir fiilleri dolayısıyla müteselsil sorumlu sıfatı gerekçe gösterilerek ödeme emri düzenlenerek mükellefin vergi borçları meslek mensubundan talep edilmektedir.
Öncelikle belirtelim ki, vergi daireleri tarafından yapılan bu işlemler son derece hatalıdır. Ayrıca, meslek mensuplarına bizzat vergi mükelleflerinin işledikleri suçlardan dolayı sorumlu tutulması ve iştirak suçu meslek mensubuna atfedilmesi son derece yanlıştır. Uygulamada gerek vergi müfettişleri tarafından ve gerekse vergi daireleri tarafından birçok hukuka aykırı işlemler sürdürülmektedir. Buna göre
1. Asıl vergi mükellefine düzenlenmiş olan vergi tekniği raporu veya vergi inceleme raporu meslek mensubuna tebliğ edilmeksizin doğrudan doğruya meslek mensubuna ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmektedir. Bu yöntem son derece hatalı olup hukuka aykırıdır. Çünkü asıl failin fiili dolayısıyla meslek mensubuna vergi tekniği raporu tebliğ edilmeden iştirak suçu atfedilmez ve ayrıca iştirak fiili nedeniyle ceza ihbarnamesi düzenlenemez. [1]
2. Meslek mensubunun savunması alınmadan mükellefin işlediği fiiller nedeniyle suçlanması , hakkında meslek odalarına disiplin koğuşturması yapılması için görüş ve öneri raporu düzenlenmesi hukuka uygun değildir.
3. Ayrıca asıl borçlu mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesi tarafından meslek mensubu adına ödeme emri düzenlenmesi yersiz ve hatalıdır. Çünkü, meslek mensubunun bağlı bulunduğu vergi dairesi tarafından bütün işlemlerin ve tarhiyatın bu vergi dairesi tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. Gerek iştirak cezası ile ilgili ihbarnamelerin ve gerekse ödeme emirlerinin mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi tarafından meslek mensubuna tebliğ edilmesi son derece yanlıştır. [2]
4. Meslek mensubunun fiili ve sorumluluğu tespit edilmeden savunması alınmadan kendisine herhangi bir rapor tebliğ edilmeden ödeme emri tebliğ edilmesi, ihbarname tebliğ edilmesi, ihbarname ekinde raporun eklenmemesi hukuka uygun değildir. (VUK md.35/12, 366/11)[3]
5. Yargıya intikal eden bir çok olayda meslek mensupları haklılıklarını yargı aşamasında ispat ederek yargının hakemliğine başvurmaktadırlar. Bu gibi durumlarda yargı meslek mensupları lehine kararlar vermektedir. [4]
6. Özellikle Yeminli Mali müşavirlere müşterilerinin tasdik raporları ile ilgili adlarına tebliğ edilen ödeme emirleri hukuki değildir. Özellikle işleme konulmammış, değerlendirmeye alınmamış raporlardan dolayı YMM’ler sorumlu olamaz. Benzeri bir konuda mahkeme tarafından verilen emsal kararlar gereğince sorumlukları söz konusu değildir. Özellikle kamu zararının bulunmaması, veya her hangi bir KDV iadesinin alınmamış olması, vergi kaybının bulunmaması da önem taşımaktadır. (bkz. İzmir 1. Vergi Mahkemesi Kararı, 02.02.2017 gün ve E.2016/730- K.2017/136)Sonuç ve değerlendirmelerimiz :
Ortada meslek mensubu yerine asıl mükellef nezdinde işlemlerin yürütülmesi doğru olacaktır. Ortada meslek mensubuna herhangi bir rapor tebliğ edilmeden doğrudan doğruya vergi mükellefinin ihbarnamelerinin iştirak nedeniyle meslek mensubu adına tebliğ edilmesi hukuka uyarlı değildir. İştirak fiilinin veya yardım fiilinin somut ve açık olarak tespit edilmeden meslek mensuplarına ceza kesilemez. Ödeme emri düzenlenmez.
Tebliğ edilen bütün evrakların dayanaklarının mutlak surette zarf içerisinde meslek mensubuna yollanması zorunludur. Ayrıca görüş ve öneri raporu adı altında bir rapor ile meslek mensupları adına tarhiyat yapılması son derece hatalıdır.
Yargıya giden meslek mensubu yargı aşamasında haklılığını ispat ettiği takdirde meslek mensubunun uğramış olduğu maddi ve manevi zararları kim telafi edecektir? (bkz. Alpaslan Mustafa, Mali Hukuk Uygulamaları Yorum Makale ve İncelemeler, 2015, Kanyılmaz Mat.)
[1] İzmir 4. Vergi mahkemesi kararı, 31.10.2014 gün ve E:2014/4-K:2014/1553,
[2] İzmir 1. Vergi mahkemesi kararı, 17.2.2005 gün ve E:2004/98-K:2005/137
[3] Dnş. 4.D. kararı, E:2004/1877-K.2005/347, tarihi:09.03.2005
[4] İzmir 4. Vergi mahkemesi kararı, 17.11.2006 gün ve E:2006/670-K:2006/1086
Kaynak: hukukihaber.net / Nazlı Gaye Alpaslan Güven