Özeti : 2577 sayılı Yasa’nın 20/B maddesi hükmünün düzenleyici işlemleri kapsamadığı gibi “merkezi ve ortak sınav” koşuluna uymayan yani bir kuruma veya bir gruba münhasır olarak yapılan Hakim Adaylığı Yazılı ve Sözlü Sınavı, Kaymakam Adaylığı Yazılı Sınavı, Komiser Yardımcılığı Sınavı, Milli Eğitim Bakanlığı Şube Müdürlüğü Yazılı ve Sözlü Sınavı veya görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları gibi sınavları da kapsamadığı değerlendirilmekte iken, anılan maddede yer alan “merkezi ve ortak sınav” tanımına uygun olarak yapılan ve başvurucular bakımından daha geniş kapsamlı olan KPSS, ALES, YDS, YGS, LYS, TEOG ve benzeri gibi sınavların ise bu özel yargılama usulü kapsamında olduğu hakkında.
Danıştay 16.Dairesinin 17.06.2015 tarihli ve E:2015/13268, K:2015/3837 sayılı Kararı
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf (Davalı) : Adalet Bakanlığı
İstemin Özeti : Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin 16.12.2014 tarih ve E:2014/2108, K:2014/1729 sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : 2577 sayılı Yasa’nın 20/B maddesinde öngörülen yargılama usulü kapsamında olmayan Hakim Adaylığı Sınavına ilişkin iş ve işlemlerden doğan dava konusu uyuşmazlık bakımından dosyanın, anılan Yasanın 16. maddesi uyarınca tekemmül ettirilerek bir karar verilmesi gerekirken, davalı idarenin 1. savunmasının alınmasından sonra dosyanın tekemmül ettiği gerekçesiyle verilen esasa ilişkin Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onaltıncı Dairesi’nce, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
Dava, davacının 07.12.2014 tarihli İdari Yargı Hakim Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavı ve 21.12.2014 tarihli Adli Yargı Hakim Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavı’na girmek amacıyla yaptığı başvuruların reddine ilişkin 20.11.2014 tarih ve 83617106/3818/39746 sayılı işlem ile 20.11.2014 tarih ve 83617106-3817/39745 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin 16.12.2014 tarih ve E:2014/2108, K:2014/1729 sayılı kararıyla; dava konusu işlemlerin gerekçesine dayanak oluşturan 5525 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesinin 3. fıkrası ile disiplin cezası ile yükseköğretim kurumundan ilişiği kesilip, 2547 sayılı Kanun’un belirtilen geçici maddelerine göre öğrenimini tamamlayanlar hakkında yaş şartı açısından istisna hükmü getirildiği, maddenin lafzına bakıldığında yaş şartı istisnasından yararlanmanın ilk koşulunun disiplin cezası ile yükseköğretim kurumundan ilişik kesilmesi olduğu, kayıt yenilememe sebebiyle ilişiği kesilen davacının ise, 2547 sayılı Kanun’un Geçici 56. maddesinden yararlanarak öğrenimini tamamladığı sabit olmakla birlikte, işlemlerin gerekçesine dayanak oluşturan madde metninin disiplin cezası alan ve sayılan geçici maddelerden yararlanan kişiler şeklinde bir ayrıma gitmediği görüldüğünden dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, dava konusu işlemlerin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Tebligat ve cevap verme” başlıklı 16. maddesinde; dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneğinin davalıya, davalının vereceği savunmanın ise davacıya tebliğ olunacağı; davacının ikinci dilekçesinin davalıya, davalının vereceği ikinci savunmanın da davacıya tebliğ edileceği; buna karşı davacının cevap veremeyeceği, ancak, davalının ikinci savunmasında, davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğunun davanın görülmesi sırasında anlaşılması halinde, davacıya cevap vermesi için bir süre verileceği; tarafların, yapılacak tebliğlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebilecekleri, bu sürenin, ancak haklı sebeplerin bulunması halinde, taraflardan birinin isteği üzerine görevli mahkeme kararı ile otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabileceği hükmü düzenlenmiş, “Dosyaların incelenmesi” başlıklı 20. maddesinin 5. fıkrasında ise; dosyaların tekemmül ettikten sonra, tekemmül sırasına göre incelenerek karara bağlanacağı belirtilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından 28.11.2014 tarihinde açılan davanın Mahkemece “konusu itibariyle” 2577 sayılı Yasa’nın 20/B maddesinde düzenlenen “merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulü” kapsamında olduğu değerlendirilerek anılan maddede öngörülen usul uygulanmak suretiyle dava dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği, davalı idarenin de dava dilekçesine karşı 1. savunmasını vermesi üzerine dosyanın tekemmül ettiği sonucuna ulaşılarak işin esası hakkında temyize konu kararın verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda; dosyanın tekemmül edip etmediği hususunun irdelenebilmesi için öncelikle dava konusu işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı Yasa’nın 20/B maddesinde belirtilen “Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalar” kapsamında olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.
11.09.2014 tarih ve 29116 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun’un 96. maddesiyle, 2577 sayılı Kanun’a 20/A maddesinden sonra gelmek üzere eklenen ve “Merkezî ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulü”nün düzenlendiği 20/B maddesinde;
“1. Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalara ilişkin yargılama usulünde:
a)Dava açma süresi on gündür.
b)Bu Kanunun 11 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.
c)Yedi gün içinde ilk inceleme yapılır ve dava dilekçesi ile ekleri tebliğe çıkarılır.
ç)Savunma süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren üç gün olup, bu süre bir defaya mahsus olmak üzere en fazla üç gün uzatılabilir. Savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle dosya tekemmül etmiş sayılır.
d)Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilecek kararlara itiraz edilemez.
e)Bu davalar dosyanın tekemmülünden itibaren en geç on beş gün içinde karara bağlanır. Ara kararı verilmesi, keşif, bilirkişi incelemesi ya da duruşma yapılması gibi işlemler ivedilikle sonuçlandırılır.
f)Verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
g)Temyiz dilekçeleri üç gün içinde incelenir ve tebliğe çıkarılır. Bu Kanunun 48 inci maddesinin bu maddeye aykırı olmayan hükümleri kıyasen uygulanır.
ğ)Temyiz dilekçelerine cevap verme süresi beş gündür.
h)Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine verilen kararlar kesindir.
ı)Temyiz istemi en geç on beş gün içinde karara bağlanır. Karar en geç yedi gün içinde tebliğe çıkarılır.
2. Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalarda verilen yürütmenin durdurulması ve iptal kararları, söz konusu sınava katılan kişilerin lehine sonuç doğuracak şekilde uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Yasa hükmünün gerekçesinde ise; “Önergeyle, Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar hakkında açılan davalarda, olası mağduriyetlerin önüne geçebilmek için hızlı yargılama süreci öngörülmekte ve söz konusu davalara ilişkin verilen kararların ilgili kişilerin lehine sonuç doğuracak şekilde uygulanması hükme bağlanmaktadır.” denilmiştir.
İdari yargıda davaların tümü aynı usul takip edilmek suretiyle sonuçlandırılmakta iken, bazı davaların niteliği itibariyle diğerlerinden farklı olması nedeniyle bu tür davaların geciktirilmeksizin karara bağlanması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda, yargı hizmetinin hızlandırılması, etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesi amacıyla 11.09.2014 tarih ve 29116 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda değişiklikler yapılmış ve idari yargıda başvuru, inceleme ve yargılama usulüne ilişkin olarak bazı yenilikler getirilmiştir.
Görüldüğü üzere, bu yargılama usulü, normal yargılama usulüne göre yargılama sürecini hızlandıracak önemli değişiklikler içermektedir. Buna göre, 2577 sayılı Kanun’a 6552 sayılı Kanunla eklenen 20/B maddesinde belirtilen işlemlere karşı, taraflar açısından, dava açma süresi, cevap verme süresi, temyiz süresi; mahkemeler açısından ise, dava dosyalarının tekemmül süreci ile dosyaları inceleme süreleri kısaltılmış; yürütmenin durdurulması talebine ilişkin verilecek kararlara itiraz yolu ile temyiz incelemesi sonrasında karar düzeltme yolu kapatılmıştır.
2577 sayılı Yasa’nın 20/B maddesinde, öngörülen özel yargılama usulüne tabi işlemlerin kapsamının belirlenmesi amacıyla iki şart aranmıştır. Bunlardan birincisi “Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan bir sınav olması”; ikincisi ise, “merkezî ve ortak sınav ve bu sınava ilişkin iş ve işlemler” olması şartıdır. Yasa koyucu bu iki şartın yanında yapılacak sınavın “merkezi” ve “ortak” sınav olması özelliğini de birlikte aramış olduğu halde “merkezi ve ortak sınav” tanımına yer vermemiştir.
Dolayısıyla, söz konusu maddedeki yargılama usulüne tabi işlemlerin kapsamı belirlenirken, bu Kanun maddesiyle amaçlanan faydanın sağlanması için dengeli bir yorum yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda söz konusu madde ile getirilen düzenlemedeki sürelerin kısalığı, bazı itiraz ve kanun yollarının kaldırıldığı dikkate alındığında, maddenin kapsamının dar yorumlanmasının değişik mağduriyetlere yol açabileceği gibi çok geniş yorumlanmasının da mağduriyetlere yol açacağı açıktır.
Yukarıda belirtilen tüm hususlar dikkate alındığında; sınavlar nedeniyle oluşacak bireysel mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla getirilen 2577 sayılı Yasa’nın 20/B maddesi hükmünün düzenleyici işlemleri kapsamadığı gibi “merkezi ve ortak sınav” koşuluna uymayan yani bir kuruma veya bir gruba münhasır olarak yapılan Hakim Adaylığı Yazılı ve Sözlü Sınavı, Kaymakam Adaylığı Yazılı Sınavı, Komiser Yardımcılığı Sınavı, Milli Eğitim Bakanlığı Şube Müdürlüğü Yazılı ve Sözlü Sınavı veya görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları gibi sınavları da kapsamadığı değerlendirilmekte iken, anılan maddede yer alan “merkezi ve ortak sınav” tanımına uygun olarak yapılan ve başvurucular bakımından daha geniş kapsamlı olan KPSS, ALES, YDS, YGS, LYS, TEOG ve benzeri gibi sınavların ise bu özel yargılama usulü kapsamında olduğu değerlendirilmektedir.
Bu durumda; 2577 sayılı Yasa’nın 20/B maddesinde öngörülen yargılama usulü kapsamında olmayan Hakim Adaylığı Sınavına ilişkin iş ve işlemlerden doğan dava konusu uyuşmazlık bakımından dosyanın, anılan Yasa’nın 16. maddesi uyarınca tekemmül ettirilerek bir karar verilmesi gerekirken, davalı idarenin 1. savunmasının alınmasından sonra dosyanın tekemmül ettiği gerekçesiyle verilen Mahkeme kararında usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin kabulüyle Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin 16.12.2014 tarih ve E:2014/2108, K:2014/1729 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/c fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek tekemmül ettirilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, kullanılmayan 41,50-TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.