Kamu Görevlileri İçin Seçim Yasaklarının Önemi
Taner ERASLAN
Giriş
Demokratik sistemin vazgeçilmez unsuru seçimlerdir. Yapılan seçimlerle, millet iradesi yönetime katılmakta ve kendisini temsil edecek makamları oluşturmaktadır. Bu açıdan “katılım” ve “temsil” unsurlarının iyi uygulandığı seçimler, çağdaş demokrasilerin olmazsa olmadır.
Seçim sürecinde, siyasi partilerin sayıca çok olması ve iktidar için adil bir ortamda rekabet etmesi, demokrasinin de gelişmesine katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla, seçim süreçlerinin adil geçmesi, demokrasinin gelişmesini sağlamakla birlikte, yönetimin denetlenmesini işlevini de yerine getirmektedir.
Seçim sonuçlarının toplum hayatında bu kadar önemli rol oynaması, ölçülebilir, karşılaştırılabilir, rakamsal sonuçlar üretmesinden de kaynaklanmaktadır. Her bir sonuç, her bir tarafa, belki kabulü zor mesajlar verebilmektedir. Söz konusu mesajlar, iktidarda olan kadar iktidar amacı taşıyana yönelik de olabilmektedir.
Bu yazımızda, seçim sürecinin adil olmasını etkileyen önemli bir sorunu tartışacağız. Kamu görevlilerine yönelik, seçim yasakları ve bu yasaklara uymamanın sonuçları. Bunu tartışmamızın nedeni, farklı mevzuat düzenlemeleri ile bu konuda oldukça fazla kural konulmasına karşın, çoğu kamu görevlisinin bu düzenlemelere ilişkin yeterli bilgiye sahip olmaması dolayısıyla, ciddi risk aldığını düşünmemizdir.
Öncelikle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında konuyu tartışılıp, seçimlere ilişkin temel düzenlemeler çerçevesinde konuyu ayrıntılandıracağım.
- Devlet Memurları Açısından Seçim Yasakları ve Yasaklara Uymamanın Yaptırımları
657 sayılı Kanun’un Tarafsızlık ve devlete bağlılık başlıklı 7’nci maddesinde; “Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun’un 125/D maddesinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiiller arasında herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak fiili sayılmıştır. Yine bu kanunun 125/E maddesinde, devlet memurluğundan çıkarma fiilleri arasında; ideolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak, yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek, siyasi partiye girmek, siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek fiilleri sayılmıştır.[1]
Danıştay 12. Dairesi’nin 08.12.2015 tarihli ve Esas : 2012/5570, Karar : 2015/6613 No’lu kararında; Dava konusu işleme dayanak maddede yer alan “fiilen faaliyet” ibaresinden hareketle, yasa koyucunun bir toplantıya katılmanın ötesinde bir takım faaliyetleri cezalandırmayı amaçladığı sonucuna ulaşıldığından, salt siyasi parti toplantısına katılma eyleminin 657 sayılı Kanun’un 125/D-(o) maddesi kapsamında değerlendirilmesine hukuken OLANAK BULUNMAMAKTADIR. Nitekim Danıştay Onikinci Dairesi’nin 25.03.2014 tarihli ve E:2011/2492, K:2014/1959 sayılı kararı da BU YÖNDEDİR” ifadesine yer verilmiştir.
657 sayılı Kanun’un 125.maddesinin “E” bendinde ise “Devlet memurluğundan çıkarma” cezasına neden olabilecek fiiller arasında; “c) Siyasi partiye girmek” de sayılmıştır. Dolayısıyla, siyasi partiye üye olmak, devlet memurluğundan çıkarmayı gerektirmektedir.
Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(b) maddesinde; “Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek” Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.
Danıştay’ın verdiği bir kararda aşağıdaki sonuca ulaşılmıştır:
“…Netice olarak; soruşturma raporu eki tanık öğrenci beyanlarının davacı öğretmen S.K’nın okul bahçesinde siyasi propaganda içeren broşürleri dağıttığı yolunda olduğu, davacı öğretmenin de kendi ifadesinde bunu kabul ettiği ve kantin işletmesi personelinin de doğruladığı görülmüştür.
Dava dosyasında yer alan soruşturma dosyası, tanık ifadeleri ve davacının kendi beyanlarının incelenmesinden üzerine atılı disiplin suçunun sübut bulduğu sonucuna varıldığından eylemine uyan disiplin cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.”[2]
Yukarıda yer verilen mevzuat ve yargı içtihatları kapsamında, devlet memurlarının siyasi faaliyetlerde bulunması ve siyasi partiye üye olmaları, meslekleri için oldukça önemli bir risk olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Seçimlere İlişkin Düzenlemelerde Kamu Görevlilerinin Sorumlulukları
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile seçimlere yönelik önemli kurallar konulmuştur. Söz konusu Kanun İncelendiğinde aşağıdaki yasakların kamu görevlileri için bilinmesi ve dikkat edilmesi yerinde olacaktır:
- “Seçime katılan siyasi partiler ve adaylar, seçimin başlangıç tarihinden seçim propaganda süresinin sona ermesine kadar, kendilerini tanıtıcı nitelikte broşür, el ilanları, parti bayrağı,poster, afiş veya ses ve görüntü içeren CD, DVD gibi her türlü yayını dağıtmakta serbesttir.
Siyasi partiler ve adayların, bu fıkrada belirtilenler dışında herhangi bir hediye ve eşantiyon dağıtmaları, dağıttırmaları veya bunların üçüncü şahıslar ya da kurum ve kuruluşlar aracılığı iledağıtılması yasaktır.” (298 S.K. Propaganda amaçlı yayın ve malzeme dağıtma – Madde:57)
- “Devlet, katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyelerle bunlara bağlı daire vecmüesseseler, İktisadi Devlet teşekkülleri ve bunların kurdukları müesseseler ve ortaklıkları ilediğer kamu tüzel kişiliklerinde memur ve hizmetli olarak çalışanlar, ilan dağıtamazlar.” (298 S.K. Matbua dağıtımı – Madde: 62)
- 62 nci maddede sayılanlarla, umumi menfaatlere hadim cemiyetler vebunlarda görev almış bulunan memur ve hizmetliler seçimlerde de tarafsızlıklarını muhafazaetmek zorundadırlar.
Yukarıda yazılı olanların, 5830 sayılı kanunda yazılı yasak hükümleri saklı kalmak üzere seçim süresince:
- a) Siyasi partilere veya adaylara her ne nam ile olursa olsun bağış ve yardımlardabulunmaları,
- b) Memur ve hizmetlileriyle her türlü araç ve gereç ve imkanlarını siyasi bir partininveya adayın emrinde veya her hangi bir siyasi faaliyette çalıştırmaları, kullanmaları veyakullandırmaları yasaktır.
Birinci fıkrada yazılı olanlarla, Bankalar Kanununa tabi teşekküllerin, siyasi bir partininlehinde veya aleyhinde veya vatandaşın oyuna tesir etmek maksadiyle her türlü yayınlarda bulunmaları yasaktır.
Daha önce basılmış ve yayınlanmış ve yukarıki fıkradaki mahiyeti taşıyan her türlükitap, broşür, afiş ve bunlara benzer yayınlar da aynı hükme tabidir.(298 S.K. Seçim süresince yapılamıyacak işler: – Madde: 63)
- “Seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar olan süre içinde, 62 nci maddede sayılı bütün daire, teşekkül ve müesseselerle Bankalar Kanununa tabi teşekküllere ait kaynaklardan yapılan iş ve hizmetler dolayısıyla, (açılış ve temel atma dahil) törenler tertiplemek, nutuklar söylemek, demeçler vermek ve bunlar hakkında her türlü vasıtayla yayınlarda bulunmak yasaktır.” (298 S.K. Törenlere ait yasaklar: – Madde: 64)
- “Memurların gezilere katılma yasağı: Madde 66 – (Değişik: 19/2/1987-3330/6 md.) Seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar geçen süre içinde Başbakan, bakanlar, milletvekilleri ve adayların seçim propagandası ile ilgili olarak yapacakları gezilere hiç bir memur katılamaz.” (298 S.K. Memurların gezilere katılma yasağı – Madde: 66)
- “Oy verme gününden önceki günün saat 18.00’inden sonra ve oy verme gününde umumi veya umuma açık yerlerde seçim propagandası için toplantı veya propaganda yapanlar veya bu maksatla yayınlarda bulunanlar veya ne suretle olursa olsun seçimin düzenini bozabilecek veya oy vermenin tam bir serbestlikle yapılmasına tesir edebilecek mahiyette söz, yazı veya sair suretlerle propaganda yapanlar veya asılsız şayialar çıkaranlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” (298 S.K. Yasak propaganda – Madde: 151)
Yukarıda yer verilen yasak fiiller dışında, sandık başında görev alan memurlar açısından da yasak fiil ve davranışlar da 298 sayılı Kanun’da sayılmıştır.
“1. Her kim, sandık başında seçmenlerin imzalarını koydukları sandık seçmen listesinegelmeyenler adına sahte imza atmak, mühür koymak veya parmak basmak gibi hileli bir hareketile sandığa oy atar veya attırır ise üç yıldan beş yıla kadar hapis ve bin günden beşbin günekadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
- Bu fiil sandık başkan ve üyeleri ile resmi memurlar tarafından işlendiği takdirde,yukarıdaki fıkrada yazılı cezaya yarısı eklenerek hükmolunur.
- Her kim, herhangi bir şekilde seçimin neticesini tağyir eder veya ettirir veya seçimtutanaklarını tamamen veya kısmen sahte olarak tanzim veya tahrif eder veya ettirirse, beşyıldan sekiz yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
- Yukarıdaki fıkrada yazılı fiil ve hareketler, kurul başkan ve üyeleri ve resmimemurlar tarafından işlendiği takdirde haklarında verilecek ceza beş yıldan on yıla kadarhapistir.
- (Mülga birinci paragraf: 13/3/2008-5749/15 md.)
Her kim, kurulları, üçüncü fıkrada yazılı fiilleri işlemeye, herhangi bir suretle icbarederse üçüncü fıkrada yazılı ceza üçte birden yarıya kadar artırılarak hükmolunur.
Eğer bu fiil kurul mensuplarına herhangi bir suretle menfaat temini veya vaadi suretiylemeydana gelmiş ise, kurul mensuplarıyla menfaat temin veya vadedenler hakkında dördüncüfıkrada yazılı ceza üçte birden yarısına kadar eklenerek hükmolunur.” “298 S.K. Oy Verme Sonucuna Tesir Edecek Haller Madde: 164)
Yukarıda yer verilen düzenleme yanında, itirazları ve şikayetleri kabul etmemek gibi fiiller de anılan Kanun’da yer almaktadır.
Hızla gelişen teknoloji iletişim araçları da değiştirmektedir. Bu değişim, seçim sürecini de etkilemektedir. 298 sayılı Kanun’da 5980 sayılı Kanun’un 5.maddesi ile yapılan değişiklik ile aşağıdaki kurallar yürürlüğe girmiştir:
Diğer taraftan, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun abonelik sözleşmeleri başlıklı 50.maddesinin 5. Fıkrasında aşağıdaki hükümlere yer verilmiştir:
Bazı hizmetlerin duyurulmasına ilişkin ise anılan Kanun’un 50.maddesinin 6. Ve 7. Maddelerine uyulması önem arz etmektedir:
Seçimlerin amacı, “temsil” ve “katılım” sağlayarak, demokratik düzenin ve yönetimin rekabet ortamında oluşmasına aracılık etmesidir. Bu süreçte, kamu görevlilerinin sorumlulukları bulunmaktadır. Farklı mevzuat düzenlemelerinde yer alan, bu sorumluluklara uyulmaması ciddi riskleri de beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla, siyasi propaganda yasağına uyulması ve siyasi faaliyetlerden kaçınılması yerinde olacaktır.
Sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ve siyasi propagandanın tanımlanmasındaki güçlükler nedeniyle, bu alandaki düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç bulunduğu açıktır.