Güncel Yasal Faiz Oranları
25 Ocak 2014 Tarihli ve 28893 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. PARASAL SINIRLAR VE ORANLAR HAKKINDA GENEL TEBLİĞ(SAYI: 2014/1) TABLO V- KANUNİ FAİZ VE TEMERRÜT FAİZ ORANLARI 3095 sayılı Kanuni Faiz…
İPOTEKLİ BORÇ SENETLERİ VE İRAT SENETLERİN
MENKUL KIYMET ÖZELLİĞİ
İpotekli borç senetleri (İBS) ve irat senetleri (İS) esas itibariyle
MK.m. 898-929 hükümlerinde düzenlenmiştir. Medenî Kanun her iki
senet çeşidinin de tariflerini yapmakta ve hukukî vasıflarını
açıklamaktadır.
MK.m.898 hükmüne göre, ipotekli borç senedi, taşınmaz rehiniyle
güvence altına alınmış kişisel bir alacak meydana getiren. bir senettir. İrat
senetleri ise, kıymetli evraka bağlanmış ve alacaklıya taşınmazın
değeriyle sınırlı, bağımsız talep hakkı sağlayan taşınmaz rehini şeklinde
tarif edilmektedir1. MK. irat senetlerinin tarifini yapmaktan ziyade
hukukî vasıflarını açıklamaktadır. Kanuna göre irat senetleri, ancak tarım
arazisi, konutlar ve üzerinde bina yapılabilecek arsalarla güvence altına
alınabilen, kişisel bir borç doğurmayan ve borcun sebebini de
göstermeyen, bir taşınmaz üzerinde taşınmaz yükü şeklinde kurulmuş bir
alacak hakkının (MK.m,903) tecessüm ettirildiği kıymetli evrak
niteliğine haiz bir tür menkul kıymettir. Görülüyor ki, her iki senette de
hak kıymetli evrak vasfında bir senette tecessüm ettirilmektedir. Ancak
ipotekli borç senetleri, irat senetlerinden farklı olarak eşyaya bağlı bir
borç ilişkisini meydana getirir ve borçlu, borçtan bütün mal varlığı ile
sorumlu olduğundan taşınmaz maliki olması şart değildir2. Buna karşılık,
irat senetlerinde borçlu söz konusu yüklü taşınmazın malikidir (MK.
m.907) ve senet şahsi bir borç doğurmaz (MK. m. 903). Ancak her iki
senette de borç bir koşul veya karşı edime bağlanamaz (MK. m. 909).
İpotekli borç senetleri ve irat senetleri kesin bir para borcu ikrarını
ihtiva ettikleri için muayyen bir bedelin senet üzerinde gösterilmesi
zorunludur. Bu bakımdan seri halinde çıkarılmış olsun veya olmasınlar,
bu tür senetlerde nominal bir değer bulunmak zorundadır. Senetlerin seri
halinde çıkarılmaları halinde itibarî değerin 100 milyon lira ve katları
şeklinde gösterilmesi ve bir seride bulunan senetlerin şekillerinin aynı
olması ve numaralarının birbirini izlemesi gerekir (MK. m. 931,932)3.
etmektedir. Doktrinde de bu senetlerin kıymetli evrak olduğu tartışmasız kabul edilmektedir 4.
İpotekli borç senetleri ve irat senetleri nama veya hâmiline
düzenlenebilen senetlerdir (MK.m.914)5. İpotekli borç senetlerinin ve irat
senetlerinin şekli tüzükle belirlenir (MK.m.913). İpotekli borç senedi
veya irat senedi için tapu kütüğüne yapılacak tescilden başka rehin senedi
de tapu memuru tarafından düzenlenir. Senet daha sonra düzenlenmiş
olsa dahi, hukuki sonuçları tescil tarihinden başlayarak doğurur
(MK.m.911,912).
Senetlerin ihtiva etmesi gerekli hususlar6 tapu siciline de kaydedilir.
İpotekli borç senedi veya irat senedi metninde yazılı olanlar tapu
kütüğündeki tescile uymazsa veya tapu kütüğünde tescil yoksa, kütük
esas alınır. Bununla birlikte senedi iyi niyetle edinen kimse, tapu
kütüğüne ilişkin hükümler uyarınca tazminat isteyebilir (MK.m.922)
İpotekli borç senedinin veya irat senedinin ihdası için aranan ilk şart
karşılık gösterilecek taşınmazların kıymetlerinin tapu idaresince resmen
değer biçilmiş olması gereğidir. Biçilmiş değeri aşan miktar için ipotekli
borç senedi yoluyla rehin kurulamaz. (MK. 899, 903)7. Tapu siciline
kaydedilen her bir alacak için bir senet verilir. Söz konusu senetler tapu
memuru tarafından, çıkarılacak tüzükte aranan şekle uygun olarak tanzim
edilir ve senetler tapu memuru ile hazine temsilcisi tarafından imzalanır
(MK.m.911-913). Ayrıca bu senetler, alacaklı veya temsilcisine ancak
borçlunun ve yüklü taşınmazın malikinin rızaları üzerine verilebilir
(MK.m.912 f.3). Diğer taraftan ipotekli borç senedi veya irat senedi
düzenlenirken, gerekli ödemeleri yapmak ve ödenecek paraları tahsil
etmek, yapılacak tebliğleri almak, güvence azalmalarına rıza göstermek
ve genel olarak alacaklının, borçlunun ve malikinin haklarını tam bir
özen ve tarafsızlıkla korumak üzere bunlar tarafından bir temsilci
atanabilir. Temsilcinin adı tapu kütüğüne ve rehin senedine yazılır.
Doktrinde bu senetlerin emre düzenlenemeyeceği savunulduğu gibi [Poroy, s. 76;
Karayalçın (Kambiyo), s.28, 32; Domaniç (Kıymetli Evrak), s.841], zikredilen
senetlere kanunen tanınan hukukî sonuçlar [Meselâ, kamu güveni prensibi (MK. m.
921) ve şahsî def’ilerin ileri sürülmesinin kısıtlanması (MK. m.927) vb. gibi]
dolayısıyla zikri geçen senetlerin de kanunen emre yazılı senetler arasıda sayılması
gerektiği de savunulmaktadır (Kınacıoğlu, s.47; Öztan, s.79; Akipek, J.: Türk Eşya
Hukuku, Ankara 1974, c. 3, s.259).
Söz konusu senetlerin ihtiva etmesi gereken hususlar hakkında bkz. MK. m. 899, 904, 900, 906, 914, 915, 925, 933, 936 .
Temsilcinin yetkisinin sona ermesi halinde ilgililer anlaşamazlarsa, sulh hakimi gerekli önlemleri alır (MK.m.915).
Senetlerin tertip halinde, taşınmaz malikinden başka bir kimse
tarafından da çıkarılması mümkündür. Bu halde aracı kurum, alacaklılar
ve borçlunun temsilcisi olduğu senetlerde belirtilir (MK.m.932). Senedi
çıkaran aracı kurum, alacaklıların ve borçlunun temsilcisi olsa bile,
senetlerin çıkarılması sırasında kendisine ayrıca yetki verilmiş
olmadıkça, borcun kapsamında ve koşullarında bir değişiklik yapamaz
(MK.m.935)
Tertip halinde çıkarılan senetler hâmiline veya malikin kendi namına
çıkarılacak ise, rehin sözleşmesi yapılmasına gerek yoktur ve malikin
tapu sicil memuruna talepte bulunması yeterlidir 8. Fakat senetler emre
veya nama düzenleneceklerse, lehine tanzim edilecek şahıslarla resmi
rehin sözleşmesi yapılması ve rehin hakkının kurulduğunun tapu siciline
tescili şarttır 9.
Medeni Kanun tarafından düzenlenen ipotekli borç senetleri ve irat
senetleri aynı zamanda SPK. m.3b. hükmünde tarif edilen menkul
kıymetlerdendir. Bunun için halka arz usul ve şartları bakımından
SPK.’unun menkul kıymetlerin halka arzına ilişkin m. 4-10 hükümlerine
ve bu kanunun m. 22a hükmünün Sermaye Piyasası Kuruluna verdiği
yetkiye dayanarak çıkaracağı tebliğ hükümlerine tâbi olacağı açıktır.
Medeni kanun değişikliğinde ipotekli borç senetleri ve irat senetlerine
ilişkin olarak bu hususa değinilmeye çalışılmış, ancak başarılı
olunamamıştır. Zira değişiklik ağırlıklı olarak madde numaralarının
değiştirilmesi, dilin sadeleştirilmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Gerçi
değişiklikle senedin sulh hukuk hakimi tarafından imzalanması yerine
hazine temsilcisi tarafından imzalanması getirilmiş, borçlu haricinde
senetlerin aracı kurumlar tarafından çıkarılabileceğine işaret edilmiştir.
Eski medeni kanunda senedi çıkaran müessese olarak belirtilen ve
borçlunun ve alacaklıların temsilcisi olduğu belirtilen kişi sermaye
Piyasası Kanununda düzenlenmiş bulunan aracı kurumlar olarak
değiştirilmiştir. Ancak bu hususlar MK.nun ipotekli borç senetleri ile irat
senetlerinin menkul kıymet olarak işlem görmesinde SPK. mevzuatı ile
uyuma yetmemiştir.
İpotekli borç senetleri ve irat senetleri bir taraftan taşınmaz karşılık
gösterilmek suretiyle düzenlenen ve borç para alınmasını sağlayan, diğer
taraftan büyük değerler taşıyan taşınmazların sermaye gücünden istifade
etmek ve adeta bu taşınmazları tedavül eden değerler haline getirmek
maksadıyla kabul edilmiş kıymetli evrak vasfındaki kredi senetlerini
ifade ederler 10. Bu senetler sayesinde keşideci kredi temin etmek,
sermaye sahipleri de faiz şeklinde, düzenli ve güvenilir bir gelir elde
etme imkânına sahip olurlar. Dolayısıyla senetler sermaye piyasasının
gelişmesinde önemli bir role sahip olabilecek mahiyettedir11. Esas
itibariyle, ipotekli borç senedi ve irat senedi büyük kredi ihtiyaçları için
başvurulan ve alacaklıya aynî teminat sağlayan, tedavül imkânı bulunan
rehin çeşitleridir 12.
Taşınmazı rehin gösteren borçlunun, yatırımcılar (ipotekli borç senedi
ve irat senedi alacaklıları) bakımından kişi olarak önemi yoktur.
Yatırımcıların amacı, yatırdığı tasarrufunu işletip gelir elde etmek, fakat
ana parayı da rehinle temin etmek; borçlunun amacı da gayrimenkul
karşılığında küçük tasarrufları toplayıp, büyük miktarda bir kredi
bulmaktır13.
Esasen bir borç senedi mahiyetinde olan tahviller gibi her çeşit menkul kıymetin ipotek veya ipotekli borç senedi tesisi suretiyle teminat altına alınması mümkündür. (MK. m. 931). Ancak ipotekli borç senedi ve irat senedi taşınmaz teminatlı özel menkul kıymet türleridir ve gerek şekil gerekse malikine sağladığı haklar bakımından diğer menkul kıymetlerden farklı hükümlere tâbidir.
Seri halinde çıkarılan ipotekli borç senedi ve irat senetlerinde yalnız
alacak hakkı değil, rehin hakkı da senet miktarı kadar bölünmekte, her bir
senet için alacak rehinle temin edilmiş olmakta ve her bir senet tapu
siciline itimat ilkesinden yararlanmaktadır14. Bu suretle zikredilen
senetler sayesinde, gayrimenkul değerlerinin bir kısmı veya tamamı
bağımsız ve mübadeleye vasıta olabilecek hale gelmektedir15.
Senetlerin bütün bu özellikleri, menkul kıymet karakterini şüpheye yer vermeyecek bir şekilde göstermektedir. Doktrinde de, bu senetler münakaşasız menkul kıymet olarak kabul edilmektedir16.
İpotekli borç senetleri ve irat senetleri hakkında SPK.’nda hüküm
bulunmamaktadır. Ancak Aracılık faaliyetlerini düzenleyen m.31c
hükmünde “Bankalar dahil aracı kurumlar, menkul kıymetleri halka arz
edebilirler. Menkul kıymetler dışında kalan kıymetli evrak ile mali
değerleri temsil eden veya ihraç edenin mali yükümlülüklerini içeren her
türlü evrakın halka arzı ancak bankalarca yapılır.Türk Medeni
Kanununun ipotekli borç senedi ve irat senedine dair hükümleri saklıdır.”
diyerek söz konusu senetlerde öncelikle MK. hükümlerinin
uygulanacağını belirtmiştir. Kanun gerekçesinde de “İpotekli borç
senetleri ve irat senetleri gayrimenkule müemmen olduklarından 32 nci maddenin (c) bendindeki prensibin istisnasını teşkil ettiği belirtilmiştir”. SPK.31c hükmü ve gerekçesi ipotekli borç senetleri ile irat senetlerinin menkul kıymetler dışında kalan evraktan saydığı intibaını vermektedir. İlgili hükümde de bunların istisnai olarak aracı kurumlar tarafından halka arz edilebileceği hükme bağlanmaktadır.
Sermaye Piyasası Kurulu ise yürürlükten kaldırdığı bir tebliğinde bu
senetleri menkul kıymet olarak kabul etmişti. Buna göre, tertip halinde
çıkarılan ve 2 yıl veya daha fazla süreli İBS ve İS.’ler kanunun
uygulamasında menkul kıymet sayılan kıymetli evraktandır(Mülga tebliğ
Seri:V, No:1, m.2). Buna karşılık 2 yıldan az süreli ve tertip halinde
çıkarılan senetler ise kanunun uygulamasında menkul kıymet sayılmayan
fakat halka arzı halinde menkul kıymet hükümlerine tâbi olan kıymetli
evrak olarak kabul edilmektedir (Mülga tebliğ Seri:V, No:1, m. 3).
Görülüyor ki Kurul, zikri geçen senetleri menkul kıymet kavramına dahil
etmek için tertip halinde çıkarılması ve 2 yıldan fazla süreli olması şartını
aramaktaydı. Ancak bu tebliğ yürürlükten kaldırıldıktan sonra artık
SPK.m.31c hükmünde de bulunmasına rağmen herhangi bir şekilde bu
senetlerden bahsetmemektedir. Kanaatimizce, Kurul Medeni Kanundaki
düzenlemelerin SPK ve ilgili mevzuatına uyarlanmasında gördüğü
hukuki çözümsüzlükler sebebiyle bu senetleri göz ardı etmeyi tercih
etmiştir. Ancak son Medeni Kanun değişikliğinde de bu hususlara
müdahale edilmemiştir. Uygulamada da görülmediğinden bu husus
dikkati çekmemektedir. Ancak bu senetlerin çıkarılması ve halka arzı
talep edildiğinde SPK ve ilgili mevzuatı çerçevesinde sorunların nasıl
aşılacağı da belirsizdir.
Kanaatimizce, ipotekli borç senetleri ve irat senetleri tertip halinde
çıkarılsın veya çıkarılmasın yahut süreleri 2 yıl olsun veya olmasın
menkul kıymet özelliğine sahiptirler. Kanun (SPK. m. 3b), seri halinde
çıkarılmayı menkul kıymetin bir unsuru olarak belirtmekle birlikte senet
vâdelerini menkul kıymet kavramının bir unsuru olarak aramamaktadır.
Üstelik bu senetler ihraç edenin malî yükümlülüklerini içeren belge olma özelliğine de sahiptir. Diğer taraftan SPK, menkul kıymet sayılacak belgelerin gerçek kişiler veya tüzel kişilerce çıkarılıp çıkarılamayacağı konusunda da susmakta, ancak bunu engelleyici genel bir hüküm getirmemektedir. Bu sebepten bu tür senetlerin gerçek kişilerce ihraç edilebilmeleri kanunen ve teorik olarak mümkündür.
Sermaye Piyasası Kurulu, hisse senetlerinin (Seri:I, No:26), tahvillerin
(Seri:II, No:13), katılma intifa senetlerinin (Seri:III, No:10), kâr ve zarar
ortaklığı belgelerinin (Seri:III, No:27), banka bonoları ve banka garantili
bonoların (Seri:III, No:12), finansman bonolarının (Seri:III, No:13),
varlığa dayalı menkul kıymetlerin (Seri:III, No:14), gayrimenkul
sertifikalarının (Seri:III, No:19) ihracına ilişkin esasları tebliğlerle
düzenlemiş bulunmaktadır. Buna karşılık, ipotekli borç senetleri ve irat
senetleri bir sermaye piyasası aracı olarak kabul edilmekle birlikte
(SPK.m.31c) henüz bir tebliğ yayınlamadığı gibi, bu hususta yeni bir
hukukî düzenleme de yapılmamıştır. Doktrinde Kurulun, bu konuda
henüz hazırlık safhasında olduğu belirtilmekle birlikte17, kanaatimizce
kurul yeni ihdas ettiği gayrimenkul sertifikaları vasıtasıyla taşınmazlarla
ilgili menkul kıymeti yeterli görmekte ve ipotekli borç senetleri ve irat
senetlerini bir sermaye piyasası aracı olarak dikkate almayı
düşünmemektedir.
MK.’unda düzenlenen bu senetlerin SPK.’unun menkul kıymet arzına
ilişkin hükümleriyle uyum sağlayabilmesi için gerekli hukukî
düzenlemelerin yapılması gerekmekteydi ancak yukarıda da belirttiğimiz
gibi bu husus değişiklikte gereği gibi yerine getirilememiştir. Aracı
kurumların bunları ihraç edebileceğine işaret etmek yeterli değildir. Artık
ya MK. bu konuda yeniden ele alınmalı yada mevcut düzenleme
bulunduğundan kurul, mevcut MK. hükümlerini ve Tapu Sicil
Nizamnamesini ve çıkarılacak tüzüğü dikkatle alarak SPK.m.22
hükmünün kendisine verdiği görev ve yetkiye dayanarak tebliğle yeni bir
düzenleme yapmak zorundadır. Ancak, Kurulun diğer uygulamalarında
yaptığı hataları yapmaması ve çıkarılacak tebliğ hükümlerinin MK.
hükümlerine aykırı bir hüküm ihtiva etmemesi şarttır.
Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerinin TK. BK. ve MK. hükümleri
ile irtibat ve uyumu sağlamadaki hukuk tekniğinin zayıflığı sebebiyle
İpotekli Borç Senetleri ve İrat Senetleri gibi menkul kıymetlerin Sermaye
Piyasası içinde işlerliğinin kazandırılması ve bu hususun bir Kurul
Tebliği ile yapılması bizce çok zor görülmekte ve beraberinde bir çok kanuna aykırılıklar getireceği kanaati hâkim olmaktadır.
İpotekli borç senetlerini ve irat senetlerini ülkemizde bu güne kadar
geniş bir uygulamaya imkân vermemesinin başlıca sebepleri;
çıkarılmasındaki formalitelerin güç ve uzun olması, senetlerin ağır şekil
şartlarına haiz olması, senetlerle ilgili hükümlerin bağımsız olmayıp,
ipotek, tapu siciline tescil, gayrimenkul mükellefiyeti ve gayrimenkul
rehini ile ilgili hükümlerle (MK. m. 838-420, 997 vd.) irtibatta olmasıdır.
Bu sebepler söz konusu senetlerin sermaye piyasasında kolaylıkla ve
süratle tedavülünü zorlaştırmaktadır. Eğer bu senetlere sermaye
piyasasında işlerlik kazandırılmak isteniyorsa yeni bir kanunî
düzenlenenin yapılması ve Medenî Kanunun bu yolda tadili
zorunludur. Buna rağmen ipotekli borç senetleri ve irat senetleri
sermaye piyasasında yatırımcıların en çok güven duyacağı menkul
kıymetlerden olacağı açıktır. Zaten MK.’nun getirdiği ve çıkarılması
birçok ağır şart ve usullere tâbi olan sistem, tarafları korumaya yöneliktir.
Bu sistemin münferit özel kanun hükümleriyle değiştirilmesini mahzurlu
görmekte ve Kurul Tebliğleriyle Kanuna aykırı bir uygulamanın
başlatılmamasını temenni etmekteyiz.
kaynak:Prof. Dr. Oğuz Kürşat Ünal
25 Ocak 2014 Tarihli ve 28893 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. PARASAL SINIRLAR VE ORANLAR HAKKINDA GENEL TEBLİĞ(SAYI: 2014/1) TABLO V- KANUNİ FAİZ VE TEMERRÜT FAİZ ORANLARI 3095 sayılı Kanuni Faiz…
Pasavan, idari mektup ve hudut geçiş belgesi nedir? Pasavan nerden alınır? (1) Pasavan ve idari mektup, antlaşmalarla tespit edilen hudut bölgesi içerisinde oturan Türk vatandaşlarına karşı taraf hudut bölgesi içerisinde…