4483 Sayılı Kanuna Tabi Olmayan Kimseler
Kanuna tabi Olmayan Kimseler: Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri, TBMM üyeleri (Anayasa m.100), Hakimler ve Savcılar (2802 sayılı Kanun m.82-89) ile Sayıştay mensupları, Adli Görev Yapan Memurlar, Vali, kaymakam ve nahiye…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğuna girdikten sonra kendisinden haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili sorumluluğu olanların bulunarak, yargıya teslim edilmesini istedi ve “Türkiye bir çadır devleti olmamalıdır. Dokunulmazlığı olan tüm diplomatların derhal sınır dışı edilmesi, istenmeyen insan ilan edilmesi lazım. Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olamaz.” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu’nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konuları değerlendirdi.
Tren kazası mağdurlarının CHP Grubu’nda yer aldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, “Sizin hakkınızı savunmak için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Parlamentoda araştırma önergesi verdik ama AK Parti ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. İki partiyi bütün Trakya’ya şikayet ediyorum.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, kentsel dönüşüm mağdurlarının da CHP Grubu’nu izlediğini ifade ederek, vatandaşlardan, İstanbul’u kendilerine teslim etmelerini istedi. Kılıçdaroğlu, kentsel dönüşümün nasıl olacağını bütün Türkiye ve dünyaya göstereceklerini söyledi.
10 Ekim mağdurlarının aralarında olduğunu, 103 güvercinin, 103 evladın terör yüzünden yok olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 10 Ekim’de ailelerin, annelerin, babaların, bu acıyı yaşayanların acıyı anmalarına yasak getirilmesinin insan vicdanıyla bağdaşmadığını vurguladı.
EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR
Emeklilikte yaşa takılanlara ilişkin kanun teklifi verdiklerine, ilgili komisyonun olağanüstü toplanmasını istediklerine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, önümüzdeki günlerde bu konuyu Genel Kurul gündemine getireceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, bu konuda hangi partinin samimi, hangisinin samimi olmadığının, ak ile karanın Genel Kurulda görüleceğini dile getirdi.
Terörün bir insanlık suçu olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Terörün yaşlısı, genci yoktur. Çünkü terörün, teröristlerin vicdanı yoktur. Masum insanları, çocukları katlederler amaçlarına ulaşmak için. Her yola başvururlar. Bugün Hakkari Çukurca’dan bir şehit haberimiz daha geldi. Allah’tan rahmet diliyoruz. Geçen hafta 8 şehidimiz vardı, onlara da rahmet, gazilere acil şifa diliyorum. Terör örgütü ile masaya oturup pazarlık yapanları hiç kimse unutmasın. Bütün şehitlerimizin vebali, günahı onların boynunadır. PKK terör örgütüne her türlü moral desteği verenler, bugün iktidar sahipleridir. Biz bütün bunları dünyaya, Türkiye’ye, vatandaşlarımıza anlatmak zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu acı olayların arasında, kendilerini mutlu eden haberler de geldiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Eczacıbaşı Spor Kulübünün, Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından kadın ve dünya spor ödülüne layık görüldüğünü anımsattı. Kılıçdaroğlu, başta Faruk Eczacıbaşı olmak üzere yöneticileri ve oyuncuları kutladığını söyledi.
“KOMUTANLAR DIŞARIDA ÖĞRENCİLER İÇERİDE”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ülkeyi kalkındırmak, büyütmek, evde, mahallede, sokakta huzur sağlamak için siyaset yaptıklarını, daha güçlü, itibarlı, saygın bir Türkiye’yi inşa etmeyi amaçladıklarını anlattı.
Bir ülkede gencecik çocuklar hapise atılıyorsa orada adaletin olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, avukatın bile “neden böyle savunma yapıyorsun” diye, yasalara aykırı olarak hapse atıldığını, yapılan kanunsuzluğun farkına varılıp daha sonra serbest bırakıldığını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, “Tam bir zorba devlet. Hukuk, adalet, kamu vicdanı hiçbiri yok. Bir ülke düşünün, avukatı, gazetecileri, gencecik, fidan gibi çocukları, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, akademisyenleri hapiste. Bütün bunlar Türkiye’de adaletin, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün olmadığını gösterir. 20 Temmuz’dan sonra bir dikta yönetimi vardır. O dikta yönetiminin başındaki zat şu anda sarayda oturmaktadır.” diye konuştu.
Hava Harp Okulu öğrencilerinin, “darbecisiniz” denilerek, müebbet hapse mahkum edildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, öğrencilerin, kendilerine emir veren komutanların şahit olarak ifade vermesini istediğini ancak hiçbir komutanın mahkemeye gitmediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Gencecik çocuklar ömür oyu hapse mahkum ediliyor. Niçin? Komutanların emrini dinledikleri için. Bunların bir yönetmeliği var, astın aldığı bir emirden dolayı amirine mütalaada bulunması katiyen yasaktır. Komutanlar dışarıda ama öğrenciler içeride. Bunun hukukla, adaletle bir ilgisi var mı? Öğrenci bunlar. Darbecilerin büyük kısmı, darbecilerin dayıları, amcaları dışarıda, darbecilerin yakınları büyükelçi, müsteşar, genel müdür, komutan, daire başkanı, TBMM’de üst görevlerde. Bu öğrenciler, gariban, yoksul Anadolu çocukları.”
“TRUMP, ABD’DEN YÜKSEK SESLE BAĞIRIYOR”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, demokrasilerde herkesin can ve mal güvenliğinin sağlanması gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir ülke düşünün, kendi ülkesinde yaşayanların can ve mal güvenliği yok ama yabancıların da can ve mal güvenliği yok. Bir kişiyi düşünün, yabancı bir gazeteci. Suudi kökenli. Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki başkonsolosluğuna gidiyor. Çıkamıyor bir türlü. Rivayetler çok; öldürüldü, parçalandı. Nasıl bir ülkeyiz? Trump daha ABD’den yüksek sesle bağırıyor. ‘Biz de takip edeceğiz, izleyeceğiz…’ Niye izlemiyorsun, takip etmiyorsun? Bir gazeteciyi sen koruyamıyorsan, yabancı bir gazetecinin güvenliğini bu ülkede sağlayamıyorsan Türkiye Cumhuriyeti devletinden, demokratik, hukuk devletinden söz edilebilir mi? Cemal Kaşıkçı’nın ne olduğunu kimse bilmiyor. Öldürüldüğü konusunda kesin rivayetler var. Ama ne kadar kesin bilmiyoruz. Cemal Kaşıkçı’nın başkonsolosluğa gidişiyle ilgili fotoğrafı yabancı bir haber ajansı yayınlıyor. Bu adama ne oldu?
Yapılması gerekenler; Suudi Arabistan ile ilişkilerimizi derhal gözden geçirmeliyiz ve söylemeliyiz, ne oldu bu gazeteciye? Sorumluluğu olanlar bulunarak yargıya teslim edilmelidir. Türkiye bir çadır devleti olmamalıdır. Dokunulmazlığı olan tüm diplomatların derhal sınır dışı edilmesi, istenmeyen insan ilan edilmesi lazım. Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olamaz. ”
“TOPLU İĞNE UCU KADAR AÇIK BULAMAZ”
Her mesleğin etik kuralları olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, davranışları, söylemleriyle topluma örnek olması gereken siyasetçinin de ahlak kurallarının bulunması gerektiğinin altını çizdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetçinin kesinlikle halkına yalan söylememesi, yalan söyleyenin de sokağa çıkmaması, eleştirilmesi gerektiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, “Eğer bir politikacı yalan söylüyorsa ve yalanı sürekli hale getiriyorsa o kendi ülkesinin ahlaki değerlerine ihanet etmektedir. Bir politikacı günlük yaşamını dahil yalan üzerine inşa ediyorsa o politikacıdan bu memlekete hayır gelmez.” dedi.
“Kılıçdaroğlu geldi, SSK’yi batırdı.” eleştirilerini anımsatan Kılıçdaroğlu, 1999’da emekli olduğunu, yaklaşık 6 yıl genel müdürlük yaptığını, bu dönemde SKK’yi batırdığının söylediğini anlattı. Kılıçdaroğlu, “Ne zaman canını acıtsam, ne zaman yalan söylediğini ispat etsem, yanlışını ortaya koysam ilk lafı “SSK’yi batırdın’ diyor. 16 yıldır sen niye düzeltmiyorsun? Acaba bir açık bulabilir miyiz diye bir ordu müfettiş görevlendirdiler. Senin feriştahın gelse bir toplu iğne ucu kadar açık bulamaz.” diye konuştu.
Kendisinin döneminde emeklilik yaşının kadınlarda 34, erkeklerde 43 olduğunu, prim ödeme gün sayısının da düşük olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarında emekli yaşının aşamalı olarak 65’e , prim ödeme gün sayısının 7 bin 200’e çıkarıldığını, emekli aylığının da bin 822 liradan 718 liraya düşürüldüğünü söyledi.
Bütün bunlara rağmen şimdi SGK’de açık olmaması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, kendisinin döneminde SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur’un toplam açığının 2 milyar olduğunu bildirdi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Bunların yeni ekonomi programında sayfa 31’de tablo ek 3’te, 2017’deki açık 16 milyar 700 milyon, 2018’de 21 milyar 500 milyon, 2019’da 28 milyar 100 milyon, 2020’de 35 milyar 300 milyon, 2021’de 39 milyar 700 milyona çıkacak. SGK’yi kim batırdı? Sayfa12’de, ‘mali açıdan sürdürülebilirliği sağlamak ve kamu maliyesine olan yükü azaltmak amacıyla sosyal sigorta sistemi yeniden düzenlenecek.’ deniliyor. ‘Bu açığın faturasını yeniden esnafa ve çalışanlara yıkacağım’ diyor. Biz de merakla bekliyoruz işçi sendikaları, TESK, bu ülkenin garibanı ne diyecek? Bu soruların tamamını sarayda oturan zata soruyorum: Bu açığı kim yaptı? Dış güçler diyecek. Ben hazırlamadım, damadın hazırladı. Bir politikacı halkına yalan söylememeli. Yalan söyleyen politikacıdan bu memlekete hayır gelmez.” (AA)
KAYNAK:mynet.com
Yüz binlerce insanı mağdur eden emeklilikte yaş uygulamasında EYT’lilerin seslerini duyurma çabası azalmıyor aksine her geçen gün daha da artıyor. 3 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanından Başkent Ankara’ya akın eden EYT’lilerin rotası Meclis’e çevriliydi. Meclis’te EYT’liler adına konuşan Methi Bülent Bıkmaz görüşmeleri şu sözlerle değerlendirdi.
”3 mayısta meclis basın odasında EYT için basın açıklaması yapılmış milletvekilleri ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile çok verimli görüşmeler yapılmıştır. Ayrıca eski Bakan Sayın Taner Yıldız ile görüşülmüş olup mağduriyet hususunda değerlendirmeler yapılmış, sonrasında Sayın Bakan bize telefon ile dönüş yapmıştır. EYT nin durumunu Bakan Şimşek ile değerlendirdiğini, EYT için bir çalışma olduğunu ve yakın bir zamanda kamuoyuna kendisinin açıklayacağını söylemiştir. Hep beraber Sayın Bakan Şimşekten açıklama bekliyoruz.”
EYT’LİLER MECLİS’TE KONUŞTU
Emeklilikte Yaşa Takılanlar Platformu adına Methi Bülent Bıkmaz, Meclis’te yaptığı konuşmada şunları söyledi.
Dört yılı aşkın süredir, Emeklilikte Yaşa Takılanlar olarak derdimize çareler arıyoruz. En son çare olarak bu konuyu Meclis Basın odasına taşımayı uygun bulduk.
Değerli Vekillerimiz, çok iyi bildiğiniz üzere SGK nın 4447, 4759, 5510 no.lu yasalardan mağdur olmuş bir kitleyiz. Mağdurlar olarak hep bir umutla ha şimdi çıkacak, ha şimdi ki torba yasaya giriyoruz diye 4 yıldır bekliyoruz. Yazıktır yapmayın etmeyin el insaf.
MAÇIN ORTASINDA KURAL DEĞİŞTİ
24. Dönem Milletvekili Çalışma Bakanı Sayın Faruk Çelik Bey ile özel bir toplantı yapmıştık, kendisi derdimizi çok da güzel anlamıştı. Hatta kendi ağzından da, vatandaş haklı mı haklı, bir yanlış yapılmış mıdır, evet yapılmıştır dediği halde Televizyon programlarında dahi, evet bu kişiler erken emeklilikle hiçbir alakaları yok maçın ortasında kural değişmiş olduğunu ifade etmesine rağmen.
Bakanımız bizleri dahi haklı bulduğu halde, hala bir çözüm üretilmemesine bir mantık yürütemiyoruz. Acaba biz mi çok yanlış düşünüyoruz, yoksa sizler mi duyarsızsınız anlayamadık.
Şimdi ülkemizdeki gelişmeleri dikkatle izliyoruz, Suriyeli komşumuza mağduriyetlerinden dolayı kapılarımızı açtık, dünyaya da çok güzel örnek olduk, Suriyeli komşularımızı üniversitelere sınavsız aldık güzel, sağlığı bedava yaptık mı yaptık buda çok güzel.
BU TRAJEDİYİ BU KOMEDİYİ
10 milyar dolar ekonomik destekte bulunmuşuz, süper muhteşem. Bu gelişmeler olurken Mağdur arkadaşlarımız ile aramızda konuşuyoruz acaba bizde Suriye vatandaşlığına mı başvursak diye? Bu Trajedi komediyi bizlere yaşıyoruz.
Neden mi, asil vatandaşlar olarak, pirim bedellerimizi iki katı ödememize rağmen biz bu haklardan faydalanamıyoruz. Hele birde 1999 yılından 2010 yılına kadar 3 ayrı maaş hesaplama oranları belirlediniz. Israrla birde işsiz kişilerden GSS pirimi alıyorsunuz. Bakanımız tarafından Haklı bulunsak bile bir çare üretilemiyor bizlere aktüer denge diyorlar. Bu nasıl bir denge ise bizler bunu anlayamadık. İyi niyetli bir yaklaşım bekliyoruz. Grup toplantılarınıza giremiyoruz randevu istiyoruz, isteğimiz kabul görmüyor. Marjinal değiliz, bizler vatan severiz. Birde üç ayrı emekli maaş hesaplanması var, staj sigortası konusu var.
YASALAR GERİYE İŞLETİLEMEZ
Belki buradan artık sesimiz duyulur da Başbakan ile görüşebiliriz. Bu insanların sorunu çözülür. Şimdi geçen gün yeni bir haber daha duyduk, Sanatçılarımıza yaşanabilir bir gelecek için Emekli olmanın kapılarını açıyormuşsunuz harika haber, Sanatçılarımız adına çok sevindik. Ancak Kanuni olarak her hakkını fazlası ile ödemiş Emeklilikte Yaşa Takılanlar için niye bir düzenleme yapamıyorsunuz. Ortak akıl ve vicdanlarınıza uygun mudur? İlla AİHM de mi hakkımızı aramalıyız. Bu mağduriyet 2024 yılı sonuna kadar devam ediyor, ondan sonra o vatandaşlarımız 17 yıl daha fazla pirim ve çalışma yaşı bekleyecek Yasalar geriye işletilemez.
Şuna da dikkat çekmek istiyoruz, Ana muhalefet partisi Milletvekillerimiz devamlı olarak bu mağduriyetimiz ile ilgili önerge veya yasa tasarıları veriyor olmalarına rağmen böyle bir mağduriyet yokmuş gibi RED ediyorsunuz. Sayın Vekillerimiz sizlerden rica ediyoruz, halkın ortak mağduriyetlerine çözüm aramak için sosyal sorunlarına yardımcı olmanız birinci göreviniz değil miydi İnsani ve vicdani kararları siyasi yarış ile karıştırdığınız görülüyor. Artık, sosyal konularda RED yanıtlarınızı duymak görmek istenmiyoruz. Eleştirilerimiz Sosyal Güvenlik Kurumunun İnsancıl ortak akla uygun hale gelmesi için yapılmaktadır. Türkiye de böyle bir yanlışı düzeltmeye gereklilik olduğunu yüksek müsaadelerinize arz ederiz. Sevgi ve saygılarımızla
EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR TÜRKİYE PLATFORMU