DERNEĞİN KURULMASI
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın dernek kurma hürriyeti başlıklı 33 üncü maddesi’nin birinci cümlesi ; “herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.” şeklindedir. Dernekler Kanunu’nun 4 üncü maddesi de aynı doğrultuda “medeni hakları kullanma ehliyetine sahip ve on sekiz yaşını bitirmiş olan herkes, önceden izin almaksızın dernek kurabilir” hükmünü getirmektedir.
Ayrıca Dernekler Kanunu’nun 9 uncu ve Medeni Kanun’un 53 üncü maddesinde; “Dernekler, dernek olarak kurulma isteğini açıklamakla hükmi şahsiyet kazanırlar.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer alan hükümlerden anlaşılacağı üzere dernekler herhangi bir merciiden izin almadan, sadece kurulma isteklerini açıklamakla kurulabilmektedirler. Bu münasebetle derneklerin kuruluşunda hukuki açıdan serbest kuruluş sistemi geçerlidir.
Dernekler Kanunu’nun 1 inci maddesi bir derneğin kurulabilmesi için en az yedi gerçek kişinin kurucu olarak bulunmasını şart koşmaktadır. Yine Dernekler Kanunu’nun 1 inci ve Medeni Kanun’un 53 üncü maddesi uyarınca derneklerin iktisadi olmayan belirli ve ortak bir amacının olmasından bahsetmektedir. Ayrıca Dernekler Kanunu’nun 9 uncu ve Medeni Kanun’un 53 üncü maddesinde; “Dernekler, dernek olarak kurulma isteğini açıklamakla hükmi şahsiyet kazanırlar.” hükmü yer almaktadır. Yani dernek adı altında hükmi şahsiyet kazanabilmek için kurulma isteğinin (iradenin) açıklanması gerekmektedir.
Kısaca bir şahıs topluluğunun dernek adı altında hükmi şahsiyet kazanması için;
1- Kurucularının olması,
2- Bir amacının olması,
3- Kurulma iradesinin açıklanması, gereklidir.
I – Kurucular
Bir derneğin kurulabilmesi için öncelikle kurucu denen gerçek şahısların bulunması gereklidir. Bu husus 2908 sayılı Dernekler Kanunu’nun 1 inci maddesi’nde, bir derneğin kurulabilmesi için en az yedi gerçek kişinin kurucu olarak bulunması şart koşularak belirtilmiştir.
Bu kişilerin dernek kurmak için herhangi bir merciiden önceden izin almalarına gerek yoktur.(Anayasa m.33, Dernekler Kanunu m.4)
Dernekler Kanunu’nun 4 üncü maddesi kurucu olacak kişilerin medeni hakları kullanma ehliyetine sahip ve on sekiz yaşını bitirmiş olmaları şartını aramaktadır. Kanun on sekiz yaş koşulunu aradığına göre yargı kararı ile kazanılan reşitlik ile evlenme yolu ile kazanılan reşitlik dernek kurmak için yeterli olmamaktadır. Yine dernek kurmak için medeni hakları kullanma ehliyeti gerektiğinden mümeyyiz mahcurlar da dernek kurucusu olamazlar.
Anayasamızın 33 üncü maddesi ile Dernekler Kanunu’nun 4 üncü maddesi her ne kadar herkesin önceden izin almaksızın dernek kurabilmesine izin verse de Dernekler Kanunu’nun 4 üncü maddesi Anayasamızın 33 üncü maddesi doğrultusunda bazı kimselerin süresiz, bazı kimselerin ise belli süre ile sınırlı olarak dernek kuramayacaklarını hüküm altına almıştır.
Dernekler Kanunu’nun 4 üncü maddesi hükmüne göre;
“Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip ve on sekiz yaşını bitirmiş olan herkes, önceden izin almaksızın dernek kurabilir,
Ancak,
1.Yüksek Mahkeme üyeleri, hakim ve savcılar, Sayıştay meslek mensupları ile savcı ve yardımcıları, mülki idare amirliği hizmetlerine dahil kadrolarda çalışanlar, Türk Silahlı Kuvvetleri ile genel ve özel kolluk kuvvetleri mensupları, resmi ve özel ilkokul, ortaokul, lise veya dengi okullar öğretmen ve öğrencileri, Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve iller kuruluşunda çalışan öğretmenler ile diğer personeli ve özel kanunlarında dernek kuramayacakları belirtilen kamu hizmeti görevlileri ile resmi ve özel ortaokul ve ortaöğretim öğrencileri,
- Affa uğramış olsalar bile,
- a) Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları ve resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma suçlarından biriyle mahkum olanlar,
- b) Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının birinci babında yazılı suçlardan veya bu suçların işlenmesini aleni olarak tahrik etmek suçlarından biriyle mahkum olanlar,
- c) Türk Ceza Kanunu’nun 321’nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı halkı sınıf, ırk, dil, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığı açıkça tahrik etme suçlarıyla aynı kanunun 316’ncı 317 ve 318’nci maddelerinde yazılı kalpazanlık suçlarından biriyle,
- d) Türk Ceza Kanunu’nun 536 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı fiillerle aynı kanunun 537’nci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında yazılı fiilleri siyasi ve ideolojik amaçlarla işlemekten mahkum olanlar,
3.Herhangi bir suçtan dolayı ağır hapis veya taksirli suçlar hariç beş yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar,
sürekli olarak,
- Kurulması yasak olan dernekleri kuranlar ve yönetenler ile dernekler için yasaklanmış faaliyetlerde bulunmaları sebebiyle mahkemece kapatılmasına karar verilmiş olan derneklerin yöneticileri, kapatma kararının kesinleştiği tarihten, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 101 inci maddesinin (d) bendi gereğince bir siyasi partiden kesin olarak çıkarılan veya fiilleriyle bir siyasi partinin kapatılmasına sebep olan parti üyeleri de çıkarma kararının veya Anayasa Mahkemesinin kapatma kararının yazı ile bildirilmesinden itibaren beş yıl süre ile,
Dernek kuramazlar”
Bu maddenin konmasındaki gerekçe, “Derneklerin toplum içerisinde belli bir saygınlığı ve inandırıcılığı olmasından dolayı kamu düzeni yönünden bu kuruluşları vücuda getirecek ve faaliyetlerine katılacak kişilerde bazı niteliklerin aranmasının gerekli olması, ayrıca dernek kurmaları sakıncalı olan kamu hizmeti görevlileri ile öğrenciler hakkında yasaklamalar konması zorunluluğudur.” (*)
II – Amaç
Dernekler Kanunu’nun amaç başlıklı 1 inci maddesi; “Bu kanunun amacı, kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli bir gayeyi gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek kişinin, bilgi ve çalışmalarını birleştirmeleri suretiyle oluşturdukları derneklerle ilgili esasları düzenlemektir.” hükmü ile derneklerin kazanç paylaşma dışında belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulabileceğini belirtmiştir. Medeni Kanun’un 53 üncü maddesinde de derneklerin iktisadi olmayan amaçlarla kurulabileceğini belirtmektedir.
Yukarıda da belirtildiği üzere Medeni Kanun’un 52 inci maddesi hükmüne göre iktisadi amaç takip eden dernekler hakkında şirketlere ilişkin Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.
Yine yukarıda belirtildiği üzere derneklerin iktisadi olmayan amaçlarını gerçekleştirmek için iktisadi faaliyette bulunmaları mümkündür. Ancak bu durumda Medeni Kanun’un 54 üncü maddesi gereği dernek kendisini sicile kaydettirmeli, ayrıca iktisadi faaliyet sonucu oluşan kârlar dernek amaçlarına tahsis edilmelidir.
Derneklerin amacı, kazanç paylaşmaktan başka herhangi bir amaç olmalıdır. Bu tür amaçlara örnek olarak, siyasi, ilmi, hayri, bedii, dini ve sportif amaçlar verilebilir.
Derneğin amacının, kazanç paylaşmak dışında olmasının yanısıra; hukuka, ahlâka ve adâba aykırı olmaması da gerekir. Amacı hukukun emredici hükümlerine, ahlâka ve adâba aykırı olan dernekler tüzel kişilik kazanamazlar. (Medeni Kanun m.45)
Diğer tarafta Dernekler Kanunu hangi amaçlarla dernek kurulamayacağını da belirtmiştir. Bu durumlar 5,7, 38, 39 uncu maddelerde hüküm altına alınmıştır.
Kurulması yasak olan dernekler başlıklı 5 inci maddesine göre;
“Anayasanın başlangıç kısmında belirtilen temel ilkelere aykırı olarak dernek kurulamaz,
- Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak,
- Dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayırımına dayanılarak nitelikleri Anayasada belirtilen Türkiye Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek veya ortadan kaldırmak,
- Anayasadaki temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmak,
- Kanunlara, milli egemenliğe, milli güvenliğe, kamu düzenine ve genel asayişe, kamu yararına, genel ahlâka ve genel sağlığın korunmasına aykırı faaliyette bulunmak,
- Bölge, ırk sosyal sınıf, din ve mezhep esasına veya adına dayanarak faaliyette bulunmak,
- Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde, ırk, din, mezhep, kültür veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri sürmek veya Türk dilinden veya kültüründen ayrı dil ve kültürleri korumak, geliştirmek veya yaymak suretiyle azınlık oluşturmak veya herhangi bir bölgenin veya ırkın ve ya sınıfın veya belli bir din ve mezhepten olanların diğerlerine hakim veya diğerlerinden imtiyazlı olmasını sağlamak,
- Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmek veya sosyal bir sınıfı ortadan ka1dırmak, Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini sağlamak veya memleket içinde kurulu ekonomik veya sosyal temel düzenlerden herhangi birini devirmek veya Devletin siyasi ve hukuki düzenlerini yoketmek,
- Devletin sosyal, ekonomik ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırmak veya siyasi veya kişisel çıkar ve nüfuz sağlamak amacıyla her ne suretle olursa olsun dini ve din duygularını veya dince kutsal sayılan şeyleri istismar etmek veya kötüye kullanmak,
- T.C Anayasasının l74″üncü maddesinde sayılan inkılâp kanunlarını kaldırmak, değiştirmek veya bu kanunlarla yasaklanan hususları yeniden canlandırmak,
- Atatürk’ün kişiliğini, ilkelerini, çalışmalarını veya anılarını kötülemek veya küçük düşürmek,
- Belli bir siyasi partiyi desteklemek veya aleyhinde, çalışmak, siyasi partiler arasında işbirliği sağlamak, T.B.M.M, üyeliği, mahalli idareler veya mahalle muhtarlığı veya ihtiyar heyeti seçimlerinde bir siyasi partiyi veya adaylardan birini veya bir kaçını veya bağımsız bir adayı veya adayları desteklemek veya kazanmalarını önlemek veya bunlar arasında işbirliği sağlamak dahil olmak üzere, her türlü siyasi faaliyette bulunmak ve sendikalarla kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya vakıflarla bu amaçla ortak hareket etmek,
- Türkiye Devletinin manevi şahsiyetini kötülemek veya küçültmek,
- Suç işlemek veya suç işlemeyi teşvik veya telkin etmek, amacıyla dernek kurulması yasaktır.
Yüksek öğretim kurumlarında birden fazla öğrenci derneği kurulamaz.” (Dernekler K. m.5)
Ancak maddenin 11 inci bendindeki hüküm Anayasa’nın 33 üncü maddesinin değiştirilmesi ile anlamsız hale gelmiştir. Çünkü anılan Anayasa maddesinin derneklere siyaset yapma yasağı getiren bölümü Anayasa değişikliği ile kaldırılmıştır.
Uluslararası faaliyet yasağı başlıklı 7 nci madde de; Bu kanunun 11 ve 12 nci maddeleri hükümleri saklı kalmak üzere,
- Uluslararası faaliyette bulunmak amacıyla dernek kurulamaz,
- Türkiye’de kurulan dernekler, yurt dışında kurulmuş ulusal veya uluslararası dernek veya kuruluşlara katılamaz,
- Merkezi yurt dışında bulunan derneklerin Türkiye’de şubesi açılamaz.” hükmü ile kanun koyucu derneklerin uluslararası faaliyette bulunmaları yasaklanarak ulusal amaçlarla faaliyette bulunmasını amaçlamıştır.
Yükseköğretim kurumlarına kayıtlı öğrenciler, ancak eğitim, öğretim, çalışma, moral, beslenme, dinlenme ihtiyaçlarının karşılanması, beden veya ruh sağlığının geliştirilmesi ve öğrencilerin bu konuda kurum idaresi veya diğer kuruluşlar nezdinde temsil edilmesi amacıyla dernek kurabilirler. Öğrenci dernekleri bu amaç dışında faaliyette bulunamazlar. (Dernekler K. m.38)
Belli bir kurum veya kuruluşta çalışan kamu hizmeti görevlileri ile aynı veya ayrı kurum veya kuruluşta çalışsalar bile, belli bir mesleğe mensup olan kamu hizmeti görevlileri, ancak üyelerinin ortak sosyal, ekonomik, dinlenme, kültürel ve meslekî ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ve sadece il ve ilçe merkezlerinde dernek kurabilirler. Bu dernekler, yukarıda belirtilen amaçlar dışında faaliyette bulunamazlar. (Dernekler K. m.39)
III – İrade Açıklaması
Bir derneğin doğması belli bir ortak amaç etrafında toplanmış yedi kişiden az olmayan kurucuların bağımsız bir yeni varlık olarak hukuk düzeninde yer alabilmek amacıyla bu niyetlerini açıklamalarına bağlıdır. Dernek kurucuları yeni bir hak süjesine sahip olma iradelerini açıklamadıkça, bir dernek kurulmuş olmaz.
Bu durum Dernekler Kanunu’nun 9 uncu ve Medeni Kanun’un 53 üncü maddesinde; “Dernekler, kuruluş bildirisini ve eklerini merkezlerinin bulunduğu mahallin en büyük mülkî amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar” hükmü ile belirtilmiştir.
Kuruluş bildirisinde;
“Kurulacak derneğin adı, ikametgâh adresi, kurucuların adı soyadı, doğum yeri ve tarihi, meslek veya sanatı, tabiyetleri ile ikametgâhlarının belirtilmesi ve bu bildirinin bütün kurucular tarafından imzalanması ve bildiriye kurucuların nüfus cüzdanı örneklerinin, adli sicil belgelerinin ve kurucuların ayrı ayrı düzenledikleri dernek kurucusu olabilme şartlarını taşıdıklarını belirten imzalı beyannameler ile kurucular tarafından imzalanmış dernek tüzüğünün dört adedinin eklenmesi zorunludur.” (Dernekler K. m.9/II).
Dernek organlarının oluşmasına kadar, dernek işlerini yürütmeye ve derneği temsil etmeye yetkili geçici yönetim kurulu üyelerinin adı,soyadı ve ikametgahları ile yapılacak yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı ve adresleri de belirtilir. (Dernekler K. m.9/III)
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere dernekler kurulmak amacıyla yapacakları irade açıklamasını “tüzük” denilen yazılı belge ile yapmak zorundadırlar. Bu durum Dernekler Kanunu’nun 8 uncu maddesinde; “Her derneğin bir tüzüğü bulunur.” hükmü ile belirtilmiştir.
Dernekler Kanunu’nun 9 uncu ve Medeni Kanun’un 53 üncü maddesine göre derneklerin bir tüzüğünün olması gerekli olup, tüzüklerinde aşağıda belirtilen hususların yer alması zorunludur.
“İlde faaliyette bulunacak derneklerin kuruluş bildirisi ve eklerinin doğruluğu ile tüzükleri valiliklerce otuz gün içinde, birden çok ilde faaliyet gösterecek derneklerin kuruluş bildirisi ve eklerinin doğruluğu ile tüzükleri İçişleri Bakanlığınca doksan gün içinde incelenir.
Kuruluş bildirisinde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde, bunların giderilmesi geçici yönetim kurulundan yazı ile istenir. Bu yazının tebliğinden itibaren otuz gün içinde belirtilen noksanlıklar tamamlanmaz veya kanuna aykırılık giderilmezse mahallin en büyük mülki amirinin ihbarı üzerine Cumhuriyet Savcılığı derneğin feshi için yetkili mahkemeye başvurur. Ayrıca derneğin faaliyetinin durdurulmasını da isteyebilir.
Ancak kanunun 5 inci maddesiyle yasaklanmış bulunan amaçlarla kurulmuş ve kuruluş bildirisi ve tüzükleri valilikçe incelenmiş derneklerin faaliyetleri ilgili valinin, kuruluş bildirisi ve tüzükleri içişleri Bakanlığınca incelenmiş olan derneklerin faaliyetleri de İçişleri Bakanlığının istemi üzerine dernek merkezinin bulunduğu yer valisinin kararıyla durdurulur, Keyfiyet üç gün içinde Cumhuriyet Savcılığına bildirilir. Faaliyetin durdurulması mahkemece aksine karar verilinceye kadar devam eder.
Kuruluş bildirisinde ve tüzüklerinde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz veya Kanuna aykırılık veya noksanlıklar ikinci fıkrada belirtilen süre içinde giderilmiş bulunursa, kuruluş bildirisini ve tüzükleri inceleyen makam keyfiyeti derneğe yazıyla bildirir.” (Dernekler K. m.10)
“Dernek tüzüğü ve ikametgâhı Kanunun 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrası gereğince yapılan bildirimden itibaren on beş gün içinde mahalli bir gazetede yayımlanır. Bu gazetenin beş nüshası, yayımı tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, geçici yönetim kurulu tarafından dernek merkezinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirliğine verilir.
Tüzüklerde ve dernek ikametgâhlarında yapılan değişiklikler de aynı usule tabidir.” (Dernekler K. m.13)
Dernekler tüzüklerinde dernek olarak kurulmak iradelerini açıkladıkları ve kuruluş bildirisi ve eklerini kurulduğu yerin en büyük mülkiye amirine verdikleri andan itibaren bir hükmî şahıs olarak doğmuş olurlar. Böylece bu andan itibaren “hak ehliyetleri” de başlar, yani bu andan itibaren hak ve borç sahibi olabilirler. Hükmî şahsiyet kazanabilmek için mülkî amirin onayına veya iznine gerek yoktur. Mamafih Dernekler Kanunu kuruluş anından sonra bu formalitelerin yerine getirilmesini de istemektedir. Gerçekten dernekler Kanunu m. 9 uyarınca her dernek kuruluşunu bir kuruluş bildirisi ile kurulduğu yerin en büyük mülkiye amirine bildirmek ve bu bildiriye tüzüğünden dört adedini eklemek ve derneğin ikametgâhını da belirtmeye mecbur olduğu gibi, daha önce gördüğümüz üzere yetkili makamın incelemesinden geçmiş bulunan tüzüğünü tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde günlük bir gazete ile ilan etmeye ve gazeteden beş nüshayı da o yerin en büyük mülkiye amirine vermeye mecburdur.(Dernekler K. m. 13). Ancak ilân, derneğin hükmi şahsiyet kazanıp kazanmaması ile ilgili değildir; zira dernek zaten ilân yapılmadan önce dernek olarak kurulmak iradesini açıklamakla hükmi şahsiyet kazanmış olmaktadır. (*)