Çekirdek Enflasyon Nedir? Çekirdek Enflasyon Ne İşe Yarar?

 

 

Çekirdek enflasyon; çekirdek enflasyonu; enerji-gıda- içecekler-tütün ürünleri-altın hariç TÜFE’deki artış oranını ifade eder…

Çekirdek enflasyonun önemi işin teknik tarafındadır.

Gıda ve enerji gibi ürünlerin fiyatları para politikası araçlarının etki alanının büyük oranda dışında kaldığı için merkez bankaları, para politikasının enflasyon üzerindeki etkisini daha çok çekirdek enflasyon üzerinden takip ederler. Yani, merkez bankaları para politikasına duyarlı olan ürünlerdeki fiyat değişimlerini çekirdek enflasyon üzerinden takip ederek mevcut politikaların ne derece işe yarayıp yaramadığını test etmiş olurlar.

Manşet Enflasyon mu Çekirdek Enflasyon mu?

Enflasyonla ilgili tek olumlu gelişme, çekirdek enflasyonun (enerji-gıda- içecekler-tütün ürünleri-altın hariç TÜFE’deki artış oranının) Temmuz ve Ağustos’ta düşmüş olması. Çekirdek enflasyon neden önemli? Aslında çekirdek enflasyonun vatandaşı ilgilendiren bir tarafı yok. Çünkü vatandaşın alım gücünü manşet enflasyon (TÜFE’deki genel değişim oranı) belirliyor.

Gıda veya benzin fiyatları artınca vatandaş bundan doğrudan etkileniyor.

Dolayısıyla, çekirdek enflasyonu hesaplarken bu ürünleri dışarıda bırakmanın vatandaş cephesinde bir anlamı yok. Çekirdek enflasyonun önemi işin teknik tarafında. Gıda ve enerji gibi ürünlerin fiyatları para politikası araçlarının etki alanının büyük oranda dışında kaldığı için merkez bankaları, para politikasının enflasyon üzerindeki etkisini daha çok çekirdek enflasyon üzerinden takip ederler. Yani, merkez bankaları para politikasına duyarlı olan ürünlerdeki fiyat değişimlerini çekirdek enflasyon üzerinden takip ederek mevcut politikaların ne derece işe yarayıp yaramadığını test etmiş olurlar.

 

 

795e3777-6f1c-43b8-b2d4-d6fd425cb839

Ekonomi çevreleri dışında çok fazla takip edeni olmayan çekirdek enflasyon, son haftalarda popüler hale geldi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) söylem değişikliğine gitmesi, çekirdek enflasyonun bir anda gündem olmasına -siyasetçilerin diline dolanmasına- neden oldu. TCMB daha önce piyasalarla kurduğu iletişimde politika faizinin enflasyonun üzerinde kalacağının altını kalın çizgilerle çizmişti. Yüzde 19.25’lik Ağustos enflasyonu, yüzde 19’luk politika faizini geçince, haliyle gözler TCMB’ye çevrildi.

Bu noktadan sonra TCMB’nin para politikasına dair önünde üç temel alternatif vardı:

(1) politika faizini arttırmak,

(2) finans piyasalarına yapılan fonlamanın kompozisyonunda değişikliğe giderek ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti (AOFM) üzerinden örtük bir faiz artışı gerçekleştirmek,

(3) manşet enflasyon artmasına rağmen neden para politikasında sıkılaştırmaya gerek duyulmadığını piyasalara anlatmak.

 

……………………………………………………………………………..

Politika Faizi Ne Demek?

Merkez bankası tarafından belirlenen politika faizi, genellikle bir yıllık devlet tahvillerinde uygulanır. Genel olarak merkez bankasının, mali hedeflere ulaşmak amacıyla para arzını düzenlemek ve fiyat istikrarını korumak için kullandığı bir araç olarak tanımlanabilir. Temel amacı ekonomik büyümeyi düzenlemek, enflasyonu kontrol altında tutmak ve genel istikrarı sağlamaktır.

Merkez bankaları, politika faizini ayarlayarak ekonomik büyümeyi teşvik etmek veya frenlemek arasında bir denge kurmaya çalışır. Oranlardaki değişiklikler, tüketicilerin ve şirketlerin kredi kullanımını etkiler, bu da harcamaları ve yatırımları etkileyerek genel ekonomik aktiviteyi yönlendirir.

Merkez bankaları, faiz oranını artırarak ekonomiyi yavaşlatmaya çalışabilir ya da düşürerek ekonomiyi canlandırmaya da çalışabilir. Tüm bu kararlar enflasyon, işsizlik ve ekonomik büyüme gibi makroekonomik göstergeleri etkiler.

 

Politika Faizi Ne İşe Yarar?

Merkez bankaları aracılığıyla belirlenen ve genellikle bir yıllık devlet tahvillerinde uygulanan politika faiz oranı, ekonomik sistemin anahtar bir düzenleyicisidir. Bu faiz oranının temel işlevi, mali istikrarı sağlamak, belirli hedeflere ulaşmak için aracı olmaktır.

Yüksek politika faiz oranları, tüketici harcamalarını ve iş yatırımlarını kısarak finansal büyümeyi kontrol altında tutma eğilimindedir. Aksine düşük oran ise ekonomiyi teşvik eder, kredi erişimini artırır ve harcamaları destekler. Oranın bu şekilde ayarlanması, enflasyonu kontrol etme, işsizlik oranlarını düzenleme ve genel finansal aktiviteyi yönlendirme amacını taşır.

 

 

Politika Faizi Neye Göre Belirlenir?

Politika faizi belirlenirken pek çok faktör göz önünde bulundurulur. Temel olarak merkez bankası finansal hedeflerine ulaşmak ve istikrarı sağlamak amacıyla politika faizini belirler.

Politika faizini belirleme sürecinde merkez bankalarının göz önünde bulundurduğu temel faktörler şu şekilde sıralanabilir:

  • Merkez bankası genellikle belirli enflasyon hedefini korumayı amaçlar. Politika faizi, enflasyonun bu hedefe yakın seviyede tutulmasını sağlamak için kullanılır. Yüksek enflasyon riskine karşı politika faizi artırılırken düşük enflasyon veya deflasyon durumunda oranlar düşürülebilir.
  • Politika faizi belirlenirken işsizlik oranı da göz önünde bulundurulur. İşsizlik oranındaki değişiklikler, ekonominin gücü ve politika faiz oranının uygunluğu üzerinde etkili olabilir.
  • Merkez bankası, ekonominin genel sağlığına bağlı olarak politika faizini belirler. Hızlı ekonomik büyüme durumunda kapasitesinin aşılmasını önlemek amacıyla faiz artırılabilirken durgunluk dönemlerinde ekonomiyi canlandırmak için oranlar düşürülebilir.
  • Ülkenin dış ticaret dengesi, politika faizi belirlemede etkili olan diğer faktördür. Dış ticaret dengesindeki bozulmalar, oranların ayarlanmasında parametre olarak kullanılabilir.
  • Geniş perspektiften bakarak çeşitli makroekonomik verileri değerlendiren merkez bankaları, veriler arasında gayri safi milli hasıla (GSMH), gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH), tüketici fiyat endeksi (TÜFE), sanayi üretimi gibi göstergelerden yararlanır. Bu veriler, ekonominin genel durumunu ve potansiyel risklerini değerlendirmede önemli rol oynar.

 

Yüksek Politika Faizi ve Düşük Politika Faizi

Yüksek politika faizi, merkez bankasının ekonomideki aşırı ısınma risklerini dengeleme veya enflasyonu kontrol altında tutma amacıyla faiz oranlarını artırdığı durumdur. Genellikle finansal aktiviteyi yavaşlatıcı etki yaratır.

Yüksek oranlar, kredi maliyetlerini artırarak tüketici harcamalarını ve iş yatırımlarını azaltabilir. Ayrıca tasarrufu teşvik ederek döviz değerini yükseltir. Ancak aşırı yüksek olması ekonomiyi daraltarak işsizlik oranlarını artırabilir.

Düşük politika faizi, merkez bankasının ekonomiyi canlandırma veya kriz durumlarında mali destek sağlama amacıyla faiz oranlarını düşürmesidir. Çoğunlukla kredi maliyetlerini azaltarak tüketici harcamalarını, iş yatırımlarını artırır.

Düşük faiz oranları, krediye erişimi kolaylaştırarak finansal büyümeyi teşvik edebilir. Ayrıca düşük oranlar genellikle döviz değerini düşürür, böylece ihracatı artırabilir. Fakat aşırı düşük olması uzun vadede finansal istikrarsızlık riskini artırarak tasarruf sahiplerini olumsuz etkileyebilir.

Her iki durumda da merkez bankalarının politika faiz oranlarını dengeli şekilde ayarlaması, ekonomik istikrarın korunması ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması açısından önemlidir.

 

………………………………………………..

Para Politikası Kurulu Nedir, Kimlerden Oluşur?

Kurul, ülkenin merkez bankası tarafından belirlenen, genellikle ülkenin para politikasını yönlendiren bir organdır. Ekonomik hedeflere ulaşmak, para politikasını belirlemek amacıyla düzenli olarak toplanırlar.

Kurul ekibi merkez bankası yöneticilerinden ve ekonomiyle ilgili diğer uzmanlardan oluşur. Kurul üyeleri, ekonominin genel durumunu değerlendirir, enflasyon hedeflerini belirler ve politika faiz oranları gibi araçları kullanarak para politikasını ayarlar.

Para politikası kurulunun temel görevleri; ekonomik istikrarı korumak, enflasyonu kontrol altında tutmak ve genel olarak ekonominin sürdürülebilir şekilde büyümesini sağlamaktır. Bu nedenle kurulun kararları ve uygulamaları, ülkenin mali sağlığı, finansal piyasalar üzerinde doğrudan etkiler yaratarak önemli rol oynar.

……………………………………………………

Mevcut koşullarda neredeyse hiç kimse, TCMB’nin politika faizinde artışa gidebileceğini düşünmüyordu. Faiz artışı Türkiye’de hep siyasi olarak tartışılıyor; ancak konuyu sadece siyasete bağlamak doğru değil. TCMB ekonomik gerekçelerden dolayı da şu aşamada faiz artışına gitmenin makul olmadığını düşünmüş olabilir. Neden? Öncelikle, TCMB enflasyonun kısa bir süre içerisinde kalıcı olarak düşeceğini öngörüyor ve/veya faiz artışına gitmenin enflasyondaki mevcut gidişat üzerinde kayda değer bir etkiye neden olmayacağını hesaplıyor olabilir. Arz tarafındaki (küresel emtia fiyatları, kuraklık vb.) sıkıntıları düşünecek olursak, politika faizini arttırmanın enflasyonu düşürmedeki marjinal etkisinin şu aşamada oldukça sınırlı kalabileceğini söyleyebiliriz. Örneğin, gıda tarafında onca yapısal sorun varken, politika faizini birkaç puan daha arttırsanız da gıda enflasyonu ile baş edemeyebilirsiniz. Politika faizini arttırmanın TCMB’nin kredibilitesine olumlu yansıması olabilir ve böylece beklentiler kanalı üzerinden enflasyonu düşürücü yönde etkisi görülebilirdi.

İkinci alternatifi tercih etmek mantıklı değildi. TCMB’nin önceki dönemlerde de AOFM üzerinden örtük faiz artışlarına giderek enflasyonla mücadele etmeye ve finansal istikrarı sağlamaya çalıştığı oldu. Ama bu politika başarı sağlamadı. Bu yöntem, piyasa faiz oranlarını arttırmasına rağmen, para politikasına dair çok fazla belirsizliğe neden olduğu için özellikle kur üzerinden yaşanan enflasyon baskısına çare olamıyor. Hatta bu politikadan vazgeçilmek istendiği zaman, para politikasını sadeleştirmek için bir sürü zaman ve emek kaybedildiğini de biliyoruz.

Çekirdek Enflasyona Yöneliş

TCMB Başkanı Kavcıoğlu’nun Eylül’ün ikinci haftasında bir özel sektör etkinliğinde yaptığı konuşmadan kurumun üçüncü politika alternatifini seçtiği anlaşılmıştı. Kavcıoğlu, bu konuşmasında manşet enflasyon yerine çekirdek enflasyonu para politikasının odağına koyduklarını belirtmişti. Bazı ekonomistler TCMB’nin bu yaklaşımına itiraz etseler de çekirdek enflasyon üzerinden sözlü yönlendirme yapmanın merkez bankaları tarafından kullanılan bir yöntem olduğunu biliyoruz. Bu yüzden bunu ilk defa bizim merkez bankası keşfetmiş gibi şaşırıp tepki vermek çok makul değil. Ancak tabii ki, TCMB’nin bu yeni tercihinde tutarlı ilerlemesi ve iletişimi iyi yapması çok önemli. “Bir iki ay çekirdek enflasyona odaklandıktan sonra gidişata göre tekrar manşete dönebilirim” gibi bir izlenim verilmemeli. Neden böyle bir değişikliğe gidildiği farklı iletişim kanalları kullanılarak düzgünce anlatılmalı, piyasalar ikna edilmeli. Manşet enflasyonun yanı sıra çekirdek enflasyonda da görünüm bozulursa veya manşet ile çekirdek arasındaki makas çok açılırsa, TCMB’nin buna nasıl reaksiyon göstereceğine dair ipuçları verilmeli.

Bu husus oldukça kritik; çünkü enerji ve gıda fiyatlarının küresel piyasalarda önümüzdeki aylarda da yüksek seyretmeye devam etmesi bekleniyor. Avrupa büyük bir enerji krizinin eşiğinde. Kömür ve doğalgaz fiyatları artıyor. Bu artışların Türkiye’ye yansımalarının olması muhtemel. Bir taraftan da aşırı hava olayları ve yüksek talep gibi faktörler, küresel gıda fiyatlarını zorluyor. Enerji ve gıdada fiyatlar artmaya devam ederse, manşet ve çekirdek enflasyon arasındaki makas açılır. TCMB’nin bu senaryonun gerçekleşmesi ihtimaline karşı nasıl bir politika izleyeceği üzerine çalışmalar yapması gerekir.

TCMB
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu başkanlığında toplanan Para Politikası Kurulu, politika faizini 100 baz puan düşürerek yüzde 18 seviyesine indirdiğini açıkladı. (Ali Balıkçı/AA)

 

Sürpriz Faiz İndirim Kararı

Manşet-çekirdek tartışmaları sürerken TCMB, 23 Eylül’de gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında piyasaları şaşırtarak politika faizini düşürme kararı aldı. Bazıları, TCMB’nin çekirdek enflasyon çıkışını faiz indiriminin bir sinyali olarak yorumluyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben bu görüşte değildim. TCMB’nin odağı çekirdeğe kaydırmasını para politikasında ilave sıkılaştırma yapmamak için bir gerekçe olarak yorumluyordum. Gelinen son noktada hangi enflasyon göstergesine bakarsanız bakın fark etmez, TCMB’nin bu toplantıda faizi düşürmeye yönelik hareket alanı oldukça dardı diye düşünüyordum. Çoğu iktisatçı ve piyasa oyuncusu gibi ben de ters köşe oldum.

 

PPK karar metnine bakıldığında bu faiz indiriminin iki temel gerekçesi olduğu görülüyor:

  1. TCMB enflasyondaki yükselişin arızi unsurlardan kaynaklı olduğu görüşünde. PPK üyeleri, gelişmiş ülke merkez bankalarını referans olarak göstererek, özellikle küresel arz sıkıntılarından kaynaklı olarak artışa geçen enflasyonun geçici olduğunun altını çizmişler.
  2. TCMB, sıkı para politikasının ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki oluşturduğunu ve son dönemde alınan makro ihtiyati tedbirler (kredi kartı taksit sayısındaki kısıtlamalar ve kredi vadelerinin düşürülmesi) sayesinde tüketici kredilerindeki artış hızının yavaşlayacağını belirtmiş. Böyle bir ortamda faiz indirildiği zaman, ticari kredilerde rahatlama yaşanacağı ama tüketici kredilerinin ise artmayacağı öngörülmüş. Tüketici kredileri artmadığı durumda, faizi indirmenin enflasyonu şişirmeyeceği varsayılmış gibi duruyor.

Halihazırda zaten ekonomik büyüme oldukça güçlü ve dengeli bir seyir izliyor. Bu ortamda faiz indiriminin, ticari krediler ve ekonomik büyüme üzerinde ancak sınırlı bir pozitif etkisi olabilir. Öte yandan, sürpriz faiz indirim kararının kur ve enflasyon üzerinde baskı oluşturması muhtemeldir. Fed’in önümüzdeki Kasım’dan itibaren varlık alımlarını azaltması bekleniyor. Fed’in para politikası duruşundaki bu değişiklik sonrasında Türkiye gibi gelişen piyasalara para girişinde daralma yaşanabilir. Gelişen piyasalara yönelik yatırım iştahının azalması durumunda, TCMB’nin bu faiz indiriminin çeşitli yan etkileri ortaya çıkabilir.

 

Related Posts

Hizmet Gereği Görev Yeri Değiştirilen Kamu Görevlisinin Eski Görev Yerine Atanması Mümkün mü?

Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu, Devlet Memurları Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikteki değişiklik üzerine açılan davada Danıştay Onaltıncı Dairesince verilen yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin karara yapılan itirazda iki…

İdare Tarafından Yükleniciye Malzeme Verilmesi ve İş Deneyimine Etkisi

İDARE TARAFINDAN YÜKLENİCİYE VERİLEN MALZEMENİN, İŞ DENEYİM BELGESİ TUTARININ TESPİTİ KARŞISINDAKİ DURUMU I-GİRİŞ İş deneyim belgeleri, ihaleye katılacak olan firmanın, ihale konusu işi daha önce yaptığını ve bu konuda deneyimi…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Kaçırdığın Haberler

Hizmet Gereği Görev Yeri Değiştirilen Kamu Görevlisinin Eski Görev Yerine Atanması Mümkün mü?

  • By admin
  • Aralık 18, 2024
  • 38 views
Hizmet Gereği Görev Yeri Değiştirilen Kamu Görevlisinin Eski Görev Yerine Atanması Mümkün mü?

Başabaş Noktası Nedir? Başabaş Noktası Nasıl Hesaplanır?

  • By admin
  • Aralık 18, 2024
  • 86 views
Başabaş Noktası Nedir? Başabaş Noktası Nasıl Hesaplanır?

İdare Tarafından Yükleniciye Malzeme Verilmesi ve İş Deneyimine Etkisi

  • By admin
  • Aralık 18, 2024
  • 40 views
İdare Tarafından Yükleniciye Malzeme Verilmesi ve İş Deneyimine Etkisi

375 Sayılı KHK Ek-9’uncu Madde

  • By admin
  • Aralık 18, 2024
  • 46 views
375 Sayılı KHK Ek-9’uncu Madde

Hizmet Alım Sözleşmelerinde Personelin Yıllık Ücretli İzin Hakkı

  • By admin
  • Aralık 18, 2024
  • 46 views
Hizmet Alım Sözleşmelerinde Personelin Yıllık Ücretli İzin Hakkı

Ekap Nedir? Ekap Ne İşe Yarar?

  • By admin
  • Aralık 18, 2024
  • 66 views
Ekap Nedir? Ekap Ne İşe Yarar?