1. Tanımı ve Önemi
5018 sayılı Kanun mali yönetim anlayışında bazı değişiklikleri öngörmüştür. Bütçe
hakkının azami ölçüde kullanılabilmesi ve kamusal tercihin oluşturulması için gerekli ortamın
sağlanması mali yönetim sistemine katılan hususlardır.
Kamu idarelerinin kalkınma planları, programlar ve benimsedikleri temel ilkeler
çerçevesinde geleceğe ilişkin misyon ve vizyonlarını oluşturarak, stratejik amaçlar ve
ölçülebilir hedefler saptamaları, performanslarını önceden belirlenmiş olan göstergeler
doğrultusunda ölçmeleri ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini yapmak amacıyla
katılımcı yöntemlerle stratejik plan hazırlamaları da sistemin yeni bakış açısının bir
parçasıdır.2
Kamu malî yönetiminin uyumlu bir bütün olarak oluşturulması ve yürütülmesi suretiyle,
yeni anlayışın hedefi, kamu görevlilerinin hesap verebilmelerinin ve malî disiplinin
sağlanmasıdır.
2. Bütçe Hakkı ve Harcama Yetkisi
Bütçe hakkı; kamu hizmetlerinin cinsi ve tutarı ile bu hizmetleri karşılayacak kamu
gelirlerinin toplanması hakkında karar verme yetkisidir. Bir devletin tam egemenliğe sahip
olabilmesi için, ülkesinin tüm mali işlemlerinin devlet elinde merkezileşmesi, tüm gelirlerin
devlet bünyesine girmesi ve tüm harcamaların da devlet tarafından yapılması
gerekmektedir.3
Bütçe hakkının kazanılması mücadelesinde milletler önce vergi hakkını sonra da
harcama yapılmasına ilişkin yetkiyi elde etmiş, gelirlerin ve giderlerin her sene yeni baştan
tasdiki yani bütçenin yıllık onanması sisteminin kabulüyle de bütçe hakkı kavramı
tamamlanmıştır.
Bütçe hakkı, demokrasilerin tarihi oluşum ve gelişim sürecinde, ulusların
egemenliklerini, kamu gider ve gelirleri üzerindeki yetkilerini parlamentonun kullanımına
devretmesiyle sistemleşmiş ve mali bir müessese olarak Anayasalarla düzenlenmiştir. Bu
düzenleme çerçevesinde nerelere hangi kamu hizmetleri için ne miktarda harcama yapılması
gerekeceğine ve bu harcamalar nedeniyle halka ne gibi mali yükümlülükler yükleneceğine
millet adına karar verilmekte, meclisler ön izinle yürütme organına bütçe ile öngörülmüş
gelirleri toplama, masrafları yapma ve borçlanma iznini vermektedir.
Bütçe hakkından doğan harcama yetkisi; Bütçe Kanununda verilen izin gereği kamu
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kamu giderlerini yapan kuruluşlarca kullanılan yetkidir.
Kamu gideri, harcama yapmaya yetkili olanlar tarafından yapılabilir. Her görevlinin harcama
yapması söz konusu olmayıp, yasalarla bu konuda yetkili kılınmış olması ve harcamanın;
yasal süreç içerisinde gerçekleştirilmesi gerekir.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde egemenlik millete aittir. Anayasa’mızda da
“Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle ülkemizde hem
vergilendirme yetkisi hem de harcama yetkisi millete aittir. Millet bu yetkisini vekilleri
aracılığıyla yürütür. Bu nedenle harcama yetkisi parlamentoya aittir.
Parlamentoların tüm kamu sektörü için yapılan onbinlerce harcamayı bizatihi
kendilerinin yapması mümkün değildir. Bu nedenle harcama yetkisi devredilmektedir. Bunun
da yegâne yöntemi Bütçe Kanunlarıdır. Bütçe Kanunları ile parlamentolar harcama yetkilerini
yürütme organlarına devreder. Bu nedenle yürütme organları ancak bütçelerde öngörülen
ödenek kalemlerinden ve öngörülen miktarlarda harcama yapabilirler; çünkü harcama
yetkileri bununla sınırlıdır. Öngörülen ödenek miktarının üzerinde harcama yapmaları
durumunda mezun edilmedikleri ve halkın yetki vermediği bir harcamayı yapmışlar demektir
ki bu Sayıştay tarafından tespit edilip raporlanır.
Parlamentolar vermiş oldukları harcama yetkisini Kesin Hesap Kanunu sürecinde
denetleyerek yetki kullanımının doğru yapılıp yapılmadığını karara bağlar. Bu konuda da
Sayıştay’dan hem teknik yardım hem de istişari görüş alırlar.