Beş Puanlık Hazine İndirimi

Kamu İhale Kurumu-1

Beş Puanlık Hazine İndirimi
Bilindiği üzere ülkemizde son dönemlerde etkili olan ekonomik krizle mücadele kapsamında bazı politikalar uygulanmıştır. Bu bağlamda istihdamı teşvik etmek amacıyla da 5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 81 inci maddesine 5763 sayılı Kanunun 24 üncü maddesiyle eklenen ve 01.10.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ı bendi uyarınca; “Özel sektör işverenlerinin, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutarın Hazinece karşılanacağı” hüküm altına alınmıştır.
Kamu kurum ve kuruluşlarınca özel güvenlik, temizlik, bilgi işlem, dezenfeksiyon, tıbbi sekreterlik gibi hizmetlerin dışarıdan hizmet alımı yoluyla yürütülmesi için yapılan personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında, yüklenicilerin hak edişlerinin ödenmesi aşamasında yüklenicilerin işveren sigorta primlerinin 5 puanlık kısmı ile ilgili Hazine indiriminden faydalanmadıklarına ilişkin ilgili idarelere dilekçe vermek suretiyle işveren sigorta primlerinin 5 puanlık kısmının hak edişlerinden kesilmesini önledikleri, bunun yanında yüklenicilerin aylık prim ve hizmet belgelerini SGK’na gönderirken 5510 sayılı Kanun türünü seçmeden veri girişi yaptıkları için sigorta tahakkuk fişinde 5 puanlık indirim ile ilgili satırın boş kaldığı, önceki aya ait sigorta tahakkuk fişinin yüklenici tarafından idarelere ibrazı sırasında indirimin yer almaması nedeniyle idarece herhangi bir kesinti yapılmadığı, daha sonra yüklenicilerin SGK’na düzeltme talebinde bulunarak geriye yönelik 5 puanlık işveren hisselerini SGK’ndan talep ettiklerinden, bu suretle kamu idarelerinin bütçelerinden 5 puanlık Hazine indirimi kadar fazla ve yersiz ödemede bulunulmak suretiyle KAMU ZARARI’na sebep olunmaktadır.
II- KONUNUN İLGİLİ MEVZUAT HÜKÜMLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun;
“Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8 inci maddesinde; “ Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.”,
“Kamu zararı” başlıklı 71 inci maddesinde; “(Değişik birinci fıkra: 25/4/2007-5628/4 md.) Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.
Kamu zararının belirlenmesinde;
a) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
b) Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,
c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,
d) İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,
e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
g) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,
Esas alınır.
(Değişik üçüncü fıkra: 22/12/2005-5436/10 md.) Kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edilir.
Alınmamış para, mal ve değerleri alınmış; sağlanmamış hizmetleri sağlanmış; yapılmamış inşaat, onarım ve üretimi yapılmış veya bitmiş gibi gösteren gerçek dışı belge düzenlemek suretiyle kamu kaynağında bir artışa engel veya bir eksilmeye neden olanlar ile bu gibi kanıtlayıcı belgeleri bilerek düzenlemiş, imzalamış veya onaylamış bulunanlar hakkında Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunların bu fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Ayrıca, bu fiilleri işleyenlere her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dahil yapılan bir aylık net ödemelerin iki katı tutarına kadar para cezası verilir.
(Değişik son fıkra: 25/4/2007-5628/4 md.) Kamu zararının, bu zarara neden olan kamu görevlisinden veya diğer gerçek ve tüzel kişilerden tahsiline ilişkin usûl ve esaslar, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” Hükümleri yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 81 inci maddesinin (ı) bendinde; “(Ek: 17/4/2008-5763/24 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır. Ancak Kuruma olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarını 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendiren işverenler ile 29/7/2003 tarihli ve 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa ve 22/2/2006 tarihli ve 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile diğer taksitlendirme ve yapılandırma Kanunlarına göre taksitlendiren ve yapılandıran işverenler bu tecil, taksitlendirme ve yapılandırmaları devam ettiği sürece bu fıkra hükmünden yararlandırılır. Bu fıkra hükümleri Kamu idareleri işyerleri ile bu Kanuna göre sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz. Hazinece karşılanan prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz. Bu fıkrayla düzenlenen destek unsurundan diğer ilgili mevzuat uyarınca ayrıca yararlanmakta olan işverenler aynı dönem için ve mükerrer olarak bu destek unsurundan yararlanamaz. Bu durumda, işverenlerin tercihleri dikkate alınmak suretiyle uygulama, destek unsurlarından sadece biriyle sınırlı olarak yapılır. Bu Kanun gereğince yapılan kontrol ve denetimlerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen işverenler bir yıl süreyle bu fıkrayla sağlanan destek unsurlarından yararlanamaz.
(Ek cümle: 31/7/2008-5797/2 md.) Bu fıkrada düzenlenen teşvik, kamu idareleri hariç bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin matrah, oran ve esaslar üzerinden 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıkların statülerine tabi personel için de uygulanır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tarafından müştereken belirlenir.” denilmektedir.
5737 sayılı Kanunun 38’inci maddesinin (ç) bendinde; 5737 sayılı yasanın 24’üncü maddesiyle, 5510 sayılı yasanın 81’inci maddesinin (ı) bendine eklenen ve yukarıda yer alan bendin, 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.

Bu durumda, Kanun 01/10/2008 tarihinden itibaren işveren hissesine ait beş (5) puanlık sigorta primlerinin Hazinece karşılanabilmesi için;
a) işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermelerini,
b) Sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemelerini,
c) Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmamasını,
şart koşmuştur.
Sosyal Güvenlik Kurumu Prim ve İdari Para Cezası Borçlarının Hakedişlerden Mahsubu, Ödenmesi ve İlişiksizlik Belgesinin Aranması Hakkında Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde; “İdarece işverenlerin hakedişleri, Kuruma idari para cezası, prim ve prime ilişkin borçlarının olmaması kaydıyla ödenir. …” hükmü yer almaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumunun 30/10/2008 tarihli ve 2008/88 sayılı Genelgesi ile 16/4/2009 tarih ve 2009/62 sayılı Genelgelerinde de, “…. idarelerin, ihale yoluyla yaptırdıkları işlerden dolayı hakediş ödemesi yapabilmeleri için, üstlenicilerin, Kuruma muaccel sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer fer’ilerinden oluşan borçlarının bulunmaması gerekmektedir.” denilmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumunun yukarıda değinilen mevzuatı uyarınca; kamu daire ve idarelerinden ihale yoluyla iş alan yüklenicilerin yukarıda (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen hususlardan birini yerine getirmemeleri halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçları hak edişlerin kesilmekte ve kesilen tutarlar Sosyal Güvenlik Kurumuna idare tarafından yüklenici adına gönderilmektedir.
Burada önemli olan nokta söz konusu kesinti işlemini idare adına kimin yapacağı sorusudur.
III- Hakedişten Kesinti Yapılmasına Yönelik Açıklamalar;
Burada belirtilen ödemeler işverenlere yapılan her türlü ödemedir. Yönetmeliğin amaç ve kapsam maddesinde belirtildiği üzere işverenlere ihale yoluyla yaptırılan her türlü iş için kamu idarelerince hakediş öncesi borcu olmadığına ilişkin belge aranılacaktır.
1. İdarece işverenlerin hakedişleri, Kuruma idari para cezası, prim ve prime ilişkin borçlarının olmaması kaydıyla ödenir.
2. İşverene yapılacak her hakediş ödemesinden önce, işverenin ve varsa alt işverenlerinin SGK’ya idari para cezası, prim ve prime ilişkin gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan borçlarının olup olmadığına ilişkin belge aranılacaktır. Bu belge, idarece yazıyla sorulabilir, idarece internetten alınabilir ya da işverence her şekilde getirilebilir. Edinilen belgeler ay sonuna kadar geçerlidir.
3. İdarece, işveren ve varsa alt işverenlerinin Kuruma idari para cezası, prim ve prime ilişkin gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan borçlarına mahsup edilmek üzere yapılan kesinti tutarı, ödeme belgesinde gösterilir.
4. Bu kesinti, ödeme makamınca muhasebe kayıtlarına intikal tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kurumun banka hesabına yatırılır. Burada söz konusu tutarın idarenin bütçe gideri hesabına değil kesinti hesabına alınma tarihi önemlidir.
5. Kesinti miktarına KDV dahil edilmez borç miktarı çok yüksek olsa bile KDV tutarı alacaklıya ödenecektir.
6. Kuruma ödenen kesintiler toplamının işverenin ve varsa alt işverenlerinin mevcut borçlarından fazla olması halinde, Kurum kesinti fazlalığını işverene iade eder.
7. İdare; hakediş kesintisinin yapıldığı tarihi, tutarını, muhasebe kayıtlarına intikal tarihini, tediye mahallini, banka hesap numarasını, işverenin adını ve soyadını, işveren tüzel kişilik ise unvanını, işyerinin sicil numarasını bir yazı ile ilgili üniteye bildirir.
8. İşverenler, web sayfalarına borç durumunu gösterip belgeyi koyup, belgenin isteyenler tarafından indirilmesi suretiyle bu yükümlülükten kurtulunabilir.
9. Belgenin; 5018 sayılı Kanun kapsamına giren kurumların muhasebe birimlerince aranması gerekmektedir. Dolayısıyla gerçekleştirmeyi yapan ve ödeme emrini düzenleyen gerçekleştirme görevlilerinin ve harcama yetkililerinin bu konuda herhangi bir yetki ve sorumlulukları yoktur.
10. Harcama pusulasıyla tesis edilen ödemelerde mükellefiyet olmadığı önceden kabul edildiği için bir belge istenilmesine gereksinim yoktur.
11. Hakedişten anlaşılması gereken, yapılan işe karşılık, katma değer vergisi hariç, malzeme fiyat farkı ve akreditif bedeli dahil olmak üzere idarece işverene ödenmesi gereken toplam tutardır.
12. Kişi işveren değilse eleman çalıştırmıyorsa bunu belgelemesi yeterlidir. Belge vermesine gerek yoktur.
IV- MUAYENE VE KABUL KOMİSYONU ÜYELERİ AÇISINDAN DURUM

Hizmet Alımları Muayene ve Kabul Yönetmeliği’nin, muayene ve kabul komisyonlarının görevlerini düzenleyen 6’ncı maddesine göre; “Muayene ve kabul komisyonu, 8 inci maddede belirtilen hükümlere göre kurulduğu tarihten itibaren, on (10) günü geçmemek üzere idarece belirlenen süre içinde işyerine, işyeri öngörülmeyen işlerde ise sözleşmesinde işin kabulü için belirlenen yere giderek yüklenici tarafından gerçekleştirilen işleri Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 44 – 49 uncu maddelerine göre inceler, muayene eder ve işin niteliğinin ihtiyaç göstermesi halinde gerekli gördüğü kısımların incelemesini ve gerekli görürse işletme ve çalışma deneylerini yapar. Kabule engel bir durum bulunmadığı taktirde işin kabulünü yapar.”

Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 44-49’uncu maddelerinde ve Muayene ve Kabul Yönetmeliği’nde muayene ve kabul komisyonuna, beş (5) puanlık sigorta primleri konusunda herhangi bir işlem yapma veya kontrol etme yükümlülüğü yüklenmemiştir. Muayene ve kabul komisyonu üyelerinin yükümlülüğü, sadece ve sadece sözleşme konusu işin sözleşme ve şartname hükümlerine uygun bir şekilde ifa edilip edilmediğinin tespiti ve akabinde kabul noktasındadır. Kabul sonrası hakediş düzenlenmesi ve hak edişe bağlı işlemler komisyon üyelerinin sorumluluğunda değildir.

IV- HARCAMA YETKİLİLERİ AÇISINDAN DURUM
5018 sayılı Kanunda harcama yetkilisi ifadesiyle bir program sorumlusuna ve statü hukukunda tanımlanan daire/birim amirine işaret edilmektedir. Bu konumda olan yöneticilerin, 657 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinde belirtildiği gibi, amiri oldukları kuruluş ve hizmet biriminde kanun, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan ve yaptırmaktan, maiyetindeki memurları takip ve kontrol etmekten görevli ve sorumlu tutulacakları da tabiidir.
Bu hükümler karşısında, bütçeden yapılacak harcamalar konusunda 5018 sayılı Kanunda öngörülen harcama sürecinde tek ve tam yetkili olan, giderin yapılmasına karar vermekten ödeme aşamasına kadar tüm işlemleri emir ve talimatı çerçevesinde yürüten ve maiyetindekileri ve onların eylem ve işlemlerini gözetmek ve denetlemekle yükümlü olan harcama yetkilisinin, tam ve doğrudan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim 14/06/2007 tarihli ve 5819/1 sayılı Sayıştay Genel Kurul Kararı’nda “… harcama yetkililerinin, harcama talimatlarının ve buna konu olan harcamaların bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygunluğundan sorumlu olduklarına oybirliğiyle…” sorumlu olduklarına hükmedilmiştir.

V- GERÇEKLEŞTİRME GÖREVLİLERİ AÇISINDAN DURUM

5018 sayılı Kanunun 33’üncü maddesi uyarınca bütçeden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal, veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekmektedir.

5018 sayılı Kanunun 33’üncü maddesinde; “Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. Giderlerin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanır.

Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler.

Elektronik ortamda oluşturulan ortak bir veri tabanından yararlanmak suretiyle yapılacak harcamalarda, veri giriş işlemleri gerçekleştirme görevi sayılır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esas ve usûller Maliye Bakanlığınca belirlenir.

Gerçekleştirme görevlileri, bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken iş ve işlemlerden sorumludurlar” denilmektedir.

Bu hüküm uyarınca, bir mali işlemi gerçekleştirmede görevli olanların sorumluluğunun belirlenmesinde, gerçekleştirme işlemini yapan memurun, yetkili ve görevli olması ve yapılan giderin de bu görevli tarafından düzenlenip imzalanan belgeye dayanıyor olması zorunludur. Bir başka deyişle, yukarıda anılan belge ve imza olmadan ödeme emri belgesinin tamamlanmış sayılmaması gerekmektedir. Aynı şekilde, belgeyi düzenleyenin de gerçekleştirme konusunda yetkisinin bulunması ve harcama talimatı ile veya sair surette amir tarafından görevlendirilmiş olması gerekmektedir.
Bu anlamda gerçekleştirme belgelerinin hazırlanması, taslak metinlerin yazılması, temize çekilmesi, kaydedilmesi, bilgisayara giriş yapılması gibi yardımcı hizmetlerin gerçekleştirme görevi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

a) Ödeme Emri Belgesini Düzenlemekle Görevlendirilen Gerçekleştirme Görevlisinin Sorumluluğu

5018 sayılı Kanunun 33’üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca ödeme emri belgesi, harcama yetkilisi tarafından belirlenen bir görevli tarafından düzenlenecektir.

Ödeme emri belgesi tek başına mali bir işlem sayılmamakla birlikte taahhüt ve tahakkuk aşamalarından sonra ödeme aşamasına geçilmesine esas teşkil etmektedir.

31.12.2005 tarihli ve 26040 sayılı 3. mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan İç Kontrol ve Ön Mali Kontrole İlişkin Usul ve Esasların 12 ve 13’üncü maddelerinde ödeme emri belgesi düzenleme görevi, ön mali kontrol kapsamında ele alınmakta ve “kontrol edilmiş ve uygun görülmüştür” şerhi çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Aynı esaslarda belirtildiği üzere, harcama yetkilileri, yardımcıları veya hiyerarşik olarak kendisine en yakın üst kademe yöneticileri arasından bir veya daha fazla sayıda gerçekleştirme görevlisini ödeme emri belgesi düzenlemekle görevlendirecek, ödeme emri belgesini düzenlemekle görevlendirilen gerçekleştirme görevlileri de, ödeme emri belgesi ve eki belgeler üzerinde ön malî kontrol yapacaklardır. Bu nedenle ödeme emri belgesini düzenleyen gerçekleştirme görevlisinin yaptığı işlemler nedeniyle sorumluluk üstlenmesi tabiidir.

Ayrıca, harcama birimlerinde süreç kontrolü yapılarak her bir işlem daha önceki işlemlerin kontrolünü içerecek şekilde tasarlanıp uygulanacak, mali işlemlerin yürütülmesinde görev alanlar, yapacakları işlemden önceki işlemleri de kontrol edeceklerdir. Bu bağlamda ödeme emri belgesini düzenlemekle görevlendirilen gerçekleştirme görevlileri de, ödeme emri belgesi ve eki belgeler üzerinde ön mali kontrol yaparak, ödeme emri belgesi üzerine “Kontrol edilmiş ve uygun görülmüştür” şerhi düşüp imzalayacaklardır. Bu nedenle ödeme emri belgesini düzenleyen görevli, gerçekleştirme belgelerinin ödeme emri belgesine doğru aktarılması yanında, düzenlediği belge ile birlikte harcama sürecindeki diğer belgelerin doğruluğundan ve mevzuata uygunluğundan da sorumludur.

Yapılan bu açıklamalara göre, aslî bir gerçekleştirme belgesi olan ödeme emri belgesini düzenleyen sıfatıyla imzalayan gerçekleştirme görevlisinin, düzenlediği belge ile birlikte harcama sürecindeki diğer belgelerin doğruluğundan ve mevzuata uygunluğundan harcama yetkilisi ile birlikte sorumlu tutulması gerekmektedir.

b) Ödeme Emri Belgesine Eklenmesi Gereken Taahhüt ve Tahakkuk Belgelerine İlişkin Sorumluluk

5018 sayılı Kanunun 33’üncü maddesi uyarınca bütçeden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanmış ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekmektedir.

Öte yandan anılan maddede, bir mali işlemin gerçekleştirilmesinde görevli olanların sorumluluğunun belirlenmesinde, bu görevlilerin yetkili ve görevli olması ve yapılan giderin de bu görevlilerce düzenlenen belgeye dayanıyor olması hususlarına bakılması gerekmektedir. Yani mali işlemin gerçekleştirilmesinde, görevli olanların imzası olmadan ödeme belgesinin tamamlanmış sayılmaması gerekmektedir.

Bu nedenle, ödeme emri belgesine eklenmesi gereken taahhüt ve tahakkuk işlemlerine ilişkin fatura, beyanname, tutanak gibi gerçekleştirme belgelerini düzenleyen veya bu belgeleri kabul eden gerçekleştirme görevlilerinin, bu görevleriyle ilgili olarak yapmaları gereken iş ve işlemlerle sınırlı olarak harcama yetkilisiyle birlikte sorumlu gerekmektedir.

  • Related Posts

    Kefalet Senedi ile Teminat Mektubu Arasındaki Farklar Nelerdir?

      Kamu İhale Kanununda yapılan değişiklikle, sigorta şirketleri tarafından düzenlenen kefalet senetleri kamu kurumlarınca açılan ihalelerde teminat olarak verilebilmektedir. Buna karşı hukuki anlamda, teminat mektubu ve kefalet senedi aynı nitelikteki…

    Fiyat Dışı Unsur Puanı Nedir?

    Ekonomik açıdan en avantajlı teklifin belirlenmesinin,  ekonomik açıdan en avantajlı teklif, fiyatla birlikte fiyat dışı unsurlar da dikkate alınarak belirleneceği belirtilen ihalelerde fiyat dışı unsur puanının da hesaplaması gerekir…. Fiyat…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

    Kaçırdığın Haberler

    Fermantasyon Nedir? Fermantasyon Ne İşe Yarar?

    • By admin
    • Kasım 22, 2024
    • 32 views
    Fermantasyon Nedir? Fermantasyon Ne İşe Yarar?

    Bila Tarihli Ne Demek? Bila Tarihli Ne Anlama Geliyor?

    • By admin
    • Kasım 22, 2024
    • 18 views

    Maddi Duran Varlıkların Yeniden Değerleme İşlemleri

    • By admin
    • Kasım 22, 2024
    • 13 views
    Maddi Duran Varlıkların Yeniden Değerleme İşlemleri

    Baskı ve Basım Hizmetlerinde KDV Tevkifat Oranı Kaçtır?

    • By admin
    • Kasım 22, 2024
    • 19 views

    Mahkeme Harç Reddiyatı Nedir? Mahkeme Masraf Reddiyatı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

    • By admin
    • Kasım 22, 2024
    • 27 views
    Mahkeme Harç Reddiyatı Nedir? Mahkeme Masraf Reddiyatı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

    İsmail Altunsaray Sazı….İsmail Altunsaray Akordu Nasıl Yapılır?

    • By admin
    • Kasım 22, 2024
    • 46 views
    İsmail Altunsaray Sazı….İsmail Altunsaray Akordu  Nasıl Yapılır?