Kamu İdaresi Türü |
|
|
Yılı |
2003 |
|
Dairesi |
6 |
|
Dosya No |
28377 |
|
Tutanak No |
28902 |
|
Tutanak Tarihi |
21.11.2006 |
|
Kararın Konusu |
|
|
Duruşma talebinde bulunan M. Erincik, F. Öğmen, E. Ada, H. İbil, A. Kaya, M. Kaya, O. İbil, H. Özdemir, H. Zerkin, H. Yiğit, A. Erincik, İ. Şengüler ve M. S. Karaosmanoğlu’nu temsilen Av. Tayfun Singi ile Sayıştay Savcı Vekilinin sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra gereği görüşüldü.
1 242 nolu ilamın 1. maddesinde, Urla Belediyesinde sözleşmeli statüde çalışan Avukat Tayfun Singi ile Belediye Hukuk Bürosunda görevli dava takip memuru Mehmet Erincek’e, yıllık azami ödenebilecek vekalet ücretinden daha fazla miktarda ücret-i vekalet ödenmesi nedeniyle 5.285.423.800 .- liranın tazminine karar verilmiştir.
Dilekçiler dilekçelerinde, söz konusu avukatın 657 sayılı Yasaya tabi avukat olmadığını, Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı, primi ödenen işçi statüsünde ve hizmet sözleşmesi ile çalışan avukat olduğunu, İlgili Avukata 30 günlük sözleşme ücreti olarak 2003 yılında 382.366.000 TL. ödendiğini, dolayısıyla 657 sayılı yasanın kendisine uygulanamayacağını, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uygulanabilmesi için asaleten memur kadrosuna atanmış, kadrosu belirli kadro karşılığı maaş ödemesi yapılmakta olan bir kurum avukatının söz konusu olması gerektiğini, 4667 sayılı kanunla 02.05-2001 tarihinde kabul edilen Avukatlık Kanunun Değiştirilmesi Hakkındaki Kanunun 164. maddesinin 5. bendine göre “Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata ait olduğunu bildirerek tazmin kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 1. maddesinde, Bu Kanun, genel ve katma bütçeli kurumlar, il özel idareleri, belediyeler, il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kefalet sandıklarında veya beden terbiyesi bölge müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkında uygulanır.
Sözleşmeli ve geçici personel hakkında bu kanunda belirtilen özel hükümler uygulanacağı,
4. maddesinde, dava azlığı nedeniyle kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatların sözleşme ile istihdamlarının caiz olduğu,
Mali hükümler, Kapsam başlıklı 146. maddesinde de, Bu kanunun 1. maddesinin 1. fıkrası kapsamına giren memurlar aylık, ücret, ödenek, hizmetle ilgili her türlü ödeme ve bunların şekil ve şartları bakımından bu kanundaki hükümlere, aynı maddenin ikinci fıkrası kapsamına giren memurlar özel kanunlardaki hükümlere tabidir.
Memurlara kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve amirlerin tayin ettiği görevler karşılığında bu Kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemez. hiçbir yarar sağlanamaz. Gençlik ve Spor hizmetleri uygulamasında fiilen görevlendirilecekler hariç.)
(Değişik fıkra: 14/01/1988 – KHK – 311/1 md.) Ancak, 02/01/1961 tarihli ve 196 sayılı Kanunun 2 nci maddesi, 07/06/1926 tarihli ve 904 sayılı Kanuna 30/01/1957 tarihli ve 6893 sayılı Kanunla eklenen ek 5 inci maddenin birinci ve ikinci fıkraları, 19/07/1972 tarihli ve 1615 sayılı Kanunun 161 inci maddesi, 13/01/1943 tarihli ve 4358 sayılı Kanunun değişik 14 üncü maddesi ve 02/02/1929 tarihli ve 1389 sayılı Kanun ile Katma Bütçeli Kurumların, İl Özel İdareleri ve Belediyeler ile bunlara bağlı birliklerin davalarını sonuçlandıran avukat ve saireye verilecek vekalet ücretine ilişkin sair kanun hükümleri saklıdır. (Değişik cümle 20/03/1997-KHK – 570/8 md.) Şu kadar ki, vekalet ücretinin yıllık tutarı, 6000 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının oniki katını geçemez. Bu esasa göre yapılacak dağıtım sonunda artan miktar merkezde bir hesapta toplanarak Maliye ve Gümrük Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmeliğe göre diğer avukatlar arasında, yukarıdaki miktarı aşmamak üzere eşit olarak dağıtılacağı, hükme bağlanmıştır.
1580 sayılı Belediye Kanununun Ek Madde 8. de aynen; “Bir kadroya bağlı olarak aylık veya ücreti belediye Bütçesinden yahut belediyenin yönetim ve denetimi altındaki daire, müessese veya şirketlerden verilen müşavir ve avukatların takip ettikleri dava ve işlerde,
mahkeme ve İcra Daireleri tarafından müvekkilleri belediye, daire, müessese veya şirketin hukuk işleri müdürlüğü yahut hukuk müşavirliği personeline, belediye meclisi tarafından tespit edilecek esaslara göre ve 7244 sayılı Kanundaki hadler dahilinde tevzi ve tediye olunacağı hümü mevcut ise de, 7244 sayılı Kanun 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 237. maddesi (b) fıkrasıyla yürürlükten kaldırılmıştır.
13.02.1997 tarih ve 25 nolu Urla Belediyesi Meclis Kararıyla kabul edilmiş ve “Urla Belediyesi Vekalet Ücretleri Yönetmeliği” düzenlenerek 13.02.1997 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
Yönetmeliğin 2. maddesinde; Bu Yönetmeliğin 1580 sayılı Belediye Kanununun Ek 8. maddesi ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 146. maddesine dayanılarak düzenlendiği,
3. maddesinde de; Tahsil edilen vekalet ücretinin %70’nin Belediye avukatına, %30’unun da dava takip memuruna verileceği, dağıtılacak vekalet ücretinin yıllık tutarının, birinci derece son kademe aylığının (ek gösterge hariç) yıllık tutarını geçemeyeceği, hükümleri yer almıştır.
Yukarıya alınan yasal düzenlemelerden belediyelerin sözleşmeli avukat çalıştırabilecekleri ve bunlara yapılacak ödemeleri sözleşmeyle yasal sınırlar çerçevesinde kararlaştırabilecekleri anlaşılmaktadır. Urla Belediyesi de, söz konusu hükümlere göre, yaptığı bir yıllık hizmet sözleşmesiyle sözleşmeli avukat çalıştırmıştır. Sözleşmeli avukata yapılacak ödemeler, söz konusu personelle imzalanan sözleşme hükümlerine göre tespit edilir. Yukarıda yazılı olan kanunlarda da bu düzenleme mevcuttur.
Dilekçe ekindeki, Avukat ile Belediye arasında imzalanan hizmet sözleşmesinin incelenmesinde, söz konusu sözleşmenin 4. maddesinde, ilgiliye, yapacağı hizmete karşılık sözleşme süresince her ay brüt 643.763.490.- lira ücret ödeneceği, sözleşme ücreti dışında (657 sayılı kanunun 146. maddesine göre Avukat ve dava vekillerine ödenecek vekalet ücretleri hariç) herhangi bir ad altında ödeme yapılamayacağı ifadesinin mevcut olduğu görülmüştür. Dolayısıyla, her ne kadar anılan avukat bir kadroya bağlı olarak aylık almasa da, kendisiyle yapılan sözleşmede, sözleşme ücreti dışında ilgiliye yapılacak vekalet ücretinin 657 sayılı kanunun 146. maddesine göre ödeneceği düzenlemesi, yani sözleşmeyle 657 sayılı Kanunun 146. maddesine atıf yapıldığından, yapılacak vekalet ücreti ödemelerinde bu maddedeki sınırlamaların anılan avukat sözleşmeli personel de olsa uygulanması gerekmektedir.
Dilekçiler her ne kadar Avukatlık Kanunun 164. maddesi son fıkrasında, dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olduğunu iddia etmişlerse de, ilgili avukatla yapılan hizmet sözleşmesinde ilgiliye, sözleşme ücreti ve 146. maddedeki şartlar dahilinde yapılacak vekalet ücreti dışında herhangi bir ödeme yapılamayacağı düzenlemesi bulunduğundan bu iddianın kabulü mümkün değildir.
Ayrıca, 5272 sayılı Belediye Kanununun 82. maddesinde vekalet ücretine dair herhangi bir kısıtlamanın olmadığı iddia edilmişse de, anılan kanunun 24.12.2004 tarihinde yürürlüğe girmiş olması ve ilgiliyle yapılan hizmet sözleşmesinde 146. maddeye atıf yapılmak suretiyle vekalet ücreti ödemelerine sınırlama getirilmiş olması karşısında, bu iddianın da kabulü mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dilekçilerin iddialarının reddiyle, 242 nolu ilamın 1. maddesiyle tazminine karar verilen 5.285.423.800 liraya ilişkin hükmün TASDİKİNE,
2 – 242 sayılı ilamın 2. maddesinde, Urla Belediyesinde boş bulunan Park-Bahçeler Müdürlüğü, İmar İşleri Müdürlüğü, İtfaiye Müdürlüğü, Personel Müdürlüğü, Temizlik İşleri Müdürlüğü ve Yazı İşleri Müdürlüğü kadrolarına kurum içinden vekaleten atanan şahıslara vekalet aylığı verilmesi nedeniyle 799.027.127.- liranın tazminine karar verilmiştir.
Dilekçiler dilekçelerinde, boş bulunan müdürlük kadrolarına yeni memur alımı yapılamaması nedeniyle şartlara en uygun personelden vekâleten atama yapıldığını, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 45.maddesi 4.bendi uyarınca “5.derece ve altındaki derecelere yükselecek memur bulunmaması halinde, kazanılmış hak aylık derecelerinin üç üst derecesinden fazla olmamak üzere bu dereceler karşılık gösterilerek atama yapılabileceğinin düzenlendiğini, müdürlük kadrolarına atanacak memur bulunmadığından 3 dereceyi aşmamak üzere müdürlük kadrolarına, kazanılmış hak teşkil etmemek üzere vekâleten kadroları uygun memur ataması yapıldığını, vekâlet eden memura da vekâlet ettiği kadronun karşılığı özlük haklarının ödendiğini, söz konusu memurların vekâlet ettikleri göreve terfi ettirilmedikleri gibi intibakları da yapılmadığını, Anayasanın angaryayı yasaklayan hükmü uyarınca fiilen yürütülen vekalet görevinden dolayı vekalet aylığına eşdeğer tutarda bir meblağın tazminat olarak ödenmesi gerektiği yönünde Danıştay’ın muhtelif kararlarının bulunduğunu bildirerek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmişlerdir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 86. maddesinde; Bir görevin memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekaletin asıl olduğu belirtildikten sonra boş ve dolu kadrolara, kurum içinden veya kurum dışından vekaleten atanan memurlara hangi hallerde vekalet aylığı verileceği tek tek sayıldıktan sonra 6. fıkrasında;
Yukarıda sayılan haller dışında, boş kadrolara ait görevler lüzum görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz olarak vekaleten gördürülebileceği hükme bağlanmıştır.
Verile emirleri içinde yer alan belgeler ile dilekçe ve vekaleten görevlendirme olurlarından, vekaleten atanan memurların geçici ayrılanların yerine değil (BOŞ) müdürlük kadrolarına vekaleten atandıkları, vekalet görevinin 3 aydan sonraki dönemleri için vekalet aylığı ödendiği görülmüştür.
657 sayılı Kanunun vekalet görevi ve aylığını düzenleyen 86. maddesinin 4. fıkrasında; 1. fıkrada bahsedilen kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden (GEÇİCİ) olarak ayrılan memurların yerine, aynı kurumdan atanan vekil memurlara vekalet görevinin 3 aydan fazla devam eden süresi için vekalet aylığı verilmesi öngörülmüş olup (BOŞ) müdürlük kadrolarına vekaleten atananlara 3 aydan fazla devam eden vekalet görevi için ilgililere vekalet aylığı ödenmesi kanunen mümkün değildir.
Her ne kadar dilekçiler dilekçelerinde, Devlet Memurları Kanununun 45.maddesi 2. fıkrasında “5.derece ve altındaki derecelere yükselecek memur bulunmaması halinde, kazanılmış hak aylık derecelerinin üç üst derecesinden fazla olmamak üzere bu dereceler karşılık gösterilerek atama yapılabileceği düzenlemesinin bulunduğunu ve buna göre Müdürlük kadrolarına atanacak memur bulunmadığından 3 dereceyi aşmamak üzere müdürlük kadrolarına, kazanılmış hak teşkil etmemek üzere vekâleten kadroları uygun memur ataması yapıldığını ve vekâlet eden memura da vekâlet ettiği kadronun karşılığı özlük haklarının ödendiği iddiasında bulunmuşlarsa da, söz konusu bu maddenin ikinci fıkrasında, bu şekilde ataması yapılanların işgal ettikleri kadroda kazanılmış derece ve kademelerinin aylığını almaya devam edeceği hükme bağlandığından bu iddialarının kabulü mümkün değildir. Kaldı ki, ilgililerin atamaları anılan kanunun 45. maddesine göre değil 86. maddesine göre yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, dilekçi iddialarının reddiyle 242 nolu ilamın 2. maddesinde tazminine karar verilen 799.027.127.- liraya ilişkin hükmün TASDİKİNE,
3- 242 sayılı ilamın 3. maddesinde, Urla Belediyesi Hesap İşleri Müdürlüğünde 6. derece şef kadrosunda 6/2 derece ve kademede görev yapmakta iken 14.04.1999 tarihinden itibaren 3. derece şef kadrosuna atanan Ender ADA’ya 14.04.1999- 01.09.2002 tarihlerine ait dönemler için ÖHT ve Ek Gösterge farkı ödenmesi nedeniyle 1.548.867.000.- liranın tazminine karar verilmiştir.
Dilekçiler dilekçelerinde, yasaya aykırı olan tazmin hükmünün kaldırılması talebinde bulunmuşlardır.
657 sayılı Kanunun 45. maddesinde, kadro karşılık gösterilmek suretiyle atananların durumu açıklanmış olup, maddenin 2 ve 3. fıkralarında; 5 inci ve daha aşağı derecelerdeki kadrolara, derece yükselmesi için gerekli nitelikleri haiz memur bulunmaması hallerinde, 36. maddede belirtilen öğrenim durumları itibarıyla tespit olunan yükseltilebilecek dereceyi aşmamak ve karşılık gösterilecek kadro derecesi kazanılmış hak aylık derecelerinin üç üst derecesinden fazla olmamak kaydıyla, bu dereceler karşılık gösterilerek, kendi derecesi ile aynı sınıftan memur atanmasının mümkün olduğu,
Bu gibilerin, işgal ettikleri kadroda kazanılmış derece ve kademelerinin aylığını almaya devam edecekleri ve kazanılmış aylıklarındaki kademe ilerlemesi ve derece yükselmesinin genel esaslara göre yapılacağı, karşılık gösterilen kadroların, ilgililer için kazanılmış hak teşkil etmeyeceği,
657 sayılı Kanunun 43. maddesinin 1. fıkrasının B) bendinde Ek Gösterge; Bu kanuna tabi kurumların kadrolarında bulunan personelin aylıkları; hizmet sınıfları, görev türleri ve aylık alınan dereceler dikkate alınarak bu kanuna ekli l ve ll sayılı cetvellerde gösterilen ek gösterge rakamlarının eklenmesi suretiyle hesaplanacağı, hükme bağlanmıştır.
Verile emri ekinde yer alan Urla Belediye Başkanlığına ait 14.04.1999 tarih ve 1999/842 sayılı Başkanlık olurlarıyla, Belediye Hesap İşleri Müdürlüğünde 6. derece şef kadrosunda 6/2 derece ve kademede görev yapmakta olan Ambar Şefi Ender ADA’nın 14.04.1999 tarihinden itibaren maaşını müktesebinden almak ve aynı görevi sürdürmek kaydıyla Belediyede münhal bulunan 3. derece GİH-Şef kadrosuna atandığı görülmüştür.
Atama onayında her ne kadar ilgilinin 6. dereceli şef kadrosundan 3. dereceli şef kadrosuna atandığı hususu yer almış ise de, atamanın 657 sayılı Kanunun hangi maddesine göre yapıldığı belirtilmemiştir.
23.06.2004 tarih ve 2004/2355 sayılı Urla Belediyesi Personel Müdürlüğü yazısına göre Ender ADA’nın 31.12.2003 tarihi itibarıyla lise mezunu olduğu anlaşılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68/B maddesine göre kurumların 1-4 dereceli kadrolarına atanacak kişinin yüksek okul mezunu olması gerektiğinden, lise mezunu olan ilgilinin atamasının 68/B maddesine göre yapılmadığı ortadadır, ilgili 657 sayılı Kanunun 68/B maddesine göre atanamayacağına göre atamanın aynı kanunun 45. maddesine göre 3. derece kadro karşılık gösterilmek suretiyle atandığı hakkında herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.
Yukarıda yer alan 45. maddede, kadro karşılık gösterilmek suretiyle kendi kadro derecesinden en fazla üç üst dereceye atananların, atanma suretiyle işgal ettikleri yeni kadroda, kendi kazanılmış derece ve kademelerinin aylığını almaya devam edecekleri, aynı kanunun 43. maddesi (B) bendinde de aylığın, ek gösterge rakamlarının eklenmesi suretiyle hesaplanacağı hükme bağlandığından, anılan personele karşılık gösterilen kadronun ek göstergesinin ödenmesi mevzuata uygun değildir.
Özel Hizmet Tazminatı Farkı;
Bakanlar Kurulunun 19.01.1998 tarih ve 98/10548 sayılı Kararıyla kimlere ne miktarda zam ve tazminat verileceği tespit edilmiş, söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı ve eki cetvellerinin 2003 yılında da aynen uygulanması Bakanlar Kurulu’nun 04.01.2003 tarih ve 2003/5139 sayılı Kararıyla kararlaştırılmıştır.
Söz konusu Kararnameye ait ll Sayılı Cetvel Özel Hizmet Tazminatı (A) Üst Yönetim Ve Genel İdare Hizmetleri Bölümünde, özel hizmet tazminatı ödemelerinin personelin kadro derecesine göre ödenmesi öngörülmüştür. Anılan personelin kadro derecesi 3. derece olduğundan bu dereceye ait özel hizmet tazminatının ödenmesinde mevzuata aykırı durum bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, dilekçi iddialarının kısmen kabul edilerek 242 nolu ilamın 3. maddesiyle tazminine karar verilen 1.548.867.000.- liradan, özel hizmet tazminatından kaynaklanan 841.779.000.- liranın düşülerek bakiye (ek göstergeden kaynaklanan) 707.088.000.- liranın ilamda gösterilen sorumluların uhdelerinde kalmak üzere DÜZELTİLMEK SURETİYLE TASDİKİNE,
4 – Asilde aranan şartlan taşımadıkları halde Yazı İşleri Müdürlüğü, Park ve Bahçeler Müdürlüğü, İtfaiye Müdürlüğü, Temizlik İşleri Müdürlüğü ve Personel Müdürlüğü kadrolarına vekaleten atanan Asıman Kaya, Mehmet Kaya, Oğuz İbil, Hüseyin Doğaner ve Ender Ada’ya; özel hizmet tazminatı ile ek göstergelerin, vekalet edilen kadro için tespit edilen oranlarda ve tutarlarda ödenmesi nedeniyle 7.349.118.000.- liranın tazminine karar verilmiştir.
Dilekçiler dilekçelerinde, 2004/ 6996 sayılı 2004 yılında memurlara ne miktarda zam ve tazminat verileceğine dair Bakanlar Kurulu Kararındaki vekaletle ilgili hükümlerini ve Belediyelerdeki Memurların Görevde Yükselme Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesini gerekçe göstererek tazmin hükmünün kaldırılması talebinde bulunmuşlardır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun (04.07.2001 tarih ve 631 sayılı KHK ile değişik) 175 inci maddesinin ikinci fıkrasında,
“Ancak, kurum içinden veya diğer kurumlardan vekalet edenlere vekalet aylığı ödenebilmesi için vekilin asilde aranan şartlan taşıması zorunludur”
hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun “Zam ve Tazminatlar” başlıklı 152. maddesinde, kimlere ne oranlara kadar özel hizmet tazminatı verileceği tek tek açıklanmış ve III-Ortak Hükümler bendinde de; Bu zam ve tazminatların hangi işi yapanlara ve hangi görevlerde bulunanlara ödeneceği, miktarları, ödeme usulü ve esasları, ilgili kurumların yazılı isteği ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca, bütün kurumlan kapsayacak şekilde ve 154. madde uyarınca katsayının Bakanlar Kurulunca değiştirilmesi durumu hariç, yılda bir defa olmak üzere hazırlanacağı ve Bakanlar Kurulu Karan ile yürürlüğe konulacağı belirtilmiştir.
Kanunun bu maddesinin verdiği yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 19 .01. 1998 tarih ve 98/10548 sayılı kararıyla, kimlere ne miktarda zam ve tazminat verileceği tespit edilmiş, söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı ve eki cetvellerin 2003 yılında da aynen uygulanması Bakanlar Kurulu’nun, 04.01.2003 tarih ve 2003/5139 sayılı kararıyla kararlaştırılmıştır.
Bakanlar Kurulu Kararının 6. maddesi (H/b) bendinde; 657 sayılı Kanunun değişik 86. maddesi uyarınca;. Kurumlarınca bir göreve kurum içinden veya diğer kuramlardan vekalet ettirilenlere, bu kararnamede de asli kadroları için öngörülen zam ve tazminatlarının toplamı ile vekalet ettikleri kadro için öngörülen zam ve tazminatların toplamının net tutarları mukayese edilerek fazla olanının, 657 sayılı Kanunun 175. maddesindeki oranlar dikkate alınmaksızın, vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve bu görevin fiilen yapıldığı sürece ödeneceği,
Ancak, bu ödemenin yapılabilmesi için vekalet eden personelin (99) seri nolu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğinde açıklandığı üzere asilde aranan şartlara haiz olması gerektiği hükmü getirilmiştir
Madde hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere; kurumlarınca bir göreve vekalet ettirilenlere vekalet edilen asli kadrolar için öngörülen zam ve tazminatların vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve bu görevin fiilen yapıldığı sürece ödenebilmesi için, vekalet eden personelin “asilde aranan şartlara haiz olması” gerekmektedir.
Vekalet ettirilen personel asilde aranan şartlara haiz değilse vekalet edilen kadro için öngörülen zam ve tazminatların ödenmesi mümkün değildir.
İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki memurların “Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelik” 02.02.2000 tarih ve 23952 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış olup Yönetmelikle kapsama dahil kuruluşlarda istihdam edilen memurların görevde yükselmelerine ait usul ve esaslar belirlenerek bir kadroya asaleten atanacaklarda aranacak şartlar tek tek tespit edilmiştir.
Yönetmeliğin 14 ve 15. maddelerinde (a fıkralarında) kapsama dahil kurum ve kuruluşlardaki “müdür” unvanlı kadrolara atanabilmek için mezun olunması gereken okullar ve süreleri ile hizmette en az gerekli olan süreler açıklanmıştır.
Buna göre, Yönetmeliğin 14. maddesi (a) fıkrasında; Bu yönetmeliğe tabi personelde öğrenim düzeyi ile ilgili olarak, Yazı İşleri, Personel, Hesap İşleri, İktisat, Zabıta ve İtfaiye Müdürlüğü kadrolarına atanabilmek için kamu yönetimi, maliye, iktisat, işletme, iş idaresi ve benzeri sosyal ve idari bilim dallarında en az (4) yıllık yüksek öğrenim görmek veya bunlara denkliği Milli Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş yurt içi veya yurt dışı öğrenim kurumlarından mezun olmak,
Hizmete ilişkin özel şartların tespit edildiği 15. maddesinin (a/l) bendinde de; Bu yönetmeliğin 5. maddesinin (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde sayılan “müdür” kadrolarına yapılacak atamalarda, 1-4 dereceli kadrolar için 657 sayılı Kanunun 68/B bendinde belirtilen süreler (en az 8,10 ve 12 yıl) kadar, 5 ve daha aşağı dereceli kadrolar için de en az 8 yıl hizmeti olmak, şartları getirilmiştir.
Ancak Yönetmeliğin 21. maddesinde, Bu Yönetmelik kapsamında bulunan görevlere 18.10.1999 tarihinden önce atanmış olanların kazanılmış haklarının saklı olduğu, Geçici 1. maddesinde de; ihtiyaç duyulan hallerde bu Yönetmelik kapsamında bulunan personelden 18.04.1999 tarihinde görevde bulunanlar için bu Yönetmelikte öngörülen öğrenim düzeyinin bir alt öğrenim düzeyinin esas alınabilmesi hükmü konulmuştur.
Sorumlular savunmalarında, 2004/6996 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında asilde aranan şartlara haiz olmasa da, hatta açıktan atananlara dahi vekalet aylığı ödenmesinin öngörüldüğünü bildirerek tazmin hükmünün kaldırılmasını istemişlerse de, tazmin hükmü verilen hesap 2003 yılı ile ilgili olduğundan, 01.01.2004 tarihinden itibaren geçerli olan Kararnamenin 2003 yılı için uygulanması mümkün değildir.
Ayrıca, sorumlular savunmalarında Belediyelerde Görevli Memurların Görevde Yükselme Yönetmeliğinin geçici 21. maddesinde ihtiyaç duyulan hallerde bu Yönetmelik kapsamında bulunan personelden 18.04.1999 tarihinde görevde bulunanlar için bu yönetmelikte öngörülen öğrenim düzeyinin bir alt öğrenim düzeyinin esas alınabileceği hükmü gereği ve ihtiyaç nedeniyle görevlendirme yapıldığını iddia etmişlerse de, 04.01.2003 tarih ve 2003/5139 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 6. maddesi H bendinin (b) alt bendinde, vekalet görevi için bir ödemenin yapılabilmesi için, vekalet eden personelin 99 seri numaralı Devlet Memurları Genel Tebliğinde açıklandığı üzere asilde aranan şartlara haiz olması, Belediyelerde Görevli Memurların Görevde Yükselme Yönetmeliğinde de, vekalet edilen müdürlükler için ilgili personelin en az 4 yıllık yüksek öğrenim görmesi gerekli görüldüğünden, öğrenim düzeyi yönünden asilde aranan şartlara haiz olmayan anılan personele vekalet ücreti ödenmesi mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, 246 nolu ilamın 4. maddesiyle tazminine karar verilen 7.349.118.000.- liraya ilişkin tazmin hükmünün TASDİKİNE,
5 – 242 sayılı ilamın 5. maddesinde, Astek Ltd. Şti. tarafından yapılan Zeytinalan, Çamlıçay, Torasan ve İskele Mahallesi muhtelif sokaklarında asfalt emülsiyonu kaplaması işinde, sözleşme ve şartname hükümlerine aykırı olarak asfalt malzeme fiyat farkı verilmesi nedeniyle 7.280.875.030.- liranın tazminine karar verilmiştir.
Dilekçiler dilekçelerinde, İhale şartnamesinin 9.maddesinde yıl içinde akaryakıt fiyat farkı ödeneceğinin yazılı olduğunu, bu hükmün mazot-benzin gibi petrol ürünü için değil, alım konusu asfalta gelecek zamların ödeneceği şeklinde düşünülerek yazıldığını bildirerek tazmin hükmünün kaldırılması talebinde bulunmuşlardır.
Söz konusu emülsiyon asfalt yapılması işine ait 12.09.2002 ve 08.08.2002 tarihli ihale şartnamelerinin 9. maddesinde aynen; “Yıl içinde akaryakıt fiyat farkı ödenecektir. Bunların dışında kalanlara fiyat farkı ödenmeyecektir.” denilmiş ve Emanet Komisyonu üyeleri tarafından imzalanıp ita amiri tarafından da olur verilen ihale şartnamelerinin son fıkrasında da “iş bu şartname 14 maddeden ibaret olup, ihaleyi alan kişi bu şartname hükümlerine aynen uymak zorundadır. İhaleye iştirak eden, şartname hükümlerini, aynen kabul etmiş sayılır.” denilmiştir. Şartnamelere dayanılarak çıkarılan ve yüklenici ASTEK Asfalt İnş. Taah. Ltd.Şti. tarafından da imzalanan 12.09.2002 ve 09.08.2002 tarihli sözleşmelerde de yüklenici firmanın ihale şartnamesinde belirtilen 14 maddeyi, şart ve hükümlerini kabul ve taahhüt ettiğini belirtmiştir.
88/13181 sayılı Fiyat Farkı Kararnamesinde asfalt Kararnamenin 9. maddesinin 9.2.1 üretici kuruluşlardan temin edilen malzeme olarak ( j ) bendinde gösterilmiş, aynı Kararnamenin 9.2.3. akaryakıt başlıklı fıkrasındaki akaryakıt kapsamına alınmamıştır. Dolayısıyla, asfaltı akaryakıt kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. Bu nedenle söz konusu işe ait şartname ve sözleşme hükümlerine göre asfalt için fiyat farkı ödenemez.
Dilekçiler her ne kadar asfalt için nakliye ödenmediğini iddia etmişlerse de, hakediş ekleri arasında olan imalat raporlarına bakıldığı zaman emülsiyon asfalt nakliyesi adı altında nakliye bedeli ödendiği görülmektedir. Dolayısıyla, söz konusu emülsiyon asfalt işinde asfalt malzemesine ödenen fiyat farkı bedellerini nakliye bedeli olarak görmek de mümkün değildir.Yukarıda açıklanan sebeplerle, anılan işe ait ihale şartname ve sözleşmeleri hükümlerine göre asfalt malzemesi için fiyat farkı ödenmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, dilekçi iddialarının reddedilerek 242 nolu ilamın 5. maddesiyle tazminine karar verilen 7.280.875.030 liraya ilişkin hükmün TASDİKİNE,
6 – 242 sayılı ilamın 6. maddesinde, Kardeş şehir kurulması amacıyla Almanya’nın Heindenheim şehrine giden “Belediye Başkanının eşi Feyza Karaosmanoğlu’na yurtdışı görevlendirme olmaksızın geçici görev yolluğu verilmesi nedeniyle 1.936.346.035.- liranın tazminine karar verilmiştir.
Dilekçiler dilekçelerinde, davetin özünde ve gidiş şeklinde zımnen Belediye Başkanı eşinin temsille görevli bulunduğunu, şekli olarak meclis ve encümen kararlarında (personelden memur ve işçi olmadığından) sehven ismi yazılmamışsa da Urla Belediye Başkanı yanında davetiyede gezinin baş konuğu olduğunu bildirerek tazmin hükmünün kaldırılması talebinde bulunmuşlardır.
6245 sayılı Kanunun (2562 sayılı Kanunla değişik) “Harcırah Verilecek Kimseler” başlıklı 4’üncü maddesinin 1. fıkrası 2. bendinde;
Memur veya hizmetli olmamakla beraber kurumlarca geçici bir vazife ile görevlendirilenlere harcırah verilebileceği,
2562 sayılı Kanunla değişik, “Memur veya Hizmetli Olmayanların Harcırahı” başlıklı 8’inci maddesinin ilk iki fıkrasında ise;
Memur veya hizmetli olmadıkları halde bu Kanuna tabi kurumlarca geçici bir görev ile görevlendirilenlere verilecek yol masrafı ve gündelik, bunların bilgi seviyeleri ve faaliyet sahaları ile mahalli şartlar dikkate alınarak 4’üncü dereceye kadar olan memurlardan herhangi birine verilen yol masrafı ve gündeliğe kıyasen ilgili kurumca takdir olunur.
Ancak ilgili Bakanlığın teklifi ve Maliye Bakanlığının olumlu görüşü üzerine bu gibi kimselerden icap edenlere 4 üncü dereceden daha yüksek memurlara ödenebilecek yol masrafı ve gündelik verilebileceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan madde hükümlerine göre, memur ve hizmetli olmadıkları halde kurumlarca geçici bir görevle (yurtiçi-yurtdışında) görevlendirilenlere yol masrafı ve gündelik verilmesi mümkün bulunmaktadır.
İçişleri Bakanlığı-Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün 25.09.1997 tarih ve 50596 sayılı Belediyelerde Yurtdışı Görevlendirmeleri Genelgesinin;
3. maddesinde; Yurt dışı görevlendirmeler için, belediye meclisinden, toplantı halinde değilse belediye encümeninden karar alınacağı,
7. maddesinde; Her türlü yurtdışı görevlendirmelerde vali onayının alınacağı,
11. maddesinde ise; görevlendirilen personelle birlikte yurtdışına çıkan eş ve çocuklar için belediye bütçesinden herhangi bir ödeme yapılmayacağı, ifadesi bulunmaktadır.
Verile emirleri eklerinin incelenmesinde, Belediye Başkanı M. Selçuk Karaosmanoğlu ile Belediye personelinden Mehmet Emeç ve Osman Dinçsayar’ın, kardeş şehir kurulması amacıyla 17-23 Mart 2003 tarihleri arasında Almanya’nın Heindenheim şehrine gitmesi ve resmi gezi bedelinin belediye bütçesinden ödenmesi için 05.02.2003 tarih ve 69 nolu Encümen Kararının alındığı, Belediye Başkanı M. Selçuk Karaosmanoğlu’nun 17-23. Mart 2003 tarihleri arasında görevli-izinli olarak Almanya’ya gitmesi için 14.03.2003 tarihinde İzmir Valiliğince olur verildiği, anılan personelle ilgili olarak genelge doğrultusunda işlem yapılmasına rağmen, Encümen kararında Belediye Başkanı eşi için her hangi bir görevlendirme yapılmadığı, sadece 13.03.2003 tarih ve 825 sayılı Belediye Başkanı M. Selçuk Karaosmanoğlu tarafından Hesap İşleri müdürlüğüne hitaben yazmış olduğu görevlendirme yazısına istinaden Belediye Başkanı eşine yurtdışı gündeliği ve uçak bilet bedelinin ödendiği tespit edilmiştir.
Oysa, Belediye Başkam eşine de yurt dışı harcırahı ödenebilmesi için, söz konusu kişinin Belediye Meclisi veya Encümen Kararı ile açıkça görevlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü Belediye Başkanının eşi kamu görevlisi olmadığından Dilekçiler tarafından Başkan eşinin zımnen temsille görevli olduğu şeklindeki iddianın kabulü mümkün değildir.
Bu itibarla yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, kardeş şehir kurulması amacıyla Belediye Başkanı oluruyla Almanya’ya giden Belediye Başkanı eşine; Belediye Meclisi veya Encümen Kararı (yani her hangi bir görevlendirme) olmaksızın harcırah ödenmesi mümkün olmadığından, dilekçilerin iddialarının reddiyle, 242 nolu ilamın 6. maddesiyle tazminine karar verilen 1.936.346.035.- liraya ilişkin hükmün TASDİKİNE,
Karar verildiği 21.11.2006 tarih ve 28902 sayılı tutanakta yazılı olmakla iş bu ilâm tanzim kılındı.