BELEDİYE DIŞI İŞÇİ İSTİHDAMI
1980’li yıllardan bu yana uygulanan özelleştirme politikası, geleneksel idari usulleri içerik ve amaç değişimine uğratmıştır. İhale mekanizması bir özelleştirme aracına dönüştürülmüş, bu araç ile kamu hizmetlerinin özel sektöre devri gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Belediyeler inşaat, temizlik ve çöp toplama, mezbaha, ulaşım, park ve bahçe düzenleme, ekmek üretimi, su bedellerinin ve vergilerin toplanması, mezarlık v.b. geçici ya da sürekli olarak üstlendikleri işleri sözleşme yoluyla taşeron – müteahhit kullanarak ya da şirket ler kurarak gerçekleştirmeye teşvik edilmişlerdir. Bu uygulamalara sık başvuran belediyeler, saçaklarında irili ufaklı şirket ve taşeron kurumların yer aldığı bir tür “holding merkezi” görünümündedir.
Belediye bünyesinde yürütülen hizmet alanıyla birlikte istihdam da daralmakta, buna karşılık istihdam, şirket ve taşeron kuruluşlarda genişlemektedir. Şirket ve taşeronlara devredilen işler, başlıca belediye hizmetleridir; belediye hizmeti yerel nitelikteki kamu hizmetlerindendir. Hizmetin piyasa kurallarına göre çalışan örgütler eliyle verilmesi yalnızca hizmetten yararlanan yurttaşlar açısından değil, aynı zamanda yönetim örgütlenmesi ve işgücü açısından da farklı sonuçlar doğurur. Belediye, her durumda, hizmetlerin eşitlikçi ve nitelikli bir şekilde sürdürülmesinden; bunun için gerekli örgütlenme ve istihdam koşullarının sağlanmasından sorumludur. Bu nedenle şirket ve taşeron saçakları, belediyenin tamamlayıcı parçasını oluşturmaktadır.
Hizmetlerin devri, işgücü üzerinde doğrudan etkiler yaratmaktadır. Bunlardan ikisi ön plana çıkmaktadır: (1)Belediye işçileri sendika ve toplu iş sözleşmesi hakkından yararlanırken, şirket ve taşeron işçileri bu anayasal ve yasal haklarından yararlanamamaktadır.Dolayısıyla bu kesime devredilen işçiler ücret düzeyi, iş güvencesi ve sosyal haklar bakımından gerilemektedirler. (2) Şirket ya da taşerona devredilen işlerin hangi işkoluna gireceği konusu kendi başına bir soruna dönüşmektedir. Yargı kararlarının genel eğilimi, işkolunu, yapılan işin niteliğine göre belirleme yönündedir. Belediyelerin hizmet alanı çeşitlilik gösterdiğinden, kuramsal olarak belediyeler 28 işkolunda 28 ayrı sendika ile toplu sözleşme yapmak gibi bir durum ile karşı karşıya kalmaktadırlar.
Belediye şirketleri, Türk Ticaret Kanunu’na göre çalışan özel hukuk tüzelkişileridir. Bu yapıları nedeniyle piyasa mekanizması kurallarına göre çalışmakta, kamu kesiminin yönetsel denetim alanı dışında kalmaktadırlar. Bu şirketler, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca denetlenebilirler. Ancak bakanlık böyle bir denetim yapmamaktadır.
Elde edilebilen bilgilerin birebir kesinlikte olduğu söylenemez. Bununla birlikte, İçişleri Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kayıtları ile anket uygulamasından sağlanan bilgiler ışığında, ülke genelinde belediyelerin %14’ünün şirket / vakıf kurucusu ya da ortağı olduğu saptanabilmiştir. 1998 yılı ortalarında 408 belediye, 480 şirket ve 32 vakıf olmak üzere 512 kuruluş ile kamu mekanizmalarının dışına taşmış durumdadır. Bu sayılar üzerinde yapılan inceleme, şirketleşmenin tüm ülke yüzeyine yayıldığını göstermiştir.