Alacağın Muaccel Olması Ne Demek? Alacak Ne Zaman Muaaccel Olur?
Muacceliyet:Borçlar Yasamızın 90. maddesi, “İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur”; 117. maddesi ise, “Muaccel bir bor-cun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere muacceliyet ve temerrüt oluşumu Yasada amir (emredici) hüküm olarak tanımlanmış olup, bu tanımlar herhangi bir yorumu gerektir-meyecek kadar açıktır.
Yasal düzenlemedeki açık tanımlamalara karşın, incelediğimiz bazı banka sözleşmelerine konulan hükümlerle, temerrüt oluşumuna bakılmaksızın, muacceliyet tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulama olanağı sağlandığı, bu suretle kredi borçlusu yükünün haksızca ağırlaştırıldığı gözlenmiştir.
Örneğin teminat mektubunun tazmini halinde, mektup lehdarı müşterinin keşide olunacak ihtarname ile temerrüde düşürülmesi gerekirken, ihtarın geciktirilip tazmin tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulandığı, bu suretle tazmin durumundan habersiz müşterinin, “kredi faizi” yerine, kredi faiz oranının %50 fazlası nispetinde “temerrüt faizi” sorumluluğu ile haksız olarak karşı karşıya bırakıldığı gözlenmektedir.
6098 sayılı Borçlar Yasasının 21. maddesi, “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgiverip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır.
Aksi takdirde genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.” hükmünü içermekte olup, 23. madde; genel işlem koşulları arasında yer alan bir hükmün açık ve anlaşılır olmaması veya birden çok anlama gelmesi halinde düzenleyenin aleyhine, karşı tarafın lehine yorumlanacağı, 24. madde ise; düzenleyene, karşı taraf aleyhine, genel işlem koşullarını içeren sözleşmenin bir hükmünü değiştirme, ya da yeni düzenleme yetkisi veren kayıtların yazılmamış sayılacağı hükümlerini içermektedir.
Kanun Koyucu yukarda işaret olunan düzenlemeyle, sözleşmelerde borç üstlenen (kredi kullanan) kişileri güçlü bir yasal güvenceye kavuşturmayı amaçlamıştır.
İmzalayan kişinin yaşı ve eğitim düzeyi de gözetilerek, sözleşme içeriğinin, özellikle muacceliyet, temerrüt, faiz ve parasal yükümlülüklerle ilgili hükümlerin “dürüstlük kuralı” (MK md.2) dikkate alınmak suretiyle, hiçbir yanlış anlamaya meydan vermeyecek açıklıkta düzenlenmesi gerekmektedir.
Genel işlem koşullarının 6098 sayılı Yasa ile kapsamlı olarak ele alınması ve düzenlenmesi öncesinde, bazı banka sözleşmelerindeki, temerrüt oluşmadan temerrüt faizi uygulanmasına[1] ve müşterinin açık oluru alınmaksızın, objektif iyi niyet kuralına uymak koşuluyla ihbarsız tek taraflı faiz artırımına olanak tanıyan hükümlere geçerlilik tanındığı görülmektedir.
[2]Yasanın temerrüt oluşumunu düzenleyen hükmü (madde 117) bilindiği üzere amir hükümdür.
Amir hükme aykırı bir düzenlemenin, Yasanın 21.maddesindeki, “açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme olanağı ve kabulü sağlanarak” ifadesiyle, geçerli, bağlayıcı bir sözleşme hükmü haline getirilmesi mümkün müdür? Bu soru hakkındaki görüşümüzü aşağıda temerrüt olgusu incelenirken somutlaştırmaya çalışacağız.