Günlük yaşamda vergi dairelerine borcu olan mükellefler; zaman zaman çok eski borçlarla ilgili tebliğ edilen ödeme emirleri ile karşılaşmaktadırlar. Örneğin; 2017 yılında 2008 yılına ait bir vergi borcu nedeni ile bir ödeme emri tebliğ alabilirsiniz. Yapılan bir tarhiyat ile ilgili olarak dava açmış ve Vergi Mahkemesi kararı üzerine Danıştay da tarhiyatı onamış ise, bu durum ortaya çıkabilir. Bunun dışında kesinleşmiş ve vadesini izleyen yılı takip eden 5 yıl içinde tahsil edilmeyen vergilerin tahsil zamanaşımına uğraması gerekir iken; bu gelen ödeme emrine bir anlam verememiş olabilirsiniz. Bu durum, vergi dairelerinin vergi alacağını zamanaşımına uğratmamak için, sizin adınıza vergi dairesine yatırdığı 1 liralardan kaynaklanabilir.
– Tahsil zaman aşımını kesmek için vergi daireleri mükellef adına cüz’i ödeme yapmaktadır.
Vergi hukukunda zaman aşımı; vergi idaresinin vergi alacağını tahakkuk ettirme ve tahsil etme yetkilerini ortadan kaldıran bir nedendir. Vergi hukukunda zaman aşımı, vergi alacağını kendiliğinden ortadan kaldırmaktadır. Mükellef ileri sürmese bile, zaman aşımının vergi idaresi ve yargı organlarınca re’sen dikkate alınması gerekmektedir.
Vergi hukukunda vergi idaresinin vergiyi isteme yetkisini sınırlandıran iki temel zaman aşımı müessesesi mevcuttur. Bunlar tarh ve tahsil zaman aşımıdır.
Mükellefin hesabına para yatırma konusu, tahsil zaman aşımı ile ilgili olduğu için, biz bu tahsil zaman aşımı ile ilgili konuyu irdeleyeceğiz. Tahsil zaman aşımı; vergiler ve diğer bütün kamu alacakları için geçerli olmak üzere, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 102. Maddesinde düzenlenmiştir.
Bu düzenleme; “Amme alacağı vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse, zaman aşımına uğrar, para cezalarına ait hususi kanunlardaki zaman aşımı hükümleri mahfuzdur. Zaman aşımından sonra mükellefin rızaen, yapacağı ödemeler kabul olunur” şeklindedir.
Yukarıdaki hükme göre; vadesi 26.05.2011 olan Katma Değer Vergisi ile ilgili bir borç için zaman aşımı süresi 01.01.2012’de başlayacak ve 31.12.2016’da sona erecektir. Yani vadesi 2011 yılı içinde herhangi bir tarih olan bir vergi borcu nedeni ile 01.01.2017’den itibaren devletin tahsil yetkisi kalktığı için, ödeme emri tebliğ edilmemelidir.
Tahsil zaman aşımını durduran ve kesen nedenler, 6183 sayılı Kanun’un 103 ve 104 maddelerinde düzenlenmiştir.
Zaman aşımını durduran nedenlerin varlığı halinde; zaman aşımı işlemeyen süre kadar uzuyor iken; kesen nedenler var ise, zaman aşımı 5 yıl olarak yeniden başlar.
– Vergi dairelerince yapılan ödeme zaman aşımını kesemez.
Tahsil zaman aşımını kesen nedenlerden birisi ödemedir. Ödeme, vergi borcunun mükellef tarafından kanunlara uygun şekilde yerine getirilmesi olarak tanımlanmaktadır.
Vergi daireleri borçlu mükelleflerin bilinen adreslerini tespit edemediği veya tahsilat için gerekli mal araştırmasını zamanında yapamayarak, kamu alacağını tahsil edemedikleri durumlarda, kamu alacağının zaman aşımına uğrayarak ortadan kalkmasını önlemek amacıyla; zaman aşımının son günlerinde, mükellefler adına zaman aşımına uğ rayacak borçlar için, borç tutarının sembolik bir kısmını (örneğin; 1 lira ) ödeyip, ödeme makbuzunu mükellef dosyasına koymaktadırlar. Böylece zaman aşımı kesilmekte, yani yeni bir 5 yıl kazanılmaktadır.
Borçlunun kendi istek ve iradesi ile yapılmayan ödemeleri, kanuna uygun ödeme olarak kabul etmek ve bu nitelikteki ödemelerin tahsil zaman aşımını kestiğini söylemek mümkün değildir.
Zaman aşımının kesilmesini sağlamak için, alacaklı amme idaresi görevlilerince yapılan ödemeleri kanuna uygun bir ödeme olarak kabul etmek, mümkün değildir. Bu nedenle, borçlunun bilgisi ve rızası dışında vergi dairesi çalışanları tarafından yapılan sembolik (1 liralık) ödemeler tahsil zaman aşımını kesemez.
Danıştay, vergi dairelerine onay vermemektedir
Yargı organlarının önüne gelen bu tür uyuşmazlıklarla ilgili olarak, Danıştay’ın verdiği kararlar, vergi dairelerinin yaptığı işlemlerin hukuka aykırı olduğu yönündedir.
Danıştay özetle; zaman aşımı süresinin dolmasından önce yapılan cüz’i tutardaki ödemelerin mükellef tarafından yapıldığının kabulünün, iktisadi icaplara uygun düşmediği gibi, hayatın olağan akışına göre normal bir durum sayılmayacağından, söz konusu ödemeler nedeni ile zamanaşımının kesilmesine olanak yoktur şeklinde kararlar vermektedir. (Danıştay 7. Dairesi’nin 06.12.2015 tarih ve E.2003/924, K. 2015/3145 Sayılı Kararı. Danıştay 3. Dairesi’nin 25.09.2012 tarih ve E.2010/4340, K.2012/3047 sayılı kararı.)
Vergi dairelerinin, alacağı zaman aşımına uğratmasının hukuki ve cezai sorumluluğundan kurtulmak için böyle bir yola tevessül etmelerini mazur görmek mümkün değildir.
Vergi daireleri, borçlunun adres araştırmalarını titizlikle yapıp, Türkiye genelinde mal varlığı araştırmasını tam ve eksiksiz yapmaları halinde, herhangi bir hukuki ve cezai sorumlulukları olmayacaktır. Böylece vergi dairesi kayıtlarında vergi alacağı olarak gözüken ancak tahsil olanağı olmayan vergi, zaman aşımı yolu ile ortadan kalkmış olacaktır. Hiçbir surette tahsil imkanı olmayan vergi alacağını 20 yıl yaşatsanız da sonuç değişmeyecektir.
Vergi idaresinin; borcu olan bütün vergi mükelleflerinin ödeme gücü olduğu düşüncesinden kendilerini bir an önce kurtarmalarında fayda vardır. Bu gerçeğin kabulü halinde, yasaları uygulamak yeterli olacaktır, mükellefe tuzak kurmak gerekmeyecektir.
Kaynak: Sözcü Gazetesi / Nedim Türkmen