TÜRKİYEDE VERGİ AFFI UYGULAMALARI
- GİRİŞ
En son “6111 Sayılı Torba Yasa” olarak bilinen ve bir nevi af niteliği taşıyan düzenlemeden üç yıl sonra aynı yasaya benzer nitelikleri taşıyan ve 02.06.2014 tarihinde TBMM’ye sunulan Kanun Teklifi toplumda af beklentisini tekrar gündeme getirmiştir.
02 Haziran 2014 tarihinde TBMM’ye sunulan teklifin genel gerekçesinde “Borçluların kamuya olan borçlarının enflasyon oranında endekslenmek suretiyle ödenmesi, kamu ile olan mali ilişkinin belli bir plan dâhilinde çözümlenmesi suretiyle faaliyetlerine devam edilmesine imkan verilmesi amacıyla hazırlanan bu Kanun teklifi ile ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir şekilde devamlılığını temin etmek, yatırım ortamını iyileştirmek, özel sektörün kamuya olan borç yükünü azaltmak, maliye ve para politikalarının daha etkin şekilde kullanılmasını sağlamak” amaçlanmıştır.
Bu çalışmada, 02 Haziran 2014 tarihinde TBMM’ye sunulan Kanun Teklifinin Genel yapısı açıklanmış ve af niteliği taşıyan önceki yasalar ekseninde afların mükellef davranışlarına olan etkisi de değerlendirilmiştir.
- VERGİ AFFINA İLİŞKİN GÖRÜŞLER VE TÜRKİYE’DE YAPILAN VERGİ AFLARI
Vergiler kamu harcamalarının finansmanında en önemli gelir kaynağından birisidir. Ekonomik ve sosyal yapıdaki değişmeler, vergilerin ekonomik ve sosyal bir kısım hedeflere ulaşmada etkili bir araç olarak kullanılabileceğini ortaya çıkarmıştır (Pehlivan, 2004:155).
Af ise kelime anlamı itibariyle, bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama olarak nitelendirilmektedir. Vergi afları ise, vergi alacağını ortaya kaldıran ve mükellef davranışlarını etkileyen sebeplerden biridir.
Bazı görüşlere göre “Toplum düzeni açısından daha büyük tehlike arz eden suçlar bile affedilirken vergi suçlarının af kapsamı dışında bırakılmasının, adalet ve eşitlik ilkeleri açısından doğru olmayacağını ve bu nedenle vergi suçlarının da af kapsamına dahil edilmesinin kamu yararı açısından bir zorunluluk olduğu” vurgulanmaktadır (Ağca, 1981: 26).
Bunun dışında “Mükelleflerin vergi aflarından etkilenerek vergide uyum davranışlarına yön verdiği, Vergi aflarının vergisini dürüst şekilde ve zamanında ödeyen mükellefler üzerinde eşitsizlik düşüncesi yaratığı ve vergi affı aracılığıyla dürüst olmayan bireylerin sorumluluktan kurtarılarak vergi sisteminin adaletinin azaldığı” görüşleri de mevcuttur. (Güner, 1998: 262).
Dolayısıyla af ve benzeri düzenlemelerin, kamuya kısa süreli kaynak sağlamak ve özel sektörün kamuya olan borç yükünü azaltmak amacının yanında adalet ve eşitlik ilkeleri açısından tartışma getiren ve mükellef davranışlarını etkileyen bir nitelik taşıdığı aşikardır.
2.1. VERGİ AFLARININ YASAL DAYANAKLARI
Anayasa’nın 73. maddesinin başlığı “Vergi ödevi” olarak düzenlenmiştir. Söz konusu maddede “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir, kaldırılır.” hükmü yer almaktadır.
T.B.M.M.’nin görev ve yetkilerini düzenleyen 87. maddede ise meclisin kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak yetkisine sahip olduğu (genel ve özel af ilanlarına karar vermeye yetkili olduğu) belirtilmiştir. Dolayısıyla mali af çıkarma yetkisi T.B.M.M.’ nindir (Yalçın, Başer,1996:105).
Hukuki olarak vergi affı, devletin aldığı kararlar sonucunda kamu alacağı hakkından vazgeçmesi veya kamu alacağının ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Başka bir ifadeyle devlet vergi affıyla ceza hakkından ve elde edilecek gelirden vazgeçmektedir. (Güner,1998:261).
2.2. 1924-2014 YILLARI ARASINDA VERGİ İLE İLGİLİ AF YASALARI
Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana otuzun üzerinde mali af çıkarılmıştır. İlk vergi affı 17 Mayıs 1924 tarihlidir. En son kapsamlı af niteliği taşıyan kanun ise 25 Şubat 2011 tarihli 6111 Sayılı Kanun’dur.
Tablo 1: Cumhuriyet’ten Günümüze Türkiye’de Vergi Afları (1924-2013)
Tarihi |
|
17.05.1924 |
İlk Vergi Affı |
05.08.1928 |
Elviyei Selâsede Vergilerinin Sureti Cibayetine Dair Kanun |
15.03.1934 |
4530 sayılı Varlık Vergisinin Bakayasının Terkinine Dair Kanun |
04.07.1934 |
2566 sayılı Vergi Bakayasının Tasfiyesine Dair Kanun |
29.06.1938 |
3568 sayılı Arazi Vergisinin Mali Yıl Sonuna Kadar Olan Bakiyesinin Terkinine Dair Kanun |
13.06.1946 |
4920 sayılı Devlet Orman İşletmelerinin Bazı Vergilerden Muaf Tutulması Hakkındaki Kanun |
21.01.1947 |
5050 sayılı Toprak Mahsulleri Vergisi Artıklarının Silinmesi Hakkında Kanun |
26.10.1960 |
113 sayılı Af Kanunu |
28.12.1961 |
281 sayılı Vergi Cezaları Gecikme Zamlarının Tecil ve Tasfiyesine Dair Kanun |
23.02.1963 |
218 sayılı Bazı Suç ve Cezaların Affı Hakkında Kanun |
13.06.1963 |
252 sayılı Spor Kulüplerinin Vergi Borçlarının Bir Defaya Mahsus Olmak Üzere Affı Hakkında Kanun |
05.09.1963 |
325 sayılı Yasa Kamu İktisadi Teşebbüslerinin 1960 ve Daha Önceki Yıllarına Ait Bir Kısım Vergi Borçlarının Tasfiyesi Hakkında Kanun |
16.07.1965 |
691 sayılı Belediyelerin ve Belediyelere Bağlı Müessese ve İşletmelerin Bir Kısım Borçlarının Hazinece Terkin ve Tahkimi Hakkında Kanun |
03.08.1966 |
780 sayılı Bazı Suç ve Cezaların Affı Hakkında Kanun |
28.02.1970 |
319 sayılı Emlak Vergisi Kanunuyla Getirilen Af |
15.05.1974 |
1803 sayılı Cumhuriyet’in 50. Yılı Nedeniyle Bazı Suç ve Cezaların Affı Hk. Kanun |
20.03.1981 |
2431 sayılı Tahsilâtın Hızlandırılması ve Beyan Dışı Kalmış Servet Unsurlarıyla Vesikasız Emtianın Beyanına İlişkin Kanun |
02.03.1982 |
2431 sayılı Kanuna Ek |
22.02.1983 |
2801 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Özel Uzlaşma Yolu İle Tahsil Hakkında Kanun |
04.02.1985 |
Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hk. 3239 Sayılı Kanunun Geç. 4. Md. |
03.12.1988 |
3505 sayılı Kanun (Geçici Birinci Madde) |
28.12.1988 |
3512 sayılı Kanun |
15.12.1990 |
3689 sayılı Kanun (Geçici Birinci Madde) |
21.02.1992 |
3787 sayılı Kanun |
05.09.1997 |
400 sayılı Tahsilât Genel Tebliği |
22.07.1998 |
4369 sayılı Kanun |
06.02.2001 |
414 sayılı Tahsilat Genel Tebliği |
07.03.2002 |
4746 (4748) sayılı Kanun ile Emlak Vergisi ile İlgili Af Düzenlemesi (Geç.Md. 21) |
27.02.2003 |
4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu |
22.11.2008 |
5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun |
25.02.2011 |
6111 sayılı Kanun |
29.05.2013 |
6486 sayılı Kanun (2. Varlık Barışı) |
Kaynak: Yurdakul, 2013: 79.
Bu kadar çok sayıda mali af çıkarılması ortalama üç yılda bir af çıktığını göstermektedir. Sık sık çıkartılan af kanunları mükelleflerde “nasıl olsa üç yılda bir af çıkar” düşüncesini beraberinde getirerek, gelirlerini beyan etmemelerine veya eksik beyan etmelerine neden olacaktır.
2.3.VERGİ AFLARININ OLUMLU YÖNLERİ
Vergi aflarının olumlu yönleri içerisinde; vergi mahkemeleri, Bölge İdare ve Danıştay da devam eden ihtilaflı kamu alacakların çözüme kavuşturulması ve bu organların iş yükünün hafiflemesi en belirgin faydalarındandır.
Vergi aflarının olumlu bir yönü de, geçmişte vergi kaçırmış olanların ortaya çıkmasına neden olmasıdır. Mükelleflerin bir kısmı kasti olarak vergi kaçırmış olabileceği gibi, bir kısmı da mali imkânsızlıklar nedeniyle vergi ödevlerini yerine getirmemiş, gelirlerini beyan etmemiş veya eksik beyan etmiş olabilirler.
Ülkemizde çıkarılan vergi afları genel olarak;
– Adil olmayan vergi uygulamalarının ağır sonuçlarını ortadan kaldırmak,
– Siyasi ve ekonomik kriz sonrası doğan buhranların etkisini gidermek,
– Birikmiş vergi borçlarını ödenebilir seviyeye getirerek hazineye irat sağlamak,
– Vergi reformu yapmadan önce, eski uygulamaların sonuçlarını tasfiye etmek,
– Vergi idaresinin etkin çalışamamasına bağlı olarak biriken işleri tasfiye etmek,
– İhtilaflı dosyaları tasfiye etmek ve vergi yargısının iş yükünü azaltmak ve benzeri amaçlarla çıkarılmıştır. (Kumluca, 2003:173)
Buna göre vergi afları, mükelleflere temiz bir sayfa açmaktadır. Ayrıca mükelleflerin ileriye yönelik uyumlu olabilmelerini sağlama açısından birikmiş vergi borçlarını ödemek için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.
2.4.VERGİ AFLARININ OLUMSUZ YÖNLERİ İLE MÜKELLEF DAVRANIŞLARINA ETKİSİ
Adil bir vergi sisteminin amacı, kamu hizmetlerini gerçekleştirmek üzere alınacak vergilerin toplumu oluşturan kişiler arasında hak ve adalete uygun bir şekilde dağıtılmasıdır (Edizdoğan, 2000:139). Adam Smith’e göre ideal bir vergi sisteminde Adalet; herkesin kendi geliriyle orantılı olarak kamu harcamalarına katılmasıdır (Sağbaş, 2010:78).
Vergi adaleti soyut bir kavramdır, zamana, yere, değer yargılarına ve ideolojiye göre değişiklikler gösterir. Vergi adaleti vergilerin mali araç olarak kullanılıp, vergi yükünün kişiler arasında ne şekilde dağılacağı ile ekonomik ve sosyal düzenleme aracı olarak ne yönde kullanılacağını belirler. (Çağan,1982:191)
Vergi affı ile vergi borcunu zamanında ödeyen mükellefler ve vergi borcunu zamanında ödemeyen mükellefler arasında eşitsizlik meydana gelmektedir. Bu durum vergi ödevini yerine getirmeyen mükelleflerin ödüllendirilmesi anlamına gelir. Ayrıca vergi affı çıkmadan önce cezalandırılan ve cezasını ödeyen mükellefler içinde bir adaletsizlik söz konusudur.
Rutin haline gelen vergi afları, mükelleflerin gönüllü vergisel uyumunu etkiler hale gelmiştir. Mükelleflerin aftan faydalanmaları ile vergi borçlarını geciktirme, denetim ve ceza değişkenleri arasında da anlamlı bir ilişki vardır (Savaşan,2006:42).
Sık çıkan vergi afları da yükümlülerin vergi ödeme gayretlerini azaltmaktadır. Zamanında vergisini ödeyenleri mağdur durumda bırakan vergi afları vergi adaletini ortadan kaldırmaktadır. Vergi ödeme bilinci ve alışkanlığı zedelenmektedir. Vergi afları vergi ödemeyenler lehine rekabet üstünlüğü sağlayarak kayıtlı ekonomiyi zor durumda bırakmaktadır. (Karakoç, 2004:99)
Şöyle ki, vergisini zamanında dürüstlükle ödeyen mükellefler vergi kaçıran vergisini zamanında ödemeyen mükelleflerin yanında vergi af yasalarından sonra kendilerini kötü hissedecekler ve vergi ödeme alışkanlıklarını tekrar gözden geçireceklerdir. (Çetin, 2007:176)
Bu durumda vergilerini zamanında ödeyen mükellefler, kendilerini mali sömürü altında hissedecekleri için vergi ödeme alışkanlıklarından vazgeçebilirler.
Manisa merkez ilçede vergi aflarıyla ilgili yapılan bir anket çalışması sonucunda tekrar bir vergi affı çıkacağı beklentisi olan % 80.7 vergi mükellefi olduğu tespit edilmiştir. Bu beklenti vergi kaçırma eğilimine neden olabilir. (Çetin, 2007:183)
Zamanında ödenmeyen vergiler uygulanan gecikme faizi [zammı] dolayısıyla, zaman içinde gerçekten ödenemez duruma gelmektedir. Bu durum daha sonra vergi affı oluşturulmasına meşru zemin hazırlamaktadır. Ödenmeyen vergi alacaklarının bir kısmını kısa zamanda tahsil etmek, vergi yargısının yükünü azaltmak gibi ilk bakışta anlamlı bazı gerçeklerle çıkarılan vergi aflarının en büyük zararı vergilemede adalet ilkesi üzerinde yapmış olduğu telafisi zor tahribattır. (DPT, 2001:19)
Anayasamıza göre vergi adaletinin sağlanması için vergi yükünün dengeli dağıtılması gerekir. Vergi alınması gereken kesimlerden vergi alınamaması veya vergilerin belirli kesimler üzerinde bırakılması vergi adaletini yok eder.
Vergi afları, vergi ödevini zamanında ve tam olarak yerine getirmeyen mükellefler lehine rekabet avantajı oluşturarak kayıt dışı ekonomiyi özendirmektedir. Bu durum 2008-2010 dönemi, ‘Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planında “Vergi affı beklentisi olan mükellef, vergisel yükümlülüklerini daha az yerine getirmektedir. Bu nedenle de kriz dönemleri dışında vergi affı uygulamalarının mükellefleri kayıt dışılığa iten bir unsur olduğu ortaya çıkmaktadır.” şeklinde belirtilmiştir. (GİB, 2009:25) Ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Daire Başkanlığı’nın yayımladığı diğer bir kaynakta vergi uyumunu bozan nedenler arasında; “Karmaşık yapıya sahip vergi sistemi ve sıklıkla çıkarılan vergi afları, gönüllü uyumu olumsuz yönde etkileyen bir başka unsurdur.” şeklinde ifade edilmiştir. (GİB, 2007:43)
Vergi gelirini arttırabilmek için öncelikli olan, vergi affı beklentilerini kesin ve kalıcı bir yöntemle sona erdirebilmektir. Af kanunlarının sık sık gündeme gelmesi mükellefleri af beklentisi içine sokmaktadır. Bu yüzden vergi uyumu bozulmaktadır. Vergi afları mükelleflerin önceden tahmin edemeyeceği şekilde bir defaya mahsus olmak üzere uygulanmalıdır. Dolayısıyla ileride af kanunu çıkarılacağına yönelik beklentiler vergi kaçırma eğilimini de artıracaktır.
- 02.06.2014 TARİHİNDE TBMM’YE SUNULAN YASA TEKLİFİNİN GENEL YAPISI
02.06.2014 tarihinde TBMM’ye sunulan Bazı Kamu Alacaklarının Yeniden Yapilandırılması İle Bazi Kanunlar ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapilmasına Dair Kanun teklifinin kapsamı Maliye Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı tahsil dairelerince takip ve tahsil edilen alacak türleri itibarıyla belirlenmiş olup, yapılacak ödemelerde finansman sıkıntısı ile karşılaşılmaması için uzun sürede taksitle ödeme imkânı öngörülmüştür.
Teklifin 1 inci maddesinde, Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilen kesinleşmiş vergi alacakları yeniden yapılandırılmadadır. 2 nci maddesinde ise kasa fazlaları ile ortaklardan alacaklara ilişkin düzenlemelerle işletme kayıtlarının gerçek duruma uygun hale getirilmesi amaçlanmıştır. 3 üncü maddesinde de Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı tahsil dairelerince takip edilen alacakların yeiden yapılandırılmasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
3.1. 02.06.2014 TARİHİNDE TBMM’YE SUNULAN YASA TEKLİFİNİN 1 İNCİ MADDESİ
Teklifin 1 inci maddesininde Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilen kesinleşmiş amme alacakları ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren; vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları ve vergi aslına bağlı olmayan vergi cezalarına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Sözkonusu Teklifin 1 inci maddesi aşağıdaki gibidir.
MADDE 1- (1) Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince tahsil edilen;
- a) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren;
1) 30/4/2014 tarihinden (bu tarih dâhil) önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamlarından,
2) 2014 yılına ilişkin olarak 30/4/2014 tarihinden (bu tarih dâhil) önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezalan, gecikme faizleri, gecikme zamlarmdan (2014 yılı için tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergisi ikinci taksiti hariç),
3) 30/4/2014 tarihinden (bu tarih dâhil) önce yapılan tespitlere ilişkin olarak vergi aslına bağlı olmayan vergi cezalarından,
- b) 30/4/2014 tarihinden (bu tarih dâhil) önce, 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu, mülga 11/2/1950 tarihli ve 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 18/1/1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, 23/5/1987 tarihli ve 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun, 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve 25/6/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun gereğince verilen idari para cezalarından,
- c) Yukarıdaki bentler dışında kalan ve Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip edilen ve vadesi 30/4/2014 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş bulunan; adli ve idari para cezaları ile mülga 7/3/1954 tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanununa istinaden alman Devlet hissesi ve Devlet hakkı, 30/5/2013 tarihli ve 6491 sayılı Türk Petrol Kanununa istinaden alman Devlet hissesi, mülga 22/6/1956 tarihli ve 6747 sayılı Şeker Kanununa istinaden alman şeker fiyat farkı, mülga 10/9/1960 tarihli ve 79 sayılı Milli Korunma Suçlarının Affına, Milli Korunma Teşkilat, Sermaye ve Fon Hesaplarının Tasfiyesine ve Bazı Hükümler İhdasına Dair Kanuna istinaden alman akaryakıt fiyat istikrar payı ve akaryakıt fiyat farkı, 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanununa istinaden alman Devlet hakkı ve özel idare payı ile madencilik fonu, mülga 10/8/1993 tarihli ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ve 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye istinaden alman kılavuzluk ve römorkörcülük hizmet payları hariç olmak üzere, asli ve fer’i amme alacaklarından (28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında olup tahsil dairesine takip için intikal etmiş olan amme alacakları dâhil),
kesinleşmiş olup bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla vadesi geldiği halde Ödenmemiş olan ya da Ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan alacakların ödenmemiş kısmının tamamı ile bunlara bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın sadece fer’i alacaktan ibaret olması halinde fer’i alacak yerine TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla alacak asıllarına bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları ve aslı bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce ödenmiş olanlar dâhil olmak üzere asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren ve vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan ve bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olan vergi cezaları ile iştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilmiş olan vergi cezalarının % 50’si ve bu tutara gecikme zammı yerine, bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın sadece gecikme zammından ibaret olması halinde gecikme zammı yerine TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaların kalan % 50’sinin ve bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(3) Bu maddede geçen, TEFE/ÜFE aylık değişim oranları tabiri, Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği 31/12/2004 tarihine kadar toptan eşya fiyatları endeksi (TEFE) aylık değişim oranlarını, 1/1/2005 tarihinden itibaren üretici fiyatları endeksi (ÜFE) aylık değişim oranlarını, vergi tabiri, 213 sayılı Kanun kapsamına giren vergi, resim, harç ve fon payı ile eğitime katkı payını ifade eder. Bu madde hükümlerine göre ödenecek alacaklara bu Kanunun yayımlandığı ay için uygulanması gereken ÜFE aylık değişim oranı olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten bir önceki ay için belirlenen ÜFE aylık değişim oranı esas alınır.
(4) İhtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine tahakkuk etmiş olan vergiler hakkında bu maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır.
(5) Bu madde kapsamında ödenecek olan motorlu taşıtlar vergisi ve bu vergiye bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın ait olduğu taşıt için, bu madde hükümlerinin ihlal edilmemiş olması koşuluyla bu madde belirtilen ödeme süresi sonuna kadar 18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin (d) fıkrası hükmü uygulanmaz.
(6) Bu madde hükmünden yararlanmak isteyen borçluların maddede belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır. Davadan vazgeçme dilekçeleri ilgili tahsil dairesine verilir ve bu dilekçelerin tahsil dairelerine verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir. Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince tahsili gerektiği halde tahakkuku diğer kamu idarelerince yapılan alacaklara ilişkin ilgili kamu idaresi aleyhine açılmış davalardan vazgeçme dilekçelerinin verileceği idari mercii belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen borçluların bu ihtilaflarıyla ilgili olarak bu Kanunun yayımlandığı tarihten sonra tebliğ edilen kararlar uyarınca işlem yapılmaz ve bu kararlar ile hükmedilmiş yargılama giderleri ve vekâlet ücreti bulunması halinde bunlar talep edilemez.
(7) Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilmekte olan amme alacaklarından yıllık gelir veya kurumlar vergilerini, gelir (stopaj) vergisi, kurumlar (stopaj) vergisi, katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi için bu madde hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan mükellefler, taksit ödeme süresince bu vergi türleri ile ilgili verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden bu vergileri çok zor durum olmaksızın her bir vergi türü itibarıyla bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememeleri ya da eksik ödemeleri halinde belirtilen madde hükümlerine göre yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme haklarını kaybederler. İl özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
(8) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların madde öngörülen şartların yanı sıra bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar başvuruda bulunmaları ve madde kapsamında ödenecek tutarları, ilk taksiti bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz eşit taksitte ödemeleri şarttır. Bu Kanuna göre ödenecek taksitlerin ödeme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde süre tatili izleyen ilk iş günü mesai saati sonunda biter.
(9) Bu madde hükümlerine göre hesaplanan tutarın;
- a) İlk taksit ödeme süresi içerisinde tamamen ödenmesi halinde, bu tutara bu Kanunun yayımlandığı tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için herhangi bir faiz uygulanmaz.
- b) Taksitle ödenmek istenmesi halinde borçluların başvuru sırasında altı, dokuz, oniki veya onsekiz eşit taksitte ödeme seçeneklerinden birini tercih etmeleri şarttır. Tercih edilen taksit süresinden daha uzun bir sürede ödeme yapılamaz.
- c) Taksitle yapılacak ödemelerinde ilgili maddelere göre belirlenen tutar;
1) Altı eşit taksit için (1,05),
2) Dokuz eşit taksit için (1,07),
3) Oniki eşit taksit için (1,10),
4) Onsekiz eşit taksit için (1,15),
katsayısı ile çarpılır ve bulunan tutar taksit sayısına bölünmek suretiyle ikişer aylık dönemler halinde ödenecek taksit tutarı hesaplanır. Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan borçlulara tercih ettikleri taksit süresine uygun ödeme planı verilir. Ancak, tercih edilen süreden daha kısa sürede ödeme yapılması halinde ödenecek tutar ilgili katsayıya göre düzeltilir.
(10) a) Bu maddeye göre ödenmesi gereken taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu madde hükümlerinden yararlanılır. Süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde bu madde hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Bu hüküm alacaklı tahsil daireleri açısından taksitlendirilen alacaklar için ayrı ayrı uygulanır.
- b) Bu maddenin yedinci fıkrasında vadesinde ödenmesi öngörülen alacakların veya taksit tutarının % 10’unu aşmamak şartıyla 5 liraya (bu tutar dâhil) kadar yapılmış eksik ödemeler için bu madde hükümleri ihlal edilmiş sayılmaz.
- c) Bu madde kapsamına giren alacakların maddede belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması halinde, bu maddenin yedinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla borçlular ödedikleri tutarlar kadar bu madde hükümlerinden yararlanırlar.
(11) Bu madde kapsamında ödenecek olan alacakların 6183 sayılı Kanunun 41 inci maddesine göre kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi uygun görüldüğü takdirde, ödemeye aracılık yapan bankalarca, kart kullanıcılarına kredi kartı işlemine konu borç tutarının, taksitler halinde yansıtılması ve taksit ödeme aylarında hesaplarına borç kaydedilmesi koşuluyla, bu ödemeler için ödeme tarihi olarak kredi kartının kullanıldığı gün esas alınır ve borçluya tahsilatın yapıldığını gösterir makbuz verilir. Bu şekilde tahsil edilen tutarların bankalarca Hazine hesaplarına aktarılmasına ilişkin 6183 sayılı Kanunun 41 inci maddesinde belirlenen süre, taksit aylarının son gününü izleyen günden itibaren hesaplanır. Taksitlerin kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi bu madde hükmüne göre katsayı uygulanmasına engel teşkil etmez.
(12) Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine ödenmesi gereken amme alacaklarına uygulanmak üzere, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulunan ve ödenecek tutarları ilgili vergi mevzuatı gereği iade alacağından kendi borçlarına mahsuben ödemek isteyen borçluların, bu taleplerinin yerine getirilebilmesi için başvuru ve/veya taksit süresi içinde ilgili mevzuatın öngördüğü bilgi ve belgeleri tam ve eksiksiz olarak ibraz etmeleri şarttır. Bu takdirde, ilgili mevzuatın borçlunun mahsup talebine esas aldığı tarih itibarıyla bu Kanuna göre ödenecek tutara mahsup işlemleri yapılır, mahsup talebine konu tutardan daha az tutarda mahsubun yapılması halinde, mahsuben ödeme suretiyle tahsil edilemeyen tutar için borçluya bildirimde bulunularak eksik ödenen bu tutarın bir ay içerisinde ödenmesi istenilir. Bu süre içerisinde eksik ödenen tutarın, ödenmesi gerektiği tarihten ödendiği tarihe kadar gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi halinde eksik ödenen tutar için bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmaz.
(13) a) 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükümlerine göre bu maddenin yayımlandığı tarih itibarıyla taksit ödemeleri devam eden alacaklar hariç olmak üzere, bu madde kapsamına giren alacakların, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce 6183 sayılı Kanun ve diğer kanunlar uyarınca tecil edilip de tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olanlarından, kalan taksit tutarları için borçlular, talep etmeleri halinde bu madde hükümlerinden yararlanabilirler. Bu takdirde tecil şartlarına uygun olarak ödenen taksit tutarları için tecil hükümleri geçerli sayılır. Bu şekilde ödenmiş taksit tutarlarına tecil tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süre için sadece ilgili kanunun öngördüğü faiz uygulanır. Kalan taksit tutarları vadesinde ödenmemiş alacak kabul edilir ve bu alacaklar hakkında bu madde hükümleri uygulanır.
(14) a) 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrası ile 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesine göre verilen idari para cezaları hariç olmak üzere, 31/12/2013 tarihinden (bu tarih dâhil) önce idari yaptırım kararı verildiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilgilisine tebliğ edilmemiş olan ve genel bütçeye gelir kaydı gereken ve her bir kabahat için 120 Türk Lirasının (bu tutar dâhil) altında kalan idari para cezaları tebliğ edilmez, tebliğ edilmiş olanların ve bunlara bağlı fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Bu bent kapsamına giren ve mülga 5539 sayılı Kanun ile 6001 sayılı Kanun gereğince verilen idari para cezası ile birlikte ilgilisine tebliği gereken ve tutarı 12 Türk Lirası ve altında kalan geçiş ücretleri için de bu bent hükmü uygulanır.
(15) Bu madde kapsamına giren alacaklara karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar, bu madde kapsamında tahsil edilen tutarlar ile bu maddenin on üçüncü fıkrasının (a) bendi kapsamında yapılan tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizlerin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesi yapılmaz.
(16) Bakanlar Kurulu, bu maddede öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini bir aya kadar, yabancı ülkelerde de faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden, Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan ve bu ülkedeki faaliyetleri nedeniyle durumları 213 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre mücbir sebep hali kabul edilenlerin, bu Kanun kapsamında alacakları yapılandırılan alacaklı idarelere mücbir sebep hallerinin devam ettiği süre içinde ödemeleri gereken taksitlerin ödeme süreleri ile 213 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre doğal afet nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki dairelere (alacaklı idarelere) doğal afetin vukuu tarihinden itibaren ödenmesi gereken taksitlerin ödeme süreleri, mücbir sebep halinin bitim tarihini takip eden aydan başlamak üzere topluca veya ayrı ayrı bir yıla kadar uzatmaya yetkilidir.
(17) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Yasa Teklifinin 2 inci maddesinin gerekçesinde, bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükelleflerinin, 31/12/2013 tarihi itibarıyla bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarını Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebilmelerine imkân sağlanmaktadır. Bu kapsamda beyan edilen tutarlar üzerinden % 3 oranında vergi hesaplanarak beyanname verme süresi içinde ödenmesi öngörülmektedir.
MADDE 2- (1) Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:
(2) Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanması ile ilgili olarak yılı içerisinde ödenmesi gereken vergilerin ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre bildirimde bulunma zorunluluğu getirmeye ve uygulamaya İlişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir
Söz konusu yasa teklifi her ne kadar adaletsizliği gidermek amacıyla birtakım kriterler göz önünde bulundurularak hazırlanmış olsa da içeriğinden fazla haberdar olmayan ve tamamen borçların silinmesi olarak algılayan mükellefler vergi borçlarını zamanında ödediği için “bu durum adaletsizliktir” düşüncesine kapılıp daha sonraki vergi ödevlerinde uyumsuzluk gösterebileceklerdir.
Ancak 6111 sayılı yasanın ardından üç yıl gibi bir aradan sonra yapılacak yeni bir düzenleme ile mükelleflerin kamuya olan borçlarının belli bir plan kapsamında çözümlenmesi zorunluluk haline gelmiştir. Bu düzenleme ile mali imkânsızlıklar nedeniyle vergi ödevlerini yerine getirmemiş ve borçlarını ödeyememiş vatandaşların kamuya olan borçları yeniden yapılandırılma imkanı bulacaktır.
Söz konusu düzenleme ile vatandaşların finansman sıkıntısı ile karşılaşılmaması için uzun sürede taksitle ödeme imkânından faydalanacaklardır. Dolayısıyla borçların enflasyon oranında endekslenmesi de adaletsizliği gidermek için yapılan bir düzenlemedir.