Kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’sun, son raporunda Türkiye’deki bankaların TL’deki değer kaybıyla azalan varlık kalitesinin azaltıldığı belirtildi. Yeniden finansman maliyetindeki artış da bir başka risk olarak gösterildi. Sermaye yeterlilik rasyosu ve kârlılığın tampon görevi üstelendiği kaydedildi.
Kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s (S&P) Türk Bankaları için ana risklerin fonlama ve aktif kalitesindeki kırılganlık olduğuna dikkat çekti.
Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi (EMEA) kapsamında gelişmekte olan ülkelerin bankacılık sistemlerindeki risklerin incelendiği raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, Türk bankaları için ana risklerin fonlama ve aktif kalitesindeki kırılganlık olduğu belirtilerek, “Kredi büyümesi bankaların dış borçlara ağır bağımlılığı üzerine kurulu. Bu da sektörü uluslararası sermaye piyasalarının hızlı değişen dinamiklerinin etkisine açık bırakıyor. Her ne kadar 2016’da kredi büyümesinin yavaşlamasını beklesek de bankaların mevduatlarının kısa vadeli olması bu riski artırıyor.” denildi. Raporda bankaların sermaye yeterliliğini koruduğu ve gelirlerin kredilerdeki ılımlı kaybı telafi edebileceği belirtilerek, “Bununla birlikte daha sıkı düzenlemeler, yavaşlayan ticari büyüme ve daha kârlı tüketici finansman segmenti, artan kredi maliyetler ve daha sıkı likidite nedeniyle kârlar muhtemelen baskı altında kalacak.
” denildi.
S&P, Türkiye’deki bankaların kredi kayıplarını karşılayabilecek yeterli sermaye ve kâr tamponuna sahip olduğunu belirtti. S&P tarafından yayımlanan raporunda Türkiye, Belarus, Gürcistan ve Ukrayna bankalarının kurdaki değer kaybıyla azalan varlık kalitesi ve yüksek refinansman riskine karşı kırılgan olduğu aktarıldı. Petrol fiyatlarındaki şoklar ve para birimlerindeki risklerin 2016’da Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi bankaları için başta gelen tehditler olduğu aktarılan raporda, durgun ekonomik büyümeden dolayı Rusya, Nijerya, Azerbaycan, Kazakistan’daki bankacılık sistemlerinin etkisiz hale geleceği ve bu ülkelerdeki varlık kalitesinin olumsuz etkileneceği dile getirildi.
Raporda,Türkiye’deki bankaların kredi kayıplarını karşılayabilecek yeterli sermaye ve kâr tamponuna sahip olduğu belirtildi. ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal genişleme programlarının birbirini dengeleyerek Türk bankaları için dış fonlamanın sağlanabilirliğinin fiyatlamalar üzerindeki etkisinin azalacağı öngörüsünde bulunulan raporda, Türk bankalarının Nisan 2015’te yüzde 100’ün altına inen dış borç çevirme oranlarının 2016’da daha fazla düşmeyeceği kaydedildi. Raporda, TL’deki değer kaybının bilançolar üzerindeki doğrudan etkisinin düşük olduğu vurgulandı. Rapora göre, Türk bankalar ı düşen varlık kalitesi ve yüksek finansman risklerine karşı kırılgan durumda bulunuyor.