Son günlerin en çok tartışılan konulardan biri olan Teizm, Deizm, Panteizm, Agnotisizm ve Ateizm kavramlarını sizler için araştırdık….
Konuyla ilgili olarak ön bilgi olması maksadıyla teizm ve deizm arasındaki farkları öncelikle ifade edelim….
teizm , tanrıcılık : tanrının varlığına, insanlara din gönderdiğine inanan bir düşünce akımıdır. tüm varlıkların yaratıcısı olan bir tanrıya inanılır. tanrı
insanlar ve dünya işleri ile devamlı ilişkidedir. teist tanrıya , dine ve peygamberlere inanır.
deizm , yaradancılık : mantık ve doğa kaynaklı, dinleri reddeden tek tanrı inancıdır. dinler reddedildiği için peygamberler,kutsal kitaplar, sevap, günah, ibadet, dua, kader, ahiret, cennet, cehennem, vs. gibi kavramlar bu inanışta yoktur. deizm de sadece evrenin işleyişi için doğa kanunlarını koyan, insana ve doğaya karışmayan bir tanrıya inanılır.
Teizm kendisine inanmayanları tehdit eder ve onları cehennem ve benzeri şekilde cezalandirilacagini iddia eder. Bununla birlikte yaratıcı dünyaya bir temsilci yollamıştır ve onunla birlikte bir iletişim kurmuştur.
Deizm de ise kuralları ve yasaları koyan bir yaraticiya olan inanc vardır sadece. Geriye kalan kişinin inancı iledir
Bir ödül sistemi de olabilir diyebilirsin veya dünyaya kritik noktalarda müdahalede edebilir falan falan varsayımlar üzerinedir ve inanmayanları ve benzeri grupları tehtit etmez.
Bununla birlikte yaratıcının dünyaya temsilci gönderdiği iddiasının yalan olduğu iddia edilir.
Teizm, Tanrı’nın varlığına inanmaktır. Çok Tanrılı veya tek Tanrılı olsa bile bir Tanrı’nın varlığının olduğunu savunmaktır.
teizm , tanrıcılık : tanrının varlığına, insanlara din gönderdiğine inanan bir düşünce akımıdır. tüm varlıkların yaratıcısı olan bir tanrıya inanılır. tanrı
insanlar ve dünya işleri ile devamlı ilişkidedir. teist tanrıya , dine ve peygamberlere inanır.
teist; saatçi vardır ve saati kurmuştur ,sürekli saati günceller, işleyişine karışır der.
Teizm, tek ve çok Tanrıya ve Tanrının evren üzerinde hakimiyeti olduğuna inanmaktır.
Deizm ise teizmden farklı olarak sadece bir yaratanın olduğunu kabul eder. Buna göre evreni yaratan biri vardır fakat bu varlık yaşama ve evrene müdahale etmez. Teizmde peygamber ve mucize inanışı varken, deizmde bu inanış yoktur.
deizm , yaradancılık : mantık ve doğa kaynaklı, dinleri reddeden tek tanrı inancıdır. dinler reddedildiği için peygamberler,kutsal kitaplar, sevap, günah, ibadet, dua, kader, ahiret, cennet, cehennem, vs. gibi kavramlar bu inanışta yoktur. deizm de sadece evrenin işleyişi için doğa kanunlarını koyan, insana ve doğaya karışmayan bir tanrıya inanılır.
deist; saatçi vardır ve saati kurmuştur, bundan sonra kendi işleyişine bırakmıştır der.
Deizm, mantık ve akıl yolu ile ulaşma ilkesini savunan bu sebep ile vahiy ile gelen dinleri reddedip tek Tanrıya inanmaktır; ancak Deistler Tanrının evren üzerinde hakimiyetinin olduğuna inanmazlar
Panteizm‘e göre evrenin kendisi Tanrı’dır. Tanrı, tüm varlıklarla bütünleşiktir. Tasavvufta da vahdet-i vücut anlayışıyla örtüşür.
Panteizm, evrenin kendisinin Tanrı olduğuna inanır ve her şeyin Tanrıya döneceğini söyler
Agnostisizm, Tanrı’nın varlığının insan tarafından bilinemeyeceğini savunur. Buna göre insan Tanrı vardır ya da yoktur diyemez. Bu bilinmez bir şeydir. Ateizm ise bunlardan farklı olarak tamamen yaratıcı ve Tanrı’yı reddeden anlayıştır.
Agnostisizm, bilinmezciliktir. Yanii Tanrının varlığı veya yokluğu bilinemez
Ateiz, Tanrıya inanmamaktır. Tanrıyı reddeder.
DEİZM NEDİR ? Deizmi doğru anlıyor muyuz?
MADDE MADDE AÇIKLAYAYIM
İsterseniz konuyu madde madde açıklamak isterim dilimin döndüğünce :
- Öncelikle ifade edelim ki, deizm kesinlikle bir inançtır. Deizmi bir inançsızlık türü olarak nitelemek gerçeği kabullenemeyen dinci çevrelerin bir mücadele argümanıdır. Deizm bir inanç olduğundan ötürü deistleri de doğal olarak “inançlı” kimseler olarak görmek durumundayız. Dinci çevreler kendileri gibi inanmayan herkesi inançsızlıkla suçladıkları için deistleri de bu şekilde tanımlama yoluna başvuruyorlar. Böylece muhtemel deist adaylarını engelleyebileceklerini sanıyorlar. Oysa bu mümkün değildir.
-
Deizm, felsefî literatürde Türkçeye “yaradancılık” olarak çevrilmektedir. Bu da deizmde bir yaratılma inancının varlığını ortaya koyması bakımından dikkat çekicidir.
-
Deizmde temel işlevi yaratmak olan bir Tanrı inancı vardır. Zaten deizm sözü de Latince Tanrı / Allah anlamına gelen Deus sözünden türemedir. Buna Türkçe olarak bir nevi Tanrıcılık / Allahçılık / Tengricilik diyebiliriz.
-
Deizme göre bütün varlıkları var eden / yaratan bir Tanrı vardır. Kişi bu Tanrıyı kendi aklıyla keşfedebilir.
-
Deizmde tek Tanrı inancı vardır. Deizme göre Allah / Tanrı / Tengri birdir.
-
Deizme göre Tanrı / Allah bütün varlıkları var etmiş ve evrenin işleyiş kurallarını belirlemiştir. Evren Tanrı’nın koyduğu işleyiş kuralları çerçevesinde işlemektedir. Tanrı’nın evrene sürekli müdahale etmesi diye bir şey söz konusu değildir. Oysa deizm karşıtı teizmde Allah evrene sürekli müdahale etmektedir. Teizm kategorisinde; Musevilik, Hıristiyanlık, İslam, Hinduizm gibi dinler vardır.
-
Deizme göre din yoktur. Tanrı; peygamber yahut kutsal kitap göndermiş değildir. Tanrı’nın peygamber, kutsal kitap ve din gönderdiğine inanmak akıl dışıdır. Zira insan, zaten Tanrı’nın verdiği akılla neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayabilir, bilebilir. Bunun için vahye, peygambere, kutsal kitaba, dine gerek yoktur.
-
Deizme göre insan, ahlaki kurallara uymakla yükümlüdür. İnsan yükümlü olduğu ahlaki kuralları aklıyla keşfedebilir.
-
Deizmde ölüm sonrasına ilişkin düşünce net değildir. İyilik ve kötülüğün neden sonuç ilişkisi çerçevesinde sonuçlarını zaten dünya yaşamında herkes görmektedir. Bu nedenle, ölüm sonrası başka bir yaşam ve o yaşamda ödül ve cezanın olacağı şeklindeki düşünce genel olarak reddedilmektedir. Ancak deist olduğu halde ölüm sonrası yeniden dirilişi ve ödül – ceza inancını savunanlar da vardır. Hatta reenkarnasyona inanan deistler de vardır.
-
Deizmde keramet, mucize, cennet, cehennem, cin, melek, büyü, şeytan, sevap, günah, ibadet, kader gibi kavramların yeri yoktur.
-
Deizmde iyi insan olmak esastır. Günah ve sevap yahut haram ve helal değil iyilik ve kötülük vardır. Her insan iyilik yapmak ve iyi insan olmakla yükümlüdür. İyilik yapan, karşılığını iyilik olarak görür.
-
Deizme göre evrim olabilir de olmayabilir de… Deizme göre insan, Allah’ın / Tanrı’nın oluşturduğu kurallar çerçevesinde, daha ilkel canlıların evrimleşmesi sonucu oluşmuş olabilir. Bir var ediciye / yaratıcıya inanmak, o yaratıcının, insanı aşama geçirmeksizin bir anda yarattığı düşüncesine inanmayı gerekli kılmaz.
-
Deizmde yaratıcıya ilişkin Yüce Varlık, Evrenin Büyük Mimarı, Doğanın Tanrısı gibi nitelemeler yapılır.
-
Tarihte pek çok deist düşünür; filozof, sosyolog, bilim insanı olsa da deizmin bir lideri, kurumsal bir yapısı, merkezi, örgütü yoktur. Deizm insanların bireysel olarak keşfettikleri doğal bir inanıştır. Hatta deizm için mevcut bütün dinleri ve din mefhumunu reddeden akıl ve doğa dini diyebiliriz.
KİMLER DEİST OLARAK NİTELENDİRİLEBİLİR
Tarihsel deizmin bu felsefi ve inançsal temeline rağmen deizme ilişkin farklı yaklaşımlar ve farklı anlamlandırma çabaları da söz konusudur. Şöyle ki; tam anlamıyla deizmi benimseme de mevcut ve egemen dinsel anlayışa karşı geliştirilen bazı itirazcı tavır ve düşünceler deist bir yöneliş yahut deist bir tutum olarak görülebilmektedir.
Dinlerin ve özellikle de egemen İslam’ın değişmez fıkhî / şer’î kurallarına karşı değişimi savunan, yeni yorum ve görüşlerin ayetleri dahi farklı anlamlar yükleyerek yeniden manalandırması gerektiği yönündeki tutum ve yaklaşımlar bu düşünceye karşı çıkanlarca deist bir tavır olarak görülebilmektedir.
Hatta bazı dinci çevrelerce, dine inandığını söylediği halde amel etmeyen yani dinin kurallarını uygulamayan kişiler de deist olarak nitelenebilmektedir. Zira amel etmeyenin aslında inanmadığı için yahut çok büyük inanç sorunları yaşadığı için amel etmeye yönelmediği düşünülmekte, bu durum da deist bir tavır olarak kabul edilmektedir. Bu noktada özellikle imam hatip liselerindeki deist yöneliş tabiri, dine uygun amel etmeyen yahut amel etmek istemeyen gençlerdeki söz konusu tutum için kullanılmaktadır.
Gerçek şu ki günümüzde din adına anlatılan pek çok şey, sergilenen pek çok uygulama, bilgi ve iletişim çağının gençleri tarafından kabul edilmemektedir. Özellikle çeşitli cemaat ve tarikat liderlerinin ve bir kısım ilahiyatçıların verdikleri fetvalar, açıkladıkları görüşler ve baskıcı tutum ve davranışları büyük tepki uyandırmakta, ilaveten dinin bütünsel anlamda sorgulanması sonucuna yol açmaktadır.
Dinin kendisine ilişkin oluşan kuşkular, pek çok kimseyi ibadet denilen dinsel ritüelleri yapmaktan da doğal olarak uzaklaştırmaktadır. Bu uzaklaşmanın bir süre sonra dinin kendisinden de tümüyle uzaklaşma sonucunu doğurması olasıdır. Bununla birlikte din, böylesi bir kimsenin yaşamından tümden çekilmekte değildir. Din; bir kültürel, folklorik unsur olarak elbette varlığını devam ettirmekte ama bir iman konusu olmaktan çıkmaktadır.
Deist yönelişin nedenlerinden biri de dinin ve dinsel değerlerin basit, sıradan ve dünyevi çıkarlar için hayâsızca kullanılıyor olmasının bazı kesimlerde yol açtığı travmadır. Özellikle siyaset kurumunun bazı figürleri tarafından dinin bir siyasi propaganda aracı olarak kullanılması acıklı sonuçlar doğurmaktadır. Pek çok kimse kendisinin din kullanılmak suretiyle aldatılmaya çalışıldığını fark etmekte ve bu fark ediş büyük bir sorgulamayı da beraberinde getirmektedir.
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK NE DEMİŞTİ
Türkiye’de deizm üzerine konuşan, hatta bu kavramın popülerlik kazanmasında çok önemli rolü olan kişilerden biri olması hasebiyle Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün bu konudaki özgün tutum ve görüşlerinden de bir nebze olsun bahsetmekte yarar vardır.
Yaşar Nuri Öztürk’e göre; “Kur’an, deizmi teşvik eden bir kitap değil ama ona kapı aralayan bir kitaptır. Deizmin aynı anda hem felsefî hem de teolojik karakteri bu inancın Tanrı dışında insanüstü tanımamasıdır.
Deizmin bu temel karakteri onun kutsal kavramını da etkilemiştir. Deizmin kutsalı ne dindir ne ilham ne havra ne kilise ne de cami. Onun kutsalları akıl, bilim ve ahlaktır. Dincilik bu temel değerleri tarih boyunca yıkan, işlemez hale getiren, hatta onlara savaş açan temel musibet olduğu için deistler dine hayatlarında yer vermemişlerdir.
Deistler bilmişlerdir ki, Tanrı dışında insanüstü tanıdığınızda bunun arkasından sadece peygamberler değil; evliya, ermişler ve daha bilmem neler insanüstü varlıklara dönüştürülerek birer yedek ilah halinde insan hayatına musallat edilecektir, edilmiştir. Akıl dışında kutsal tanımanın sonucu ise aklın hayatın dışına itilmesi, onun yerini kutsallaştırılmış birtakım adamların, ilhamların, rüyalarının alması olacaktır.
Tarih, özellikle dinler tarihi deistlerin bu iddialarını (veya öngörülerini) tamamen doğrulamıştı. Ve doğrulamaya devam etmektedir.”
Öztürk’ün “Deizm” adlı bir kitabının olduğunu da anımsatarak belirteyim ki, ona göre aslında deizm, tarihsel kimliğinin yanı sıra güncel anlamda dinci baskıya karşı bir direniştir.
Bana göre de, Öztürk’ün yaptığı çalışmaları, konuşmaları ve yazdığı kitaplarıyla deizmin kazandığı yeni ve güncel boyut, dindeki özellikle şer’î kurallara karşı bir başkaldırıdır. Buna bir nevi, dine evet ama şeriata hayır tavrı da denilebilir.
Deizmin kazandığı güncel boyuta “güncel deizm” diyebiliriz.
Biraz evvel ifade ettiğim gibi hususlarla birlikte aynı zamanda güncel deizm; şeyh, cemaat, tarikat gibi yapıları da kesin ve keskin bir biçimde reddetmeyi de içermektedir. Bu yönelişin durdurulamaz olduğu çok nettir. Türkiye’deki deist yönelişin çok da uzak olmayan bir zamanda bütünüyle dini olmasa bile dinciliği, dinci baskıyı, şeriat özlemlerini, cemaat, tarikat, şeyhlik gibi kurumları yok edip tarihin çöplüğüne göndereceği kesindir.
Teizm, her şeyden önce bir Tanrı veya tanrıların var olduğu kabulünün üzerine kurulmuş bir düşünce yapısıdır.Teist görüşte tanrı veya tanrılar yaratılmamışlardır, olmuş ve olacak her şeyi bilirler, sonsuz kudrete sahiptirler, zaman ve mekândan bağımsızdırlar, bilinen şeyler ile benzerlikleri yoktur.
Teizmde çoğunlukla Tanrı veya tanrıların evrenin işleyişine müdahale ettikleri inancı hakimdir. Klasik teizm, anılan özelliklere sahip Tanrı veya tanrıları kabul ederek her şeyi bu referans noktasından hareket ile açıklamaya çalışır.
Deizm düşüncesine göre de evren üstün, yüce Bir Varlık tarafından yaratılmıştır. Deizm’de, teizmin aksine, Tanrının evrenin işleyişine müdahale etmediği fikri hakimdir.
Deizme göre Tanrı evreni yarattıktan ve işleyişini düzenledikten sonra işleyiş ve düzeni müdahale etmemekte, doğallığına bırakmaktadır.
Ateizm ise bir “Var Edici İradenin” varlığını en baştan ret ve inkâr eder. Bu ise hem teist hem de deist görüşün reddi demektir.
Ateizm bilimsel olduğunu iddia ederse de gerçekte (bir Yaratıcı İradenin olmadığını kesin bir şekilde temel aldığından) bir inanç çeşidi dolaysıyla bir din olduğu kesindir.
Bunun nedeni ise bilimsel olarak ret edilmemiş, edilememiş bir öngörüyü (bir var edicinin var olduğu öngörüsünü) gerçek dışı kabul edip varsayımlarını şüpheliler üzerinde kurgulamasıdır.
Eğer temeliniz sağlam olmazsa yapınız da sağlam olmaz. Bir ateist için her şeyi kavrayıp kontrol eden bir varlığın var olması sonsuzluk kavramıyla terstir. İmam-ı Gazali gibi çok değerli kimi bilim insanları bu konuya değinmiş ve çok güzel örneklemişlerse de bu örneklemeler genelde teotik olduğundan bilimsel kimliğimizi bozabilir endişesiyle buraya almıyoruz.
Doğadaki ahenk ve uyum bir yaratıcının var olduğunun en güçlü delilleri olarak ortaya konulur. Bu konudaki ateistlerin görüş ise tamamen doğal seçilimle ilintilidir. Onlara göre uyumlu olmayanın elenmesi, uyumlu olanların biriktirilmesi ilkesine dayanan bu olaylar zincirinin sonucunda ortaya son derece uyumlu ve gelişen yapı sistemleri ortaya çıkmaktadır.
Bu varsayımın düzenli sistemlerin oluşumlarında amacın en baştan bilinmesi ilkesine ters düştüğü açıktır. Ne yapacağınızı, nereye gideceğinizi en baştan bilmezseniz hiç bir şey yapamaz, hiç bir yere ulaşamazsınız. Eğer en baştan ulaşmak istediğiniz amacı, varmak istediğiniz hedefi bilmezseniz bilinmezliğin sonsuzluğunda dolanır durursunuz. Rastlantılarla oluşumu savunan ateist akımın belki de bilime en aykırı, en mantıksız yönü budur.