Tarafların Kendi Aralarında Anlaşmaları Hâlinde Avukatlık Ücreti
Avukatlık Kanunu madde 165 uyarınca “her ne surette olursa olsun, taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde”, uyuşmazlığın iki tarafı da avukata tevdi edilen işe ilişkin avukatlık ücretinin ödenmesi konusunda müteselsilen sorumludur. Yargıtay’a göre, tarafların anlaşmaları ve işi sürüncemede bırakmaları hâlinde avukatın taraflardan müteselsilen talep edebileceği ücret; dava ve icra takibi söz konusu ise bu iş için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde belirtilen tutar ile varsa iş sahibi ile avukat arasında daha önce yapılmış olan avukatlık ücret sözleşmesinde belirlenen tutarın toplamıdır[1]. Tarafların iş sahibi ile vekil arasındaki sözleşmeden müteselsilen sorumlu tutulabilmeleri için, ücret sözleşmesinin taraflar arasında gerçekleşen sulhten önce yapıldığının uyarınca ispat edilmesi gerekir. Aksi halde müteselsilen sorumlu olunan tutar, ücret sözleşmesine göre değil avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenir[2]. Tarafların sulh olduğu, sulh gereğince yerine getirdikleri edimlerle ispat edilebilir[3]. Yargıtay, dava müvekkilin iradesi dışında bir sebeple sonuca ulaşmazsa bu durumda avukatın tarifedeki ücreti talep etmemesi gerektiğine, müvekkilin bu duruma kendi davranışı ile sebep olmaması nedeniyle ücretin tarifeye göre değil harcanan mesaiye göre takdir edilmesi gerektiğine karar vermiştir[4]. Fakat Av. K. m. 165’de geçen “her ne surette olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde” hükmünün, bahsedildiği şekilde bir yorum yapılmasına imkân bırakmadığı, dolayısıyla avukatlık ücretinin yukarıda açıklandığı gibi tam ödenmesi gerektiği kanaatindeyim.[1] 13. HD. 04.06.2009 tarih ve 1675/7719 sayılı kararı; 3. HD. 19.01.2009, 2008/21276 E., 2009/9 K. sayılı kararı.[2] 13. HD. 05.10.2009, 4186/10948 (SİMP. Son yararlanma tarihi: 31.01.2011).[3] 13. HD. 14.12.2008, 7149/14685 (SİMP. Son yararlanma tarihi: 31.01.2011).[4] 4. HD. 06.11.1970, 8152/7978 (Üstündağ-Usul 5. b. s. 397).