SAYIM SONUÇLARINA GÖRE DEĞERLEME İŞLEMLERİ
1. Değerlemenin Tanımı: Envanter işlemlerinin ikinci aşaması olan değerleme, varlıkların vergi matrahının hesaplanmasında kullanılan takdir ve tespit şekli olarak tanımlanır. Değerleme, sayılan varlıkların hangi fiyattan veya tutardan envanter defterine yazılacağını tespit etme işlemidir.
Değerlemede esas, varlıkların vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda sahip oldukları kıymetleridir. Envanter sonrası düzenlenen bilançolar kıymetlerin genel bir özetini gösterir. Değerleme ile bilançonun dönem sonunda sahip olunan değerleri fiili olarak gösterir hale getirilmesi sağlanır. Değerleme işlemine kanunların bakış açısında bir takım farklılıklar bulunmaktadır.
>> Amortisman
>> Anonim Şirketler
>> Asgari Geçim İndirimli Bordro
>> Asgari Ücret – AGİ
>> AŞ Kar Dağıtımı Kayıtları
>> Ay Sonu KDV Tahakkuku
>> Aylık Ücret Bordrosu
>> Bilanço
>> Bilanço Örneği
>> Bilançonun Düzenlenmesi
>> Büyük Defter
>> Çözümlü Monografi Örneği
>> Defter Tutma Sorumluluğu
>> Döviz İşlemleri Muhasebe
>> E-Bildirge
>> Enflasyon
>> Envanter İşlemleri
>> ETA SQL Programı Kurulumu
>> Fatura
>> FİFO Yöntemi
>> Geçici Vergi Beyannamesi
>> Gelir Tablosu
>> Gider Dağıtımı ve Tablosu
>> Girişimci (Müteşebbis)
>> İhbar Tazminatı
>> İşletme Defteri Kayıtları
>> KDV Beyannamesi Düzenleme
>> KDV Hesaplama
>> Kıdem Tazminatı
>> Kooperatiflerin Kuruluşu
>> Maliyet Muhasebesi Hesapları
>> Mikro Programı Kurulumu
>> Mizan
>> Muhasebe Fişleri
>> Muhasebe Denetimi
>> Muhasebenin Tanımı
>> Muhasebenin Temel Kavramları
>> Muhtasar Beyanname
>> Resmi Yazılar
>> Sürekli Aralıklı Envanter
>> Şirket Kuruluş İşlemleri
>> Tek Düzen Hesap Planı
>> Ticari İşletme ve Tacir
>> Ücret Bordrosu Düzenleme
>> Ücret Bordrosu Muhasebe Kayıtları
>> Vergi Levhası
>> Yevmiye Defteri
>> Yönetimin Anlamı
>> Yüzde Hesaplama
Türk Ticaret Kanunu’nda Değerleme:
– Ticari bilançolar düzenlenirken; şahıs işletmeleri ile şahıs şirketlerinde değerleme ölçülerinin seçimi serbesttir.
– Sermaye şirketlerinde ortakların sorumlulukları koydukları sermaye ile sınırlı olduğundan, değerleme ölçülerinin seçimine sınırlama getirilmiş, düşük olan değer esas alınmıştır. Örneğin stoklar en çok maliyet değeri ile değerlenebilmektedir. (Değerlemede yüksek olan değerin esas alınması durumunda ticari kar yüksek gözükür. Bu durum sermayenin kar payı şeklinde dağıtılmasına neden olur ve alacaklı olan üçüncü kişileri riske atar. Sadece sermaye şirketleri için getirilmiş olan bu sınırlama üçüncü kişileri korumaya yönelik bir tedbirdir.) Muhasebe ilkeleri genellikle Türk Ticaret Kanunu’nun bu konudaki hükümlerine ters düşmez.
Vergi Usul Kanunu’nda Değerleme:
– Ticari kazanç(Vergi Matrahı) teşebbüsün dönem başı ve dönem sonu öz sermayeleri arasındaki olumlu farktır. Öz sermaye, varlık ve borçların değerlemesiyle belirlenir.
– VUK, envanterin hazırlanmasının en önemli nedeninin ödenecek vergi matrahını belirlemek olduğundan varlıkların özelliklerine göre birçok değerleme ölçüsüne yer verilmiştir. Değerleme, iktisadi kıymetin tür ve niteliğine göre aşağıdaki ölçülerden biri ile yapılır. Bu öğrenme faaliyetinde VUK ’ta yer alan hükümler üzerinde duracağız.
2. Değerleme Ölçüleri:
– Maliyet Bedeli: Bir mal veya hizmetin işletmeye getirilip satışa sunulana kadarki süreç içinde yapılan ödemelerin tamamına maliyet bedeli denir. Maliyetbedeli; Üretim maliyeti ve Satın alma maliyeti olarak gruplandırılabililir.
-Borsa Rayici: Menkul kıymetler borsasına, kambiyo borsasına veya ticaret borsalarına kayıtlı olan menkul kıymetler borsa rayicine göre değerlenirler. Değerleme gününün sonunda menkul kıymetin borsadaki fiyatı kaçtan kapanmış ise o fiyat değerlemede kullanılır. Son gün fiyatlarda tutarsızlık varsa menkul kıymetlerin değerlemesinde son 30 günlük ortalama fiyat esas alınır. Türkiye’de yabancı para borsası olmadığından, Maliye Bakanlığı’nın yayınladığı kurlar kullanılır.
– Tasarruf Değeri: Değerleme gününde bir kıymetin sahibi için ifade ettiği gerçek değeridir. Senetli alacak ve borçlar bu değerleme esasına göre değerlendirilir.
– Mukayyet Değer (Kayıtlı Değer): Bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında görülen değeridir. Diğer bir ifade ile iktisadi kıymetin deftere işlendiği değer olduğu gibi kullanılır.
– İtibari Değer (Nominal Değer): Her türlü senetlerle hisse senedi ve tahvillerin üzerinde yazılı olan değeridir. Genellikle kasa mevcudu (TL), çıkarılmış tahviller ve kıymetli evrak sayılan senetlerde kullanılır.
– Rayiç Bedel ve Vergi Değeri: Rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım ve satım değeridir. Vergi değeri, bina ve arazinin rayiç bedelidir. Bu değerleme ölçüsü emlak vergisinin hesaplanmasında uygulanmaktadır. İşletmeye kayıtlı bina ve arazilerin, maliyet bedeli ile değerleneceğini daha önce belirtmiştik Muhasebede rayiç bedel sadece maliyet bedeli bilinmeyen bina ve araziler için kullanılır.
– Emsal Bedeli ve Emsal Ücreti: Gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran alacağı değerdir. Değer kaybeden iktisadi kıymetlerin değerlemesinde kullanılmaktadır.
Emsal bedeli değerleme ölçüsünün uygulanmasında aşağıdaki sıra esas alınır:
– Birinci sıra (Ortalama fiyat esası): Değerlemeye konu mal ile aynı cins ve nevideki maldan değerlemenin yapılacağı ay veya bir evvelki ayda satışı yapılmışsa, emsal bedeli, bu satışların ortalama fiyatı ile mükellefçe hesaplanır. Bu esasın uygulanabilmesi için emsal malın aylık satış miktarının, emsal bedeli belirlenecek olan malın miktarının % 25’inden az olmaması gerekir.
– İkinci sıra (Maliyet bedeli esası): Emsal bedeli belli edilecek malın maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, mükellef, bu maliyet bedeline, toptan satışlar için % 5, perakende satışlar için % 10 ilave ederek emsal bedelini hesaplar.
– Üçüncü Sıra (Takdir esası): Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonlarınca takdir yoluyla belli edilir.
3. Kasadaki Nakit Mevcudunun Değerlemesi: Kasadaki nakdin değerlemesi ikiye ayrılır:
– Türk parasının değerlemesi,
– Yabancı paraların değerlemesi.
3.1. Türk Parasında Değerleme: Kasadaki para üzerinde yazılı değeri (nominal değer) ile değerlenir. Fiili Sayım Sonucunun Tutarı, Kasa Hesabının Borç Kalanı olmalıdır.
Kasa hesabının fiili sayım sonucu ile aynı olması muhasebe kayıtları ile sağlanır. Değerlemede amaç varsa aradaki farklığın hesaplanması ve giderilmesidir. Kasa hesabında görünen nakit, fiili kasada yoksa bu duruma kasa sayım noksanı, hesapta görünen nakitten fiili kasadaki nakit fazla ise kasa sayım fazlası adını alır. Kasadaki farklılığın nedeni araştırılarak bulunmalıdır. Sebebi bulunamayan farklılıklar ilgili hesaplara aktarılır.
Kasa Fazlasının Nedenleri:
– Tahsil edilen nakitler yanlışlıkla fazla alınmış olabilir
– Senetsiz alacaklardan biri ödenmiş ancak belgesi işlenmemiş olabilir
– Hatalı sayım yapılmış olabilir
Kasa Noksanının Nedenleri:
– Faturalar fazla veya hatalı ödenmiş olabilir
– Ödemeler defterlere işlenmemiş olabilir
– Malzeme alış faturası gelmemiş olabilir
3.2. Yabancı Paralarda Değerleme: Yabancı para cinsinden yapılan ticari işlemler o günkü alış kuru üzerinden değerlendikten sonra defterlere işlenirler; ancak işlemin karşılığı olan yabancı para kasada tutulabilir.
VUK ‘a göre 31 Aralık günü kasadaki yabancı para miktarları sayıldıktan sonra TC merkez bankasının ilan etmiş olduğu son işlem günü olan 30 Aralıktaki kapanış kurlarından efektif alış kuru üzerinden değerleme yapılır.
4. Banka Hesaplarının Değerlemesi: İşletmeler genellikle nakitlerini işletme kasasında tutmak yerine bankalarda tutarlar. Bankalardaki hesaplar 102 Bankalar Hesabında izlenir. İşletmeler envanter günü bankalardan hesap özeti alarak hesaplarında ne kadar para olduğunu öğrenmeli, bankanın kayıtları ile kendi kayıtları arasında farklılık varsa bunları muhasebe kurallarına göre düzeltmelidirler. Bankadaki mevduat yabancı paralı ise hesap kalanının son işlem günü efektif alış kuru üzerinden değerlenmelidir.
5. Menkul Kıymetlerin Değerlemesi: İşletmeler fazla nakitlerini değerlendirmek için kıymetli evrak özelliği taşıyan hisse senedi ve tahvil gibi belgeleri satın alırlar. Defterlere alış değerinden kaydedilen belgelerin envanter günü gözden geçirilerek o günün değerine getirilmesi gerekir.
SPK, VUK ve TTK ‘ya göre değerleme esasları aşağıdaki gibidir.
– Şirketin kendisinin çıkardığı menkul kıymetler belgenin üzerindeki yazılı değerinden,
– Borsadan alınan menkul kıymetler ise İMKB’nin son işlem günü kapanıştaki alış fiyatından,
– Hazine bonosu ve devlet tahvilleri T.C. MB.’nin 31.12. günü açıkladığı göstergelerden,
– Yatırım fonları, katılma belgeleri ve kâr-zarar ortaklığı belgeleri ise alış bedellerinden, değerleme işlemine tabi tutulur.
6. Senetli Borç ve Alacakların Değerlemesi: Tahsil edilebilme açısından senetli ve senetsiz tüm alacaklar Normal alacaklar, Şüpheli alacaklar ve Değersiz alacaklar şeklinde ayrıma tabi tutulabilir. İşletmeler alacak senetlerini TTK’ya göre itibari(nominal) değerleri üzerinden, VUK’a göre ise mukayyet (kayıtlı) veya tasarruf (peşin) değer ölçülerinden biri ile değerleyebilirler. Ancak; MUGT (Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği) hükümleri uyarınca senetli alacaklarını ve borçlarını sayıp belirledikten sonra dönemin son günü itibarı ile tasarruf değerini hesaplamak zorundadırlar.
İşletme senetli alacaklarını kayıtlı değerle değerlemeyi benimsemişse, portföydeki ve aynı zamanda envanter listelerindeki senetli alacaklar toplamı ile 121 Alacak Senetleri Hesabı karşılaştırılır, toplamları tutuyorsa yapılacak herhangi bir envanter muhasebe kaydı olmayacaktır. Alacak hakkını bu gün tahsil etmeye kalkan şirket ne kadar alır? Borcunu bu gün ödemek istese ne kadar öder? Sorularına cevap aranmalıdır. İşte senetli alacak veya borcun bu günkü peşin değerini bulmak için hesaplanan faize reeskont (İkinci indirim) adı verilir. Bir başka ifadeyle; Senedin Tasarruf (Peşin) Değeri = Senedin Nominal (mukayyet) Değeri – Reeskont Faizi Tasarruf değeri ölçüsü uygulandığında alacak senetlerinin değerleme günü ile vade tarihi arasındaki gün sayısı esas alınarak reeskont (iç iskonto) tutarları her bir senet için tek tek hesaplanır.