Hazine ve Maliye Bakanlığı, her zaman ilgiyle izlenen, kamu sektöründe kurumsal kültürün adeta temsilcisi olan, Türkiye finansal yapısında son derece önemli bir yere sahip olan kurumlardan biridir.
Lakin son dönem, Bakanlık nezdinde yapılan değişiklikler Maliye Bakanlığında adeta bir travmaya neden olmaya devam ediyor….
Maliye Bakanlığında yaşanan travmalara bir göz atmamız gerekirse;
1-Teftiş birimlerinin tek çatı altında birleştirilmesi adı altında, kurumsal geçmişi çok eskilere dayanan ve gelir denetiminde önemli söz sahibi olan Hesap Uzmanları, Maliye Müfettişleri, Gelirler Kontrolörleri ile Vergi Denetmenlerinin aynı çatı altında birleştirilmesi,
Hiyerarşik görev tanımları olarak birbiri ile benzer durumda olmayan birimlerin birleştirilmesi neticesinde, vergi denetiminde karmaşaya yol açmış, vergi denetim ve incelemelerinin değersizleştirilmesi şekline dönüşmesine yol açmıştır.
Bu olayı bir kısım maliyeciler de faydalı olarak görmektedirler.
2-Milli Emlak Genel Müdürlüğünün Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlanması…
Milli Emlak esas itibariyle Maliye Hazinesini temsil etmekteyken, alakası olmayan bir bakanlık olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlanması maliye teorisi bakımından anlaşılması güç durum yaratmaktadır.
3-Muhasebat Kontrolörlerinin, Maliye Uzmanı olarak atanması;
Maliye Bakanlığı adına teftiş ve denetim yapan Muhasebat Kontrolörlerinin, gece yarısı çıkan bir kararname ile Maliye Uzmanı olarak atanmaları, kariyer güvencesini sarsan en temel uygulamalardan biri olarak değerlendirilmektedir.
4-Tasfiye İşleri Genel Müdürlüğünün, Gümrük Bakanlığına bağlanması
Gümrüklerde tasfiye olan malların, satışlarının yapıldığı, bir satış birimi olan kurumun alakasız şekilde Gümrük Bakanlığına bağlanması hala tartışma yaratan konulardan biridir.
5-Saymanlıktan, Muhasebe Yetkililiğine geçiş ve saymanların yetkilerinin kısıtlanması
Muhasebat Genel Müdürlüğüne bağlı olarak çalışan saymanların, 5018 sayılı kanunla, mevzuata uygunluk denetimi yapma görevi kaldırılmış ve saymanlar yapılan harcamaların mevzuata uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusunda kontrol yapamaz hale gelmişlerdir.
Bu durum da kamu harcamalarında savurgan harcamalara neden olmaktadır.
6-Malmüdürlüklerinin kapatılması
Maliye Bakanlığının ilçelerde temsilcisi durumunda olan Malmüdürlükleri, tasarruf gerekçesi ile küçük ilçelerde kapatılmaya başlanmıştır.
7-Deftarlıkların Gelir İdaresine Bağlanması
Yaşanan son travma ise, bünyesinde muhasebat ve muhakemat birimleri olan Defterdarlıkların işi sadece gelir toplamak olan Gelir İdaresine bağlanması olmuştur.
Yapılan bu düzenleme ile esas itibariyle muhasebat birimlerinin ileriki dönemde kapatılacağını anlamak zor değildir.
Yukarıda belirtilen bu düzenlemeler, şüphesiz ülke yararına olması düşüncesiyle yapılan düzenlemelerdir.
Buna karşın, yapılan bu düzenlemeler genel olarak yönetim hukuku teorileri ile maliye teorisine aykırı olduğu değerlendirilen uygulamalardır.
Yapılan bu düzenlemelerden en çok olumsuz etkilenen ise kamu harcamalarını yapan ve muhasebesini tutan, sahada Maliye Bakanlığı adına tanınan ve bilinen gider teşkilatı Muhasebat Genel Müdürlüğü birimleri olduğunu söylemek aşırı iddialı bir değerlendirme olmayacaktır.
Ülkemizin ekonomik alanda yaşadığı sıkıntıların çözümü noktasında kamu harcamalarının bütçe üzerindeki etkisi tartışma götürmez bir gerçektir.
Bu kapsamda mali yönetim alanında yapılacak düzenlemelerde bağımsız bir gider teşkilatının kurulması, ülke ekonomisinin düzlüğe çıkması noktasında en temel ihtiyaçtır.