Kamu İhale Kanunu 21/b Maddesi Öngörülemezlik Kavramı

Kamu İhale Kurumu-1

Kamu İhale Kanunu 21b Maddesi Bağlamında Kamu İhale Hukukunda Öngörülemezlik Kavramı

I.GİRİŞ,
II. KAMU İHALE HUKUKU BAĞLAMINDA ÖNGÖRÜLEMEZLİK KAVRAMI,
III. ÖNGÖRÜLEMEZLİK KAVRAMININ PAZARLIK USULÜ YÖNÜNDEN TAHLİLİ,
IV. KAMU İHALE KURULU’NUN GÖRÜŞÜ,
V. ÖNGÖRÜLEMEZLİK HALİ TEŞKİL EDEN DİĞER DURUMLAR,
VI. SONUÇ
ÖZET
Kamu İhale Kanunu`nun 21’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde “Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması” hallerinde pazarlık usulü ile ihaleye çıkılabileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak bentte geçen `idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması` ifadesi, idarelerce yanlış anlaşılma ve uygulamalara neden olmaktadır. İdareler, çoğu zaman gecikmiş, ihmal edilmiş veya planlanamamış ve bu nedenlerle de acil hale gelmiş işler için pazarlık yöntemine başvurmaktadırlar. Bu nedenle kaleme alınan işbu makale Kanun metninde geçen “öngörülemezlik” kavramının açıklığa kavuşturulmasını amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler
Pazarlık Usulü, Öngörülemezlik, Öngörülemezlik Teorisi (théorie de l’imprévision)

I. GİRİŞ
4734 sayılı Kanun’un pazarlık usulünü düzenleyen 21’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmüne göre, “…Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması…” halinde pazarlık usulü ile ihale yapılabilecektir. Kanun’un 5’inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre, açık ihale usulü ile belli istekliler arasında ihale usulü temel ihale usulleri olup, pazarlık usulü istisna usulüdür. Bu istisnanın söz konusu olabilmesi için gerekli şartlardan birisi de “idare tarafından öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması”dır. Ancak Kanun metninde “öngörülememe” (öngörülemezlik) kavramı açık ve net bir şekilde yapılmamış olduğundan idarelerce, maddenin tatbiki noktasında “öngörülememe/öngörülemezlik” kavramına yüklenen anlamlar birbirinden çok farklı olabilmektedir. Bu husus ise normal şartlar altında temel ihale usulleri ile yapılması gereken ihalelerin pazarlık usulü ile yapılarak hukuka ve kanuna aykırı işlem tesis edilmesine veya pekâlâ pazarlık usulü ile yapılabilecek olan bir ihalenin temel ihale usulleri ile yapılarak ihale sürecinin uzaması nedeniyle kamu hizmetinin gereği gibi işlememesine veya kötü işlemesine bu surette de hizmet kusuruna sebebiyet vermektedir. Bu nedenledir ki, “öngörülemezlik” kavramının, kamu ihale hukuku yönünden tahlili, pazarlık usulündeki yeri, Kamu İhale Kurumu’nun konu hakkındaki görüşü gibi hususlar muvacehesinde tahlili gerekmektedir.

II. KAMU İHALE HUKUKU BAĞLAMINDA ÖNGÖRÜLEMEZLİK KAVRAMI
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 21’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, “…Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması…” halinde pazarlık usulü ile ihale yapılabilecektir. Madde metninde geçen “veya” ibaresinden de anlaşılacağı üzere kanun koyucu burada iki ayrı hususu düzenlemiştir; Bunlardan birincisi “doğal afetler, salgın hastalıklar, can ve mal tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen olayların ortaya çıkması”, ikincisi “idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması” halidir.
Bendin ilk kısmı yani “doğal afetler, salgın hastalıklar, can ve mal tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen olayların ortaya çıkması” hali, “gibi” ifadesinden evvel örnek olaylar sayılmak suretiyle hangi hallerde uygulanabileceği belirtildiği için bu konuda mal ve hizmet alımları ile yapım işlerini Kamu İhale Kanunu’na tabi olarak yapan idarelerde pek bir tereddüt yaşanmamaktadır.
Ancak bendin ikinci kısmı yani “idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması” hali metinde geçen “öngörülemezlik” kavramının yoruma ihtiyaç göstermesi nedeniyle tereddütler yaşanmaktadır.
Öngörülemezlik hali esasen hukuki nitelik taşıyan bir durumdur. Öngörülemezlik hali, bu niteliğiyle taraflardan birinin kamu olduğu iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler için söz konusudur. Yine de konunun kökeni ve uygulama şartlarının tespit ve tahlili açısından irdelenmesinde fayda vardır. Öngörülemezlik hali, hukuk âleminde ilk defa II. Dünya Savaşı esnasında Fransa`da ortaya çıkmıştır. Savaş nedeniyle piyasa koşulları beklenmeyen bir şekilde değişmiş, akdedilen sözleşmeler uygulanamaz hale gelmiş ve bu nedenle sözleşmelerin yeniden düzenlenmesi veya feshi imkânı doğmuştur. İdare hukukunun temel ilkeleri arasında da girmiş bulunan bu öngörülemezlik hali teorisinin temelinde kamu hizmetlerinin devamlılığı ilkesi yer almaktadır. Zira bu ilke uygulanmaz ise, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü idare, yasal zorunluluklar nedeniyle bu hizmeti gereği gibi ya da hiç ifa edemeyecek, yasal yükümlülüklere uyması halinde ise kamu hizmetinin yürütülmesi için dayanak olan kamu menfaati ortadan kalkmış olacağından hizmetin yürütülmesinde kamusal ya da özel hiçbir fayda sağlanamayacaktır.
Kanundaki “öngörülemezlik” halinin de aynı paralelde değerlendirilerek savaş, olağanüstü hal, seferberlik, ani ve toplu göç hareketleri, yaygın terör ve şiddet olayları gibi olağanüstü ve önceden kestirilemeyen durumların ortaya çıkması nedeniyle bazı kamusal hizmetlerin devamının ve gördürülmesinin ivedilik arz etmesi, afet düzeyinde olmasa da idarelerin faaliyetlerini tamamen durdurabilecek nitelikte olayların meydana gelmesi veya gecikmesinde çok ciddi sakınca bulunan durumların oluşması gibi hallere münhasır olduğu söylenebilir. Örneğin kar ya da fırtına nedeniyle bir hastanenin çatısı yıkılmışsa veya cezaevinde büyük bir yangın çıkmışsa hastaların ve mahkûmların başka bir yere nakli için açık ihaleye çıkmak doğru olmayacaktır.

III. ÖNGÖRÜLEMEZLİK KAVRAMININ PAZARLIK USULÜ YÖNÜNDEN TAHLİLİ
4734 sayılı Kanun’un 21’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında “…idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması…” halinin söz konusu olabilmesi için gerekli olan iki koşul; idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkmış olması ve ortaya çıkan bu olayın beklemeye tahammülü bulunmaması nedeniyle ihalenin ivedi olarak yapılmasına ihtiyaç göstermesidir.
Kamu İhale Kanunu’nun 21’inci maddesinin (b) bendinde “Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması” hallerinde pazarlık usulü ile ihaleye çıkılabileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak bentte geçen “idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması” ifadesi, idarelerce yanlış anlaşılma ve uygulamalara neden olmaktadır. İdareler, çoğu zaman gecikmiş, ihmal edilmiş veya planlanamamış ve bu nedenlerle de acil hale gelmiş işler için pazarlık yöntemine başvurmaktadırlar. Pazarlık usulü ile ihaleye çıkmanın bu gerekçelere dayandırılması kanunun amacına ve ruhuna uygun düşmemektedir.
Kanun, maddenin bu bendinde öncelikle olağanüstü durumları düzenlemektedir. Büyük sel, yangın, deprem gibi doğal afetler, genel hayatın olağan akışını etkileyecek mahiyette salgın hastalıklar, çok ciddi şekilde vatandaşların can veya mal güvenliklerinin ortadan kalkması gibi ani ve beklenmeyen olayların ortaya çıkması üzerine söz konusu hizmetin acil olarak yerine getirilmesinin zorunlu olması halinde pazarlık usulüyle ihaleye çıkılabilecektir. Kanun’un amacı bu gibi olağanüstü hallerde Kanun’un temel ihale usulleri olarak addettiği açık ihale usulü ve belli istekliler arasında ihale usulünün uygulanması nedeni ile ihale sürecinde ortaya çıkacak zaman kaybını önlemek, bir an önce afetten ve olağanüstü durumdan zarar gören vatandaşlara asgari sağlık, yaşam ve güvenlik, kamu kuruluşlarına ise; hayati önemi haiz hizmet koşullarını yeniden sağlayabilmek ve de bu suretle kamu hizmetinin olağan koşullarda ifası için kamu düzeninin tekrar kurulmasını sağlamaktır. Sadece afetin meydana gelmesi değil, anında ve süratle müdahale gereği de bu bendin ön gördüğü ihmal edilemez bir koşuldur. Can ve mal kaybının önlenebilmesi amacıyla afete yapılması gereken müdahalenin aciliyetini kaybettikten sonra yapılacak müdahale artık ivedi olmayacak, pazarlık usulünün kullanılma gerekçesini ortadan kaldıracaktır. Yani 2010 yılında meydana gelen deprem nedeniyle 2014 yılında pazarlıkla ihaleye çıkılamayacaktır. [1]
Aynı bent, idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması halinde hizmetin acil olarak yapılmasının zorunlu olması halinde, pazarlık usulüne başvurulabilmesini hüküm altına almaktadır. İdare tarafından önceden öngörülemeyen hal, idarelerin planlama, programlama, organizasyon ve ihtiyaçların önceden tespit edilememesi gibi idarenin fonksiyonunu ve görevini gereğince ifa edememesinden kaynaklanan hallerini kapsamaz.
Bendin ilk kısmında yer alan “…doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen olaylar…” ifadesi, örnekler getirmek suretiyle ani ve beklenmeyen olayın tayin ve tespitinde baz alınacak halleri belirtmek suretiyle metne somut bir unsur getirmiş olmasına rağmen, bendin ikinci kısmında yani “öngörülemezlik” halinin arandığı kısımda buna benzer, hangi türden olayların veya açığa çıkan durumların öngörülemezlik kavramı dâhilinde değerlendirilebileceğine dair somut bir düzenleme getirmediğinden, bu halin varlığının tespiti ve tayini babında yapılacak olan yorumlarda da bendin ilk kısmında yer alan hallerden yola çıkılarak kıyas yapılması gerekecektir. Bundan maksat, öngörülemeyen hal olarak addedilebilecek durumların, ortaya çıkması halinde somut ve pek yakın bir tehlike doğuracağı, telafisinin mümkün olmadığı veya mümkün olsa bile kamu hizmetinin işleyişine engel olacak, hizmetin geç veya kusurlu işlemesine sebebiyet verecek mahiyette ani ve beklenmeyen ve de beklenmesi öngörülmeyen bir unsur ihtiva etmesi gerektiğidir. Bu durumda idare tarafından önceden rahatlıklar öngörülebilecek ve de öngörülmesinin yanında gerçekleşeceği muhakkak addedilen ve bu surette idarenin bunu göz önüne alarak işlem tesis etmesinin gerektiği hallerin varlığı halinde öngörülemeyen olay veya durumun varlığını ileri sürmek mümkün olmayacaktır. Yine bu doğrultuda yukarıda da ifade edildiği üzere idarenin alımlarına ve yapım işlerine yönelik planlama eksikliği, yetersizliği, ihtiyaçların zamanında, doğru, güvenilir ve gerçekçi bir biçimde tespit edilememesinden kaynaklanan hallerin varlığı halinde de aynı şekilde öngörülemeyen hal kavramının kullanılmasına imkân bulunmamaktadır.

IV. KAMU İHALE KURULU’NUN GÖRÜŞÜ
Kamu İhale Kurulu’nun “öngörülemezlik” kavramına ilişkin değerlendirmesi; “…Öngörülmezlik kavramı, idari sözleşmelerin akdedilmesinden sonra ortaya çıkan olağanüstü durumlar nedeniyle ve kamu hizmetlerinin devamlılığı ilkesine dayanılarak oluşturulmuştur.
Her ne kadar “öngörülemezlik” teorisi idari sözleşmeler için geliştirilmiş bir kavram ise de, 4734 sayılı Kanunda yer verilen kavramların idare hukuku esasları içerisinde uygulanması gerektiğinden ve benzer olaylarda aynı şekilde uygulanması zorunlu olduğundan “öngörülemeyen olay” kavramı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Bir durumun, Kamu İhale mevzuatı ve 4734 sayılı Kanunun 21/b maddesi açısından, “idarece öngörülemeyen olay” içerisine girebilmesi için; Ortaya çıkan olay; ihale yapılmasını gerektiren durumdan önce idare tarafından “öngörülemez”, “olağan dışı” nitelikte ve “idarenin iradesinden bağımsız” olmalıdır. Yukarıda belirtilen ölçütler göz önüne alınarak, başvuru konusu ihalenin ‘idarece öngörülemeyen olay’ kavramı içinde değerlendirilmesinin irdelenmesi gerekmektedir…” şeklindedir.[2]
Kamu İhale Kurulu daha önceki tarihli kararlarında da[3] “öngörülemezlik” kavramının esasen idari sözleşmeler sürecinde yer alan bir kavram olduğunu, öngörülemezlik teorisi her ne kadar idari sözleşmeler için geliştirilmiş bir kavram ise de 4734 sayılı Kanunda yer verilen kavramların idare hukuku esasları içerisinde yorumlanması, uygulanması, anlaşılması gerektiğinden ve benzer olaylarda aynı şekilde uygulanması zorunlu olduğundan “öngörülemeyen olay” kavramının açıklığa kavuşturulmasının gerekliliğini ileri sürerek yukarıda mezkûr değerlendirmeyi yapmış ve istikrarlı bir şekilde aynı doğrultuda benzer kararlar vermiştir.
Kurul kararlarında ifade edilen, ihale yapılmasını gerektiren durumdan önce idare tarafından öngörülemez ve olağan dışı nitelikte ortaya çıkan olayın “idarenin iradesinden bağımsız” olması gerekir. Bundan anlaşılması gereken bahse konu olayın, idarenin eylem, işlem ve kararlarından meydana gelmemiş olması veya idarenin yetki ve sorumluluğu dışındaki etkenler dolayısıyla ortaya çıkması hali gibi dar şekilde yorumlanması doğru olmaz. Zira ortaya çıkan olay, idare elemanlarının işlem ve eylemlerinden veya idarenin aldığı kararlar ve kullandığı yetkiler dolayısıyla meydana gelmiş olabilir. Örneğin idare elemanlarının kamu hizmetinin gereği olarak gerçekleştirdikleri eylemler sırasında bir kazaya veya hasara sebep olmaları ve bunun ivedilikle giderilme ihtiyacı, ihale sürecinde alınan iptal kararları dolayısıyla süreklilik arz eden ihtiyaçların ivedilikle karşılanma zorunluluğu gibi durumlar bu cümledendir.
“İdarenin iradesinden bağımsız” tanımlamasından maksat, idarenin istemesi ve bu isteme dolayısıyla idarenin iş, işlem, eylem ve kararı neticesi meydana gelen veya gelmesi muhtemel bir sonucun ortaya çıkmamış olması yahut da idare tarafından istenmemiş olsa ve bu doğrultuda iradi bir hareket sergilenmese de bunun yanında idare tarafından normal şartlar altında öngörülemeyen, öngörülmesi hukuken ve fiilen mümkün olmayan veya öngörülmüş olsa bile iradi bir hareket ile gerçekleşmesi hukuken ya da fiilen engellenmeyen bir sonucun ortaya çıkmış olmasıdır.

V. ÖNGÖRÜLEMEZLİK HALİ TEŞKİL EDEN DİĞER DURUMLAR
Yukarıda ifade edilen hususların yanında Kamu İhale Genel Tebliği’nin “süreklilik arz eden mal ve hizmet alımlarının kesintiye uğratılmadan temini” başlıklı 20’inci maddesinin de göz önüne alınması gerekir. [4] Mezkûr madde hükmü gereği, 4734 sayılı Kanun’un 62’nci maddesinin gerekçe metninde de belirtilen “periyodik bakımlar, personel taşıma işleri, sigorta, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, koruma ve güvenlik, kiralama, gıda ve temizlik malzemesi alımı” gibi mal ve hizmet alımları süreklilik arz eden mal ve hizmet alımları olarak kabul edilmiş olup, bu türden alımların kesintiye uğratılmaksızın düzenli ve aralıksız tedariki için ihale sonuçlanıncaya kadar geçecek süre içindeki ihtiyaçların temini 4734 sayılı Kanun’un 21’inci maddesinin (b) bendindeki “idare tarafından önceden öngörülemeyen olaylar” kapsamında değerlendirilebilecektir.
Aynı doğrultuda ihalelerin ihale komisyon kararı ile veya ihale yetkilisi tarafından ya da Kamu İhale Kurulu kararı ile iptalleri sonucunda süreklilik arz eden ihtiyaçların karşılanmasının aksaması halidir. Elbette ki ihale sürecinde, itirazen şikâyete ve itirazen şikâyet üzerine ihalenin iptaline sebebiyet verecek mahiyette, ihalenin esasına etki edecek nitelikte hata ve eksikliklerin yapılmış olması idare tarafından istenilen, öngörülebilen, olağan karşılanması gereken bir hal değildir. Esas olanın idarenin ihaleyi ve ihale sürecini, bir iptal kararına sebebiyet vermeyecek şekilde hukuka, mevzuata ve usule uygun yapması olduğu aksi halde özellikle bu aykırılığın Kanun’un 60’ıncı maddesi gereği ihale görevlilerinin hukuki ve cezai sorumluluğuna yol açacağı gerçeğinden hareketle, iptale sebebiyet verecek mahiyette esas ve usul hatalarının istenmeyen, idare tarafından beklenmeyen ve beklenilmesi gerekmeyen, öngörülemeyen, olağan dışı ve anormal bir durum teşkil ettiğine şüphe yoktur. Bu halin de idare tarafından önceden öngörülemeyen ve de idarenin iradesinden bağımsız olarak gerçekleşmesi nedeniyle, öngörülemezlik kavramı kapsamında tasavvur edilebilmesi mümkündür.

VI. SONUÇ
4734 sayılı Kanun’un 21’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, “idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması” halinin varlığı nedeniyle pazarlık usulü ile ihaleye çıkılabilmesi için, idarelerin planlama, programlama, organizasyon ve ihtiyaçların önceden tespit edilememesi gibi idarenin fonksiyonunu ve görevini gereğince ifa edememesinden kaynaklanan haller haricinde, ortaya çıkan olayın; ihale yapılmasını gerektiren durumdan önce idare tarafından “öngörülemez”, “olağan dışı”, “anormal” nitelikte ve “idarenin iradesinden bağımsız” olmalıdır. Bu kriterler göz önüne alınarak, başvuru konusu ihalenin ‘idarece öngörülemeyen olay’ kavramı içinde değerlendirilmesinin irdelenmesi gerekmektedir. Bunun yanında süreklilik arz eden mal ve hizmet alımlarında bu türden alımların kesintiye uğratılmaksızın düzenli ve aralıksız tedariki için ihale sonuçlanıncaya kadar geçecek süre içindeki ihtiyaçların temini ile ihalelerin ihale komisyon kararı ile veya ihale yetkilisi tarafından ya da Kamu İhale Kurulu kararı ile iptalleri sonucunda süreklilik arz eden ihtiyaçların karşılanması hallerinin 4734 sayılı Kanun’un 21’inci maddesinin (b) bendindeki “idare tarafından önceden öngörülemeyen olaylar” olarak telakki edilmesi mümkündür.

[1] KARACA, Bilal, 26/07/2010 tarihli Yeni Şafak Gazetesi makalesi
[2] Kamu İhale Kurulu 2003/UK.Z-851 sayılı kararı (http://vatandas.ihale.gov.tr/karargoster.asp?k=552&metin=), yine Kamu İhale Kurulu 2006/UM.Z-1526 sayılı kararı (http://vatandas.ihale.gov.tr/karargoster.asp?k=6923&metin=)
[3] Kamu İhale Kurulu 2007/UK.Z-583 sayılı kararı, “…Başvuruya konu ihale “doğal afet, salgın hastalık, can veya mal kaybı tehlikelerine” dayanmadığından ve “idare tarafından önceden öngörülmeyen olay” olarak nitelendirilerek 21 inci maddenin (b) bendine göre ihale yapılması yoluna gidildiğinden bu açıdan Kanuna uygunluğunun incelenmesi gerekmektedir. Öngörülmezlik kavramı, idari sözleşmelerin akdedilmesinden sonra ortaya çıkan olağanüstü durumlar nedeniyle ve kamu hizmetlerinin devamlılığı ilkesine dayanılarak oluşturulmuştur. (Kemal Gözler, İdare Hukuku Dersleri, Bursa-2002, s.410; A. Şeref Gözübüyük- T.Tan, İdare Hukuku Genel Esaslar, C.1, Ankara-2001, s.623) Her ne kadar öngörülemezlik teorisi idari sözleşmeler için geliştirilmiş bir kavram ise de, 4734 sayılı Kanunda yer verilen kavramların idare hukuku esasları içerisinde yorumlanması/uygulanması/anlaşılması gerektiğinden ve benzer olaylarda aynı şekilde uygulanması zorunlu olduğundan “öngörülemeyen olay” kavramı açıklığa kavuşturulmalıdır. Kamu İhale mevzuatı ve 4734 sayılı Kanunun 21/b maddesi açısından “idarece öngörülemeyen olay” içerisine, bir durumun girebilmesi için;
-Ortaya çıkan olay, ihale yapılmasını gerektiren durumdan önce idare tarafından “öngörülemez” ve “anormal” nitelikte olmalıdır.
-Söz konusu olay, idarenin iradesinden bağımsız olmalıdır…”
[4] “Madde 20- Süreklilik arz eden mal ve hizmet alımlarının kesintiye uğratılmadan temini
20.1. 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin (b) bendinde ertesi mali yılda gerçekleştirilecek süreklilik arz eden mal ve hizmet alımları için bir önceki mali yıl sona ermeden ihaleye çıkılabileceği düzenlenmiştir. Böylece ihale ile ilgili ilan süresi ve ihale sürecinin belirli bir zaman alacağı da dikkate alınarak ertesi yılda gerçekleştirilecek bu tür mal ve hizmet alımı ihalelerine mali yıl sona ermeden çıkılabilmesine imkân tanınmıştır. Ancak yılın sonunda ya da ertesi yılın başında çıkılan ihalelerde önceden öngörülemeyen nedenlerle ihale sürecinin uzadığı durumlarda süreklilik arz eden bu alımların kesintiye uğratılmamasını teminen, ihale sonuçlandırılıncaya kadar geçecek süre içindeki ihtiyaçların 4734 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (b) bendindeki “idare tarafından önceden öngörülemeyen olaylar” kapsamında değerlendirilerek, anılan madde hükmü ve 62 nci maddenin (ı) bendinde yer alan esaslar da dikkate alınarak aynı Kanunun 21 inci maddesinin (f) bendi ya da 22 nci maddesinin (d) bendinde belirtilen tutarlara kadar olanların bu maddelere göre temin edilebilmesi idarenin yetki ve sorumluluğundadır.”

  • Related Posts

    Bağ-Kur’lular SSK’dan emekli olabilir mi?

    Ali Şеrbеtçi – Bağ-Kur’lular SSK’dan еmеkli olabilir mi? 30 Ekim 2011 * 01.02.1965 doğumluyum. 10.10.1991’dе Esnaf Bağ-Kur oldum. 1991’dеn bеri еksiksiz pirim ödеmеktеyim. 1985’dе 18 ay askеrliğimi yaptım. Askеrliğimi ödеrsеm…

    Derneklerin Vergisel Yükümleri Nelerdir?

    Derneklerin de Vergi Yükümlülüğü Var   Ülkemizde toplum hayatının gerektirdiği dayanışma ve organizasyon ihtiyacı, vakıf ve derneklerin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Vakıf bir mal topluluğu olduğu için kısmen daha zor kurulurken, dernek…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

    Kaçırdığın Haberler

    Derneklerin Vergisel Yükümleri Nelerdir?

    • By admin
    • Kasım 15, 2024
    • 2 views

    Bağ-Kur’lular SSK’dan emekli olabilir mi?

    • By admin
    • Kasım 15, 2024
    • 3 views

    ÖDEME EMRİNE KARŞI DAVA AÇMA SONUÇLARI

    • By admin
    • Kasım 15, 2024
    • 3 views

    İş Deneyim Belgesinin Noter Onayı ve Apostil Tasdik Şerhi (Kik Kararı)

    • By admin
    • Kasım 15, 2024
    • 3 views
    İş Deneyim Belgesinin Noter Onayı ve Apostil Tasdik Şerhi (Kik Kararı)

    İş Sahibi İdare ile Alt Yüklenici Arasındaki İlişkinin Hukuki Niteliği

    • By admin
    • Kasım 15, 2024
    • 4 views
    İş Sahibi İdare ile Alt Yüklenici Arasındaki İlişkinin Hukuki Niteliği

    Avrupa Hesaplar Sistemi (ESA 95) Nedir?

    • By admin
    • Kasım 15, 2024
    • 2 views
    Avrupa Hesaplar Sistemi (ESA 95) Nedir?