T.C.
DANIŞTAY
9. DAİRE
E. 2008/5363
K. 2011/7553
T. 2.11.2011
• ÖDEME EMRİ (İhbarnamelerin V.U.K’da Yazılı Kurallar Yerine Tebligat Kanunu’nda Belirtilen Hükümlere Göre Tebliğ Edilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu)
• KAMU ALACAĞI (Usulüne Uygun Tebliğ Edilip Kesinleşen Bir Kamu Alacağı Bulunmadığından Düzenlenen Ödeme Emrinde Hukuka Uyarlık Bulunmadığı)
• İHBARNAME (V.U.K’da Yazılı Kurallar Yerine Tebligat Kanunu’nda Belirtilen Hükümlere Göre Tebliğ Edildiği – Usulüne Uygun Tebliğ Edilip Kesinleşen Bir Kamu Alacağı Bulunmadığı)
213/m.93,102
7201/m.51
ÖZET : Dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan ihbarnamelerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda yazılı kurallar yerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda belirtilen hükümlere göre tebliğ edilmesi nedeniyle usulüne uygun olarak tebliğ edilip kesinleşen bir kamu alacağından söz edilemeyeceğinden, düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
İstemin Özeti : Davacı şirket adına düzenlenen 2001 yılına ilişkin 26.5.2007 tarih ve 4290 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; davacı şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin 19.12.2006 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ edilen ihbarnamelere karşı süresi içinde dava açılmaması nedeniyle vergi ve cezaların kesinleştiğinin anlaşıldığı, davaya konu olayda ihbarnamelerin tebliği üzerine alacağın kesinleşmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle ödeme emri düzenlenmesinin yasal olduğu, ayrıca davacının ileri sürdüğü iddiaların ödeme emri aşamasında ileri sürülemeyeceği, dolayısıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden İzmir 4. Vergi Mahkemesinin 29.4.2008 tarih ve E:2008/141, K:2008/598 sayılı kararının; şirket kayıtlarında ihbarname tebliğine dair bir bilgi bulunmadığı, davalı idarenin işleminden önce emri tebliği ile haberdar olunduğu, verilen kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı Mehmet Sağlam’ın Düşüncesi : 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 51. maddesinde, mali tebliğlerin kendi kanunlarında açıklık bulunmaması halinde, bu kanunun genel hükümlerine göre yapılacağı kurala bağlanmıştır.
Mali tebligata ilişkin kuralları düzenleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Tebliğ evrakının teslimi” başlığını taşıyan 102. maddesinde muhatabın adresinde bulunamaması halinde tebligatın ne şekilde yapılacağı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
İdarece, tarhiyatın zamanaşımına uğraması için öngörülen beş yıllık yasal sürenin dolmasına kısa bir süre kalmış olması neden gösterilerek, ödeme emrinin dayanağını oluşturan ihbarnamelerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yazılı kurallar yerine 7201 sayılı Tebligat Kanununda yazılı hükümlere göre doğrudan doğruya mahalle muhtarına imza karşılığı bırakılmak suretiyle tebliğ edilmesinde V.U.K.nun 102 maddesinde yer alan kurallara uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda usulüne uygun olarak tebliğ edilip kesinleşen bir kamu alacağından bahsetme olanağı bulunmadığı için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Belirtilen nedenle temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi G. Nalan Hatipağaoğlu’nun Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
KARAR : Uyuşmazlıkta davacı şirket adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 51. maddesinde, mali tebliğlerin kendi kanunlarında açıklık bulunmaması halinde, bu kanunun genel hükümlerine göre yapılacağı kurala bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Tebliğ Esasları” başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, aynı Kanunun “Tebliğ Evrakının Teslimi” başlıklı 102. maddesinde de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, muhatabın geçici olarak başka bir yere gittiği, bilinen adresinde bulunanlar veya komşuları tarafından bildirildiği takdirde keyfiyet ve beyanda bulunanın kimliğinin tebliğ alındısına yazılarak altının beyanı yapana imzalattırılacağı, imzadan imtina ederse tebliği yapanın bu ciheti şerh ve imza ederek tebliğ edilemeyen evrakın çıkaran mercie iade olunacağı, bunun üzerine tebliği çıkaran mercii tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğe çıkarılacağı, ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeple tebliğ edilemeyerek iade olunursa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı ve son fıkrasında da, yukarıdaki fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tesbit olunacağı hükmü yer almıştır.