PETROL REZERVLERİNİN DAĞILIMI
Halen kesinleşmiş olan petrol rezervlerine 40 ve doğal gaz rezervlerine 62 sene ömür biçilmektedir. 1980 yılından bu yana, net petrol rezervleri %60 ve doğal gaz rezervleri %109 artmıştır. Bu artışın büyük kısmı, 1980’li yıllarda OPEC (Petrol İhracatçısı Ülkeler Teşkilatı- Organization of the Petroleum Exporting Countries) üyesi ülkelerde gerçekleşen keşiflerden gelmektedir. 11 trilyon varilin üzerinde olan dünya üzerindeki petrol rezervlerinin %78’i OPEC ülkelerinde, %16’sı ise OPEC üyesi olmayan ülkelerde (eski Sovyetler Birliği ülkeleri hariç) yer almaktadır. OECD ülkelerinde yer alan petrol rezervleri %8’lik bir paya tekabül etmektedir.
Dünya üzerindeki petrol rezervlerinin %65,3’ü Orta Doğu bölgesinde bulunmakta-dır. Suudi Arabistan tek başına rezervlerin %25’ine sahip bulunmakta ve onu %11’lik bir payla Irak, %9’arlık paylarla Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve İran izlemektedir. Bölgenin rezervleri 1980’li yıllarda büyük artış göstermiş, daha sonra 1990’lı yıllarda Irak rezervlerindeki 12,5 ve Katar rezervlerindeki 9,5 milyar varil artışın dışında genel olarak sabit kalmış veya azalmıştır.
Orta Doğu’dan sonra rezervlerdeki en büyük pay %9,1 ile Güney ve Orta Amerika Bölgesine aittir. Bu bölgenin aslan payı, 1981’den 2001’e gelindiğinde rezervleri neredeyse 4 katına ulaşan Venezuella’ya düşmektedir.
Libya, Nijerya ve Cezayir başta olmak üzere Afrika, petrol rezervlerinin %7,3’üne sahiptir. Toplam rezervlerin %6,2’si eski Sovyet Bloku ülkelerinde bulunmakta, bunların da %74’ü Rusya’da yer almaktadır. ABD, Meksika ve Kanada’da da önemli petrol rezervleri bulunmaktadır. Meksika, OPEC üyesi olmayan önemli bir petrol üreticisi konumundadır. Kaynakların yoğun kullanımı sonucu, Meksika rezervleri özellikle 1990’lı yıllarda %45 oranında (23 milyar varil) azalmıştır. (Bkz. EK-II)
Tablo 8: Dünya Rezervleri (2001)
Sıra No |
Ülke Adı |
milyar varil |
milyar ton |
Pay |
1 |
Suudi Arabistan |
261,8 |
36,0 |
24,9% |
2 |
Irak |
112,5 |
15,2 |
10,7% |
3 |
BAE |
97,8 |
13,0 |
9,3% |
4 |
Kuveyt |
96,5 |
13,3 |
9,2% |
5 |
İran |
89,7 |
12,3 |
8,5% |
6 |
Venezuella |
77,7 |
11,2 |
7,4% |
7 |
Rusya |
48,6 |
6,7 |
4,6% |
8 |
ABD |
30,4 |
3,7 |
2,9% |
9 |
Libya |
29,5 |
3,8 |
2,8% |
10 |
Meksika |
26,9 |
3,8 |
2,6% |
11 |
Nijerya |
24,0 |
3,2 |
2,3% |
12 |
Çin |
24,0 |
3,3 |
2,3% |
13 |
Katar |
15,2 |
2,0 |
1,4% |
14 |
Norveç |
9,4 |
1,3 |
0,9% |
15 |
Cezayir |
9,2 |
1,2 |
0,9% |
16 |
Brezilya |
8,5 |
1,2 |
0,8% |
17 |
Kazakistan |
8,0 |
1,1 |
0,8% |
18 |
Azerbaycan |
7,0 |
1,0 |
0,7% |
19 |
Kanada |
6,6 |
0,8 |
0,6% |
20 |
İngiltere |
4,9 |
0,7 |
0,5% |
|
Liste Toplamı |
988,2 |
134,8 |
94,1% |
|
Genel Toplam |
1.050,0 |
143,0 |
100,0% |
Rezerv rakamları ancak miktarı kesinleşen ve yerden çıkarılması ekonomik bulunan petrol içindir. Bu rakamlar, jeolojik araştırmalar ve petrol arama ve çıkarma alanında gerçekleşecek teknolojik gelişmelerle değişmeye açıktır. Arama amaçlı bir sondaj kuyusu açılıncaya değin petrolün varlığı kesin olarak bilinemez. Sondaj, karmaşık ve genellikle riskli bir işlem olduğu için sadece beklenen getirisi yeterince yüksek alanlar araştırmaya açılır. Petrol jeologları, petrolün içinde toplandığı yapıları arayıp bulmakla, sondaj mühendisine kuyu açacak bir yer tespit etmekle görevlidir. Petrol kapanlarının yerüstünde, jeolojik yöntemlerle tespiti, her zaman mümkün olmaz. Bu durumda, jeofizik biliminden yararlanmak gerekir. Ancak, hiçbir jeofizik aleti veya metodu, yerin derinliklerindeki petrolü doğrudan doğruya tespit edemez. Sadece petrolün içinde bulunması ihtimali olan kapanları tayin edebilir. Jeofizik biliminin son yıllarda yaygın olarak kullanılan yöntemleri arasında sismik, gravite ve elektrik yöntemleri sayılabilir.[1]
Yeni rezerv arayışları, teknolojik ve ekonomik gelişmelere paralel olarak hız kazanmaktadır. Rusya’nın doğu sahilindeki Sakalin Adası’nda, Kuzey Denizi’nde ve Hazar Denizi’nin Rusya kesiminde büyük petrol rezervleri bulunması beklenmektedir. Ayrıca Kazakistan’ın Kaşagan yöresinde 22 milyar varil petrol kapasitesi tahmin edilmektedir. Sovyetler Birliği’nden ayrılan diğer ülkelerde de Hazar Denizi tabanında yapılacak araştırmalar sonucu Kuzey Denizi’nde bulunması beklenene eşdeğer oranda rezerve ulaşılacağı sanılmaktadır.[2]
Türkiye de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) aracılığıyla aktif olarak Kazakistan, Azerbaycan ve Libya’da petrol arama faaliyetlerine katılmakta; Türkmenistan, Irak ve Suriye ile faaliyetlerde bulunmak üzere temaslarını sürdürmektedir.
[3] Öte yandan, halen 113 milyar varillik petrol rezervi olan Irak’ta petrol rezerv araştırmaları İran – Irak Savaşı’ndan ve Körfez Savaşı’ndan dolayı yapılmamıştır. Ülkedeki petrol rezervlerinin büyük kısmının hiç araştırılmamış Batı Çölünde olması, uzmanlara rezervlerin 220 milyar varilin çok daha üzerine çıkabileceğini düşündürmekte ve Irak’ın petrol rezervlerinin ABD’nin 100 yıllık ihtiyacını karşılayacak boyutta olduğu hesaplanmaktadır.
[4] Iraklı yetkililer ise, Irak’taki tüm petrol kaynaklarının işletilmesi halinde, rezervlerin 300 milyar varili bile aşabileceğini belirtmektedir. Iraklı yetkililerin yaptırdığı araştırmada, Irak’ın, 5 yıl içinde, petrol rezervi 260 milyar varil olan dünyanın en büyük petrol üreticisi Suudi Arabistan’ın konumunu sarsabileceği öngörülmektedir.
[5]
Ancak, yeni rezervlerin keşfi ile teknolojilerin gelişimi ve kullanımı kesinleşmiş rezervleri artırsa da, rezerv artış hızı petrol üretiminin artış hızının gerisinde kalmaktadır.[6]
[1] http://www.pmo.org.tr
[2] Telhami, S., Hill, F., Al-Othman, A.A., Tahmassebi, H.C., (2002), “Does Saudi Arabia Still Matter?”, Foreign Affairs, 81 (6), sf. 167-178
[3] http://www.tpao.gov.tr
9 http://www.ntvmsnbc.com.tr, 07.01.2003
[5] http://www.ntvmsnbc.com.tr, 21.02.2003
[6] http://www.bp.com, (2002), “BP Statistical Review of World Energy”