Döner sermayeli işletme bütçeleri:
Türkiye’de bütçede genellik ilkesinin önemli istisnalarından biriside
döner sermaye bütçeleridir. Kamu ekonomisi kuruluşlarına döner sermaye adı ile işletme sermayesi verilerek bunların asıl amaçları olan kamu hizmet yanı sıra , yada onun yan ürünü olarak küçük çaplı ticari , sınai ve tarımsal faaliyetlerini bu sermaye ile sürdürmeleri sağlanır. Bu yolla elde edilen ürünler pazarlanarak kamuya ek gelir elde edilir.
Döner sermaye uygulamasına ilk kez 1925 yılında rastlanmaktadır. Tarım kuruluşlarına sabit sermaye verilmesine ilişkin yasada döner sermaye deyimi yerine sabit sermayeden söz edilmekte ise de getirilen kurum tipik bir döner sermayedir. Daha sonra 1927 yılında çıkarılan bir kanunla , döner sermaye kurumu , katma bütçenin bir tamamlayıcısı olarak mali düzenimize girmiştir.
Döner sermaye uygulaması , başlangıçta , asıl işlevi devamlı ve genel kamu hizmeti niteliği taşıyan görevlerini yerine getirmek olan ve kullanmaya hazır belli bir üretim gücü bulunan bazı kamu kuruluşlarının sabit sermayesinin (bina, makine ve teçhizatın) tam kullanımını sağlayacak , zaman zaman ortaya çıkacak kapasite fazlasını değerlendirecek bir araç olarak düşünülmüştür. Örneğin ; bir basım evi , bir tamir atölyesi gibi kamu hizmetlerini yerine getiren kuruluşlara destek sağlamak için kurul tesislerin asıl görevlerinden arta kalan boş süreleri değerlendirmeleri ekonomik açıdan verimli bir yöntemdir. Bunun gibi bir tarımsal araştırma çiftliğinin bu vesile ile ürettiği ürünleri piyasaya satması devlete ek gelir sağlayarak araştırma giderlerini azaltır. Tüm makine ve tesislerle birlikte uzmanlaşmış personelin bu yolla tam çalışma düzenine sokulması hem ülke ekonomisine üretim artışı sağlaması hem de kamu giderlerinde savurganlığın önlenmesi ve verimliliğin artırılması açısından yararlı olur.
Yararları tartışılamayacak kadar açık olan döner sermayeli işletmelerin kuruluşunda şu ölçütlerin dikkate alınması başlangıçta tasarlanan modelin gereğidir Döner sermaye ile piyasa ve diğer kamu kuruluşlarına mal ve hizmet sunacak olan kamu hizmeti biriminde asıl hizmetin kullanmadığı sürekli yada mevsimlik bir kapasite fazlası olmalıdır. Bu artık kapasite ile üretilen mal ve hizmetler belli bir piyasa fiyatı ile kamu kesimine veya özel firmalara satılabilmelidir. Nihayet, döner sermaye faaliyeti birimin kuruluş amacını oluşturan kamu hizmetlerinin yürütülmesinde aksaklık yaratmamalıdır.
Zamanla döner sermaye uygulama amacından saptırılarak bir atıl kapasite kullanımı olmasa bile , küçük çaplı alış-veriş konuları, önemsiz devlet varlıklarının işletilmesi içinde bu yola gidilmiştir . Devlet hastanelerinde ilaç ve yiyecek giderlerinin bir bölümünün karşılanması,
sağlık personeline belirli çalışma primleri sağlanması , müze ve benzeri yerlerde bakım ve onarım giderlerinin karşılaması gibi amaçlarla döner sermayeler kurulmuştur.
Her bir döner sermayeli kuruluşun kuruluş yasasında belirli nominal sermaye saptanır. Bu sermayenin belli bölümü başlangıçta ilgili genel veya katma bütçeli kuruluşun bütçesine konulan ödenekten karşılanır veya kuruluşa belirli sabit sermaye tahsisi yapılır(bina, demirbaş vs. verilmesi gibi) nominal sermayenin artan kısmı ya genel ve katma bütçelere konan ödeneklerle yada döner sermaye karlarının sermayeye eklenmesi ile tamamlanır.
Nominal sermaye yasada saptanan düzeye ulaştıktan sonra işletme karları ilgili genel veya katma bütçeye gelir olarak yazılır . Bu ödemelerin aksaması üzerine, son yıllarda bütçe yasalarına zorlayıcı hükümler konmakta ve döner sermayelerin aylık gayri safi hasılatlarının yüzde 15’e kadar olan kısmını ve dönem sonu karlarını genel bütçeye peşin olarak gelir yazmak ve bunların tahsili için ödemeler almak üzere Maliye ve Gümrük Bakanlığına yetki verilmektedir.