VEKİLLERİN SORUMLULUKLARI
Bir göreve vekalet edecek memurlarda birtakım şartlar aranır. Görevin gerekleri ve nitelikleri değişmeyeceğinden bir görevi vekaleten yürütenlerin, asil memurda aranan şartlara sahip olmaları gerekmektedir. Bu nedenle, vekiller asilin haiz olduğu tüm yetki ve sorumluluğu taşırlar.
Vekillerin sorumluluğu ile asilin sorumluluğu aynı olduğu için soruşturma usulü bakımından bir farklılık yoktur. Nitekim, 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun”un 14 üncü maddesinde; “Bu Kanunun uygulanmasında vekiller, asillerin tabi olduğu usule tabidir.” denilmiştir. Bu nedenle vekil de memurun tabi olduğu soruşturma usulüne tabi olacaktır.
Örneğin; vali yardımcısının valiye vekalet ettiği sırada bu görevinden dolayı işlediği suç, valinin tabi olduğu usul ve esaslara göre kovuşturma konusu yapılır. Vali hakkında soruşturma açtırmaya yetkili makam, vali yardımcısı içinde vekalet görevinden dolayı soruşturma açma yetkine sahip olacaktır.
Bir göreve açıktan vekaleten atananların sorumluluk durumları ne olacaktır. Bu konunun da açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. TCK’nın 279 uncu maddesine göre; “Devletin gayesi gereği yapmakla zorunlu bulunduğu esas işlerin yürütüldüğü bir kadroda sürekli olarak çalışmak suretiyle hukuki tasarruf ve eylemde bulunanlar veya bu eylemlere kamu usulüne göre iştirak edenler ve kamu hukukuyla ilgili geçici bir ilişkiye dayanarak Devlete ait adli ve idari işlemleri yapan kimseler” memur olarak tanımlanmışlardır. Kanun, kamu görevinde bulunan tüm görevlileri memur olarak kabul ettiğine göre, bir göreve açıktan vekalet edenler de memurdur. O halde açıktan atanan vekiller de memurun tabi olduğu sorumluluk ve soruşturma usulüne tabidir.[1]