Konuşulmayan Kriz ve İnşaat Sektörü
Merhaba değerli okuyucular,
Malum son günlerin popüler konusu ekonomik şartlar.
Hergün ulusal yada uluslararası kaynaklardan ekonomi ile ilgili olumsuz haberler geliyor. Veriler hergün daha da kötüleşiyor.
Ancak bu konu malesef kimse tarafından dile getirilmiyor. Tabi bunda uzun zamandır iktidarın bir sorun varsa ortalıkta konusmayın gelin bizimle paylaşın anlayışı hakim.
Önceden haber kanallarında hergün bir banka ya da büyük kurumların yönetiminden birileri çıkar hem sektör hem de güncel konulardaki fikirlerini paylaşırdı.
Ancak bahsettiğim anlayış nedeniyle son yıllarda bu durum böyle değil artık.
Çok uzaklaşmadan konumuza geri dönelim.
2006-2008 den itibaren ülkemizde üretim yapısında enteresan değişimler yaşanmaya başlandı.
Global piyasadaki likiyide bolluğu ülkemizde de iyiden iyiye hissedilmeye başladı.
Bol para ile üretim sektöründeki aktörler çok karlı olan inşaat sektörüne kaymaya başladı. İnşaat sekyörü büyürken ekonominin kalbi olan üretim sektörü küçüldü.
Buda ekonominin dengesini bozdu.
Toplumun en alt ve gerçekçi tabakası olan üretim sektöründeki küçülme inşaat sektörünün durgunlaşmasıyla artık iyiden iyiye hissedilmeye başlandı.
2013 lerden sonra doyuma ulaşmaya başlayan ve gitgide durgunlaşmaya başlayan inşaat sektörü ekonomik büyümenin yanlış bir şekilde yapıldığının anlaşılmasına neden oldu.
Sektörün doyuma ulaşması ve satışların durmasıyla firmalar nakit sıkıntısına girdi.
Zaten son zamanlarda yapılandırma için bankaların kapısını en çok bu firmalar çalmaya başladı.
Global piyasadaki sıkılaştırıcı mali politikaların başlamasıyla azalan likitide sadece inşaat değil tüm sektörleri çıkmaza soktu.
Peki ne yapabilirizde bu süreçten daha fazla yara almadan çıkabiliriz. Öncelikli olarak ekonominin yapısını üretim sektörüme dayalı bir yapıya çekmek gerekiyor.
Yüksek kar değil sürdürülebilir kar ve uzun soluklu finansman ile üretim sektörünü yeniden canlandırmak gerekiyor.
Bankalarıda işin içine katarak tasarrufların büyüj inşaat prejelerine değil üretim finansmanına yönlendirilmesi gerekiyor.
Üretimin önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor.
Kısa vadede devlete gelir kaybı yaşayacak olsa dahi uzun vadede ülkenin geleceğini kurtarmak için acilen yapısal reformlar yapılmalı. Üretimin üzetindeki vergi yükü azaltılmalı. Hatta nitelikli bir şelilde üretim sektörüne teşvik sağlanmalı.
Üretim sektörü yapısı acilen değiştirilmeli.
Dünya dijital üretime geçerken biz hala analog ekonomi ile devam edemeyiz. Zaten rekabet şansımız da olmayacaktır.
Yatırımların artması için mutlaka güvenilir bir hukuk süstemi oluşturulmalıdır. Çünkü kimse hakkımı arayamayacağı bir yapıya parasını sokmak istemez.
Her geçen gün daha da hissedilşr hale gelen kriz için umalım ki karar vwricilet öncelikli olarak sorunun varlığını kabul ederler. Çünkü sorunu kabup etmeyen bir yapıdan çözüm beklemek de çok mantıklı değil..