T.C
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
Sayı : 31292642-045.02-E.3425 18.05.2018
Konu : İşçi Disiplin İşlemleri
Üniversitenizde, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 127 nci maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 23 üncü madde kapsamında sürekli işçi kadrolarına geçirilen personelin disiplin ve ceza işlerine ilişkin konularda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı ile konu hakkında re’sen düzenlenerek yürürlüğe koyulacak (yönerge, usul ve esas, genelge vb.) hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği ilgi yazı incelenmiştir.
Bilindiği üzere, 18/10/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinde; “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır… “hükmüne yer verilerek, memurların ve diğer kamu görevlilerinin hak ve yükümlülüklerinin, görev ve yetkilerinin, niteliklerinin, atanmalarının ve her türlü özlük işlerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümlerinin saklı olduğu ifade edilmiştir.
Anayasa hükmüne uygun olarak, Devlet memurlarının nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işleri 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirlenmiştir. Ayrıca; hâkim ve savcılar, askeri personel, üniversite öğretim elemanları gibi “diğer kamu görevlileri” kapsamına giren personelin statüleri özel kanunlarla düzenlenmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte, kamu kurumlarında görev yapan işçilerin Anayasanın mezkûr hükmü kapsamında değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla dar anlamıyla kamu görevlisi olarak kabul edilemeyeceği düşünülmektedir.
Nitekim 14/07/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “İstihdam şekilleri” başlıklı 4 üncü maddesinde, kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel (mülga) ve işçiler eliyle gördürüleceği belirtilmiş; işçiler ise “(A), (B) ve (C) fıkralarında belirtilenler dışında kalan ve ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler ile mevsimlik veya kampanya işlerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici işçilerdir.” şeklinde tanımlanmış ve bunlar hakkında 657 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. Bu çerçevede, sürekli işçi kadrosunda bulunanlar hakkında işçilere ilişkin özel kanun olan 22/05/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
4857 sayılı Kanını incelendiğinde, “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” başlıklı ikinci bölümünde; iş sözleşmesinin feshi, sözleşmenin feshinde usul, işçinin ve işverenin haklı fesih halleri ve geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları ile bunlara ilişkin diğer hususlarda çeşitli hükümlere yer verildiği; ancak işçilere Devlet memurlarında olduğu gibi disiplin cezası verilebileceğine dair bir düzenleme yapılmadığı görülmektedir. Ancak, mezkûr Kanunun muhtelif maddelerinde işçilerin hak ve yükümlülüklerine ilişkin asgari hükümler tespit edilmekle birlikte, “iş sözleşmesi” veya “toplu iş sözleşmesi” ile daha geniş hükümler düzenlenebileceği ifade edilmektedir.
Örneğin, 4857 sayılı Kanunun işçilerin yıllık ücretli izne ilişkin haklarını ve izin sürelerini belirleyen “Yıllık ücretli izin hakkı ve izin süreleri” başlıklı 53 üncü maddesinin son fıkrasında; “Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri He artırılabilir.” denilmekte, işçilerin yıllık izin sürelerine yönelik maddedeki hükümden daha geniş düzenlemeler yapılabilmesi, iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmelerine hükümler konulmak suretiyle mümkün kılınmaktadır.
Yine, mezkûr Kanunun “Ücret kesme cezası” başlıklı 38 inci maddesindeki; “işveren toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye ücret kesme cezası veremez.
İşçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesintilerin işçiye derhal sebepleriyle beraber bildirilmesi gerekir. İşçi ücretlerinden bu yolda yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz.” hükmü, işçiye verilebilecek ücret kesme cezasının üst sınırını belirlemiş ve sebepleriyle birlikte bildirim zorunluluğu getirilmiş, bu cezayı vermeyi gerektirecek sebepleri toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmesi şartına bağlayarak başka bir düzenleme ile ücret kesme cezasına sebep gösterilemeyeceğini vurgulamıştır.
Yukarıdaki örneklerden anlaşılabileceği üzere, 4857 sayılı Kanunun koyduğu asgari hükümlere riayet etmek kaydıyla, işveren ile akdedilen bireysel iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi ile işçilerin görev ve sorumlulukları, hak ve yükümlülükleri tespit edilebilmektedir. İşçilerin yürütmekle yükümlü oldukları görevlerin gereği gibi yerine getirilmesini sağlamak amacıyla birtakım disiplin cezalarının öngörülmesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Diğer taraftan, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53 üncü maddesinde “…Devlet ve vakıf yükseköğretim kurumlanılın öğretim elemanları, memur ve diğer personeline uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme, üniversite öğretim mesleğinden çıkarına ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır…” hükmü bulunmaktadır. Maddede yer alan “diğer personeline” ibaresinin işçi personeli kapsadığı düşünülebilirse de, yukarıda arz edilen açıklamalar çerçevesinde iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesinde yer almayan veya bu sözleşmelerde bulunmamakla birlikte 4857 sayılı İş Kanununda da düzenlenmeyen disiplin cezaları işçi personele uygulanamayacaktır.
-İşçiler hakkında 2547 sayılı Kanunun mezkûr hükmüne dayanılarak disiplin cezası verilemeyeceği,
-İşçilere disiplin cezası verilmesi hususunun toplu iş sözleşmesine veya iş sözleşmelerine hükümler konulmak suretiyle düzenlenebileceği, söz konusu sözleşmelerde düzenleme yapılmaması halinde 4857 sayılı Kanunda yer alan genel hükümlerin uygulanabileceği,
-Sözleşme hukukunun kapsamı dışına çıkılarak, kamu kurum ve kurumlarınca re’sen düzenlenecek yönerge, genelge, tebliğ vb. idari düzenleyici işlemlerle işçilere disiplin cezası verilmesinin uygun olmayacağı,
mütalaa edilmektedir.
Rica ederim.