Bugünün dünyasında yetenek, büyüme ve rekabet gücün için en önemli unsurlardan biri. Dinamik ve kapsayıcı bir geleceğe uyum sağlayan ekonomileri inşa etmek için herkese eşit fırsatlar yaratılması ve işgücü piyasasında yeteneği, bilgi ve beceriyi temel alan liyakata odaklanılması gerekiyor. Yeteneklerin büyüme için kilit bir unsur olduğunu anlama noktasında ilerleme kaydetmiş olan çok sayıda ülke var.
Bu ülkeler, gelecek için daha fazla başarıya da kendilerini hazırlıyor. Diğer taraftan, kadınlar ve erkeklere eşit fırsatlar sunulmadığında küresel zorluklarla mücadele etmek ve yeni fırsatları değerlendirmek açısından başarısız olunuyor. Ne yazık ki, kadınlara eşit fırsatlar sunulması açısından kötü performans sergileyen çok sayıda ülke de bulunuyor.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından birkaç gün önce yayınlanan Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2017 yılı raporu, raporun yayınlanmaya başladığı yıldan, yani 2006’dan bu yana küresel olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bu yıl ilk kez tersine döndüğünü gösteriyor. Bu yılın raporunun ayırt edici bir diğer özelliği, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin mesleki düzeyde de ortaya konulmuş olması.
Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi, temel olarak dört alana odaklanıyor. Bunlar; sağlık, eğitim, ekonomi ve politika şeklinde. Endekste bu dört temel alanda kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıklar ortaya konuluyor.
Nasıl hesaplanıyor?
144 ülkenin toplumsal cinsiyet eşitliğindeki ilerlemeye göre sıralandığı Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde, ekonomik katılım ve fırsatlara erişim, eğitime erişim, sağlık ve hayatta kalma ile siyasal katılım ve güçlendirme olmak üzere dört tematik boyut bulunuyor. 2017 yılı raporunun temel bulguları şu şekilde:
Raporun 4 ana teması çerçevesinde, kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlik sağlık ve eğitime katılım açısından durum nispeten iyi.
Ancak ekonomik ve siyasal katılım açısından cinsiyetler arasındaki uçurum halen oldukça derin. Bununla birlikte, rapora göre örneğin ekonomik katılım bakımından ilerleme kaydedildiği de görülüyor. Bu anlamda, ekonomik katılımdaki cinsiyetler arası farklılıklar çerçevesinde endekste 2008 yılından bu yana en düşük değerin ölçülmüş durumda. Siyasal katılımda ise istikrarlı ancak yavaş ilerleyen uzun vadeli bir iyileşme eğilimi gözleniyor.
Küresel düzeyde kaydedilen ilerlemenin durmasına rağmen, cinsiyet eşitsizliğindeki durum bölgesel ve ülke bazında farklılaşma gösteriyor. Bu açıdan, bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında toplumsal cinsiyet eşitsizliği skorunu artıran 82 ülke var. Buna karşılık, 60 ülkede toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadelede ilerleme kaydedilmiş durumda.
100 yıl kapanmayacak
Rapora göre, bu yıl ilk defa toplumsal cinsiyet eşitliğine giden yolda çok sayıda ülke ve bölge sembolik dönüm noktalarını tecrübe etti. Bu anlamda, endeksin en üst sıralarında yer alan İskandinav ülkeleri değişmemekle birlikte, Ruanda, Nikaragua ve Slovenya bu anlamda yükselişe geçti.
Mevcut eğilimler göz önüne alındığında, raporun başlangıcından bu yana endekste sıralamaya dahil olan 106 ülkede cinsiyetler arasındaki uçurumun kapanması 100 yıl sürecek. Geçen yıl için 83 yıl olan bu gösterge söz konusu ülkelerde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde ilerlemenin olduğunu ortaya koyuyor. Sadece ekonomik katılım teması dikkate alındığında, cinsiyetler arasındaki uçurumun kapanması için gereken süre 217 yıla çıkıyor. Diğer taraftan, eğitime erişim temasında eşit fırsatlar için ihtiyaç duyulan süre sadece 13 yıl. Siyasal katılımda ise mevcut eğilimlerin aynen devam etmesi durumunda, 99 yıl sonra cinsiyetler arasındaki fark kapanabilecek.