OTOGARLARLA İLGİLİ AYRINTILAR
*AŞTİ’nin koltukları kayıyor. Böyle oturduğun yerde viiuujt diye aşağıya kayıyorsun.
*Otogarlar çok sosyolojik yerlerdir. Gözlemciyseniz çok iyi malzeme çıkarırsınız.
*Sevinç ve hüzün duygularını uç boyutlarda yaşayabilirsiniz buralarda. “Gitmek” çoklukla hüzün verir insana.
*Sinema için çok uygun bir mekandır. Sadece otogarda geçen bir sinema filmi iyi işlenirse tadından yenmeyecek bir şey olabilir. Tayfun Pirselimoğlu otogarda geçen bir film çekerse yanarız (olumlu anlamda).
*Anadolu’da otogarları yenilediler çoğunlukla. Özellikle Anadolu’nun büyük kentlerinde. Eski halleri çok bakımsızdı. Bunlar genelde “Eski Garajlar” “Yeni Garajlar” olarak anılırlar.
*Eski garajlar işlevsel olmaya devam eder bazı yerlerde. O yerin ilçe minibüsleri oradan kalkmaya devam eder.
*Eski garajlar şehrin merkezinde kalıyorlarken, yenileri biraz daha şehir dışında kalır. Yozgat’ınki hala şehrin göbeğinde.
*Küçük yerlerin firmaları genelde “Birlik” kelimesiyle biten şirketler oluyorlar. Afşin Birlik, Çankırı Birlik, Manavgat Birlik gibi.
*Bir firma daha işe girince “öz” ve “hakiki” kelimeleri rol çalarlar. Öz Bayat Birlik, Hakiki Bafra gibi.
*İlçe otogarı ofisinde çalışanlar dünyada en çok sıkılan insanlar gibidirler. Bunlar çoklukla başka bir işte emekli olmuş erkek bireyler olarak gözlemlenirler. “Dünya sikime minare götüme” gibi bir anlayışa sahiptirler.
*Çalışan genç bireyler sık sık değişir. Muhtemelen çok az para verdikleri, çok kötü şartlarda çalıştırdıkları ve de üstüne hakaret ettikleri içindir.
*İlçe minibüslerinde parayı inerken vermek sık görülür. Taşrada birbirini kıskanma sık görülen bir şeydir. Bu ilçe minibüs şoförleri de bölge halkından oldukları için ona parayı vermek ağır geliyor olabilir. Veya kol kafa ilişkilerini kullanarak verilecek parada bir şeyler koparabilme düşüncesi ağır basıyor da olabilir.
*Köy isimleri de klişedir. Yukarı veya aşağı sıfatıyla betimlenirler çoklukla. Cumayeri, Cumalı, Kızıklı, Hacılar sık görülen köy isimleridir. Her köy kavşağında birisi inebilir.
*İlçenin pazarı olduğu gün otogarların en cafcaflı günüdür. İnsanlar selamlaşmadan olayları tartışmaya başlarlar.
*Büyük şehir otogarlarında otobüsün beş dakika geç kalkması sık görülen bir şeydir.
*Geç kalanlar firmayı arayıp, yalvar yakar bekletirler. Hayatından hiçbir yere doğru dürüst geç kalmamış olan ben gibiler de sinirden deli olurlar.
*Otobüs muavinlerinin iletişim becerileri çok kötüdür. Bazıları malın gözü olurlar ama onlar sonra bayan kuaförlüğü gibi mesleklere yönelirler.
*Otogarlardaki büfeler çok kazıklardır. Eliniz mahkum olduğu için her şeyi fahiş fiyatla satarlar.
*Otogarlardaki lokantalar ise leş ötesidirler genelde ve fahiştirler.
*Pişmaniye, lokum, Bolu çikolatası, cezerye gibi şeyler çokça satılır. Bayılırım.
*İnsana yalan söylemek konusunda otogar otobüs yazıhaneleri kadar başarılı işyerleri az bulunur. Bir de bilgisayarcılar ve bağlama satıcıları.
*Bayrampaşa otogarı birbirinden izole yapısıyla diğerlerine hiç benzemez. Diğer otogarlarda herkes iç içeyken Bayrampaşa’da farklı bir atmosfer vardır.
*Bence havalimanları ve tren garlarının sempatik yanları vardır ama otobüs garları için böyle düşünemiyorum.
*İlçe otogarında bazen minibüs kalkmaktan vazgeçtiğini size beyan eder. Saat 15.43 olmuştur. 16.22’ye kadar beklersiniz ve üç kişi olmuşsunuzdur. Şoför gelip kalkamayacağını size bildirir. Fazladan para ister. Şikayet edecek bir yer yoktur. Ya otostop denersiniz ya da istediği parayı verirsiniz.
*İlçe minibüsleri iğrenç kokar.
*Eski otobüsleri de il-il.e arasında görürüz. Sakar Şakir’dekini anımsayınız. Yeni gibi görülen otobüsler da aslında içi makyajlıdır. Çoğu çok eskidir bu otobüslerin.
*Avrupa’da otobüslerde ikram yoktur. Mola da pek yoktur. Zaten otobüslerde tuvalet vardır. Bayan yanı uygulaması da yoktur.
*Çiçek Abbas’ın minibüsünü hatırlayın. O eski Ford minibüsler pek kalmadı. 10 sene öncesine kadar ilçelerde kullanılırdı. Belki hala bir yerlerde kullanılıyordur.
*Bazı ilçe otogarlarında jipler de bekler. Bazı köylere sadece jipler çıkabilir çünkü. Lada’dır genelde bunlar.
*İstanbul’a gelirken otobüsün İzmit otogarına girmesi tam bir işkencedir.
*Ankara’da AŞTİ açılacağı zaman ilk ismi AŞOT’tu. Sonra onun Ermenice “oğlan” olduğu anlaşıldı ve vazgeçildi. AŞTİ ise Kürtçe “barış” kelimesini çağrıştırıyordu “aşiti”. Neresinden tutulsa elinde kalan bir salaklık.
*Asker uğurlaması zaten en iğrenç feodal ritüellerden biridir. O dönemlerde otogarlardan mümkünse uzak durmak lazımdır.
*Otogarda iki üç saat sonra gelecek olan otobüsü beklemekten daha sıkıcı ne olabilir?
*Gördüğüm en dandik il otogarı Düzce’ninkiydi. İyi olanını, insanda iyi duygular uyandıranı görmedim.
*”Up in the Air/Aklı Havada” ve “Terminal” filmlerini tavsiye ederim.
*Uzak illerde İstanbul otoları genelde hep beraber 19.45’te hareket ederler. İstanbul’a saat 07.00’de varacak şekilde kendilerini ayarlarlar.
*Dudullu bölgesinde hemen hemen bütün firmaların istasyonları var. Harem yakında kapanacak herhalde. Türk filmlerinde Harem’e ayak basan insan sahnesi boldur.
*Sanırım beş, altı yaşına kadar Ankara’dan Sivas’a giderken zürafa gördüğüme inandım.
*Karadeniz’de seyahat eden otobüsler bütün il ve ilçe terminallerine uğruyor. Rize otobüsleri namaz molası veriyor.
*Bu yazıyı 17 dakikada yazdım.
*Yazım yanlışlarına bakamayacağım.
İyi günler.