Bütçe Sınırlamaları;
Politika ve planlama kararları genellikle uzun dönemde bütçe gerçeğine dayanan sınırlamalar tarafından yeterince disipline edilmemektedir (sınırlandırılmamaktadır). Politika oluşturma, planlama ve bütçeleme süreçlerinin ilk aşamasında söz konusu olacak olan bu nitelikli sınırlamaların olmaması daha aşağıya gidildikçe bir çok gelişmekte olan ülke örneğinde olduğu gibi çoğu kez yetersiz bir harcama kontrolüne de yol açmaktadır. Katı bütçe sınırlamaları çok iyi çalışan bir kamu sektörünün ana özelliklerinden biri olarak gösterilmektedir. Ancak bu sınırlamaların tam olarak etkin olabilmesi için özellikle sektörün politika talepleri ile ilişkisi mutlaka gerçekçi bir şekilde tesbit edilmeli ve önemli ölçüde tahmin edilebilir bir yapıda olmalıdır.
Kamunun ekonomiden kendisine kaynak ayırma işleminin ekonomik ve mali gerekçelere dayanan bir modelden yoksun olarak çalışması ister istemez beraberinde alınan kararların tüm ekonomi açısından rasyonelliğini de olumsuz etkilemektedir.
Politika oluşturulması ve planlama yapılması sürecinde sınırlamaların olmaması yıllık bütçe kaynaklarının çok sık bir şekilde gereğinden fazla yükümlülük altına sokulması anlamına gelmektedir. Sonuç, işletme ve tamamlama harcamalarının yetersiz bir şekilde fonlanmasıdır. Dünya bankası kamu harcamaları raporlarında (KHR) bazı ülkeler için bu durum açık bir şekilde vurgulanmak suretiyle geçmiş ve mevcut politika ve planlama kararlarını desteklemek için gelecekte ayrılması gereken kaynakların nasıl ihtiyaçlara karşılık gelecek düzeyde olmadığı gösterilmektedir. Bu duruma, Tanzanya (1997), Nijerya (1996), Senegal (1993), Estonia (1997) ve Ukrayna (1997) kamu harcama raporları örnek olarak verilebilir.
Bütçe formülasyonu sırasında mali disiplini destekleyecek olan mekanizmalar önemli olmaları yanında toplam harcamaların kontrolünü iyileştirmeye de yardım etmektedirler. Bununla birlikte bütçe yılı içindeki sınırlamada ayrıca kaynakların yeniden tahsisini en aza indirdiği için önem taşımaktadır. Bu uygulama (kaynakların yeniden tahsisi) bir çok ülkede yaygındır, bu ya orijinal bütçenin hükümetin gerçek önceliklerini yansıtmadığını ya da mali ve /veya politika disiplininin olmadığının işareti olmaktadır. Her iki durumda da stratejik önceliklerin tam olarak mevcut harcamalarda yansıtılamamış olması yanında faliyet performansı da bundan olumsuz bir şekilde etkilenecektir. Aynı zamanda, bütçe sürecinin meşruiyeti ve bütçe tavanlarının güvenilirliği önemli ölçüde zarar görmüş olacaktır.
Sınırlamaların artırılması kadar sistem içinde artırılmış esneklik de daha iyi bütçesel sonuçlara ulaşılmasına katkıda bulunmaktadır. Bu yüzden önemli olan esneklik ve sınırlama arasındaki doğru dengenin bulunmasıdır. Karar alıcılar ve yöneticiler görevlerini yerine getirmek için esnekliğe sahip olmalı ve kendi alanlarındaki sonuçları geliştirmek, iyileştirmek için gerekli olan girişimleri yapmalıdırlar. Bununla birlikte yapılan girişimlerin disiplinsizliğe yol açmaması için uygun sınırlamalar yerinde yapılmalıdır. 1997 yılı Dünya Kalkınma Raporu (World Development Report) karar alıcılara ve yöneticilere uygulanacak olan sınırlamaları koyacak ve ikisi arasındaki dengenin sağlanmasına yardımcı olacak çeşitli kurumsal mekanizmaları tanımlamaktadır. Bu mekanizmalara piyasaların rekabet baskısı ve toplumsal katılımda dahildir. Devlet içerisinde yasama ve yargı yolu ile yürütmenin kontrol ve dengesi bu mekanizmalar içinde yer almaktadır. Yürütme içerisinde ise katı fakat öngörülebilir bütçe sınırlamaları, önceliklerin açıkça ifade edildiği bir strateji, rapor sonuçlarına ilişkin yükümlülükler ile muhasebe ve denetim standartları gibi kurallar ve sınırlamalar söz konusudur